Erkan Özerman'ın seçtikleri: Ayla Algan ve Timur Selçuk'tan Fransızca şarkılar

-
Aa
+
a
a
a

Fransız Öpücüğü’nde bu hafta, eğlence dünyasının sembol ismi Erkan Özerman’la özel bir program için yeniden bir araya geldik. Onun seçtiği parçalar arasında bu kez, Ayla Algan ve Timur Selçuk gibi sanatçıların Fransızca şarkıları da yer alıyordu.

Ayla Algan

Devrim Özkan: Bu haftaki programımızda, eğlence dünyasının sembol ismi Sayın Erkan Özerman’ı ağırlıyoruz bir kez daha. Kendisiyle bundan önce iki program daha yapmıştık hatırlayacağınız gibi. Erkan Bey, ikinci programda: "Bu artık son" demişti ama bizi kıramadı yine ve önceki programlarda yer verme şansı bulamadığımız parçaları birlikte dinlemek üzere, yeniden konuk oldu Fransız Öpücüğüne. Ben de lafı daha fazla uzatmadan yeniden hoş geldiniz diyorum kendisine ve Erkan Özerman’a bırakıyorum mikrofonu.

Erkan Özerman: Fransız müziğini, hiç durmaksızın sekiz sene her Pazar günü, Eiffel’den Müzik adıyla Ankara Radyosuna yaptıktan sonra aradan geçti altmış sene ve bu sefer Paris’te radyoda bunu benden istediler. Bu kez röportaj konuları içinde geri döndüm ama baştan aşağı bir müzik programı yapmadım, sohbet programı olarak yapmıştım. Sen gelip, beni ikna ettiğinde, ben de “Bir tek program yaparım sana jest olsun diye” dedim. O bir tane program iki tane oldu, yetmedi sarktı, şimdi üçüncüsü gelmiş önüme. Bu sefer hepsini bitireceğim merak etme çünkü neticede bu böyle giderse biz seninle mevsim sonuna kadar program yapacağız. Bu arada hoşuma giden şeyler oldu. Dinleyenlerden çok güzel iltifatlar aldım ki bunlar içinde Fransa’nın şimdiki Türkiye Büyükelçisi de var.  Yani dinlenmişiz, beğenilmişiz. Ben de seni kutluyorum. Ve Timur Selçuk’la başlıyoruz bu programa. Türkiye’de Timur Selçuk’un en çok sevilen şarkılarından biri Ayrılanlar İçin idi. Onu Fransızca olarak da okumuştu: Refais ta vie.

D: Timur Selçuk geldi Açık Radyo mikrofonlarına, 1967’de Ümit Yaşar Oğuzcan’ın şiirinden müziğe uyarladığı Ayrılanlar İçin adlı şarkısının Fransızca versiyonuyla.

E.Ö: Programı Timur Selçuk’la açtık. Bu şarkının Fransa’daki adı da Refais ta vie idi. Şimdi sıra, gerçekleri söyleyecek birisinde. Hadi, Où se cache la vérité, Gerçekler nerede saklı? Ayla Algan…

D: Hemen hatırlatalım, bu şarkıları dijital formatta ulaşmak pek mümkün değil. Erkan Bey sağ olsun, yüzlerce plaktan oluşan koleksiyonunun içinden bulup çıkardı bunları bizler için. Bu plakların çoğu da Türkiye’de yayınlanmamış daha önce. Bu vesileyle yeniden gün yüzüne çıkmaları da ayrı bir önem taşıyor bana göre.

E.Ö: Ayla Algan’dan Où se cache la vérité. Bu şarkının sözleri Julie Saget’ye ait, müziği Timur Selçuk’a. Bu, Fransa’da Barclay tarafından çıkarılmış ve Türkiye’de piyasaya sürülmemiş bir 45’liktir ve ilk defa sizler dinliyorsunuz ne kadar enteresan. Yunus Emre’nin UNESCO tarafından, Dünyanın ilk hümanist şairi seçildiği zaman tüm Dünyaya yapılan, - Fransızca, İngilizce hatta içinde Yunanca bir melodi de var- Ayla Algan’ın Cemil Demirsipahi’nin besteleriyle yaptığı o klasik plak. Çalan da besteleyen de, bu olayı ortaya en başarılı şekilde koyan da üstat Cemil Demirsipahi’ydi. Bestekar olarak, saz çalarak, sanatçıya bu eserleri öğreterek bize bu güzel plağı hazırlayan adamın piyasa için Fransızca olarak da bir 45’liği düşünüldü Barclay tarafından. O zaman da Timur Selçuk ve Julie Saget yan yana geldi. Dinlediğiniz bu şarkının adı da Où se cache la vértié idi.

Şimdi geldik Dario Moreno’ya. Dario Moreno’ya geldik derken çok değişik bir şey var, onun Seul adlı şarkısını sizlere sunacağız. Dario’nun Türkçe olarak en son okuduğu şarkı Seul. Şimdi kendi kendime iltifat edeyim azıcık: bu şarkının Türkçe sözlerini ben yazdım. Hatıralar Hayal Oldu diye bunu yazarken, o; benim geçmişimde, güzel günlerimde, hayallerimde olan bir insanken, onunla çalışmış olup onun menajeri olmanın verdiği mutluluk da var. Fakat içinde biraz da buruk bir acı var çünkü meğerse veda şarkısı yazmışım. Nereden aklıma gelirdi kırk yedi yaşında bir adamın bir beyin kanamasıyla bir anda öleceği. Hadi ben bunları anlatacağıma bu güzel şarkıyı dinleyin. Dario öldükten beş-altı sene sonra bunu Alpay okudu, daha sonra Yaşar okudu, daha sonra Nilüfer, Gripin’le düet yaparak okudu. Yani şarkım kırk senedir birçok şarkıcı tarafından gündeme getiriliyor. Hüzünlü bir mutluluk diyelim ona: Hatıralar Hayal Oldu.

D: Dario Moreno’dan dinledik: Seul. Parçanın Türkçe uyarlamasını kendisinin de belirttiği gibi Erkan Özerman yapmıştı Hatıralar Hayal Oldu adıyla. Beste ise Claude Righi, Yves Dessca ikilisine ait.  Alpay, Nilüfer ve Yaşar gibi isimler tarafından da yorumlanmıştı parça. Şimdi sırada isimleri dolayısıyla sizin için özel bir yeri olan bir grup var Erkan Bey. Benim de çok sevdiğim bir topluluk bu, özellikle seksenli yıllarda birbirinden güzel şarkılara imza atmışlardı. Cezayirli altı erkek kardeşten oluşan: Nacash.

E.Ö: Nacash biraderler, Nacash deyince benim Boğaz'daki Nakkaştepe aklıma geliyor. Geliyor da içime de fazlaca oturuyor çünkü oradaki arazinin büyük bir kısmı Sadrazam olan dedeme, yani Pepe Mehmet Paşa’ya aittir. Biz maalesef o evrakları ortaya koyamadığımız için Nakkaştepe elimizden gitti. Zaten bunları tanıdığım zaman “Bizim adımız aklında kalır mı?” dediler. “Nasıl kalmaz ya” dedim. “O adla bir tepe var İstanbul’da,  o büyük dedelerime ait, vakfa aittir o mülkler”. Onun için Nacash denildiği zaman içime “tak” diye bir şey oturuyor böyle. Bu Nacash biraderler aslen Cezayirlidir ve Elle imagine şarkısıyla büyük sükse yaptılar. Hatta ben şimdi yalnız onların sükse yaptığı Elle imagine’i çalmayacağım, daha büyük sürpriz yapıyorum. Enrico Macias’la yan yana geldiler ve birlikte aynı şarkıyı bir daha okudular. Biz kimsenin Türkiye’de bu güne kadar duymadığı haliyle, Elle imagine’in Enrico Macias ve Nacash biraderlerle olan versiyonunu size sunacağız. Ben yeğenimin yaş gününde bu şarkının Türkçe sözlerini de yazdım bir genç gitaristle beraber. Yaş gününde herkes beş on dakika ellerindeki kâğıtla Türkçesini söylediler. Hatırladığım kadarıyla Elle image’ini şöyle Türkçeleştirmiştim: “Hayallerim olmasa nasıl yaşarım”. “Elle imagine”, yani “düşünceler, umutlar olmasa”, ben ona “hayal” dedim. “Hayallerim olmasa nasıl yaşarım” diye güzel de bir söz yazmıştım. Nacash biraderlerle bunun Türkçesini yapacaktık ve onlar da konsere geleceklerdi. Bu virüsten ötürü bu çok güzel olayların hepsi ertelendi. Dilerim bu güzellikleri tekrar yaşarız.

D: Evet, gerçekten pandemi süresince birçok etkinlik ertelenmek zorunda kaldı. Birçok konser iptal oldu. Müzisyenler için gerçekten zor bir dönem oldu ve olmaya devam ediyor. Dileriz yakın zamanda kültür sanat dünyası için de şartlar iyileşir ve sanatçılar da bir nebze olsun rahatlama imkânı bulur. 

E.Ö: Bugünkü programın ikinci bölümüne benim çok sevdiğim bir sanatçıyla girmek istiyorum. Türkiye de seviyor, şarkısını seviyorlar ama onu pek isim olarak hatırlamıyorlar çünkü şarkıyı Kadınım adıyla Tanju Okan okuyunca bu güzel eser tamamıyla Tanju’nun repertuarına ait olarak kabul edildi. Hâlbuki Serge Reggiani’nin bir eseridir. Reggiani İtalyan’dır. Zaten Fransa, Dünyadan gelen bütün yabancı sanatçıların eserlerini Fransızca olarak sunduğu için repertuarı en geniş, en zengin ülke oldu. İçlerinde gerçek Fransız olanı da azdır, Reggiani de İtalyan’dır, Yves Montand da öyledir. Bakacak olursak insanların oraya gelip Fransızcayı, Fransa pasaportunu kabul etmeleri önemli. Dolayısıyla sanatçının kendini ifade etmesi için en iyi, en başarılı sistem; onları yöneten insanların sanatçıdan anlamalarıdır. İşte Fransa’daki yöneticilerle diğer ülkelerdekiler arasında en büyük farklılık da budur. Biz de Serge Reggiani’nin, T’as l’air d’une chanson adıyla okuduğu, bizim de Kadınım olarak sevdiğimiz şarkıyla ikinci bölümümüze başlamış bulunuyoruz.  

D: Hemen hatırlatayım, şarkının orijinalinin sözleri, geçen yıl aramızdan ayrılan Jean-Loup Dabadie’ye aitti. Beste ise birçok film müziğine de imza atan caz piyanisti Alain Goraguer imzasını taşıyordu. Şimdi sırada hangi parça var Erkan Bey? Timur Selçuk’tan bir parça daha yanılmıyorsam?

E.Ö: İkinci bölümün ikinci şarkısı Timur Selçuk: Sen Nerdesin – Toi qui danses. Ne kadar çok sevmiştik bu şarkıyı. Fransızlar da bizim sevdiğimiz kadar sevebilselerdi, onlara gerektiği kadar bunun promosyonunu yapabilseydik, Timur Selçuk Fransa’nın repertuarında, başarılı bir sanatçı olarak hak ettiği yeri alırdı.  O zamanlar bugünkü gücüm olsaydı ben eklimden geleni yapardım ama o zaman ben de işin başındaydım. Piyasayı istediğimiz gibi götüremememizin başka bir sebebi de var: o ara Fransız sanatçıların çoğu – Salut les Copains devri diyebilirim – Amerikan müziğini sevip, daha çok Anglosakson havaya girerek kendi şansonlarından, kendi kalitelerinden, kendi güzelliklerinden uzaklaşmışlardı. Timur da zaten bir gün dert yanarak bunları anlatmıştı, onu biliyorum ama Timur bizim için daima, gelmiş geçmiş pop müziği sanatçıları içinde müstesna bir yeri olan arkadaşımızdır.   

D: Timur Selçuk’tan dinledik: ünlü şarkısı Sen Nerdesin’in Fransızca versiyonunu: Toi qui danses. Geçen yıl aramızdan ayrılan bu usta sanatçıyı saygıyla anmış olduk bir kez daha. Sıradaki parça Ayla Algan’dan gelecek, bir Yunus Emre uyarlaması yine.

E.Ö: “Gel gör beni, aşk neyledi”. Tabii ki bu Yunus Emre. Bu sene Yunus Emre yeniden gündeme geliyor çünkü biliyorsunuz UNESCO Yunus Emre’yi Dünyanın ilk hümanist şairi olarak kabul etti. Bu şarkının sözleri, Mukadder Sezgin Bey’in tercümesiyle yazıldı. Yunus Emre’yi Olympia’da sahneye çıkıp okuduğu zaman Ayla Algan, bu şarkıyı Fransızca olarak okumuştu. Şarkının adını da şöyle anons etmişti: Voilà où m’a mené l’amour. Gel gör beni aşk neyledi’nin tam Fransızcası. Ayla Algan’ın Dünyaya Yunus Emre’yi tanıtırken yaptığımız long play'inin en başarılı eserlerinden biridir ve en çok sevilen şarkılardan biri olduğu için Barclay bunu, Fransızca olarak Fransa müzik piyasasına sundu.  

D: Bir programın daha sonuna geldik artık bu haftanın kapanış parçası olarak yine özel bir şarkı seçti Erkan Bey bizler için:

E.Ö: Programı Fransa’nın Edith Piaf’tan sonra yetiştirdiği en güzel sesli sanatçılardan biriyle kapatacağız. Tabi bugünün şartlarına göre yetiştirdiği, sokaktan gelen bir şarkıcı değil fakat enteresandır Marsilya’daki mezar bekçisinin kızı. Evleri de mezarlığın içinde, on bir kardeş. Johnny Stark gibi bir dahi menajer onu buldu, lanse etti, Dünya çapında tanıttı. Johnny bu meslekteki en büyük dostlarımdan biriydi ve beni kırmadı, Mireille Mathieu’yü Türkiye'ye getirdik ve üç konser verdirmiştik. Johnny öldü, Mireille Mathieu ancak kendi kardeşinin menajerlik yapmasıyla hayata devam etti. Yoksa bütün sıkıntıyı, bütün derdi çeken Johnny Stark'ın asistanı Yvonne Binhas'tı. Büyük bir Türk dostudur, can kardeşimdir ve Johnny Stark'tan sonra bu mesleğe devam etmek istemedi. En sonunda da Galatasaray Kulübü yüzüncü yılını kutlayacaktı Dolmabahçe Sarayı’nda. Bu yaş günü için Mireille Mathieu ile önce konuşmuşlar, son dakikada: “Plak yapıyorum, gelemeyeceğim, kusura bakmayın” deyince, kulübün başkanı beni buldu. Birkaç yaş küçüktür benden: “Biz bunu anons ettik, hanım gelmiyor, ne yapacağız” dediler. “Ne yapacağız bilmiyorum” dedim. “Ne yapacağız abi, gidip alıp getireceksin” dedi ve ben buradan kalktım gittim. Bu benim kulübüm dedim, okulumun, Mekteb-i Sultani yani Galatasaray Lisesinin kulübü. Bunlardan istediği paradan da yüzde otuz üç indirerek, pazarlık ederek, “Bu bir kazanç gecesi değil, bir şeref gecesidir, bunun için seni seçtik” dedim. “Çünkü Cumhurbaşkanı Mitterrand bile Amerika’nın yaş günün kutlarken seni götürdü, Rusya İkinci Dünya Harbi'nin bitiminin yıl dönümünde Kızıl Meydan’da seni çıkardı, Fransızlar Eiffel Kulesi’nde sana milli marşlarını okuttular, Türk spor tarihinde, şerefli bir marka demeyeceğim, bir “okul” olan, Türkiye’deki spor ve cemiyet hayatında çok güzel bir yeri olan Galatasaraylıların gecesinde okumanla da senin hayatına o şeref sayfalarından birini daha ilave edeceğiz” deyince geldi, getirdim. Şimdiki şarkı o değil fakat biliyorsunuz, esasında Rusya’daki bir folklor parçasından alınmış, Un violoniste aveugle idi galiba adı, Kör Kemancı diye çevrilir, biz onu Fikret Şeneş Hanımın sözleriyle, Bir Başkadır Benim Memleketim diye yaptık, şarkı tutmadı. En büyük starlar da okumak istemediler fakat Kıbrıs Savaşı çıkınca o şarkı milli marş oldu, böylece Ayten’e (Alpman) Yılın Sanatçısı ödülünü verirken: “Bir gün seni Mireille Mathieu ile yan yana getireceğim” demiştim. İşte bu Galatasaray gecesine geldiği zaman da ikisini bir televizyon programında yan yana getirdik, Mehmet Ali (Birand) yaptı o programı da. İnanılmaz güzel, inanılmaz hoş anılar. İyi müzisyenlerin yan yana gelmesiyle o şarkı daha da değer kazandı ama benim bu gece çalmak istediğim, size sunmak istediğim parça bence Mireille Mathieu’nün okuduğu en güzel şarkı. Şarkının zaten hakiki sahibi de Barbra Streisand idi. Fransızca versiyonunu okudu Mireille Mathieu: Une femme amoureuse.

D: Şimdi Mireille Mathieu’ye bırakıyoruz mikrofonu biz de, bu şarkıyı seslendirmek üzere ama öncesinde Erkan Bey’e çok teşekkür etmek istiyorum. Zaman ayırıp bizimle bu programı yaptığı, o güzel anılarını bizlerle paylaştığı için.

Şarkıcı / YorumcuParça AdıAlbüm AdıSüre
Timur Selçuk Refais ta vie Timour 2:51
Ayla Algan Où se cache la vérité Où se cache la vérité 2:37
Dario Moreno Seul Dario Moreno'suz 40 Yıl 4:03
Nacash & Enrico Macias Elle imagine Un Beau Dimanche d'Eté 4:50
Serge Reggiani T'as l'air d'une chanson Bon à tirer 3:52
Timur Selçuk Toi qui danses Timour 2:05
Ayla Algan Voilà où m'a mené l'amour Où se cache la vérité 3:33
Mireille Mathieu Une femme amoureuse Olympia 2005 4:12