Hrant Dink: 14 yıllık acı, öfke, utanç…

Editörden
-
Aa
+
a
a
a

Cinayetten hemen sonra Erdoğan, Hrant'ın evine kadar gidip taziyelerini bildirdi ve ekledi, "Bu cinayetin Ankara'nın labirentlerinde kaybolmasına izin vermeyeceğiz". Kayboldu ama…

(Aydın Engin'in bu yazısı T24'ün internet sitesinden alınmıştır.)

14 yıl önce bugün. Telefon çaldı. Ahmet Şık:

- Abi, Hrant abiyi…

O kadar. Devam edemedi. Hıçkırıklara boğuldu.

Devam etmesini istemedim. Agos'un kapısının önünde "Bir gece ansızın gelebiliriz" diye böğüren ülkücü tosunların sesleri hâlâ belleğimde çınlıyordu.

"Demek gelmişler" diye düşündüm ve evden çıktım.

Agos'un kapısının birkaç adım ötesinde, polisler yere tebeşirle "cinayet mahalli"ni çizmiş. Birkaç saat önce orada "O" yatıyordu. Altı delik pabuçları ve selvi boyuyla…

Kapıda, sanki sözleşmiş gibi Ümit Kıvanç'la karşılaştık. Kapıdan birlikte girdik. Hiç konuşmadık. İkimiz de biliyoruz. Biz sonra ağlayacağız. Şimdi işimiz var. Çok işimiz var.

İçeride can arkadaşım Sarkis Seropyan gürlüyor:

- Haydi iş başına. Bırakın ağlamayı, sızlamayı. Agos susarsa Hrant işte o zaman ölür. İş başına...

Gözyaşlarımızı içimize gömdük.

Biz sonra ağlayacağız…

14 yıldır eksilmeyen acı budur…

* * *

Tetikçi belli. Tetikçiyi görev yerine yollayan belli. Trabzon'un'un varoşlarında işsiz, güçsüz, eğitimsiz, hünersiz, beyincikleri Türk milliyetçiliğinin kof şişinmeleri ve farklı olanı zor kullanarak susturma yöntemleri ile tıklım tıklım dolu bir çete bu.

Ama onları özendiren, ne yapacaklarını bile bile engellemeyen, engellemediği gibi bilgilendirmeleri gerekenleri bilgilendirmeyenler de belli.

Tetikçi katil, cinayetten sonra Trabzon'a ulaşıp çetesiyle buluşmasın, böylece kanıtlar zayıflatılsın hesabıyla daha yoldayken, Samsun'da yakalandı. Türk bayrağı önünde sırıtarak pozlar verdirildi ve o fotoğraflar medyaya servis edildi. Böylece katil "yerli ve milli" kılındı.

Sonra?

Sonra o yılışık mazeret: Olay adliyeye intikal etmiştir. Bundan sonrası bağımsız Türk yargısının elindedir.

14 yıldır her şeyin bu kadar açık seçik ortada olduğu, kanıtıyla, tanığıyla, itirafıyla belli bir cinayet davasını sonuçlandırmayan (sonuçlandıramayan değil sonuçlandırmayan) bir adalet aygıtı. Tetikçi ve çetesini mahkûm edip, ki yakında tahliye edilip aramıza karışacaklar, asıl faillerinin yargılanmasını 14 yıldır bitirmeyen bir adalet aygıtı…

Zamanın unutturucu etkisine sığınıp yargılamayı tetikçi çetesi ile sınırlamayı yeğlemiş yani yeğletilmiş bir adalet aygıtı..

14 yıldır eksilmeyen öfke budur…

* * *

Cinayetten hemen sonra, o günün Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hrant'ın evine kadar gidip taziyelerini bildirdi ve ekledi, "Bu cinayetin Ankara'nın labirentlerinde kaybolmasına izin vermeyeceğiz". 

Kayboldu ama…

14 yıldır eksilmeyen utanç budur…

Bu utanç bize ait değildir…