AB iklim değişikliğiyle mücadele hedefini kaçırdı

-
Aa
+
a
a
a

Avrupa Sayıştayı, AB’nin 2020 öncesi bütçesinin %20’sini iklim değişikliğiyle mücadeleye harcama hedefini kaçırdığını söyledi.

Gezegenin Geleceği: 1 Haziran 2022
 

Gezegenin Geleceği: 1 Haziran 2022

podcast servisi: iTunes / RSS

Avrupa Sayıştayı, AB’nin 2020 öncesi bütçesinin %20’sini iklim değişikliğiyle mücadeleye harcama hedefini kaçırdığını ve hedefe ulaşıldığını iddia etmek için yeşil harcamalarını abarttığını söyledi. AB, 2014-2020 bütçesinin en az %20’sini iklim değişikliğini sınırlama tedbirlerine harcamayı taahhüt etmişti ve kendi hesabına göre bu hedefe tam olarak ulaşarak, bu dönemde 216 milyar euro harcadı. Ancak denetçiler, AB’nin iklim harcamalarını en az 72 milyar euro “yükselttiğini” ve gerçek rakamın muhtemelen toplam bütçenin %13’üne denk gelen 144 milyar euro olduğunu ortaya koydu. Avrupa Sayıştayı üyesi Joelle Elvinger, “AB bütçesi kapsamında rapor edilen iklimle ilgili harcamaların tümü aslında iklim eylemiyle ilgili değildi” dedi. Denetçiler, “iklim” harcamalarının %80’ini oluşturan tarım sübvansiyonlarının yanlış etiketlendiğini söyledi. Denetçiler, bazı planların toprak karbon depolamasını zenginleştirmek gibi iklim değişikliğiyle mücadeleye sağlam bir katkı sağlarken, diğerlerinin iklim üzerinde çok az etkisi olduğunu söyledi. Avrupa Komisyonu, %20 hedefine ulaşıldığına ilişkin değerlendirmesinde ısrar etti. Komisyon, AB iklim harcamalarını izleme yönteminin güvenilir olduğunu ve şeffaf temel varsayımlar kullandığını duyurdu. Tarım harcamalarının iklim katkısını değerlendirmek için bilimsel kanıtların kullanılması da dahil olmak üzere denetçilerin tavsiyelerinin çoğunu kabul etti. Denetçiler ise bu sistemin “zayıflıklarla dolu” olduğunu ve para harcandıktan sonra projelerin yarattığı gerçek etkiyi değerlendirmediği için güvenilmez olduğunu söyledi.

Bir hukuk bürosu, iklim değişikliğinin bir insan hakları meselesi olduğunun altını çizerek Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi tarafından Mart 2022’de hazırlanan “İklim Değişikliği, Yerinden Edilme ve İnsan Hakları” başlıklı bilgi notunu Türkçeye çevirdiğini duyurdu. Yerinden edilme bağlamında iklim değişikliği, tüm dünyada gittikçe artan şekilde insan hakları boyutuyla tartışılıyor ve ele alınıyor. İklim değişikliğinin çölleşme, yükselen deniz seviyeleri, gittikçe sıklaşan şiddetli hava olayları gibi etkileri yaşam, su ve gıda, sağlık ve yeterli barınma hakları dahil olmak üzere insan haklarından yararlanma önünde büyük engel oluşturuyor. Ayrıca doğayla olan güçlü bağları göz önüne alındığında, yerli halklardan oluşan yaklaşık 400 milyon kişinin kültürel haklarına olduğu kadar müşterek gelişme ve kendi kaderlerini belirleme haklarına yönelik tehditlerle karşı karşıya kaldıklarına dikkat çekildi. Yanı sıra iklim açısından kırılganlığı yüksek olan ülkelerin, mültecilerin %40’ına, çatışma ya da şiddet nedeniyle ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin ise %70’ine ev sahipliği yaptıkları söylendi. Bu toplulukların iklim krizlerine yüksek düzeyde maruz kalan ve krizlere karşı son derece kırılgan olmalarına karşın giderek daha kötüleşen çevre şartlarına uyum sağlamak için daha az kaynağa ve desteğe sahip olduklarını ve bu durumun eşitlik hakkı ve ayrımcılık yasağı ile ilgili endişeleri arttırdığına dikkat çekildi.

Yeşil Gazete’de yer alan habere göre, Marmara Yaşasın grubu tarafından organize edilen ve deniz ekosistemini yıkıma uğratan nedenleri kamuoyuyla paylaşmayı ve çözüm yolları üretmeyi amaçlayan Marmara Kervanı, yolculuğuna İstanbul’dan başladığı yolculuğunu sonlandırdı. Kervan Marmara çevresindeki ekokırım suç mahallerini inceledi. Kervanın ilk durağı olan Marmara Ereğlisi’nde, Marmara Ereğlisi Çevre Derneği ile birlikte Kınıklı Deresi‘nin Sultanköy Plajı’nda denize döküldüğü yer görüntülendi. Kervan tarafından yapılan açıklamada kumsal ve çevresinde yazlık evler bulunan bölgede, sanayi tesislerinin atık sularıyla kirletilen Kınıklı Deresi’nin, plajda da önemli kirliliğe neden olduğunu bildirildi. Marmara Kervanı açıklamasında yolculuk süresince yapılan gözlemler şöyle aktarıldı: “Ardından kervan Çorlu’ya doğru yoluna devam etti. Sayıları bugün iki binin üzerinde olan ve 10’dan fazla Organize Sanayi Bölgesi’nde bir araya getirilen endüstriyel tesislerin atık sularıyla artık bir nehir olma özelliğini yitiren, yoğun kokusu nedeniyle civarında solumakta güçlük çekilen Çorlu Çayı’nın kirliliği görüntülendi. Nehre komşu ironik biçimde adı Sağlık olan mahallede yerel halkla yapılan görüşmelerde kanser ve solunum yolu hastalıklarının çok sık görüldüğü vurgulandı. Kervan, Ergene Derin Deniz Deşarjı’nın yapıldığı sahil şeridine de gitti, ancak devlet-özel ortaklı bir şirket tarafından işletilen derin deşarj alanı Jandarma korumasında olduğu için bölgeye girişe izin verilmedi. İncelemelerine Karabiga’da devam eden kervan, ilk olarak Balıkçı Barınağı’nı ziyaret etti. Yasaklanmış olmasına karşın troller ve gırgırla yapılan avcılığın küçük balıkçılara ve balık türlerinin azalmasına yönelik zararları balıkçılar tarafından dile getirildi.

Makine Mühendisleri Odası’nın son çalışmasında fosil yakıt kullanım oranının yüksekliğine dikkat çekilirken acil alınması gereken önlemler sıralandı. TMMOB Makina Mühendisleri Odası’nın son 12 yıldır hazırladığı Türkiye Enerji Görünümü Sunumu yayımlandı. Enerji Yöneticisi eğitimlerinde Oğuz Türkyılmaz tarafından eğitim notu olarak hazırlanan sunumlar, bu alanda referans kaynağı oldu. İklim kaynaklı sorunların yakıcı etkilerini azaltmak, başta CO2 olmak üzere seragazı salımlarını düşürmek için yeni fosil yakıt üretim ve tüketiminin hızla azaltılması gereğine rağmen bu konuda yol kat edilemiyor. Raporda “Mevcut politikaların sürdürülmesi “ durumunda sorunların daha da artacağına, “Verilen taahhütlerin yerine getirilmesi halinde“ bile fosil yakıtların tüketimindeki azalmaların çok sınırlı olacağına dikkat çekildi.