No.402 - İsrail'in 5 delikanlısı

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!..

 

Yukarıdaki fotoğrafa bir bak, ey okur. Ve ne görüyorsun, nâçiz tefrikacına söyle.

Bıyıkları henüz terlemiş beş delikanlı. Hiçbiri henüz hayatının 20. baharını görmüş değil; ne yirmisi, 17 yaşındalar daha!

 

Adlarını verelim: (Soldan sağa) Matan Kaminer, Adam Maor, Haggai Matar, Noam Bahat, Şomri Zameret.

 

Yaffa Askeri Mahkemesi’nin nizamiye kapısı önünde bulunuyorlar. Kendilerine, bir yıl ağır hapis cezasını taze biçmiş olan mahkemenin önündeler.

 

Bu delikanlılar, İsrail Yüksek Mahkeme’sinin eski yargıcı Yitzhak Zamir’in deyişiyle “suçluların en kötüsü” oluyorlar. Kendilerini yargılayıp mahkûm eden askerî mahkemenin savcısı Yzb. Yaron Kostelitz’in deyişiyle de “ideolojik suçlu” oluyorlar: yani yasaları çiğnemekle kalmıyor, yasaların otoritesini de “tezyif” ediyorlar -- dolayısıyla da “çifte cezaya çarptırılmaları lâzım!”

 

Öyle de oluyor zaten. Mahkeme heyeti savcının görüşüne katılıyor ve orduda hizmet etmeyi reddeden bu gençler, 1 yıl hapis cezasına çarptırılıyorlar. Tabiî, bu bir yıl, mahkeme önüne çıkmadan gözaltında geçirdikleri 14 aya ilâve oluyor. Dolayısıyla da, cezanın gerçekten “çift kat” olduğu görünüyor ilk bakışta.

 

Ama, bu çok yanıltıcı bir bakış olur: İsrail’de, ikinci intifadanın başından beri yükselen “vicdani red”cilere, yani işgal altındaki Filistin topraklarında görev yapmayı reddeden muhaliflere, yaklaşık bir ay ceza biçiliyor çünkü. Oysa, bu delikanlılar farklı: Onlar, yalnızca işgal altında topraklarda görev yapmayı değil, askerlik yapmayı külliyen reddediyorlar çünkü. O yüzden “ideolojik suçlular”. O yüzden “en kötü suçlular.” O yüzden de “ibret-i âlem” için ötekilerden iki kat, çok kat, katbekat fazla cezalandırılmaları gerekiyor. Üstelik, ceza süreleri tamamlandığında, tekrar askere gitmeleri istenecek kendilerinden. Tekrar reddederlerse - ki çok muhtemeldir - çok muhtemeldir ki bir yıl hapis cezası daha alacaklar ve çok muhtemeldir ki bu böyle gidecek -- ilânihaye... Katbekat.

 

Dahası, 7 Ocak 2004 Çarşamba günü saat 13:00’te teslim olacakları 6 Numaralı Atlit askerî cezaevinde, 1 yıllık cezalarını hücrede geçirecekler. Katbekat.

Dahası, kelepçelenmiş iki Filistinli çocuğu defalarca dayaktan geçiren ve birini dayakla öldüren dört İsrailli askerden kimine üç, kimine iki ay ceza biçildiğini; silâhsız bir Filistinliyi kurşunlayarak öldürme komutunu veren yarbaya bir aylık ceza kesildiğini ve ardından bu cezanın da ertelendiğini; Filistinli bir sivil şoförü arabasında öldüren 4 askere 1’er Agora, yani 14’er bin TL para cezası verildiğini de biliyorlar. Katbekat.

 

Bütün bu katbekatların neden yapıldığını savcı açıklamıştı aslında: “Sevgiyle yapmıyorlarsa bu görevi, korkuyla yaptırırız biz de.”

 

Ne var ki, delikanlılar hükümden sonra da sevgileri azalmış ya da korkmuşa  benzemiyorlardı. Ders almış gibi de durmuyorlardı işin kötüsü.

Meselâ Haggai (fotoğrafta soldan üçüncü, sakallı sarışın delikanlı), nizamiye kapısının merdivenlerinde şöyle konuşuyordu:

“Hani bize ‘Serbestsiniz, hadi bakalım evinize gidin’ deselerdi bile bu beni gerçekten mutlu etmezdi. Ne de olsa kendi kişisel rahatımız için yapmadık biz bunu. Hem İsrail toplumunu, hem de Filistin toplumunu aynı şekilde yokeden işgale karşı çıkmak için yaptık. Biz, düşüncemizi ifade ettiğimiz için cezalandırıldık. Sadece kötülüğü paylaşmamak için değil, kötülükten topyekûn kurtulmak için uğraştığımızdan çezalandırıldık... Kararda hükûmetin ve ordunun yaptıklarının meşruiyetini yıktığımızı söylediler. Doğru söylüyorlardı: Aynen öyle yaptık ve yapmaya da devam etmek niyetindeyiz.”

 

Meselâ Adam Maor (fotoğrafta soldan ikinci, kısa saçlı esmer olanı), TV ana haber bülteninde korku meselesini şöyle koyuyordu:

 

“Ordu bizim ideallerimizden korkuyor. Barış ve özgürlük idealleri generaller için bir tehdittir.”

 

Gençlerin aileleri de bir âlemdi doğrusu. Meselâ, Haggit’in annesi Anat, Boston Globe gazetesine verdiği beyanatta oğlunun 16 yaşından beri, askerlik yapmamakta kararlı olduğunu söylüyor ve ailenin bazı fertlerinin, örneğin dedesiyle ninesinin bu kararlılıktan rahatsız olduğunu söylüyor ve ekliyordu:

 

“Ama, hapishanede oğlanı ziyarete gittiler ve nihayetinde sanırım onunla iftihar ettiler. Çünkü bizim oğlan bir duruş sergiliyor ve büyük bir fedakârlıkta bulunuyor. Bunu gördüler.”

 

Eh, İsrail’in gözbebeği olan ve aralarından Ehud Barak ve Binyamin Netanyahu gibi eski başbakanlar çıkarmış, ünlü Entebbe kurtarma operasyonunu düzenlemiş olan Sayeret Matkal elit askerlerinin ve yine gözbebeği savaş pilotlarının da giderek artan sayıda katıldığı “büyük ahlâkî direniş” hareketi İsrail tarihinde görülmemiş boyutlara ulaşmışken, son kamuoyu yoklamalarında İsrail halkının yüzde yirmisi vicdani retçilerle kendilerini özdeşleştirdiklerini (The Boston Globe, 6 Ocak 2004), her üç İsrailliden biri de refuzniklere destek çıktıklarını (Gush Shalom, 4 Ocak 2004) açıklamışken, bu beş delifişek delikanlının “katbekat suçlu” mu, yoksa eşi pek görülmemiş bir ahlakî cesaret simgeleyen yeni kuşağın kahraman evlâtları mı olduğu epey tartışılacaktır herhalde.

 

Yukarıdaki fotoğrafa bir daha birlikte bakalım ey okur ve 2004’ün bu ilk zorlu sorusunu cevaplamaya çalışalım.

 

Devamı haftaya...