No.415 - Nisan, ayların en kanlısı

-
Aa
+
a
a
a

“Nisan, ayların en zalimi” diye yazmıştı Eliot. Kehaneti doğru çıkmış gibi görünüyor. Nisan’ın ilk 15 günü Irak’ta savaşan ABD askerlerinden en az 87’si “düşman ateşi”nde öldürüldü. Haftasonunda  öldürülen 11 Amerikan askerini de katarsak, ABD’nin Nisan’da verdiği ölü sayısı neredeyse 100’ü, “hasım ateşi” sonunda verdiği ölü sayısı 500’ü; toplam kaybı ise 700’ü buluyor. (St. Louis Post Dispatch, Fox TV, Aljazeera.net, BBC).

 

“Adın ne önemi var ki?” diye sormuştu Shakespeare de: “Başka ne ad versek/gene aynı güzellikte kokacaktı gül.” Biz de “rakamların ne önemi var?” diye soralım. Çok önemi olabilir:  1968 yılının zalim Nisanı’nın ilk iki haftasında ABD’nin Vietnam’da verdiği kayıp sayısı da, Ulusal Arşivleri’e göre, 725’ti! (Knight-Ridder). Yani, 36 yıl önce aynı günlerde ABD, çok uzakta aynı miktarda “kanıyor”du. Ama, arada iki küçük fark var: Birincisi, ABD’nin Vietnam işgali yedinci yılına girmişti ve işgalin ilk dört yılında toplam 500 kişi bile ölmemişti. İkincisi, o unutulmaz 1968 yılı, işgalin doruğa çıktığı yıldı; Vietnam’da bugünkü Irak’taki gibi 135 bin değil, yarım milyonun üstünde yabancı asker bulunuyordu! Başka ne istatistik versek, gene aynı şekilde kokacaktı kan.

 

“Savaşın sonunu görebilenler, yalnızca ölülerdir,” sözü Platon’a atfediliyor. Haklı olabilir: ABD, Vietnam’la herhangi bir kıyaslamanın geçersiz, ‘bataklık’ analojilerinin saçma olduğunu ısrarla belirtiyor. Resmî makamların önceki açıklamalarına göre, ABD 14 yıl kadar süren Vietnam Savaşı’nda yaklaşık 58 bin asker kaybetti. Gazi Derneklerinin araştırmalarına göre, savaştan döndükten sonra intihar edenlerin sayısı da tam o kadar. Sonunda savaşı “kazandığı” söylenen Vietnam ise yaklaşık 2 milyon insanını kaybetmişti!..

 

Günümüze dönersek, Af Örgütü ve diğer uluslararası kuruluşların rakamlarına göre, Irak savaşında yabancı işgal kuvvetleri bir yılda en az 11 bin Iraklı sivili öldürdü. Irak muvazzaflarının da buna katılmasıyla, ölü sayısının 55 bine ulaşmış olduğu tahmin ediliyor! (John Pilger, New Statesman, 16 Nisan 2004) Yani, geçen Nisan’dan bu yana her ay 4500’ün üzerinde insan öldürülmüş komşumuzda!

 

Bölgemizde ölüm kol geziyor. Geçen yıl 1 Mart’ta TBMM “tezkere”yi reddetmiş olmasaydı, şimdi onbine yakın Türk askerinin konuşlanmış olacağı Felluce, kuşatma altında ve şu anda Felluce şehri ile ABD ordusu arasında tuhaf bir “ateşkes” hüküm sürüyor. Amerikan askerlerinin en kanlı Nisan’ı buradaki çarpışmalarda geçti. Amerikalılara göre “hepsi isyancı”, hastane doktorlarına göre “çoğunluğu sivil” 700’e yakın Iraklı burada katledildi. Ateşkesin ardından orası bir kan gölüne dönebilir.

 

Şu anda, Şiilerin en mukaddes kenti Necef Amerikan kuşatması altında ve orada da tuhaf bir ateşkes sürüyor. Ama, ABD ordusu Şii lider El Sistani’nin deyişiyle “kırmızı hat”tı aşarsa, her yer bir kan okyanusuna dönüşebilir...

 

Ve daha Irak işgalinin birinci yıldönümünü yeni geçtik.

 

Kanlı hafta sonunda Hamas lideri Rantissi, bir İsrail roketiyle katledildi. Kendisi, eski liderin katlinin ardından saklanmayı reddetmiş ve şöyle demişti: “Alt tarafı ölüm bu. İster Apache helikopteriyle gelsin, ister kalp durmasıyla, hiçbir şey değişmez. Ben Apache’yi tercih ederim.” (The Independent)

 

Öyle de oldu; ölüm Apache’yle geldi. Örgütün adı açıklanmayan yeni liderliğinin intikam yemini de şöyle geldi: Rantissi’nin ve Yâsin’in kan bedelleri bir “intikam yanardağının indifası” şeklinde gelecek.

 

Ve daha Nisan ortasını yeni geçtik...

 

Devamı haftaya...