Merhaba kâinat!..
İnsanlık camiasının ulaştığı demokratikleşme, gözyaşartıcı düzeylere ulaşmış durumda. Demokrasinin özünü teşkil eden tartışma, almış yürümüş durumda. Bakın geleceğimizi birinci derecede ilgilendiren, hatta yeryüzündeki canlı türlerinin büyükçe bir kısmını ortadan kaldıracağı öngörülen küresel iklim değişikliği meselesi meselâ, nasıl bir düzeyli tartışma konusu oluyor?
BBC, “İklim tartışması Moskova’ya taşındı” diye şirin bir başlık atarak bu demokratikleşme meselesinin altını çizmiş. Kasdettiği, Moskova’da küresel ısınma konusundaki son araştırmaların raporlarının tartışılacağı bir bilimsel toplantının açılması. Ama, tabii, küresel ısınma konusunda önleyici tedbirler alınmasını öngören Kyoto protokolünü Rusya’nın da onaylayıp bu antlaşmaya yürürlük kazandırıp kazandırmayacağı, asıl meseleyi oluşturuyor.
“Tartışma” dedikleri, aslında Hamlet’in temel tartışma konusu oluyor: “Olmak mı, olmamak mı? İşte bütün mesele.”
Rusya’nın eski casus şefi ve yeni başbakanı Putin de bu büyük toplantıyı açış konuşmasında Danimarkalı Prens’i hiç aratmamış: Hükûmetin 1997 tarihli Protokolü incelemeyi henüz bitirmediğini söylemiş! Onaylamak mı, onaylamamak mı, bütün mesele bu, demeye getirmiş. “Protokolü eleştirenler yarı şaka- yarı ciddi şunu söylüyorlar: Rusya bir Kuzey ülkesidir ve ülke bir-iki derece ısınırsa o kadar da fena olmaz, paltolarınızı daha az giyer, tarım hasadınızı da artırırsınız, diyorlar. Bu böyle olabilir, ama öte yandan, bir yanda seller, bir yanda da kuraklıklar olabileceğini de düşünmemiz lâzım.” (BBC News)
Putin, 6 yıldır incelemeyi bitiremediği protokolü şöyle güzelce içine sindirsin ve bir 6 yıl daha incelesin. Ondan sonra, Kyoto’da öngörülen ve ABD ile Avustralya gibi sera gazı salan ülkelerin kabul etmediği % 5’lik kesintinin bir şaka’dan ibaret olduğunu, aslında yüzyıl ortasına kadar dünya ortalamasının en az % 60’lık bir kesintiyi zorunlu kıldığını, bunun da ABD ve İngiltere gibi ağır-kirletici ülkeler için % 90’ın üzerinde (!) bir kesinti zorunluluğu demek olduğunu, bu inanılmaz rakamlara ulaşılsa dahi küresel ısınmanın giderilmesinin filân değil, ancak artışının geriletilmesinin mümkün olabileceğini, daha bu yaz tatilinde en az 20 bin Avrupalı sıcaklar yüzünden dünya değiştirmişken, gelecek tatillerimiz esnasında gerçek bir ölüm salgını yaşayacağımızın tahmin edildiğini gösteren raporları da incelesin... Uzmanlarına ek inceleme ödevi olarak da, büyük tufanın ve yeni bir buzul çağının aynı anda ve bir iki yıl gibi göz açıp kapayıncaya kadar geçecek bir sürede gerçekleşmesi ihtimalinin ne kadar yüksek olduğunu söyleyen resmi ABD (NAS) raporlarını okuma görevi versin. ABD yönetimindeki bütün önemli karar verici ve danışmanların vesikalı fotoğrafları ile beraber petrol şirketlerindeki durumlarını gösteren CV ya da rezümeleri ve de ABD resmi raporlarından çıkarılan küresel ısınmaya ilişkin bölümleri de casus uzmanları sayesinde ele geçirip, onlarla birlikte gözden geçirsin...
Şaka ile gerçek arasındaki farkı bulması pek uzun sürmeyecektir bence.
Devamı haftaya...
