Aliağa'nın Pınarcık mevkiinde yangın

-
Aa
+
a
a
a

İzmir'in Aliağa ilçesine bağlı Çaltılıdere Mahallesi Pınarcık mevkiinde bulunan otluk alanda yangın çıktı.

yangının fotoğrafı
Gezegenin Geleceği: 6 Temmuz 2022
 

Gezegenin Geleceği: 6 Temmuz 2022

podcast servisi: iTunes / RSS

İzmir'in Aliağa ilçesine bağlı Çaltılıdere Mahallesi Pınarcık mevkiinde bulunan otluk alanda yangın çıktı. Bölgedeki otlardan alevlerin yükseldiğini gören vatandaşlar durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine adrese İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığına ait 2 itfaiye aracı, İzmir Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı 1 helikopter, 4 arazöz ile Aliağa Belediyesine ait 3 su tankeri ve iş makinesi sevk edildi. Ekiplerin müdahalesi ile 1,5 saatlik çalışmanın ardından yangın ormanlık alana sıçramadan kontrol altına alındı ancak 40 dönümlük alan yandı.

 Balıkesir Ayvalık Tabiat Parkı alanı içindeki Tavuk Adası’nın iş insanı Dikran Masis’in ‘konsept projesi’ için ranta açılmasına karşı mücadele sürüyor. Ayvalık Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Girişimi tarafından “Tavuk Adası’nda Neler Oluyor” başlıklı bir forum düzenledi. Çok sayıda Ayvalıklının katıldığı etkinlik, Sanat Fabrikası’nda gerçekleştirdi. TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, Tavuk Adası’ndaki projenin vereceği zararları dile getirdi. Muhcu, şunları ifade etti: “Tavuk Adası’ndaki projeye tepki oluşmaya başladı. Aslında bu tepki, Gezi sonrasında yaratılan toplumsal bir bilincin devamı. Türkiye’de uzun süredir doğa ve kültür değerleri sadece kağıt üzerinde korunuyor. Fakat artık yasaların sağladığı güvencenin de ortadan kaldırılması için her türlü entrikalar deneniyor. Bununla beraber kıyılar iktidarın ve rantiyenin hedefi altında. Tavuk Adası’yla ilgili tabiat parkı güvencesi var ama yönetmelikte yapılan değişikle nitelikli koruma alanı ilan edilerek yapılaşmaya açılıyor. Nitelikli koruma adı altında pazarlanan projeler söz konusu. Bizler engel olmazsak Tavuk Adası, Yassıada gibi olur. Yassıada 18 bin metrekare, Tavuk Adası 17 bin metrekare. Bu ada neden özel mülkiyet? Burası kamulaştırılması gereken bir koruma alanı. Bu alandaki mülkiyet meselesini tartışmamız gerekiyor. Adanın kamulaştırılması gündeme getirilmeli” dedi. Ayvalık Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Girişimi avukatlarından Tuba Aysun, hukuki sürece ilişkin bilgilendirme yaptı. Bugüne kadar projeye karşı change.org üzerinden 4 bin imza toplandığını aktaran Av. Aysun, “10 Haziran’da belediyenin verdiği ruhsat kararına karşı iptal davası açtık. Şimdi de Koruma Kurulu’na karşı dava açacağız” ifadelerini kullandı.

Yeni bir rapora göre, dünyayı en çok kirleten şirketler, iklim değişikliği konusundaki eylemsizliklerine ve yanlış bilgi yayma girişimlerine meydan okuyan davaların giderek daha fazla hedefi haline geliyor. London School of Economics Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Araştırma Enstitüsü tarafından yapılan araştırma, geçtiğimiz yıl boyunca fosil yakıt endüstrisi aleyhine açılan davalarda – özellikle ABD dışında – bir artış ve diğer kurumsal sektörlerde de artan eylemlerin bulunduğunu gösterdi. İnsanlar 1980’lerin ortalarından beri iklim değişikliği gerekçesiyle yasal itirazlarda bulunuyorlar, ancak bu son zamanlarda kendiliğinden gelişen bir strateji. Dünya genelinde iklim değişikliğiyle ilgili davaların sayısı, 2015’ten bu yana iki katından fazla arttı ve bugüne kadar kaydedilen 2 bin davanın yaklaşık dörtte biri yalnızca son iki yılda açılan davalar. Bu davaların çoğu, Hollanda hükümetine emisyonlarını kesmesini emreden 2019 tarihli dönüm noktası olan karardan ilham alırken, devletlerin eylemsizliğine meydan okuyor. Fosil yakıt endüstrisi de kampanyacıların giderek daha fazla ilgi alanına giriyor. Avrupa merkezli en büyük kirleticilere karşı en az 13, Avustralya’daki gaz şirketi Santos’a karşı ise en az iki dava açıldı. Raporda gıda ve tarım, ulaştırma, plastik ve finans sektörlerinin de giderek artan bir şekilde hedeflendiği tespit edildi. 

BM Genel Sekreteri António Guterres, insanlığın kuzey ve güney arasındaki eşitsizlikleri derinleştiren “akılalmaz bir fırtınayla” karşı karşıya kaldığını söyledi. Bu ayrışma “ahlaken kabul edilemez” olduğu gibi halihazırda çatışmaları barındıran bir dünyada barış için oldukça tehlikeli. Ukrayna'daki savaş sonrasında ortaya çıkan küresel gıda, enerji ve finansal krizler halihazırda pandemiden ve iklim krizinden sersemlemiş ülkelere bir darbe daha indirdi. Guterres’e göre gelişmiş ve gelişmemiş ülkeler arasında sağlanmış olan bütünlük tersine dönmüş durumda: “Eşitsizlikler ülkelerin kendi içinde zaten büyüyor, fakat şimdi kuzey ve güney arasında ahlaki olarak kabul edilemez bir biçimde de büyüyorlar ve bu durum barış ve güvenlik için çok tehlikeli olabilecek bir durum yaratıyor.” Guterres, en büyük endişesinin küresel sorunların yoksul ile varsıl arasındaki farkı açması olduğunu söyledi: “Endişe verici olan şu ki inanılmaz bir kargaşanın içinde yaşıyoruz. Bütün bu krizler dramatik bir biçimde artmakta olan eşitsizlikleri ve halihazırda aciz durumda yaşıyan toplumların durumunu daha da kötüleştiriyor.” Guterres’e göre, dünyanın yüz yüze olduğu bütün krizlerin arasında en hayati olanı iklim krizi: “Ukrayna savaşı iklim krizini gündemden aldı ve aksiyon alma süremizi daha da uzattı. İklim krizini tekrardan kolektif ajandamızın en önemli konusu haline getirmeliyiz.”