BIFED'de Uluslararası Yarışma Ödülü'nü "The Fever" kazandı

-
Aa
+
a
a
a

Bu yıl 75 ülkeden 500’ü aşkın belgeselin başvurduğu BIFED, ekolojik temalı belgesel festivalinde 15 filmin yarıştığı Ana Yarışma kategorisinde Fethi Kayaalp adına verilen Uluslararası Yarışma Ödülü’nü “The Fever (Ateş)” filmi kazandı.

Fotoğraf: BIFED
Gezegenin Geleceği: 9 Kasım 2020
 

Gezegenin Geleceği: 9 Kasım 2020

podcast servisi: iTunes / RSS

Bu yıl 75 ülkeden 500’ü aşkın belgeselin başvurduğu Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali, ekolojik temalı belgesel festivalinde 15 filmin yarıştığı Ana Yarışma kategorisinde Fethi Kayaalp adına verilen Uluslararası Yarışma Ödülü’nü “The Fever (Ateş)” filmi kazandı. İkinciliği İsviçre yapımı “Passion - Between Revolt and Resignation (Tutku - İsyan ve Teslimiyet Arasında)” filmi kazanmayı başarırken, üçüncülük Fransız yapımı “Green Blood (Yeşil Kan)”ın oldu. Koronavirüs nedeniyle bu sene çevrimiçi olarak 2 Kasım tarihinden bugüne devam eden festivalin kapanış ve ödül töreni de her seneki formatta değil çevrimiçi yayınlandı. Türkiye Panorama belgeselleri ise www.bifed.org adresinden kasım ayı sonuna dek ücretsiz olarak takip edilebilecek.

WWF'den 'habitat' reklamı

WWF Birleşik Krallık, doğal habitatın bozulmasını bir Afrika fili üzerinden hazırladığı reklamla anlattı. Noel reklamı, nesli tükenmekte olan türlerin korunmasını amaçlarken, diğer yandan onların doğal yaşam alanlarının korunmasına yardımcı olmayı ve farkındalığı arttırmayı amaçlıyor. “Evimiz olmazsa hepimiz yok oluruz” mottosuyla yolan çıkan WWF, küçük bir kızın, evinden kilometrelerce uzakta bir şehir merkezinde olan hayali bir filin izini sürmesini anlatıyor. Reklamda konu edilen Afrika fillerinin yaklaşık %90’ı geçtiğimiz yüzyılda yok oldu. Ayrıca, kaçak avlanma, genişleyen tarım alanları, arazilerin dönüştürülmesi bu canlıların doğal yaşam alanlarını da kısıtlıyor.

"Gıda sisteminden kaynaklanan salımlar azaltılmalı"

Yeni bir araştırma küresel gıda sisteminden kaynaklanan salımların, diğer tüm önemli emisyon kaynakları sıfırlansa bile, tek başına Paris iklim hedeflerini ulaşılamaz hale getirmek için yeterli olacağını gösteriyor. Tarım ve gıda, şu anda küresel seragazı üretiminin yaklaşık üçte birini oluşturuyor. Dünyanın gıda sistemleri 2012’den 2017’ye kadar yılda yaklaşık 16 milyar ton karbondioksit üretti. Temiz teknoloji daha yaygın olarak benimsendiğinden, enerji üretimi gibi diğer karbon yoğun sektörlerden kaynaklanan emisyonlar yavaşlarken, tarım, politika yapıcıların daha az ilgisini çekiyor. Ancak Science dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, gıda üretiminden kaynaklanan salımlar mevcut eğilimlerde devam ederse, yüzyılın sonunda kümülatif olarak 1356 gigatona yükselecek. Bu, tek başına dünyayı 2060’larda 1.5 dereceden fazla ve yüzyılın sonunda yaklaşık 2 dereceye kadar ısıtmak için yeterli olacak. Oxford Martin okulunda araştırmacı ve çalışmanın başyazarı Michael Clark “Gıda sistemindeki salımların azaltılması için bu alana daha fazla odaklanılması ve daha fazla çaba gösterilmesi gerekiyor. Gıda sistemlerinden kaynaklanan seragazı emisyonları, genel olarak daha fazla gıda talebi, hayvansal gıdaların daha büyük oranda tüketilmesi gibi beslenme değişiklikleri, nüfus büyüklüğü ve gıdaların nasıl üretildiğinin bir kombinasyonu nedeniyle arttı” dedi. Ormansızlaşma ve toprağın turbalıklardan, sulak alanlardan ve diğer doğal yaşam alanlarından tarım alanına dönüştürülmesi, iklim krizinin başlıca nedenleri arasında. Gıda üretiminden kaynaklanan diğer önemli emisyon kaynakları ise suni gübreler, çiftlik hayvanlarından ve çeltik tarlalarında pirinçten kaynaklanan metan ve hayvan gübresi. Gıda atıkları da yüksek miktarlarda seragazı emisyonlarına neden oluyor. Gıda atıklarında yarı yarıya bir azaltım emisyonların azaltılmasında da etkili bir yöntem. Daha iyi bir gübre kullanımı ve daha yüksek verim üreten agroekolojik tarım gibi iyi uygulamaları içeren bir tarım ise, genel emisyonların azaltılmasına yardımcı oluyor. Gıda üretiminden kaynaklanan emisyonlar güvenli seviyelere indirilecekse, varlıklı ülkelerdeki beslenme alışkanlıklarının da değişmesi gerekiyor. Clark, “Bu ülkeler esas olarak, et, süt ürünleri ve yumurta tüketiminin ortalama olarak [sağlık] önerilerinin çok üzerinde olduğu orta veya yüksek gelirli ülkeler” diyor. İngiltere, ABD, Avustralya, Avrupa, Brezilya, Arjantin ve Çin et tüketiminin yüksek ve arttığı ülkeler arasında. Clark, “Diyetlerdeki kalori alımı daha sağlıklı miktarlarla uyumlu olacak şekilde daha az et, süt ürünleri ve yumurta içererek genel olarak beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi gerekiyor. Böylece bu yiyeceklerin tüketimi tavsiye edilen beslenme şekliyle uyumlu olacak” dedi.

Kula'da balıklar ölüyor

İstanbul Silivri'nin Kınalı mevkiinde bulunan ve Marmara Denizi'ne bağlanan Kula Deresi'ndeki balıklar son günlerde ölmeye başladı. Suyun yüzeyine ve kıyıya vuran yüzlerce ölü balık, çevrede yaşayanları tedirgin etti. Yurttaşlar, yetkililerden rengi siyaha dönüşen deredeki balık ölümlerinin nedeninin araştırılarak çözüm bulunmasını talep etti.

Gölbaşı'nda parklara güneş enerjili aydınlatma

Ankara‘nın Gölbaşı ilçesindeki parklar artık güneş enerjisi ile aydınlanacak. Parklara güneş enerjili aydınlatma direkleri yerleştirdiklerini belirten Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek, “Parklarımız kendi enerjisini üretecek” ifadelerini kullandı. Şimşek “Güneş enerjili aydınlatma direği sayesinde elektrikten yüzde 100 tasarruf sağlanıyor. Herhangi bir elektrik bağlantısı ve alt yapı gereksinimi olmadan aydınlatma direği güneş ışığını depo ediyor ve hava karardığı zaman direk aydınlatmaya başlıyor. Bu sayede 4 saatlik güneş ışığı deposu ile 24 saat aydınlık verebiliyor” ifadelerini kullandı. Ramazan Şimşek “Güneş enerjisi ile aydınlatma sağlayan direklerimiz sayesinde Gölbaşı’nda tasarruf, insanlarımızda da çevre bilinci oluşturmayı amaçlıyoruz. Hedefimiz daha çok alanda bu güneş enerjisi ile aydınlatma sisteminin kurulumunu sağlamak. Amacımız ise hem doğaya duyarlı hem de toplumsal duyarlılık odaklı bir Gölbaşı’nı gelecek nesillere bırakmak” dedi.