Ruhsatsız cinayet

-
Aa
+
a
a
a

1 Şubat 2008İsmail Saymaz

Avrupalı İstanbul, dün sabah meydana gelen patlamada, 'üçüncü dünya kenti' görüntüsüyle yüzleşti. Bir işhanının çatısına kaçak olarak yapılan katta kimsenin haberi olmadan havai fişek üreten atölye bomba gibi patladı İki patlamada 23 kişi öldü. Ölenlerin sekizi, ilk patlamanın ardından aşağıda toplanıp ne olduğuna bakan kişilerdi, üstlerine taşlar yağdı. 'Ruhsatsız cinayet' itirafı validen geldi: Bugüne kadar hatalarla gelmişiz... İSTANBUL - "Hep beraber yanlışlık yapılmış. Kaçak yapı yapılmasında, ruhsatsız üretim yapılmasında, ihbar edilmemesinde. Hepsi iç içe bir yumak. Demek ki bugüne kadar hatalarla geldik, hataların maliyetleri bugün ortaya çıkıyor." Bu itiraf, İstanbul Valisi Muammer Güler'e ait. Güler'in 'hata' diye açıkladığı Davutpaşa'daki katliam bir günde işlenmedi. Patlamanın meydana geldiği beş katlı Emek İşhanı, üste kaçak olarak çıkılan çekme katla altı kata dönüşmüştü. Kaçak çekme katta, iki yıldır kaçak olarak 'maytap, havai fişek ve meşale' imal edilip depolanıyordu. Bilanço acı oldu: 23 kişi öldü, 114 kişi yaralandı. Avrupa kenti İstanbul'un Zeytinburnu ilçesine bağlı Davutpaşa, Çifte Havuzlar Caddesi'ndeki işhanı dün sabah saat 09.37'de bir patlamayla sarsıldı. Patlama, binanın en üst katında, Selçuk Başlar'ın iki yıl önce, yan binadan buraya taşıdığı imalathanede yaşandı. Yangına neden olan ilk patlamadan sonra handa çalışanlar ve çevredekiler camlara çıktı, Prestij İş Merkezi'nde çalışan bir grup aşağıdaki otoparkta toplandı. Bu arada polise ve itfaiyeye haber verildi. Ekiplerin gelmesi beklenirken, yangın, içinde buhar kazanları da bulunan bitişik işyerlerine sıçradı. İki dakika sonra birinciden daha şiddetli bir patlama daha meydana geldi. Bu patlamada, üst kat çökerken üçüncü kat da büyük çapta hasar gördü. Duvar parçaları otoparkta toplananların üzerine yağdı. Sekiz kişi burada öldü. Patlamanın etkisiyle binanın 200-300 metre çevresindeki işyerlerinin camları kırıldı. Tavanları çöken ve camları patlayan dükkanlarda bulunanla yaralandı. Site çevresindeki araçların çoğu, beton parçalarının altında kaldı. Binanın yanındaki, 130'dan fazla işyerinin bulunduğu Prestij İş Merkez de harabeye döndü. Bomba imha uzmanları, içinde kimyasal maddeler olan dört bidon buldu. Patlama sonrasında Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Vali Muammer Güler, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın enkazı inceledi.

Belediye patlama olunca öğrendi Aydın ve ekibi, işhanında 'maytap imalathanesi' bulunduğunu ancak patlama sonrasında öğrendi. Ancak daha sonra anlaşıldı ki, bu işyeri 'kaçak' diye tespit edilmiş, bunun üzerine 25 Ocak'ta 'plastikçi' adı altında ruhsat için belediyeye başvurulmuştu. Aydın, incelemede, maytap kalıntılarına rastladıklarını söyledi. Aydın'ın verdiği bilgiye göre işhanı, 1989 yılında 'sanayi tipi imalathane' için verilen ruhsatla inşa edildi. Beş katlı binada, üç ruhsatsız işyeri var. Bunlardan Irmak Tekstil, ruhsatsız olduğu için defalarca müherlendiği halde mühürü koparıp üretimi sürdürdü. Vali Güler ise ihmaller zincirini anlattı: "Hep beraber bir yanlışlık yapılmış. Kaçak yapı yapılmasında, ruhsatsız üretim yapılmasında, ihbar edilmemesinde. Hepsi iç içe bir yumak. Demek ki bugüne kadar hatalarla geldik ama bu hataların maliyetleri bugün ortaya çıkıyor. Şimdi hepimize düşen görevler var."

Top vatandaşa atıldı: Bize ihbar edin Topbaş, yanıcı ve parlayıcı maddeler için ruhsat gerektiğini belirterek, vatandaşları göreve çağırdı: "Havai fişek, maytap gibi imalathane ve depo olarak kullanılan ne kadar yer varsa itfaiyemize ihbar edin. İhbar olmazsa bilemeyiz." Makine Mühendisleri Odası heyeti de enkazda inceleme yaptıktan sonra açıklamasında şu tespitleri sıraladı: "Patlamanın meydana geldiği işyerinde havai fişeklerin patlayıcı, fünye ve diğer elektronik aksamları birleştirilip hazır duruma getirilmişti. Müşterilere buradan sevkiyat yapılıyordu. Montaj ve depolama tesisi vardı. Ayrıca diğer katlarda boyayla ilgili işyerleri bulunuyordu. Ölümlerin, atölyedeki yangının diğer katlardaki buhar kazanlarına sıçraması ve patlama nedeniyle meydana gelen göçme sonucu gerçekleştiği sanılıyor. Atölyenin, çalışma izni, ruhsatı veya başvurusu bulunmayan, irtibat bürosu olarak görünen kaçak bir imalat ve montaj yeri olduğu anlaşılıyor."

Ölenlerin isimleri Patlamada hayatını kaybedenlerden isimleri belirlenenler şunlar: Ömer Vural, Halit Altan, Kadir Cesur, Zübeyir Bal, Yaşar Kara, Kazım Mişli, Orhan Sadey, Hasan Akhan, Mustafa Tıskaya ve Durmuş Mamadov.

İki yıl önce de Ümraniye'de olmuştu İstanbul'da iki yıl önce de Ümraniye'de 'gıda deposu' olarak görünen bir havai fişek deposunda patlama meydana gelmiş, olayda biri çocuk, altı kişi hayatını kaybetmişti.

Cehennem anlarını yaşadılar: Bina dışarıya doğru şiştiAhmet Ünal: O binanın yakınında bir iş merkezinin sekizinci katında çalışıyorum. Saat 09.40 sıralarında önce ufak bir patlama oldu. Çatısından alevler çıktığını gördük. Alevler maçlardaki yanan maytapları andırıyordu. Çatının üzerinde büyük bir delik açıldı. Sonra alevler söndü. 'İmdat' sesleri geldi. Kenara çekilmemizle birlikte büyük bir patlama meydana geldi. Bina yerle bir oldu. İkinci patlamadan önce binanın dış duvarlarının dışarıya doğru şişmeye başladığını gördük. Bu patlamanın meydana geldiği bina ile aynı seviyedeki katta olan arkadaşlarımız bu sırada öldü veya yaralandı. Patlamadan sonra binayı dumanlar sardı. Etrafta cesetler vardı, birkaç kişi can çekişiyordu. Patlamanın etkisiyle duvar ve metal parçalarının yüzlerine çarpmasıyla basınçtan dolayı fırlayıp duvara çarpanlar vardı. Raşit Sicimoğlu: İlk patlamaya bakalım derken, ikincide her taraf yıkıldı. Toz, duman, karanlık... Ondan sonra herkes birbirini kaybetti. Patlama olunca zaten merak ettik. Binanın üstünde 'ne oldu' diyen insanlar vardı. 'Aşağı inin' demeye kalmadan ikinci patlama oldu, insanlar parçalandı. Adem Sarı: İş görüşmesi için gitmiştim. Patlama oldu. Kapıyla birlikte sürüklendim." Ali Yılmazel: O hanın karşısında tekstil şirketinde çalışıyorum. Büroda oturuyordum. İlk patlamada dışarı çıktım. Taşlar üstüme düştü. Yanımda ortağım vardı. Yaşar Kara. Üzerine ne düştüğünü hatırlamıyorum. O öldü. Biz daha önce maytapçının kapatılması için başvuruda bulunmuştuk. Oranın iskânı da yok. Hiçbirinin ruhsatı da yok." Fatih Tekin: Küçük patlamadan sonra, beş dakika içinde büyük patlama oldu. Kendimi dışarı attım. Hanın önünde kız kaçıran, torpil gibi patlayıcıların kâğıtlarının etrafa saçılmış olduğunu gördüm. Etrafımda çok sayıda ölü vardı. Hüseyin Kerim: Hanın karşısındaki sanayi sitesinde çalışıyorum. Sitenin tüm duvarları yerinden oynadı. Kırılmayan cam kalmadı. Kendimizi dışarı attık. Bu bloktan 14-15 kişi yaralandı. Kanlar içinde krize girenler vardı. Doğan Erdoğan: İlk patlamada dışarıya çıktık. İki dakika sonra anlatamayacağım kadar büyük bir patlama oldu. Her yeri duman kapladı. Ben de öleceğimi düşündüm, Ömer Taşçı: 'Güm' diye bir ses oldu. Ne oluyor diye dışarıya baktığımda karşıdaki sitenin çatısının yandığını gördüm. İkinci patlamada bina harabeye döndü. Ümit Güçtekin: Hanın karşısında çalışıyorum. İlk patlamada dışarı çıktık. İkincide yüzüme cam parçaları geldi. Rahmi Özkarayel: Patlamanın olduğu yerin yanındaki Prestij iş merkezinde dükkanım var. İlk patlama sonrasında dışarı çıktık. Hanın çatısında bir yaralı vardı. İkinci patlama tam bir cehemnnem gibiydi. Ortalık kapkara oldu, tüm bina bize doğru geldi. Refleksle kendimi arkaya attım.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=246204