Afetlerin tarımsal üretime etkileri

-
Aa
+
a
a
a

Son 30 yılda meydana gelen afetler nedeniyle tahmini olarak 3,8 trilyon dolarlık tarım ve hayvancılık ürünü kaybedildi.

Gezegenin Geleceği: 17 Ekim 2023
 

Gezegenin Geleceği: 17 Ekim 2023

podcast servisi: iTunes / RSS

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), ‘Afetlerin Tarım ve Gıda Güvenliği Üzerindeki Etkisi’ başlığıyla bir rapor yayınladı. Raporda, yaşanan felaketlerin tarımsal üretime etkileri değerlendirildi. Rapora göre, son 30 yılda meydana gelen afetler nedeniyle tahmini olarak 3,8 trilyon dolarlık tarım ve hayvancılık ürünü kaybedildi. Bunun, yıllık ortalama 123 milyar dolara veya yıllık küresel tarımsal gayrisafi yurt içi hasılanın %5’i olan bir kayba karşılık geldiği ifade edildi. Raporda, son 30 yılda, tahıl kaybının yıllık ortalama 69 milyon ton düzeyinde olduğu, bu sayının, Fransa’nın 2021’deki tüm tahıl üretimine karşılık geldiği belirtildi. Bu sayıyı, yıllık ortalama 40 milyon ton kayıpla meyve, sebze ve şeker ürünlerinin takip ettiği; et, süt, yumurta gibi hayvancılık ürünlerinde ise yıl başına ortalama kaybın 16 milyon ton olduğu aktarıldı. FAO Genel Direktörü Çü Dongyü, tarımın, doğal kaynaklara ve iklim koşullarına derin bağımlılığı nedeniyle felaket riskine en yüksek düzeyde maruz kalan ve en savunmasız sektörlerden biri olduğunu ifade etti.

İçeriğinde mikroplastik bulunan ürünler yasaklanıyor

Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun içeriğinde mikroplastik bulunan ürünlerin yasaklanmasına ilişkin kararı yürürlüğe girdi. Yasak, diş macunundan, makyaj malzemesine, saç spreyinden, yumuşatıcılara ve oyuncaklara kadar çok sayıda ürünü kapsıyor. Ancak geçiş süreci nedeniyle bazı ürünler bir süre daha raflarda kalmaya devam edecek. AB Komisyonu’na göre, plastik kirliliği sadece poşetlerden, tek kullanımlık bardaklardan ve ambalaj malzemelerinden değil, aynı zamanda neredeyse görünmez olan çok küçük parçacıklardan da meydana geliyor. Biyolojik olarak parçalanamayan ve boyutu beş milimetreye kadar olan küçük plastik parçacıklar, ‘mikroplastikler’ olarak adlandırılıyor. Bu parçacıklar içme suyu ve gıdalar başta olmak üzere, günlük yaşamın her alanında insanların karşısına çıkabiliyor. Mikroplastikler parçalanamadığı için binlerce yıl doğada kalıyor. Avrupa Kimyasallar Ajansı’na göre (ECHA), mikroplastikler piyasada sıklıkla ve kontrolsüz olarak kullanılıyor. Ayrıca piyasadaki bazı ürünlere kasıtlı olarak yaklaşık 42 bin ton mikroplastik ekleniyor. Hollanda öncülüğünde beş AB üyesi, bu ürünlerin yeterli alternatifi bulunduğunu belirterek, 2014’te mikroplastiklerin yasaklanmasını istedi. ECHA ise bilimsel araştırmalar sonucunda Hollanda’nın yasak önerisini destekledi. Mikroboncuklar olarak bilinen ve ciltteki ölü deri hücrelerini temizlemek için kullanılan küçük plastik granüller, duş jelleri veya küçük taneli diş macunları da yine mikroplastik içeren ürünler arasında.

Metan emisyonları derhal azaltılmalı

Yeşil Gazete’de yer alan habere göre, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), insan faaliyetlerinden kaynaklanan küresel ısınmanın sınırlandırılması için fosil yakıtlardan kaynaklanan metan emisyonlarının derhal azaltılması gerektiği konusunda uyardı. Ajans, yayınladığı son raporunda mevcut teknolojiler ve düşük maliyetle büyük emisyon azaltımların mümkün olduğunu söyledi. Metan, atmosferde karbondioksite kıyasla çok daha az bulunmasına karşın, bugüne kadar küresel sıcaklık artışının yaklaşık %30’undan sorumlu. Atmosferde sadece yaklaşık 10 yıl kadar kalmasına karşın, ısıyı karbondioksitten yaklaşık 80 kat çok daha hızlı emmesi nedeniyle metan, kısa vadeli sıcaklık artışlarında önemli bir rol oynuyor. Bu nedenle metan, sera gazı emisyonlarının azaltılması, kısa vadede küresel ısınmanın sınırlanması ve hava kalitesinin hızla iyileştirilmesinin hızlı bir yolu olarak görülüyor. Enerji sektörü, insan faaliyetleri sonucu ortaya çıkan metanın yaklaşık %40’ından sorumlu olmasına rağmen emisyonların azaltılması konusunda çok az ilerleme kaydetmiş durumda. IEA tarafından yapılan açıklamada şunlar kaydedildi, “Isınmanın 1,5 °C ile sınırlandırılması için metan emisyonlarının derhal azaltılması gerekiyor. Metan konusunda hedeflenen adımlar atılmazsa, fosil yakıt kullanımında derin düşüşler olsa bile küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artış 2050’ye kadar muhtemelen 1,6 °C‘yi aşacak.” Ajans, petrol ve gaz operasyonlarından kaynaklanan metan emisyonlarının %75’inin ve kömürden kaynaklanan emisyonların %50’sinin mevcut teknolojilerle azaltılabileceğini belirtti.

Uluslararası Genç Profesyoneller Çalıştayı

14 Ekim Dünya Standartlar Günü dolayısıyla Gebze Bilişim Vadisi’nde Uluslararası Genç Profesyoneller Çalıştayı düzenlendi. Türk Standartları Enstitüsü (TSE) Başkanı Mahmut Sami Şahin, “Standartlar, gündelik ihtiyaçlarımızdan sağlığımıza, çevrenin korunmasından dijital teknolojilerin kullanımına tüm alanlarda belirleyici bir role sahip. Küresel ticaret düzleminde ihracatın pasaportu olarak tanımlanan standartlar, bir ülkenin sürdürülebilir kalkınmasında olmazsa olmazı,” dedi. Yeşil dönüşüm alanında yapılan çalışmalara değinen Şahin, “Yeşil dönüşüm alanında enstitümüz, sanayicilerimizin karşılaşabileceği teknik engellerin bertaraf edilmesi ve bu yeni döneme hazırlanması noktasında da çalışmalarını sürdürmekte. Ülkemizin yeşil mutabakat eylem planı çerçevesinde enstitümüze tevdi edilen görevlerden biri 1 Ekim’de pilot uygulamasına başlanan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın (SKDM) etkilerinin sınırlanmasına yönelik çalışmalar. Bu doğrultuda AB tarafından belirlenecek standartlar çerçevesinde, belgelendirme faaliyetlerinin gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2026 itibarıyla resmi olarak uygulanmasına başlanacak bu düzenlemede, ihracatçılarımızın zorluk yaşamaması amacıyla AB’nin belirleyeceği standartları uyumlaştırarak karşılıklı tanımaya zemin hazırlayacak şekilde belgelendirme faaliyetlerimizi de gerçekleştiriyoruz,” dedi.