Haftanın kitabı 'İnternet Bağımlılığı': Eskiden sörf yapardık

-
Aa
+
a
a
a

Holger Feindel’in kitabı, terapi iddiasında değil. Ama vaka örnekleriyle, çalışma materyalleriyle ve özellikle de son sayfalardaki çeşitli testler ve alıştırmalarla 'bataklıkta' olup olmadığınızı değerlendirme imkânı sunuyor, çıkış kapısını gösteriyor

Görsel: Fast Company

Oysa bir zamanlar sörf yaptığımızdan söz ederdik. İnternette dolanmayı böylesi 'zevkli' bir aktiviteye benzetiyorduk. Bu deyişi artık duymaz oluşumuz bir yana, bambaşka kavramlarla, fobilerle birlikte anıyoruz interneti. Psikoterapist Holger Feindel 'büyülenmek' de diyor örneğin, dahası mağdurlardan bahsediyor, çekilen acılardan, düşülen bataklıktan dem vuruyor! Adını da koyuyor: “İnternet bağımlılığı ya da daha doğru bilimsel söylenişiyle patolojik internet kullanımı bir hastalıktır. Bazen ayakta değil, özel tedavi yöntemlerinin kullanıldığı bir kuruluşta yatarak tedavi edilmesi gereken bir hastalık.”

Peki tam olarak ne zaman bir hastalığa dönüşüyor internet? “Kişi bilgisayar kullanımı üzerindeki kontrolünü kaybetmiştir. Kişi sanal dünyalarda çok fazla zaman geçirmekte ve geri kalan her şeyi ihmal etmektedir.” Okulla ve meslekle ilgisi olmayan diye bir ayırım yapıyor Holger Feindel ve “çok fazla”nın belirlenmesinde yaşam koşullarının dikkate alınması gerektiğini söylüyor. Kısacası, tıpkı diyetlerde olduğu gibi, herkes için ortak bir reçete yok. Yine de bir tehlike sınırı belirlemek gerekirse, haftada 30 ila 35 saat arası bilgisayar kullanımını normal bir yaşamla bağdaştırılamaz buluyormuş uzmanlar...

Holger Feindel’in kitabı, terapi iddiasında değil. Ama vaka örnekleriyle, çalışma materyalleriyle ve özellikle de son sayfalardaki çeşitli testler ve alıştırmalarla 'bataklıkta' olup olmadığınızı değerlendirme imkânı sunuyor, çıkış kapısını gösteriyor. “Bir alkoliğe bir daha asla alkol içmemesini öneririz. Bir kumar bağımlısına, gelecekte oyun makinelerinin etrafından geniş bir yay çizerek geçmesini ve bunlara bir daha asla para atmamasını öneririz. Peki ya size ne önereceğiz? Mantıklı çıkarım şu olmalı: Bir daha asla internete girme! Ama sanırım böyle bir şey mümkün değil! Artık çağımızda internetsiz bir yaşamı düşünmek mümkün değil. İster okul için olsun, ister meslek yaşamı, isterse de günlük yaşam: İnternet her yerde hazır ve nazır! İnternet bağımlılığı bu bakımdan belki de bir yeme bozukluğuyla kıyaslanabilir. ‘Bağımlılık nesnesinden’ ya da sorunun merkezinden tümüyle vazgeçmek mümkün değil. Bu yüzden de, bununla makul bir şekilde başa çıkmayı öğrenmek zorundayız.”

Elbette tümüyle vazgeçmek mümkün değil; ne de olsa bu kitabın tanıtımını bile şimdi buradan, internet üzerinden yapıyoruz!

İNTERNET BAĞIMLILIĞI

Holger Feindel

çev. Atilla Dirim

İletişim Yayıncılık, 2019, 187 s.

 

Dipnot: Problemin ana kaynaklarından biri de, hiç kuşkusuz, bilgisayar oyunları. Holger Feindel, bilgisayar oyunlarının değişen ve 'kötücülleşe' yüzüne de özellikle değinmiş. Birçoğumuzun ilk bilgisayarı Commodore 64’ten hatırlanacaktır; ne kadar zor olursa olsun, oynadığımız oyunlar bir noktada bitiyordu. Bölüm sonu canavarlarını bir bir alt edip son noktayı koyabiliyorduk. Hatta, oyunları 'save' edip, uygun bir zamanda kaldığımız yerden devam etme seçeneğimiz de vardı. Oysa, Holger Feindel’in de dikkat çektiği gibi, günümüzün sanal oyunları ise sonsuz özellikte! Üstelik, oynamadığımız zamanlarda da oyun devam ediyor... Diğer bir deyişle, oyunda geri kalmamak, edindiğimiz avantajları kaybetmemek için sürekli bağlantı halinde olmamız, sosyal hayatımızdan ödün vermemiz gerekiyor...