"Değişim yukarıdan gelmeyecek, aşağıdan yukarıya doğru gerçekleşecek."

-
Aa
+
a
a
a

Greta Thunberg ve Kevin Anderson’ın Ingrid Rieser’la yaptıkları iklim krizinde umut ve eylem konulu röportajın çevirisini sizlerle paylaşıyoruz.

[INGRID]: Kevin, şimdi sen “Benim gibi insanlar çok fazla tüketiyor” diyeceksin. Ama ikiniz de birçok insandan farklı olarak tüketim açısından oldukça önemli adımlar atıyorsunuz. İkiniz de uçak kullanmıyorsunuz ve uzun yıllardır uçmuyorsunuz. Aslında, son kez Avrupa’ya uçtuğumda beş ya da yedi yıl önceydi. Kevin’la tanıştmamdan sonraki gündü. Sen bir konuşma yapmıştın Kevin ve ardından seninle konuşmuştum. Daha sonra akşam buluştuk. Sonra İzlanda’ya gitmek için bavul hazırlamam gerektiğini söylediğimde, “Ben de İzlanda’ya gittim, dört gün boyunca tekneyle çok fırtınalı bir yolculuk yaptım!” demiştin. Oturduğun yerden kaymamak için sıkıca koltuğa tutunmak zorunda olduğunu söylemiştin. Ben de “Tamam, yarın uçağa binmek için bavulumu hazırlamalıyım” dedim. Benim üzerimde büyük bir etkin olduğunu düşünüyorum. O zamandan beri Avrupa içinde uçmadım.

[KEVIN]: Şahane!

[INGRID]: İkiniz de bunu yapıyorsunuz. Bunu yapan çok fazla iklimbilimci yok. Bunu yapan ilk iklim bilimcilerden biriydin. Bu konuda ne düşünüyorsun? Bireysel aksiyonun etkisi nedir? Ve açıkça güçlü bir etkiye sahip ama sistemik meselelere odaklanmak yerine bireyselliğe çok fazla yüklenmenin bir tehlikesi var mı?

[GRETA]: Bence bireysel eylem hakkında konuştuğumuzda, insanlar sadece daha az plastik kullanmayı düşünüyor gibi görünüyor. Ama benim için bireysel eylemi kullanmak, hayatınızın her alanında bir aktivist olmaktır. Bir aktivist olmak, uçmayı bırakmaktan başlayarak her şey olabilir. Kevin’ın senin üzerinde etkisi olduğunu söyledin. Bu da aktivist olmanın bir yoludur. En azından ben öyle düşünüyorum. Örneğin karbon ayak izimi azaltmak için uçmayı bırakmadım. Elbette bu onun bir parçasıydı, ama bunu daha çok çevremdeki insanları etkilemek için yaptım. Ve özellikle bir platform sahibi olduğumdan dolayı bu, acil bir durumda olduğumuzu göstermenin bir yoluydu.

Acil bir durumda davranışınızı değiştirirsiniz. Uçağa binme fırsatına sahip olduğum için çok ayrıcalıklı olduğumun farkındayım ancak bu çabayı göstermenin başkalarına acil bir durumda olduğumuza dair bir işaret verdiğine inanıyorum. Tabii ki sadece bireysel eylemlere odaklanmamalıyız. Daha ziyade başarmamız gereken sistemik bir değişime odaklanmalıyız. Ama tabii ki bireyler de acil durumu fark etmeden ve harekete geçmeden sistemsel bir değişim sağlayamayız. Vegan ya da vejetaryen olmak zorunda değilsiniz. Bunlar elbette iyidir, çünkü çevrenizdeki insanları etkiler. Ama çok daha önemlisi sokaklara çıkmak ve sesinizi duyurmaktır.

Bireysel eylem ve sistemik değişim

[KEVIN]: Bireysel eylem ve sistem değişikliğini farklı şeyler olarak görmüyorum. Aynı şeyler, bir şeyin iki ayrı yüzü gibiler. Akademisyenlerin büyük bir kısmı bu ikisini ayrı şeyler olarak görüyor. “Her şey bireysel değişimle ilgili değil, ihtiyacımız olan sistemi değiştirmek” diyorlar. Kendi hayatlarını alıştıkları şekilde devam ettirmek için kasıtlı olarak bu ikisini ayırt ediyorlar diye düşünüyorum.

[INGRID]: Bireysel eylemin gerçekten önemi olmadığını, bunun sistemsel olduğunu söylediklerini mi ima ediyorsun?

[KEVIN]: Evet, bence birçok insan bunu söylüyor. Akademik meslektaşlarımın çoğu bu şekilde düşünüyor. Sanırım sık sık bireysel eylemler yapsaydık, böyle düşünmek daha zor olurdu. Sunumlarda da sık sık bu konuda sorular alıyorum. “Sence ne yapabiliriz?” gibi sorular. Ve her zaman diyorum ki, hayatınızdaki en büyük karbon salınımının neyden kaynaklı olduğunu bir düşünün. Karbon emisyonlarının çoğu nereden geliyor? Bunu değiştirmeye çalışın. Başarılı olup olmamanız umurumda değil. Benim umursadığım şey, bunu arkadaşlarınızla konuşmanız. İş arkadaşlarınızla, ailenizle. Bu konuda yerel politikacılarınızla bağlantı da kurabilirsiniz. Değişimi kendinizde gerçekleştirdiğinizde, insanlar argümanlarınızı daha fazla dikkate alır. Daha güvenilir gözükürsünüz. Belki argümanlarımızın geçerlilik niteliğini değişmez, ancak bu argümanların güvenilirliği önemli ölçüde değişir. Dolayısıyla, sistem değişikliği konusundaki argümanlarımızı kalıcı kılmak veya araştırmalardan bildiğimizden daha fazla güvenilirliğe sahip olmak istiyorsak, hayatlarınızı nasıl yaşadığınızı değiştirin. İkisini bir şekilde dengelediğinizden emin olun. Yine de her şey mükemmel olmayacaktır. Hepimiz şu ya da bu şekilde ikiyüzlüyüz. Ama en azından bu iki konuyu dengelemek için makul bir girişimde bulunun.

[INGRID]: İkiniz de birçok ünlü insanla temasa geçiyorsunuz.

[KEVIN]: Greta benden daha çok temasta sanırım! 

[INGRID]: Biliyorsunuz, bazı ünlü insanlar iklim sorunlarıyla çok meşguller. Ve bazıları tarafından bu çok iyi bir şey olarak görülüyor. Ünlüler vatandaş olarak sorumluluk alıyor. Kimileri ise bunu, iklim değişikliğinin ne kadar kötü olduğu hakkında bir belgesel yapmak için dünyayı dolaşma fırsatı olarak görüyor.

İklim krizi ve ünlü inisiyatifleri

[GRETA]: Ünlülerin takipçileriyle veya hayranlarıyla iklim hakkında konuşması iyi, çünkü daha fazla insanı beraberinde getirebilirler. Aynı zamanda özel jetleri ile uçtukları sürece de güvenilmezler. Bu durum iklimi önemseyebileceğiniz ve hâlâ o aşırı ve absürt yaşam tarzını sürdürebileceğinize dair yanlış bir mesaj gönderiyor. Ünlüler hayranlıkla baktığımız insanlar olduğu için, kaçınılmaz olarak birçok insan onlar gibi olmak, yaşamak istiyor. Yaşam tarzları bir başarı olarak görülüyor. Dolayısıyla insanlar onların davranışlarını örnek alıyor ve alacak. Bu da biraz tehlikeli bir şey.

[KEVIN]: Hayatım boyunca ünlü olma fikrine hiç ısınamadım. Sık sık bunun, onların bir şekilde harika insanlar gibi gösterilmesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Konuştukları hemen hemen her şey değer görüyor. Her konuda söyledikleri her şeyi duymak istiyoruz. Tabii ki Greta’nın da belirttiği gibi, bu şeyler hakkında konuştuklarında çok fazla etkileri olabilir. Ama hayatlarını yaşama şekilleriyle bu etkiyi yansıtmıyorlarsa, yaptıklarının pek bir anlamı yok. Bunun hiçbir şey yapmamaktan neredeyse daha kötü olduğunu düşünüyorum. Çünkü şıp diye her şeyi çözebiliriz izlenimi veriyorlar. Musk, Gates ya da Schwarzenegger, “Elektrikle çalıştığı sürece, 600 beygir gücündeki Hummvee’ye sahip olmak kesinlikle sorun değil” diyebilir. Bu bir sorun. 2050 yılına kadar 9 ila 10 milyar insanın bu şekilde düşünerek yaşaması tam bir felaket olur. Bu yaşam şeklinin gelecekte de mümkün olacağı görüşünü ortadan kaldırmalıyız. Bu imkâsız bir dünya tahayyülü. Ama, “Pekâlâ, tüketimimi, yaşam tarzımı genel olarak söylediğim şeylerle uyumlu hâle getirmeye çalışacağım” demeye başlarlarsa, işte o zaman bunun olağanüstü güçlü bir mesaj olacağını düşünüyorum. Söylemleri ile eylemleri birbiriyle uyuşmazsa hâlihazırda karşımızda olan ve karşılaşacağımız zorlukların ölçeğini küçümsediklerini anlarız. Greta’nın dediği gibi, özel jetiniz için sürdürülebilir yakıt alarak ve yedek evlerinizden birine ısı pompası kurarak küresel bir acil duruma güçlü bir yanıt veremezsiniz.

[GRETA]: Nedense bugün iklim hakkında konuşan milyarderler kahraman olarak görülüyor. Ama onlar kötü adamlar. İklim acil durumu söz konusu olduğunda en büyük kötülüğü onlar yapıyor. En büyük zararı verenler onlar. Ve bence onları sorumlu tutmamız gerekiyor. Bu nedenle onları kahraman olarak göremeyiz.

[KEVIN]: Bu bağlamda söz konusu olan sadece milyarderler değil. O kadar zengin olmayıp bu konuda duyarsız olan bir sürü insan var. Üniversitelerde de çok sayıda kıdemli insan var, büyük paralar kazanıyorlar. İngiltere’de ortalama gelir yaklaşık 30.000 pound civarındadır. Bir profesör ise tahminen 70.000 pound kazanıyordur. Profesörlerden bazıları 150.000 pound ve rektör yardımcıları muhtemelen 250.000 pound alıyordur. Toplumumuzda gerçekte ünlü olmayan başka bir kesim daha var ama aynı zamanda çok savurgan hayatlar yaşıyorlar. Ama tabii ki asıl sorun milyarderlerin bazılarının ve bu tür sınıf, kadro, prestij sahibi insanların toplumumuzun birçok politik ve sosyal normunu, özellikle de ekonomik normu belirlemeleri. Birlikte çalışmalar yürüttüğüm diğer meslektaşlarımla onlara, toplumun içinde işlemesi gereken normları tekeline alanlara “Davos Seti” adını verdik. Üniversiteler içinde nelere fon sağlanacağını da onlar belirliyor. İklim değişikliği konusunda hangi araştırmalarının finanse edileceği özelinde de söz hakkı onlarda. Böylece, bu belirli grup yalnızca büyük karbon ayak izlerine sahip olmakla kalmıyor, aynı zamanda bel bağlamak durumunda bırakıldığımız hafriyatçı bir yapı da yarattılar. Dünyamızın kaynakları onların kaynakları değil. Ortaya koydukları politik-sosyal normlar maalesef toplumumuzun her tarafına sızıyor, tesir ediyor. Bunu ortadan kaldırmak için gerçek bir sorumluluğumuz var. Gücün sadece onlarda olduğunu düşünmüyorum. Yetkiyi onların almasına en başta biz izin verdik. Greta’nın üstünde durduğu noktaya geri dönüyoruz: Türlü hareket ortaya çıkabilir ve bir şeyler değişebilir. Ama bekleyecek zamanımız yok. Yetki artık başkalarında olamaz. Sistem bizim inisiyatifimizle değiştirilmeli.

[INGRID]: Söz konusu olan haşır neşir olmamız gereken diğer türden bir sistemin parçası olacak şeyler mi? Yoksa eskisi gibi devam edemeyeceğimizi mi söylüyorsunuz?

Daha iyi bir dünya tahayyülü ve kolektif sorumluluk

[GRETA]: İkisi birden. Bu çok büyük bir soru ve elbette. “İklim acil durumunu böyle çözüyoruz” diyecek hâlimiz yok. Öncelikle, telafisi mümkün olmayan zararlara yol açtığımızı kabul etmeliyiz. Artık kurtaramayacağımız şeyleri kaybettik. Ve kurtaramayacağımız şeyleri kaybedeceğiz. İklim acil durumu söz konusu olduğunda bu sadece zaman sorununun altını çiziyor. Mükemmel bir toplum tasarlamak için zamanımız yok ama en azından elimizdekilerle işe başlamalıyız. Çözümleri de yol aldıkça bulmalıyız.

[KEVIN]: İklim değişikliği konusunda çok yakından ve uzun süredir çalışan biri olarak, bu konularda çok daha fazla bilgim ve anlayışım var. Politik görüşüm hakkında oldukça dürüst olduğum için mutluyum. Muhtemelen birçok açıdan sol eğilimliyim. Tuhaf bir şekilde, oldukça güçlü bir liberter çizgiyle sol eğilimliyim. Adalet kesinlikle kilit bir görüş, hayalimin kilit bir parçası.

Adalet biraz belirsiz bir terim. Farklı şekillerde yorumlanabilir. Ancak çoğumuz adaletin ne olduğu konusunda geniş bir fikre sahibiz. Ve muhtemelen neye benzediğine dair birçok fikri de paylaşıyoruz. Adalet kesinlikle önemli ama özgürlük olmadan olmaz. Önemli olan özgürlüğün niteliğidir. Nereye özgürlük gelecek? Nereden gelecek? Başkalarının özgürlüklerini ihlal etmemek şartıyla, istediğimizi yapmakta özgür olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu, sol eğilimli fakat güçlü bir liberter çizgi. 

Ama tabii ki özgürlüğün nereye ve nasıl geleceği üzerindeki kısıtlamalar çok büyük. Şu anda yaptığımız şeyi, salt benim gibi dünyanın zengin ülkelerinde yaşayanlar için yaptığımızda, başka yerlerde iyi hayatlar yaşayabilecek insanların özgürlüklerini dolaylı yoldan kısıtlıyoruz. O yüzden bunları yalnızca bizim yapmamıza izin verilmemeli. İklim değişikliğine, sürdürülebilirliğe ve hatta adalet konularında fikir üretmek, yalnızca solun ayrıcalığı olan bir şey değil. Bu nedenle iklim değişikliğine tepki verirken sol/sağ ayrımı temelinde kutuplaşmamızı istemiyorum. Böyle olmamalı ama ne yazık ki böyle oluyor. Sağ kasıtlı olarak bu yönde ilerliyor, sol da bu yönde ilerlemesine seviniyor. Oysaki bu bir yarış değil. Bu gerçek bir hata. Siyaset üstü bir konu. İklim değişikliği hepimizin sorunu. İklim değişikliğine ve daha kapsamlı sürdürülebilirlik hedeflerine dönük fikir birliğine varmalıyız. Ardından bu bağlamda görev dağılımının farklı politikalarla nasıl gerçekleştirileceğini tartışırız.

[INGRID]: Özellikle iklim sorunu nedeniyle kesinlikle kişisel olarak umutsuz olduğum, depresyon yaşadığım dönemlerden geçtim. Ve eğer doğru anladıysam Greta, senin de hayatında bu konu özelinde çok zorlandığın dönemler oldu. Eminim sen de bu tip bir şey yaşamışsındır Kevin. İkinize de sormak isterim: Karamsarlıkla başa çıkmanın veya buna karşılık vermenin ne tür yollarını buldunuz?

İklim krizi ve depresyon

[GRETA]: Ben dahil pek çok insanın hayatlarında farklı nedenlerle depresyona girdikleri dönemler olmuştur. Benim için bu, kısmen konuştuğumuz bağlam sebebiyleydi. Dünyada olup bitenlerden dolayıydı. Dünyada olan bitenlere uzaktan şahit olabilecek kadar ayrıcalıklıyım. Ama yine de dünyanın hâli bana rahatsızlık veriyordu ve bu beni kötü etkiledi.

Bence tek değilse de en iyi ilaç türü bu konuda bireysel olarak bir şeyler yapmaktır. İstediğiniz veya sevmediğiniz bir şeye karşı adım atmak ve harekete geçmektir. Bu bana bir amaç verdi. Bugün birçok kişinin hayatını hiçbir amacı olmadan yaşadığını hissediyorum. Bir amaçla yaşamak beni mutlu ediyor; çünkü anlamlı bir şeyler yaptığımı hissediyorum.

[KEVIN]: Hiç depresyon geçirmedim. Ama çevremde birçok kişinin bundan mustarip olduğuna şahit oldum. Bu insanların çoğu iklim değişikliği üzerinde çalışıyordu. Depresyona giren kişiyle empati kuramıyorum çünkü o kişi değilim. Bunun nasıl bir his olduğunu bilmiyorum. Ama onların üzerindeki sonuçlarını yine de görebiliyorum.

[INGRID]: Bu zorlukların üstesinden gelme umudumuz olmadığını bilseydim, muhtemelen bu beni depresyona sokardı. Ama umut var. Konuştuğumuz şeylerden biri, nasıl bir iklim acil durumunda olduğumuz, ancak karşılaştığımız zorluklarla orantılı olarak bir geri dönüş almıyoruz. Bu dinamik hakkında ne düşünüyorsunuz?

İklim krizini ciddiye almak

[GRETA]: İklim acil durumu ilan etmek sadece sembolik bir eylem. İklim acil durumuna yönelik gerçek bir eylem değil. İnsanlar buna acil bir durum gibi davranmadığı sürece, hiçbir şey değişmeyecek. Yetkili mercilerde bu konuda hiçbir şey yapmayacak. Neden yapsınlar ki? İklim acil durumu yoksa neden davranışlarımızı değiştirelim ki? Şu anda iklim acil durumu yokmuş gibi davranıyoruz. Başka şeylere odaklanıyoruz. Tartışma konularımız arasında iklim acil durumu hemen hemen yok.

[INGRID]: O zaman acil durum ilan etmemek daha mı iyi olur?

[GRETA]: Bunu yapmak elbette bir adım, tam kriz moduna doğru farkındalık için gerekli bir adım. Ancak bununla mücadele etmek için hiçbir şey yapmayıp iklim acil durumu hakkında konuşmanın biraz ikiyüzlülük olduğunu düşünüyorum.

[KEVIN] Bir iklim acil durumunda olduğumuzu söylediklerinde, dışarıdaki büyük arabaların veya diğer yüksek karbon salan aktivitelerin fotoğraflarını hızlıca çekiyorum. Ve şöyle diyorum: “Bir dakika, bunu dışarıda gördüm. Bunlar gerçekten acil durumla uyumlu olamaz. Yine de politikacılar sizsiniz ve böyle devam etmenin uygun olduğunu söylüyorsunuz.” Acil bir durumu var diyorsanız, o zaman acil durum önlemlerinizi görelim. Ve onları yarın değil şimdi görelim. Bu bir acil durumsa, yetkilerinin devreye girdiğini görmek istiyorum. “2030’da elektrikli araçlarımız olacak” veya “2050’ye kadar fosil yakıtlı uçuşları aşamalı olarak kaldıracağız” gibi bir şey dediğinizi duymak ya da görmek istemiyorum. Bunlar acil önlemler değil. Bu öğleden sonra, gelecek hafta ve ondan sonraki hafta için acil önlemlerinizi söyleyin. Ayrıca politikaları belirleyenler karşısında bu konu acil bir durummuş gibi davranmaya hazır değilseniz, o zaman şunu söyleyin: “Yanılmışız, bu bir iklim acil durumu değil. Biz de buna uygun davranmayacağız.” Ama öyle olduğunu iddia edip de sonra arkanıza yaslanıp bu konuda hiçbir şey yapmayacağınızı düşünmeyin. Ayrıca acil durum kisvesi altında demokrasiyi yok sayan uygulamaların yürürlüğe girdiği ve özgürlüklerin kısıtlandığını da gördük. Buna da dikkat etmeliyiz. İklim krizinin kötücül emellerle kullanılmadığından, istismar edilmediğinden emin olunmalı.

[INGRID]: Bu söylediklerine yönelik eleştirilerden biri, bunun çok uzun vadeli bir acil durum olması. Temelde sonsuza kadar bir acil durum ilan etmek olduğu düşünülüyor bunun. Ve böyle uzun vadeli bir görüşte olağanüstü hâl yetkileri, parlamenter demokratik süreci baltalayacak gibi gözüküyor.

[KEVIN]: Buna katılmıyorum. Hayatımıza olağan bir şekilde devam etmeyi seçtiğimiz için kötüleşen hava koşulları nedeniyle yarın ölecek insanlar var. Sonsuza kadar vaktimiz yok. Onların acil durumu yarın. Onların acil durumu bugün.

İktidar sahiplerine ne demek istiyoruz? İklim kriziyle ilgili uygulanacak politikalar demokrasiyi ortadan kaldırılmamalı. Bu uygulamalar demokrasiyi zenginleştirmeli. İklim acil durumundan etkilenen insanların politik gündemimize dahil ederek demokrasiyi nasıl zenginleştirirsiniz? Bu önemli bir soru. Sadece oy vermekle kalmamalıyız. Hayatlarını kasıtlı olarak kötü etkilediğimiz insanları da karar alma sürecimize dahil etmeliyiz.

Olağanüstü hâl yetkileri demokrasiye de yer açabilir. Politikacılar ise bu konunun üstünü kapatmayı tercih edebilir. Ama bu bir tercih. Bu acil duruma gerçekten yanıt vermenin tartışmayı başlatmak olduğunu düşünüyorum, bitirmek değil. İklim kriziyle ilgili duyarlılık politikacılar tarafından kötüye kullanılmamalıdır. Ancak tüm politikacılar da vicdansız değildir. Olumlu bir değişiklik yapmak isteyen çok iyi politikacılar da var. Öyleyse iklim acil durumu hakkında onlarla konuşmalı.

[INGRID]: İklim krizinin üstesinden gelmek için ne yapılması gerekiyor? Yapılan yanlışlar ne? Değişimi iyi yönde etkileyen fikirlerin nereden çıktığını düşünüyorsunuz?

Öfke ve umut

[KEVIN]: Emisyonlarımızı azaltma konusunda uzman topluluklar yeterince gerçekçi değil. Uzman topluluğu olarak halka karşı dürüst olmaya ve hatta bazen kendimize bile dürüst olmaya hazır değiliz. Bu beni gerçekten rahatsız ediyor. Gerçekten sahip olduğumuz tek iş de bu. Belki bir iş daha var: İşimizi dikkatli yapmak ve bunu dürüstçe paylaşmak. İşimizi dikkatli yapıyoruz ama bunu dürüstçe aktarmıyoruz. Bu gerçekten rahatsızlık verici. Peki, umut nereden geliyor? Eskiden olsa nereden geldiğini bilmediğimi söylerdim, şimdi ise işler değişti. Greta bir anahtar oldu. Greta dünyayı tabii ki kurtarmayacak, hiçbirimiz kurtarmayacağız. Ancak değişimi hızlandırabiliriz. Greta dışarı çıktı ve elinden geldiğince gürültü ve bir o kadar da düşünceli bir ses çıkardı. Ve bu, diğer insanların öne çıkıp ses çıkarmasına, söz almasına ve iklim krizine dair tartışmalara katılmasına yardımcı oldu. Umut “büyük ve iyi”den gelmedi. Profesörlerden gelmedi. Politikacılardan gelmedi. Umut yukarıdan aşağı inmedi, aşağıdan yukarı çıktı. İnsanlar artık iklim kriziyle ilgili daha çok konuşuyor. Uzmanlar, “Eh, karbon bütçelerini ya da CO2 moleküllerinin metanla karşılaştırıldığında neye benzediğini gerçekten anlamıyorlar” diyebilir. Umurumda değil! Bu konuyla ilgileniyorlar, bunun hakkında düşünüyorlar, bir şeyler yapmayı deniyorlar. İşleri nasıl farklı şekilde yapmayı denememiz ve yapmamız gerektiğine dair giderek artan ve büyüyen bir tür küresel deney olduğu fikrine bayılıyorum. Yerel politikacıların anlatılarını daha çok sivil toplumun istekleri doğrultusunda değiştirmeye başladığını biliyoruz. 2050’dekiyle ilgili değil, şimdi var olan acil durumla ilgili çok daha fazla konuşuyorlar. Bu gerçekten umut verici.

[GRETA]: Politikacılar durumun farkında olan ve insanları bu durumun vahameti konusunda bilgilendirmemeyi seçen insanlar. Karşı karşıya olduğumuz acil durum hakkında başkalarını bilgilendirmekten aktif olarak kaçınıyorlar. İnsanları bilgilendirmek sadece bilim insanlarının işi değil, belki de özellikle medyanın işi. Ama bu yapılmadı. Fakat yine de değişimi gerçekleştirecek tüm güç onlarda. Krizi sağladıkları gibi değişimi de sağlayabilirler. Değişimi mümkün kılacak tüm kaynaklara erişimleri var, tüm imkânlara sahipler. Panik yaratan kişi olarak çerçevelenmekten çok korkuyor olabilirler. Bu gerçek bir sorun ama aynı zamanda gerçek bir umut kaynağı. Gerçekten değişmeye başladıklarını hayal etsenize. Covid-19 pandemisinde işlerin nasıl da değiştiğine bakın. Sadece Ukrayna’daki savaşı düşünün. Medya aslında bir krize kriz gibi davranabilir. Gerçek sorunlara odaklandıklarında, anlatıyı neredeyse hiç vakit kaybetmeden tamamen değiştirebilirler. Ama dediğin gibi Kevin, değişim gerçekleşecekse aşağıdan yukarıya doğru gerçekleşecek ve gerçekleşiyor. Şu anda en büyük umudu diğer aktivist arkadaşlarımda görüyorum. Konuşan, popülaritesini riske atan, statülerini riske atmak pahasına açık sözlü olan insanlarda. Gerçekten umut verici bulduğum şey bu.

Çeviri: Nil Sarrafoğlu

Söyleşiyi orijinal dilinde izlemek için: