No.486 – İklim Değişikliği

-
Aa
+
a
a
a

Kasırga sezonu nereye koşuyor? Rekora! Amerika'nın Sesi Radyosu'nun haberine göre, ABD Ulusal Kasırga Merkezi, Wilma adı verilen fırtınanın şiddetini arttırarak kasırgaya dönüşmesi halinde, 1933'ten bu yana ilk kez bir sezonda bu kadar çok kasırganın görülmüş olacağını açıklamış. Meteoroloji uzmanları, böyle bir potansiyelin var olduğuna inandıkları gibi, böyle – Kafkasal – bir dönüşümün, Meksika Körfezi'ne, yani o güzelim New Orleans kentini yerle bir eden bölgeye doğru ilerleyebileceğini de tahminleri arasına eklemiş. (www.voamnews.com/turkish/2005-10-17...)

 

Haberde belirtilmeyen bazı noktaları da biz ekleyelim: Açık Radyo dinleyicilerinden Hasan Keskin'in de bize bildirdiği gibi, A'dan Z'ye Latin alfabesinin 21 harfinin sırayla kullanılmasıyla oluşturulmuş tropik aşırı iklim olaylarının adları, bu Wilma adıyla, yani W harfi ile bitmiş oluyor. Oysa, meteoroloji profesörü dostumuz Mikdat Kadıoğlu'nun belirttiği gibi, daha "normal" fırtına sezonunun sona ermesine neredeyse bir buçuk ay var. Gelmesi çok muhtemel yeni fırtına ve tayfunlara artık kendi adlarımızı verebiliriz – boy ya da yaş sıramıza göre – seçim bizim! Özetle, Kadıoğlu'nun 2003 tarihli kitabının başlığındaki gibi, "bildiğimiz havaların sonu"na gelmiş dayanmış durumda olduğumuz söylenebilir... Üstelik, gerek MIT Üniversitesi, gerekse Georgia Tech Üniversitesi iklimbilim ekipleri, kasırgaların 30 yıl öncesine göre yüzde 50 daha güçlü, yüzde 60 oranında da daha uzun süreli olduğunu, en yüksek kategoride (4 ve 5) yer alan kasırga sayısının da ikiye katlandığını gösterdiler. (Bill McKibben, "What Part of 'Global Warming' Do We Not Get?", 13 Ekim 2005, www.commondreams.org, )  

 

 

Dünya sıcaklığı nereye koşuyor? Rekora! Washington Post gazetesinin haberine (13 Ekim 2005) göre, NASA Goddard Enstitüsü uzay ve hava araştırmaları ekibi, 2005'in bütün kayıtlarda görülen en sıcak yıl ortalamasına ulaşarak bir rekor kırmış olacağını, üstelik 25 yıllık sıcaklık artış rekorunun bir uzantısını oluşturduğunu bilimsel raporlarında kaydettiler. Haberde sözü edilmeyen, sürekli bir artış gösteren eğrilerde sadece 1998 yılının en yüksek sıcaklık sıçraması ile bir istisna oluşturduğu, ama bunun El Niño gibi doğal bir "çarpan"la olduğu, buna rağmen 2005 yılının rekora ulaşmasının ise içinde bulunduğumuz anormalliğin artık "normal" sayılması gerektiği idi.

 

Peki, Amazon ırmağı nereye koşuyor? Rekora! Nature dergisinin 11 Ekim 2005 tarihli sayısında bildirilen rapora göre, Amazon Irmağı ile Amazon yağmur ormanlarının bazı kesimleri son 40 yılda görülmüş en büyük kuraklık felaketi ile karşı karşıya. Dünyanın en uzun ikinci ırmağı bazı yerlerde 15 metrelik derinlik kaybetmiş, milyonlarca balık güneşte kavruluyormuş ve Brezilya insanlık tarihinde ilk kez bu bölgeyi "afet bölgesi" ilan etmiş. Yağmur ormanlarında kuraklık afeti! Massachusetts'teki Woods Hole Araştırma Merkezi'nin araştırmalarına göre, okyanus yüzeyinde görülen sıcaklık artışına ve küresel ısınmaya bağlı olması muhtemel bu gelişme, ağaçların gelişmesini yavaşlatacak, böylece "dünyanın akciğerleri"nin karbondiyoksit emip oksijen salma özelliğini yitirmesine yol açacakmış! (www.nature.com)

 

Daha çok, daha büyük, daha hızlı, daha öteye... Büyük enerji ve otomotiv şirketlerinin motorunun o müthiş çekici gücüyle ilerleyen ve olimpiyat oyunlarının geleneksel şiarını hatırlatan çağdaş endüstriyel tüketim ve yaşam tarzımız, bizi böyle evren olimpiyatları rekortmenleri haline getiriyor işte. "Doğanın Sonu" adlı klasik kitabıyla bildiğimiz Bill McKibben'ın son makalelerinden birinde dediği gibi: "İnsanlar şu ana kadar gezegenin sıcaklığını 1 derece (oF) artırdı. Fosil yakıtlarından uzaklaşmak için mümkün olan her şeyi, mümkün olan en kısa zamanda yapmazsak eğer, bilim insanları, yüzyıl sonuna kadar gezegenin sıcaklığını 5 derece daha artıracağımızı söylüyorlar. Yani, bütün önceki rakamları 5'le çarptığımız bir düşünün... İnkârın ecele faydası yok. Artık teoriden söz etmiyoruz. Bilgisayar modellerinden ya da neler olabileceğinden de bahsetmiyoruz. Dünyanın her tarafında şu anda neler olduğundan bahsediyoruz. Hem de akla havsalaya sığmayacak bir hızla." (McKibben, agy.)

 

Artık akl-ı selime kavuşma konusunda küçük bir koşu koparmaya ne dersin, ey okur? Rekor filan kırmaya gerek yok, ama küçük kıçlarımızı kaldırmanın da tam zamanı sanki...  

 

Devamı haftaya...