İsviçre’de “zenci kafası” raflardan indiriliyor

-
Aa
+
a
a
a

Açık Gazete'nin köşelerinden Avrupa Ne Konuşuyor? programında Tuğba Tekerek İsveç, İsviçre ve Polonya’daki hararetli tartışma konularını aktarıyor.

İsveç: Petrol rafinerisine yeşil ışık

İsveç Yüksek Mahkemesi pazartesi günü aldığı kararla, ülkenin en büyük petrol şirketi olan Preem'in, ülkenin batısındaki rafinerisini önemli ölçüde genişletmesine izin verdi. Lysekil kentindeki rafineride bu genişleme gerçekleşirse şirketin karbon emisyonları bir milyon ton artacak ve 2.7 milyon tona yükselecek. Bu plan, İsveç’in 2045’te karbon nötr bir ülke olma hedefiyle hiç de uyumlu olmayan bir plan. Kamuoyunda da ciddi şekilde eleştiriliyor.

Şimdi top hükümette. İsveç’teki mevcut hükümet, Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller Partisi’nden oluşan bir azınlık hükümeti. Yeşiller’in kaygılarına rağmen, rafineri genişletme projesinin onaylaması bekleniyor. Oysa bu hükümetin, iş başına geçerken verdiği taahhütlerden birisi de, karbon salımını azaltmaktı…  Ama aynı zamanda istihdamı artırma sözü de vermişti. İşi biraz daha çetrefil hale getiren de bu... Lysekil kentindekilerin bir kısmı rafinerinin genişletilmesini istihdamı artıracağı için projeyi destekliyor. 

İsveç’te yayımlanan Aftonbladet gazetesinin yorumcusu da tüm kaygılar dikkate alınmalı ve iklim politikası toplumu kutuplaştırmamalı, diyor: 

Bölünmüş durumdaki Lysekil (Liysişil), iklim politikasının sosyal politikalarla da uyumlu olması gerektiğini gösterdi. Bu konuyu ne istihdam meselesi olarak nitelendirenleri ne de felakete doğru yol aldığımızı düşünenleri görmezden gelebiliriz. İklim meselesi, tartışma konusu olmak zorunda değil. Temelde sorulması gereken soru açık: Hayatta kalmak istiyor muyuz? Bu sorunun yanıtı evet ise hükümet inşaata izin vermemeli ve sınıflara duyarlı bir iklim politikası geliştirmelidir.

İsviçre: “Zenci Kafası” çikolatası

Irkçılık karşıtı gösteriler Batı dünyasında, toplumların yerleşmiş ırkçı kodlarını gözden geçirmelerine neden oldu. Heykeller indirilirken örneğin bir film klasiği olan Rüzgâr Gibi Geçti filmi de ırkçı önyargıları beslemesi nedeniyle dizi ve film platformu olan HBO Max’ten kaldırıldı. 

İsviçre’de ise bu konunun odağına bir çikolata oturdu: Bizim Türkiye’de Çokomel diye bildiğimiz, dışı siyah içi beyaz ürün. Bu ürünün İsviçre’deki ismi 'Mohrenkopf.' Bu isim Türkçe’de “Zenci Başı” ya da “Arap Kafası” anlamına geliyor. 

Üretici firma bu ürünü başka ülkelerde Çikolata Öpücüğü gibi ırkçılık barındırmayan isimlerle satıyor. İsviçre’de de önceki yıllarda ara ara Mohrenkopf isminin değiştirilmesi gündeme getiriliyordu. Şimdi bu ırkçılık karşıtı dalgayla birlikte ülkenin en büyük market zinciri Migros raflarında bu ürünlere yer vermeyeceğini açıkladı. Başka market zincirleri de bu konuyu değerlendirdiklerini söyledi. Ve işte o noktadan sonra tartışmalar alevlendi, saflar biraz daha sıklaştı. Mohrenkopf  almak isteyenlerin fabrikanın önünde kuyruklar oluşturduğuna dair haberler çıktı. Mohrenkopf ismini destekleyenler, bir bardak suda fırtına kopartıldığı iddia etti.

İsviçre’den Tages- anzeiger gazetesindeki bir köşe yazarı, bu görüşlere şöyle yanıt veriyor

Bazı insanlar 'Zenci Kellesi' lafına karşı çıkanlara 'başka derdimiz mi kalmadı' görüşüyle sinirlenebiliyor. Karşılığında şunu soralım öyleyse: Peki, sizin bu isimden başka derdiniz mi yok?  'Duyar kasanlar' dilin duyarlı bir şekilde kullanılması gerektiğini savunanlar değil, asıl 'Zenci Kellesi' sözünden vazgeçemeyen ve kaldırılması durumunda kendilerini tehdit altında hissedeceklerini söyleyenlerdir.

Bu arada üretici firmanın genel müdürü de “ırkçı olan çikolata değil insanlar” diye savunuyor bu ismi...

Yine İsviçre’den Watson haber sitesinin genel yayın yönetmeni, firmaya seslendiği bir yazı kaleme almış ve diyor ki 

Elbette haklısınız. ... Irkçı olan insanlar .. Ama siz de 'Mohrenkopf' isminin, bu ırkçı stereotipi yeniden üreten kültürel yapı içerisindeki payı üzerine düşünmelisiniz.

Polonya: LGBTİ karşıtı kampanya

Polonya’da 28 Haziran’da Cumhurbaşkanlığı seçim var. Mevcut Cumhurbaşkanı Duda yeniden aday. Muhafazakâr PiS (Hukuk Ve Adalet Partisi) tarafından destekleniyor. Yeniden seçilmesi muhtemel görünüyor ancak rakipleriyle arasındaki farkın daraldığını söyleyenler de var. 

Böyle bir ortamda, Duda, bir seçim konuşmasında LGBT haklarının savunulmasının komünizmden de yıkıcı bir ideoloji olduğunu söyledi.  “Benim anne babamın kuşağı komünist ideolojiyle 40 yıl boyunca savaştı. Bunu, komünizmden daha yıkıcı bir ideoloji gelsin diye yapmadı” ifadelerini kullandı. 

Bu arada Aile Sözleşmesi diye bir metni imzaladı. Bu metinle gay çiftlerin evlenmesini ya da okulda LGBTi”yle ilgili konularından bahsedilmesini engellemeyi taahhüt etmiş oluyor. 

Muhalif medyadan bir yorum aktarayım. Gazeta Wyborcza yorumcusuna göre bu kampanya Duda'nın sarılmaya çalıştığı bir can simidi: 

İktidardaki pis partisi 

Cumhurbaşkanlığı kurmaylarının hesabı şu: PiS partisi seçmeni çok muhafazakâr ve kilise dostu bir grup. Öte yandan muhalefet seçmeninin dağınık ve kendine güvensiz olması ve oy kullanma görevini unutup de tatile gitmesi umuluyor. Böylece seçimin ikinci tura taşınması planlanıyor. Andrzey Duda'nın tek umudu bu.

Kritika Politicna yazarı ise muhalefetin adayını değerlendirmeye almış:

Muhalefetin adayı Rafał Trzaskovski LGBT hakkında ağzını açmış değil henüz. Vebadan kaçar gibi kaçıyor bu konudan. Bu durumu siyasi nedenlerle açıklamak mümkün mü? Mümkün. Peki insani açıdan kınamak mı gerekir? Mutlaka. ... Ahlaksızlık ve riyakarlıktır bu, çünkü binlerce insanın sürekli ve sistematik olarak aşağılanması durumunu ve onların yurttaşlık haklarını hasır altı etmektir.

Bu aralar Avrupa’da gerçekten çok ilginç tartışmalar var. Bunları Eurotopics bültenlerinde derlemeye çalışıyoruz. İnternet sitemizde çok daha fazlasını bulabilir, bizi Twitter ve Facebook’tan da takip edebilirsiniz.