Avrupa’da her yedi kuştan biri yok olma tehlikesi altında

-
Aa
+
a
a
a

Kuşların yok olma tehlikesinin kategorilerini belirleyen Avrupa Kuşları Kırmızı Listesi'ne göre Avrupa’da her 7 kuştan 1’i yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Gezegenin Geleceği: 25 Kasım 2021
 

Gezegenin Geleceği: 25 Kasım 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Hürriyet’ten Yücel Sönmez’in haberine göre, kuşların yok olma tehlikesinin kategorilerini belirleyen Avrupa Kuşları Kırmızı Listesi güncellendi. Buna göre Avrupa’da her 7 kuştan 1’i yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Üstelik tehlikede olan yalnızca kuşlar da değil… Dünya Kuşları Koruma Kurumu’nun Avrupa genelinde 54 ülke ve bölgeden binlerce gönüllü desteğiyle hazırladığı rapor çarpıcı. Buna göre Avrupa’daki kuşların yüzde 13’ü yani 71 kuş türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bir diğer deyişle, yaklaşık her 7 kuştan 1’i! En hızlı yok olan kuşlar ördekler ve kıyı kuşları. Ancak, bu tablonun küçücük bir parçası. Gezegenimizde sadece kuşlar için değil, tüm canlılar için geri sayım söz konusu. Dünya Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) verilerine göre dünyada 38 bin 500’den fazla canlı yok olmanın eşiğinde. Bu bilinen türlerin yüzde 28’ine denk geliyor. IUCN verilerine göre bizde de 585 tür tehlike kategorisinde. Bunların 29’u memeli, 26’sı kuş, 23’ü sürüngen, 12’si kurbağa ve semender, 251’i balık, 48’i yumuşakça, 41’i diğer omurgasızlar, 147’si bitki, 8’i mantar ve tek hücreli. Türkiye’nin muazzam bir canlı çeşitliliğine sahip olduğunu ancak elindeki zenginliğin pek de farkında olmayarak en değerli hazinesinin önemli bir bölümünü kaybetme noktasına geldiğini anlatan Niğde Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ahmet Karataş “Her şeyden önce her canlıyı ayrı ayrı önemseyip onların da bu topraklarda en az bizim kadar yaşamaya hakkı olduğunu kabul etmemiz gerek. Ardından yapılacak koruma çalışmalarıyla ülkemizde yok olmak üzere olan türleri kurtarmaya başlayabiliriz” diyor. 

Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson'ın ofisinden yapılan açıklamada, elektrikli araçlar için şarj noktalarının gelecek yıldan itibaren İngiltere'deki yeni binalara kurulması gerekeceği belirtildi. Düzenlemelerin, İngiltere'de yeni benzinli ve dizel otomobil satışının sona ereceği 2030 yılına kadar her yıl İngiltere'de 145.000'e kadar ekstra şarj noktasının kurulmasına yol açacağını söyledi. Gereklilik, yeni evler ve ofisler ve süpermarketler gibi konut dışı binalar için de geçerli olacak. Aynı zamanda, 10'dan fazla park yeri bırakan büyük ölçekli tadilatlardan geçen binalar için de geçerli olacak. 

Adülhalim Demir öncülüğünde başlatılan “Anti Black Friday” hareketine destekler artıyor. Tüketim çılgınlığına dikkat çekmek için başlatılan harekete destek veren kurumlar yapılan açıklamada: “Her sezon değişen zevklerimize göre yaptığımız alışverişin, dünya kaynaklarını tüketmek olduğunu bilsek daha isabetli kararlar alır mıydık? Her şeyin daha az olduğu zamanları hatırlasanıza… Bir ayakkabıya ya da elbiseye sahip olmak çok daha değerli değil miydi? Şimdi ise daha kargo elimize ulaşmadan sahip olmaktan sıkıldığımız, sahip olmanın keyfini yaşayamadığımız kıyafet yığınlarıyla dolu etrafımız. Hep yeniye odaklıyız; modası geçmeyen, yaşanmışlıklarımızı, anılarımızı, ilk buluşmalarımızdan kalma sinema biletlerimizi ceplerimize koyduğumuz, yıllarca giydiğimiz kaç parça eşyamız var? Artık sadece bugünü düşünerek yaşayamayız. Çünkü dünya artık bu yükü taşıyamıyor! Davranışlarımızla, tercihlerimizle, ayak izimizle dünyanın hafızasına kazıdığımız bu tüketim çılgınlığında değişimin kendisi olmalıyız. İşe, isabetli kararlar verebilecek büyük ve etkili bir güce sahip olduğumuzu bilerek başlayalım. Tüketim alışkanlıklarımıza ve tercihlerimize göre şekillenen bir moda dünyası olduğunu unutmayalım! Doğal, geri dönüşüme uygun, çevreye en az zararı verecek şekilde yaptığımız alışverişler, satın alma iştahımızı kabartmak için yarış halinde olan moda sektörüne yön verebilir. Sepete ekle tuşuna basmadan önce sadece bir an düşünmemiz dünyayı daha güzel bir yer haline getirebilir!” diyor.

İngiltere’de yapılan yeni bir araştırmaya göre, erkeklerin et ağırlıklı diyetleri, kadınlarınkine göre %40 daha fazla emisyondan sorumlu. Araştırma ayrıca beslenme alışkanlıklarıyla ilgili emisyonların dörtte birinin kahve, alkol, kek ve tatlılar gibi “isteğe bağlı” yiyecek ve içecek grubundan geldiğini gösterdi. Bilim insanları, sürdürülebilir beslenme alışkanlıklarını teşvik eden politikaların, bitki bazlı gıdalara odaklanması gerektiğini, ancak içeceklerin değiştirilmesi ve tatlı atıştırmalıkların azaltılması yönünde daha fazla fırsat tanıdığını söyledi. İkinci bir araştırma ise, batı ülkelerinde vegan ve vejetaryen diyetlerin, normal diyetlerden yaklaşık üçte bir daha ucuza gelebileceğini ve bunun “ayrıcalıklı bir orta sınıfın himayesinde” olduğu algısıyla tezat oluşturduğunu sundu. Plos One dergisinde yayımlanan yeni çalışma, 3200’den fazla belirli gıda maddesiyle bağlantılı emisyonları analiz etti ve 24 saatlik üç periyot boyunca yiyecek ve içecek alımlarını kaydeden 212 İngiliz’in diyetlerini inceledi. Beslenme alışkanlıkların ortalama seragazı emisyonlarının neredeyse yarısından hayvansal ürünlerin sorumlu olduğunu buldu: %31 etten ve %14 sütten. Emisyonların %15’ine içecekler neden olurken %8’i kek, bisküvi ve şekerlemelerden geldi. Araştırma ayrıca vejetaryen olmayan diyetlerin vejetaryen diyetlere göre %59 daha fazla emisyon oluşturduğunu gösterdi. Erkeklerin diyetleri, daha fazla et tüketmekten ve aynı zamanda daha fazla içki tüketiminden dolayı %41 daha fazla emisyona sahip.