No.320 - Karanlıklar aydınlığa böyle çıkar

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!..

 

Uzun sürmekte olan bir kışın içinden güneşli bir gün beliriverdi bu sabah.

 

Olaylara ilâhi güçlerin yardımını karıştırmak bizim işimiz değil. Onu Bush’gillere – yani Taliban’ı bile sollayan köktendinci Bush yandaşlarına –bırakalım isterseniz. Gene de, bunca ışıksızlık arasında, sabahın köründe Richard Perle’in istifa ettiği haberi patladığı anda başımızı gökyüzüne kaldırdığımızda ışıltılı bir bahar güneşini görünce, iki olay arasında metafizik bir bağ kurma naifliğini de göstermeden edemedik.

 

Evet, bugün 28 Mart. Unutulmaz bir gün. Dünya çok hayırlı bir haber aldı bugün ve dünya artık Perle’siz. Yani, sayın Pentagon başdanışmanının cismanî varlığı aramızdan ayrılmış değilse de, onun uğursuz gölgesi insanlığın üzerinden kalkmış sayılabilir.

 

ABD’nin en az yirmi yıldan beri dünya üzerine saldığı cehennem ateşinin – ve onun şu anda doruğa tırmanmış olan “şok ve dehşet” dalgasının da baş mimarı sayılan, şahinler şahini Richard Perle, tam da duruma yakışır şekilde, yüzkızartıcı, utanç verici bir suç işlediği gerekçesiyle itham edildi ve o korkunç görevini bırakmak zorunda kaldı. Kendisi, ABD tarihinin en büyük şirket skandallerinden birinin ortalık yerinde yer alıyormuş meğer. İflas eden Global Crossing şirketinin Asya’da bir ya da birkaç ülkeye satılmasına önayak olmakta imiş. Bu şirket, askeri bakımdan paha biçilmez fiberoptik kablolar da imal etmekte imiş. Bu satıştan Perle’in cebine 725 bin dolarcık bir komisyon girecekmiş!

Ne kadar uygun! Pentagon’un güçlü danışmanı, onun sonsuz saldırı planlarının mimarı, “total savaş”, “yaratıcı yıkıcılık”, “savaşla demokratik barış getirmek” gibi muazzam orijinal “teori”lerin kuramcısı, gerektiğinde atom bombası kullanılmasını, Irak’ın hemen vurulmasını, orada kalmayıp başka ülkelerin ayaklar altına alınmasını sâkin bir üslupla savunan bu adam, Pentagon’un bile “düşmanın eline geçer” diye karşı çıktığı ve normal şartlarda “yüce divan”da yargılanıp mahkûm edilmesine yol açacak ağır bir suç işlediği ortaya çıkınca “istifa” ediyor. “Askeri-sınai kompleks belasından korkun!” diyen Eisenhower’in kulakları çınlasın.

 

Ne kadar acıklı: Ömründe askerlikle ilgisi olmamış, askerlik görevinden savaş sırasında bile tüymüş bu savaş taciri, hakkındaki iddialar ayyuka çıkınca, “ben birşey yapmadım,” diye ağlıyor. Ve, cukkalayacağı 700 küsur bin doları da “Irak savaşında ölen ve yaralanan Amerikan askerlerinin ailelerine verecektim” diye korkakça yalanlar söylüyor. Verecek-timm! Ama bu hayırsever ve insaniyetperver eylemini, dolandırıcılık iddiaları ortaya çıktıktan ve istifa ettik-ten sonra açıklıyor. Bağdat’taki Şahab pazar yerinde Amerikan roketleriyle parçalanan ve yanan insanların ailelerine anlatmayı denesin bir de bunu, isterse. Ya da, Filistin’de korkunç bir etnik temizliğe hazırlanan, tüm Filistin toplumunu uzak çöllere sürme planları yapan kadim dostları Likud zorbalarının, Şaron ve şürekasının, kendisinin de ortağı olduğu sağcı Jerusalem Post gazetesinin de desteği ile gerçekleştirdiği cinayetlerde paramparça edilen insanların ailelerine anlatmayı da deneyebilir. Hatta, İsrail ordu buldozeriyle ezilen Amerikalı Rachel Corrie’nin ailesine de...

 

Ne kadar ironik: Birleşmiş Milletler’i ve uluslararası hukuku, her türlü meşruiyet kavramını hayâsızca ayaklar altına alan Irak saldırısını başlatmasından bir gün sonra yayımlattığı “BM öldü, Tanrıya Şükürler Olsun” başlıklı yazıya şu cümleyle başlıyordu Perle: “Saddam Hüseyin’in terör hükümdarlığı sona ermek üzere. O çabucak gidecek, ama giderken yalnız olmayacak: Bir veda ironisi ile, BM’yi de birlikte götürecek.” Perle’in de içinde çok etkin rol oynadığı o küçücük, organize ve megalomanyak grubun terör hükümdarlığı henüz sona ermiyor tabii, ama bakın, Perle, çabucak gitti bile. Birleşmiş Milletler’in ya da Saddam’ın kaderini bilmeyiz ama, ABD’nin o akıl almaz terör ve ölüm çekirdeğinde önemli bir çatlak açıldığı kesin.

 

Richard Perle, “karanlıklar prensi” diye anılmaktan hoşlanıyordu. Yanılmıyorsam, bu lâkap kendisine, en ölümcül silâhları yasaklayan uluslararası antlaşmaları yırtmak ve böylelikle dünyayı karanlık bir gölgenin basmasını istediği için verilmişti. Karanlıklar prensinin karanlık gölgesi insanlığın üzerinden kalktı şimdilik. Dahası, o “giderken yalnız olmayabilir.”

 

Darısı, onun en yakın arkadaşı, yoldaşı Wolfowitz’in başına. Hani şu, “velociraptor” (yani yeryüzünün gördüğü en yırtıcı yaratık) diye anılmaktan hoşlanan ölüm kuşu var ya, o Wolfowitz’in.

28 Mart günü, güneş çıktı ve azıcık ışık, sonsuz karanlığı bir nebze olsun dağıttı.

 

Seni bilmem ey okur, ama nâçiz tefrikacın en azından bu akşam biraz daha rahat bir uyku çekecek.

 

Devamı haftaya...