George Monbiot: Aşırı zenginler fakirlerin oylarını almayı keşfetti (VİDEO)

Editörden
-
Aa
+
a
a
a

İngiltere, Hindistan, Brezilya ve ABD gibi ülkelerde yapılan seçimlerin kazananlar bu başarıyı neye borçlu? Aşırı zengin bir sınıfın çıkarları için gözlerini budaktan esirmeyen Boris Johnson, Donald Trump, Jair Bolsonaro gibi isimler nasıl oluyor da yoksullardan oy alabiliyor?

Gazeteci ve yazar George Monbiot İngiltere başta olmak üzere dünyada yoksulların oyuyla iktidara gelen bu liderlere seçim kazandıran formülü anlatıyor. Gazete Duvar'ın Double Down News'ten alıp çevirdiği video şu şekilde:

Pek çok insan bu seçimin sonuçları için Corbyn'i suçluyor, Donald Trump'ı getiren başkanlık seçiminin sonuçları için. Pek çok insan Hillary Clinton'ı suçladı. Şimdi, Clinton ve Corbyn, ilerici siyaset söz konusu olduğunda muhaliflerdir. İnsanlar, Narendra Modi'nin yeniden seçilmesinden Hindistan'daki muhalefeti suçladılar.

Scott Morrison'ın seçilmesinden Avustralya'daki muhalefeti suçladılar, Brezilya'da Jair Bolsonaro için, benzer şekilde Macaristan'da, Türkiye'de Polonya'da, Filipinler'de. Aslında suçlamak mesafe kat etmemizi sağlamıyor çünkü tanık olduğumuz şey, küresel bir fenomen, büyük bir şey değişti.

Oligarklar aşırı zenginlerin çıkarları için fakirleri oy vermeye ikna edecek bir formül keşfettiler. Ve bu formül, benzeri görülmemiş ölçekte kitlesel yalan ve hile içeriyor. Özellikle sahte, manipülatif reklamlar üretmek için sosyal medyayı harekete geçirme insanların hep birlikte oy vermelerini önlemek, onları kararlarından döndürmek için memler, komplo teorilerini kullanmak. Johnson, Trump gibi, Modi gibi, Bolsonaro gibi, katil palyaçolar öne sürmek.

Oligarklar ne isterse yapacak, ama aynı zamanda kamusal alanda beraber eğlendiğimiz yüzler olacaklar. Ardından birbirlerinden öğrenirler, birbirlerine öğretirler. Aslında çoğu zaman olan, aynı siyasi teknisyenin / operatifin bir kampanyadan diğerine sıçrayarak, modeli sürekli iyileştirerek, formül geliştirmesi.

Bu yüzden bir lidere veya bir siyasi partiye gözlerimizi dikip “Bakın, ne kadar başarısız oldular!” demek yanlış. Elbette, başarısızlıklar var. İşçi Partisi içinde gerçekten yardımcı olmayan pek çok iç bölünme vardı. Brexit konusunda çok fazla kargaşa vardı ve Brexit pozisyonunun ne olması gerektiği konusunda çok fazla sarsıntı yaşandı.

Pek çok insan İşçi Partisi'nin manifestosunu gerçekten beğendi, bu yüzden sorun siyaset değildi. Esasen, sorun olanın liderlik olduğunu da düşünmüyorum. Amacı bu ülkeyi dönüştürmek olan bu politikaları öne süren herhangi bir İşçi lideri şeytanlaştırılıp parçalanırdı.

Temel sorun, sosyal medyanın oldukça etkili ve yanıltıcı kullanımıyla birlikte milyarder basının uyguladığı hayal gücümüz üzerindeki inanılmaz etkisi. Bu küresel bir fenomendir, çok büyük bir şey değişti. 10 yıl önce seçilme ihtimali olmayan insanlar aniden dünyanın her yerinde seçimleri kazanıyor. Neden? Çünkü nasıl yapılacağının formülünü buldular.

Eğer nasıl yapılacağına dair bir formül varsa, ona nasıl direnileceğine dair bir formül de olmalı. Ama nasıl, nasıl olduğunu söyle! Yapmamız gereken şeylerden biri, insanların neyin sahte neyin gerçek olduğunun daha çok farkına varmasını sağlamak.

Sosyal medyada tamamen yalan söyleyen karanlık reklamlar var. Facebook, Google, Twitter hepsi bu konuda ağır suçlu. Bu yüzden kendimizi yalanlardan korumak zorundayız ve bu dijital okuryazarlık gerektiriyor. Ve bunu yapmanın yolları var.

Finlandiya'daki genel seçimlerde 34 yaşında bir kadın, Sanna Marin, Başbakan seçildi. Ve Marin, Boris Johson’ın tamamen antitezi ki daha farklı olamazdı.

Finlandiya'nın son beş yıldır yaptığı çok önemli bir şey var. Bu, dijital okuryazarlığa çok fazla yatırım yapma. Böylece insanların çevrimiçi ortamda nasıl manipüle edilebileceklerini anlamalarına yardımcı olunuyor. Finlandiya şu anda yalan haberlere karşı en yüksek dirence sahip ülke olarak değerlendiriliyor.

Şimdi açıktır ki Johnson, Trump veya Modi veya Bolsonaro ‘dan etkili bir dijital okuryazarlık kampanyası başlatmalarını bekleyemeyiz, çünkü kendi yalanlarının açığa çıkmasını istemiyorlar, ama bunu yapmak için hükümetlere güvenmek zorunda değilsiniz.

ABD'de Demokrat Parti şimdi çevrimiçi yalanlarla yüzleşmek, sosyal medya platformlarında, Google'da, Facebook'ta, Twitter'da büyük baskı yapmak için bir rehber hazırladı. Şimdiye kadar bu platformlarda egemen olan “bırakınız yapsınlar” anlayışına karşı tamamen farklı bir tavır almak amacıyla.

Şu anda sahte haberlere karşı dünyadaki tüm ilerici partiler arasında bir koalisyon görmemiz gerekiyor. 

Ocasio- Cortez: Yani, beyaz üstünlükçülerin yayınlarının doğruluk kontrolü için titiz bir standardı karşılıyor musunuz?

Son zamanlarda başarılı olan tek İşçi Partisi lideri olan Tony Blair'e baktığınızda, milyarder basının gündemine oldukça iyi uyan birini görüyorsunuz. Demek istediğim, Rupert Murdoch’a yalakalık yapmak için çok uğraştı, potansiyel olarak dünyadaki en tehlikeli adam.

Milyarder basını tatmin etmek için korkuyu, endişeyi kullandı ve bir İşçi Partisi lideri bunu yapmadığında başarılı olamıyor. Eğer durum buysa, o zaman gerçekten büyük bir yapısal, kurumsal, sorunumuz var ve buna medya deniyor. Bence şu anda oldukça korkunç bir atmosfer gelişiyor. İnsanların arınmak istediği gerçek bir his. Farklı bir ülke isteyen tüm o insanlardan kurtulmalıyız. Corbyn'i destekleyen tüm insanlardan kurtulun.

Ama bana öyle geliyor ki, bu yenilenmiş öfkeli kamusal tartışmada insanların, Blairites ve Corbynites  (Murdoch’a atıf) ya da onlara her ne demek istiyorsanız, gerçekten yanlış şeyler hakkında yanlış terimlerle ve yanlış ölçekte tartıştığımızı görüyoruz.

İnsanlar içeri bakıyorlar, oysa aslında bir bütün olarak siyasi sistem ve bunu nasıl kökten değiştirebileceğimize bakmaları gerekirken. Şu anda karşılaştığımız sorun, neredeyse kimin iktidarda olduğuna bakılmaksızın 19. yüzyıl siyasetinin yukarıdan aşağıya olan modeline sahip olmamız. Bu basit doğrusal yukarıdan aşağıya siyasi modeli, politik yeniden yabanileştirme dediğim şeyle: insanlar tarafından yönetilen ve sahip olunan bir sistemle değiştirmemiz gerekiyor.

Dünya etrafında gelişen taban siyasetini sahiplenen gerçek insanların etkin olduğu çok güçlü örnekler görmeye başlıyoruz ve ancak bu ana akım, siyaset teorisine henüz yansımadı. Hükümetin bunu bizim için yapmasını beklememize gerek yok, hükümet bunu bizim için yapmayacak. Bunu belediye düzeyinde, kasaba ve şehirlerde yapmaya başlıyoruz. Uygun yerel yönetimlerin olduğu yerlerde, onlara baskı yapıyoruz ve tabandan gelen bu siyaseti tasarlamak için onlarla birlikte çalışıyoruz. Modeli gösterdikten sonra bu yaptığınız şeyin çok hızlı bir şekilde dünyanın başka yerlerine yayıldığını ve insanların bunu istediğini görüyorsunuz. 

İnsanlar komşu kasabalarında, kendi kasabalarında olmayan pek çok heyecan verici şeyin olduğunu görüyorlar. Böylece yeni siyasete olan talep yayılmaya ve büyümeye başlar ve yavaş yavaş tüm ulusun doğasını dönüştürebilir.

Ardından oligarklar için siyasi hayatı kavramak çok daha zorlaşır. Ayrıca, bu ülkedeki birçok insanın şu anda karşı karşıya olduğu kısa vadeli krize de kulak vermeliyiz. Çoğumuz gerçekten aç olsak bile yemeklerimize dikkat etmeliyiz, bu yüzden bir günde çok yememeye çalışıyoruz. Kemer sıkma, dışlama ve marjinalleştirme devam etti. Yükselen bir yabancı düşmanlığı ve nefret dalgası olacak. Hatta bu artık merkezi hükümet politikası. Roman Çingenelerine ve manifestodaki gezginlere saldıracaklar, bu manifestolarında var. 

Bu yüzden yapmamız gereken ilk şey, muhtemelen hükümet tarafından mağdur edilecek herkesle dayanışma içinde olmak. Marjinalize edilen insanlara yardım etme çabalarımızı ikiye katlıyoruz.

Alenen ırkçı bir Başbakanımız var. Halihazırda seçimden beri ırkçı saldırılarda belirgin bir artış görüyoruz. Hiç kimse bu seçimin sonuçlarıyla tek başına yüzleşmemesi için yalnız bırakılmamalı. En büyük umudum, bu seçim sonucunun neyin değiştirmesi gerektiği hakkında çok daha geniş bir tartışmayı ateşlemesi.

Yalnızca hükümet değişikliğine değil, bir siyasi sistem değişikliğine ihtiyacımız var. Oligarkların iktidarı alması için bir formül olduğu gibi biliyoruz. Onları yenmek ve çok daha etkili, hiçbir yerde tanık olmadığımız, daha sağlam bir demokrasi için bir formül var ve bu formülün ne olabileceğine dair ilk ipuçlarını görmeye başlıyorum ve aslında çok heyecan verici olduğunu düşünüyorum.

Yani evet, bu bir umutsuzluk zamanı ama aynı zamanda bir umut zamanı.