Toplumsal Şiddetin Tribündeki Hali

-
Aa
+
a
a
a

BİA (İstanbul) - İstanbul'dan bayram ziyareti için Batman'a giden 15 yaşındaki Alaattin Başaran, halı sahada maç izlerken çıkan kavgada, kalbine aldığı bıçak darbesiyle öldürüldü. Olayda bir kişi de yaralandı.Dün (21 Kasim 2004, Pazar) gece yapılan Beşiktaş-Çaykur Rizespor maçında da, Adana'dan bayram tatili için gelen 16 yaşındaki Cihat Aktaş,"omuz atma meselesi" yüzünden çıkan tartışmada bıçaklanarak öldürüldü.Olayın ardından kulüp yöneticileri ve yetkililerden cinayetin "münferit bir olay" olduğu şeklinde açıklamalar yapıldı ve tribün güvenliği üzerine tartışmalar başladı. Aktaş'ın ölümü birçok gazetenin bugünkü sayısında ilk sayfadan verilirken Batman'daki halı saha maçında yaşanan olay, hiçbir gazetede yer almadı. Yaşanan şiddet olaylarını Bianet'e değerlendiren futbol analisti, gazeteci Tan Morgül,"Mesele sadece stadyum ve şiddet ile ilgili değil. Şiddet zaten toplumun her alanında kol geziyor, stadyum ise şiddetin meşrulaştırıldığı alanlardan biri" dedi. Futbolda son 10 yılda şiddet kültürünün ortaya çıkardığı ve o kültürü besleyen yapılaşmaların oluştuğunu belirten Morgül, "Sosyal, siyasi tüm kimliklerinden arındırılan insanlar için bu kültürün içinde olan grup aidiyeti başat kimlik haline geldi" dedi.Medyanın da tribünleri şiddetin meşru olduğu yerler olarak görülmesinde büyük rol oynadığını vurgulayan Morgül, taraftar gruplarının da homojen olmadığını; medya ve futbol iktidarının, şiddetin "münferit" olduğunu söyleyerek varolan kültürü yeniden üreten toplumsal yapının üstünü örtmeye çalıştığını söyledi. Morgül, "Son 10 yılda şiddeti örten grup kimlikleri ortaya çıktı. Susurlukta sonrasında ortaya çıkan havanın ya da artan gasp kapkaç olaylarının uzantısı dün gece yaşanan bıçaklama" dedi."Katil zanlısı da muhtemelen öldürmek için savurmadı o bıçağı" diyen Morgül, "Bu bir kimliğin şiddet dili üzerinden ifadesi. Bunu yapan çocuk da 'ben varım, buradayım ve bu kimliği yayacağım' demeye çalıştı" diye konuştu. Eskiden duvarlara, "Fener, Cim-Bom ya da Kara Kartal" yazıldığını belirten Morgül, "Bugünse, duvarlara Ultra-Aslan, Genç Fenerbahçeliler yazılıyor. Taraftarlık kimliği bölünerek artık küçük gruplara dönüştü. Siyasi, sosyal, etnik, tüm kimliklerinden azade olmuş insanlar bu grupları kendi asıl kimlikleri olarak benimsedi" dedi."Toplumsal şiddetin yaygınlaştığı bir yerde olayları 'münferit' diye ele almak varolan yapıyı meşrulaştırma çabasından başka bir şey değil. Bu çocuk muhtemelen bir süre sonra kendi kimliğini daha da güçlendirmiş olarak geri dönecek. Belki küçük bir mafya haline gelecek ve biraz daha palazlanırsa kulüp yönetimleriyle ilişkiye geçecek, rant sağlamaya çalışacak. Bu olay gösterdi ki bir insan bir hiç uğruna bir başka insanı öldürebiliyor ve ayakkabıdaki toplumsal güç dengelerinin arasından rahatlıkla sızabiliyor." "Sonuç itibariyle futbol üzerinden her türlü mesaj çok net bir biçimde verilebiliyor. Dünkü olayın planlı ya da örgütlü bir saldırı olmadığı açık ve zaten bu taraftar grupları da çok homojen yapılara sahip değiller. Onları abartanlar büyük resmi gizliyorlar."Morgül, "Öte yandan şiddetin toplumsal alanda meşru olması ve özellikle de futbol üzerinden yürütüldüğünde yeterince de soruşturulmaması bu dilin, ifade biçiminin yaygınlaşmasına neden oluyor" dedi. "'Uyuma, taraftara sahip çık!' diye seslenilen kulüp yönetimleri bazen hakikaten de bu olaylara karışan taraftarlarına sahip çıkabiliyor" diyen Morgül, sözlerini "Medya da şiddet dilinin yaygınlaşmasına çanak tutuyor. Mesela 'Rus ruleti' diye manşet atılabiliyor. Şiddetin hem söylemsel zemini hem de ifade biçimleri medya tarafından hazırlanıyor ve pompalanıyor" diye sürdürdü. "Dün yaşanan olayların üzerine de atladı medya; kimi gazeteler birinci sayfasının tamamını bu olaya ayırdı. Tamam bu olayda önemli ve üzerine gidilmeli ama bu topraklarda her gün onlarca insan başka başka sebeplerden hayatını kaybediyor ama medyada yer almıyor.""Kısacası dün yaşanan olay medyanın 'sevmediği suçlardan'; maçları 'localarından' izleyenlerin sevmediği türde bir şiddet. Oysa şiddet zaten bugün toplumun her alanında kol geziyor ve meşru alanları bulunca da ortaya çıkıyor. Medya toplumun elit vicdanını okşuyor sadece.""Cezayir iç savaşından sonra bir akademisyenin söylediği bir söz vardı; 'O zaman göremedik; şiddet ilk olarak toplumsal hayatta ortaya çıktı' diyordu. Bu da toplumsal şiddetin bir tezahürü; başka bir şey değil."

http://www.bianet.org/php/yazdir.php?DosyaX=../2004/11/22/49424.htm