No.387 - Teröre panzehir: Saddam (bis!)

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!..

 

Bush, Irak’ın “istikrarlı, kendini yöneten bir toplum” olma yolunda hızla ilerlemekte olduğunu söyledi son radyo konuşmasında. Ve ekledi: “Bu ilerleme, kalan teroristleri daha da kudurtuyor, koalisyon kuvvetleri ve BM personeli gibi düzen ve umut sembollerine saldırmaya sevkediyor onları.” Ve devam etti: “Saddam Hüseyin’in işkencehaneler ve toplu mezarlar dönemi geri gelmeyecektir.”

 

Komşumuz Irak’ın “istikrarlı ve kendini yöneten bir toplum olma yolundaki ilerlemesini bilemeyiz tabii. Bildiğimiz şu: Bush’un bu haftalık konuşmasının radyodan banttan yayınlandığı saatlerde kendisi memleketi Teksas’ın Crawford beldesindeki şâhane çiftliğinde tatil yaparken, tam da o çiftliğin kapısına dayananlar vardı: Irak’ta perişan olan Amerikan askerlerinin eşleri ve anneleri! Bu kadınlar, çocuklarıyla birlikte çiftlik yakınlarında bir küçük stadyumda Bush’un bütün söylediklerinin yalan olduğunu belirtiyor, “Kocalarımızı ve çocuklarımızı hemen geri getirin -- canlı olarak!” diye haykırıyor ve çarpıcı pankartlar taşıyorlardı. (Dallas Morning News / www.commondreams.org)

 

İstikrar ve demokrasi lâfları külliyen yalandı tabii, ama Bush’un işkencehaneler ve toplu mezarlar konusundaki sözlerine dikkatle kulak vermekte yarar var: The Washington Post’un birinci sayfa haberine göre, Iraklıların en büyük kâbusu olan ve bütün dünyada yakinen bilinen o işkenceleri, korkuyu, ırza geçmeleri, dehşetengiz hapishaneleri, hepsini hepsini temsil eden, temsil etmenin ötesinde bunları bizzat elcağızlarıyla gerçekleştiren gizli servis elemanları yeniden devrede! ABD, insanları adlarını duydukları anda tir tir titreten El Muhaberat, Emn-el Emm, özel güvenlik servisi şebekelerinin karanlık elemanlarını karanlık dehlizlerinden aydınlığa çıkarıp hizmete almış! Birkaç haftadan beri gizlice maaş ödüyor, yeniden eğitiyor ve istihbarat toplasınlar, teroristleri ele versinler diye gizlice toplumun içine salıyormuş! Amaç, istikrar ve demokrasi. (Anthony Shadid ve Daniel Williams, “U.S. Recruiting Hussein’s Spies”, The Washington Post, 24 Ağustos 2003)

 

Ders alınsa hiç tekerrür mü ederdi? İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeryüzünde herkesin yüreğine korku salan Nazi işkencecileriyle katillerini özgür dünya adına hizmete alan Amerikalılar, şimdi de korkunç Saddam haydutlarını örgür Irak adına yeniden tedavüle sokmuş oluyorlar.

 

Şimdi Irak’ta BM karargâhı intihar komandolarınca yerle bir edilip, BM temsilcisi de Mello dahil en az 23 kişi öldürülüyor, Kızılhaç Federasyonu bütün Irak için çalışan personelini 50 kişiye indirip Irak’tan çekilme yolunu tutuyor, IMF Irak’tan çekilip Irak’ın yeniden yapılandırılması çalışmalarını Irak dışından yürütme karar veriyor, Basra’da üç İngiliz askeri katledilince İngilizler orada bir “insan avı başlatıyor, BM’ye saldırı üzerine İspanyol tıbbi ve insani yardım kuruluşları oradan topyekûn çekilme kararı alıyor bir İspanyol askerinin öldürülmesi üzerine binlerce İspanyol İspanya’da gösteri yapıyor, 65. Amerikan askerinin çatışmada öldürülmesi haberi gelirken, ABD askerlerine saldırırken onlar tarafından biçilerek öldürülen bir Iraklı’nın cenaze töreninde, Yeni Samarra Mezarlığında yüzlerce komşu, ölenin ailesine başsağlığı dilemek yerine direniş yolunda “şehadet mertebesine eren” Iraklı’nın ailesini kutluyor, erkeklerce gökyüzüne doğru ateşlenen tüfeklerin sağır edici tarrakasına kadın-erkek bütün insanların hançeresinden yükselen “Allahü Ekber!” sadaları eşlik ediyor, ABD ordusuna tercümanlık yapanlar katlediliyor ve cesetleri üzerine “işbirlikçilerine ölüm!” yazılı kâğıtlar iliştiriliyor, Merkez Komutanı General John Abizaid, günde iki düzineden fazla saldırıya uğrayan ABD askerleri için “1 Numaralı güvenlik tehdidi terörizm olmuştur” diyor (Tracy Wilkinson, “Iraqis Celebrate ‘Martyrs’ of the Resistance Movement”, The Los Angeles Times, 24 Ağustos 2003)... Kerkük ve Tuz Hamato’da iki ayrı saldırıda bir kısmı ABD askerleri, bir kısmı Irak polisi, bir kısmı da belirsiz kişilerce öldürülen Türkmenlerin sayısı 11’i buluyor, ABD güçleri Türkmen bürolarını basıyor, Türkmenler gösteri yapıyor (NTVMSNBC), Şiiler kendi oturdukları kesimlerde büyük protesto gösterileri düzenliyor, Türk askerlerinin gönderilmesi düşünülen bölgelerde yapılan araştırmalara göre oralardaki Irak’lılar oralara gönderilen her askeri işgalci ve düşman sayacaklarını söylüyor (NTVMSNBC) ...

 

Başkan Bush istikrar ve demokrasi yolunda hızla ilerleyen Irak’tan bahsediyor.

Başbakan Erdoğan “Gelişmeler Türkiye’nin istediği yönde ilerliyor” diyor.

Dışişleri Bakanı Gül Türkiye’nin stratejik çıkarlarının Anadolu’ya hapsedilemeyeceğini, Irak’taki petrolden hakkını hukuki düzen içinde alacağını söylüyor...

 

İstikrar ve demokrasi sağlanması, gelişmelerin büsbütün Türkiye’nin istediği gibi gitmesi, stratejik çıkarların yeryüzünün dörtbir yanında korunması için az kaldı dostlar: Bir tek Saddam’ın yakalanmasına bakar bu iş. Onu enseleyip işkenceci Muhaberat katillerinin (bütün bu terör ve kaos belâsını başımıza musallat edenlerin) başına getirdik mi, vallahi billahi olur. Yani, Saddam’ın kılıç artıklarının terörüne karşı Saddam yönetiminde Saddam’ın kılıç artıkları formülü! Nasıl?

 

Bu önerimi fantezi diye hemen reddetmeye kalkmayın lûtfen. Biraz düşünün: Eski efendisi ABD’yi, eski uşağı Muhaberat’ı, eski komşusu Türkiye’yi ondan daha iyi tanıyan bir insan tanıyor musunuz yeryüzünde?

 

Ee, o halde?

 

Devamı haftaya...