Nikaragua Kontr Savaşı'nın Tekrarı

-
Aa
+
a
a
a

4 Haziran 2004'te doublestandarts.org'ta yayınlanmıştır.

 

İngiliz medyasının Venezüella Başbakanı Chavez’e karşı yürüttüğü kampanyaya bir yenisi daha eklendi. Kampanya, Venezüella’da yapılacak referandumun  bir iç savaş doğuracağı savı üzerine kurulu. 25 Mayıs’ta The Guardian gazetesinde yayınlanan bir makalede, ki bu makale gazetenin kendi açıklamalarıyla tamamen ters düşüyor, yazar Sybilla Brodzinsky  “uzmanlar, bu referandumu muhtemel bir iç savaşı önlemek için son çare olarak görüyor” diyor. Üstelik yazar, bu iddiayı  hiç bir kaynak göstermeden ileri sürüyor. Pekâlâ dış  müdahaleler sonucu bir iç savaş çıkma ihtimaline  işaret eden Başkan Chavez’in ismini  zikredebilirdi.(1)

 

Britanya medyasının gerici olmayan  bazı yazarlarının  da -The Independent gazetesinden Rupert Cornwell ve şimdi de The Guardian gazetesinden Sybilla Brodzinsky - ihtiyari bir iç savaş üzerinde ısrar eden bir tutum takınmaları dikkat çekici. Sanki bütün ana akım medya  organları Venezüella’da bir iç savaş endişesi yaymaya çalışıyor. Bu endişeler de, “Beyaz Saray suç-savaş makinesi”nin arzu ettiği ortamı hazırlıyor.

“Özgür basın”ın nasıl  çalıştığını anlayabilmek için Martha Sanchez’in Washington Post gazetesinde 20 Mayıs’ta yayınlanan raporunu incelemek gerekiyor.  “ Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Amerikalı gazetecilerle konuşarak, basın yayın organları vasıtasıyla Chavez’e açık bir mesaj göndermeyi ümit ediyorlar: Referanduma izin ver, yoksa sonuçlarına katlanmak durumunda kalırsın.”  Tehdit savurmak ve tamamen asılsız haberler vermek, Venezüella ile ilgili haber yaparken  ana akım medya için  olağan yöntemler. Aynı yöntemleri 1980’lerde Nikaragua’da da  kullandılar. Diğer benzerlikler de cabası.

 

Sybilla Brodzinsky Kızıl Kraliçe’yle Buluşuyor

 

The Guardian gazetesi yazarı Sybilla Brodzinsky, Sandinista hükümetinin 1980’lerde düzenlediği saldırıları hatırlatmaya pek meraklı. İlk bir kaç paragrafta şöyle diyor yazar: “Muhalefet,  Cumhurbaşkanını, anayasal yollardan devirebilmek için  eline geçen bu son fırsatı değerlendirerek bu hafta Chavez’e karşı bir milyon imza toplamayı ümit ediyor.”

On paragraf sonra ise  yazar, bir muhalif liderinin söylediklerini aktarıyor: “Eğer referandumu kaybedersek, muhalefet 2006’da yapılacak seçimlere odaklanacak” Kızıl Kraliçe, bu durumu “ zavallı bir fırsat” olarak değerlendirirdi belki de. Güncel olaylar hakkında yazı yazan herkes, her zaman, bu tür hatalar yapma riskiyle karşı karşıyadır. Ancak Brodzinsky, bu yılın Ağustos ayında yapılacak  yerel seçimlerden de bahsetmeme hatasına düşüyor.

Tek bir hata mazur görülebilir. Ne var ki, iki ya da üç hata, haberin ısmarlama  olduğu izlenimini uyandırıyor. Muhalefet liderlerinin başını çektiği özel sektörün, 2002 yılında  aylarca sürdürdüğü lokavtın Brodzinsky tarafından “genel grev” olarak adlandırılmasına izin  verdiği için The Guardian gazetesi utanç duymalı. Ne var ki, bu yanlışlık , muhalefet yanlısı bir tutumla yazılmış makalenin yalnızca bir parçası.

 

Emperyal Sos - Sömürgeciler İçin Kötü Haber

 

Bu anlayıştaki  “özgür basın”, Amerikan hükümetlerinin Kızılderililerin imha edilmesinden İspanya-  Amerika savaşına, oradan de günümüze, halen  kullandığı temel araçlardan biri. Sahte bir demokrasi inşa etmek Beyaz Saray’ın uzmanlık alanlarından biridir. George W. Bush bu konuda atalarını geride bırakmış durumda -sahte seçimler, Camp X-Ray, Patriot Yasası (Yurttaşlık Yasası) ve diğerleri.

ABD hükümeti, Venezüella’da, seçimle başa gelmiş bir hükümete karşı,darbe yanlılarının güdümündeki medya vasıtasıyla emsalsiz bir ayaklanma kampanyası başlattı. Geçtiğimiz günlerde Venezüella’nın Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) temsilcisi, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı RogerNoriega’yı ortalığı karıştırmakla suçladı. Noriega, bir halk vetosu ile sonuçlanmayacak geri çağırma referandumunun Amerikan hükümeti tarafından asla kabul edilmeyeceğini açıklamıştı.

Bu tarz bir kibir, Amerikan resmi kaynakları ve basın yayın organları tarafından zehirlenmemiş birine akıl almaz gelebilir. Dışişleri Bakan Yardımcısı Lorne Cramer Irak’taki bağımsız medya El Cezire ile ilgili baskıyı açıklamaya çalışırken bu durum daha da komik bir hal alıyor. “ Biz fazlasıyla toleranslı davranıyoruz. Ancak şiddeti teşvik etmek başka bir şeydir.”

Halkın büyük bir çoğunluğu, on yıllardır yerel oligarşi tarafından dayatılan Amerikan tarzı sahte demokrasiyi reddettiğinden ve Hugo Chavez’i başkanlığa seçtiğinden beri Venezüella, ABD’den daha demokratik bir ülke haline geldi. Venezüella halkının kendi hür iradesine kavuşma çabası, Amerikalılar tarafından nefesleri kesilen, daha  iyi bir hayat için hasretle çabalayan Nikaragualıları da temsil ediyor. Amerikalılar ise, Venezüella’daki bu süreci yıkma çabalarını son sürat devam ettiriyorlar.

 

Venezüella’daki İran-Kontra

 

Nikaragua’ya karşı  uzun  yıllardır sürdürülen savaşın sona erdirilerek, savaşın şimdi de aynı insanlar tarafından Venezüella’ya kaydırılması, ABD’nin Nikaragua’da yürüttüğü operasyonlar sebebiyle Uluslararası Adalet Divanı tarafından terörizmle suçlanmasına sebep olmuştur. Powell, Cheney, Armitage, Abrams, Noriega, Rice, Maisto, bu isimlerin hepsi Ronald Reagan’in kanun  kaçağı hükümetinden tanıdık isimler ve şu anki Bush hükümetinde de önemli rolleri var. Collin Powell’in aşağılayıcı yaklaşımı Nikaragua’da geliştirildi. Bu insanlardan Venezüella’da ne bekleyebilirdik ki zaten?

Uluslararası ana akım medya devamlı olarak saldırgan, zorba ve tamamen yalan haberlerle halkı kandırmaktadır. Venezüella’nın iç işlerine açıkça müdahale eden ABD hükümeti, tıpkı Nikaragua’da yaptığı gibi, Chavez karşıtlarına binlerce dolar para akıttı. ABD müdahalesi ve Carakas’taki Amerikan Elçiliği’nin desteği olmadan muhalefetin ne kadar istikrarlı hareket edebileceğini görmek zor. Amerikalıların sürekli olarak empoze etmeye çalıştıkları mesaj “Chavez demokrasiyi tehdit eden bir diktatördür.”

 

ABD, 1984’de yapılan, Sandinista hükümetinin %60 oy çoğunluğu kazandığı, Nikaragua tarihinin ilk bağımsız ve adil seçimini tanımadı. Şimdi de Başkan Chavez’in kanıtlanmış seçmen desteğini ve Chavez hükümetinin Amerika devletleri içindeki en demokratik anayasayı yürürlüğe koymasını görmezden geliyorlar. Bugün, George W. Bush için bir geri çağırma referandumu yapılacak olsa, bundan hoşlanacak biri çıkar mıydı? Geri çağırma referandumuna olanak sağlayan da bizzat Chavez hükümeti oldu.

Kontra İle Mücadele Etmek “Nasıl Yapılır...”

Bush yönetiminin muhalefet önderlerinin açıkça kışkırttığı insan hakları ihlalleri ile ilgili endişeleri, bu hükümetin terörden ve Chavez yönetimini destekleyenlere yönelik şiddetten duyduğu memnuniyet ve ABD’deki Chavez karşıtı teröristlere gösterilen toleransla tamamen zıt düşmektedir. Florida kaynaklı teröristler gerekli değil elbette. Nikaragua’da olduğu gibi, Venezüella’nın da sınır toprakları Contra-tarzı kuvvetlerin içeri süzülmesi için biçilmiş kaftan. Kolombiya, Nikaragua’ya karşı Honduras ve Costa Rica ile aynı rolü oynamakta.

Kolombiya, bir taraftan barış sürecine katkıda bulunuyormuş gibi gözükürken diğer taraftan da okullara, kliniklere ve çiftlik kooperatiflerine karşı kontrgerilla saldırılar için ortam hazırlamakta idi. Şimdi de Venezüella, ABD askeri gücü veya ABD, Britanya ve Kolombiya ordusuyla birlikte çalışan diğer lejyonerlerin doğrudan veya dolaylı olarak finanse ettikleri ve eğittikleri Kolombiyalı paramiliter güçlerin saldırısıyla karşı karşıya.

Nikaragua’daki terörist saldırılarda olduğu gibi, müttefikler NATO ve Amerikan Devletleri Örgütü’nde sıraya girdiler. Hollanda, ABD askeri güçlerine  Karayip’teki Aruba ve Curaçao sömürgelerini açtı. Namert Avrupa Birliği’nden de pek fazla şey beklenemez. İsrail’in Cenin’de Refah’ta yaptığı katliamlarda gösterilen ciddi tepkilerin noksanlığı, Avrupa Birliği’nin bu tür saldırılara verdiği politik desteğin bir göstergesi.

ABD, Nikaragua’daki terörist saldırılar için, El Salvador’daki Ilopango, Honduras’taki Palmerola ve Panama’daki Howard hava üslerini kullandı. Hollanda Antilleri’ndeki üslerle birlikte, Ekvador Manta yakınlarındaki hava üssünü de açtı. Bu üs, Kolombiya ve Venezüella’ya yakın küçük bir limandır. Böylece, Venezüella, tıpkı Nikaragua gibi Amerikan hava üsleriyle kuşatılmış oldu.

 

Öncü Adam Gaviria ve OAS Gezgin Oyuncu Grubu

 

OAS’nin şu anki genel sekreteri Kolombiyalı Cesar Gaviria. Gaviria,  CONVIVIR kırsal paramiliterlerinin yönetimini ele alarak onları geliştirdi. AUC öncülerine de  ölüm mangaları  için eğitim imkânı sağladı. Anayasal politikaların uygulanmasına itiraz eden muhalif gerilla örgütleri, Gaviria’nın  başkanlığı döneminde, sol eğilimli Union Patriótica örgütünden  binden fazla temsilciyi katletti. OAS, şimdi de Kolombiya Başkanı Uribe’nin “barış müzakeresi “ kisvesi altında Kolombiya’daki paramiliterleri yasal hale getirmesine yardımcı oluyor ki, bu solcu muhalif örgütlerle nedense asla yapmayı başaramadıkları bir şey.

Uluslararası şirketler, Dünya Bankası ve IMF ile omuz omuza çalışan Gaviria utanmadan kendisini Venezüella’nın onurlu arabulucusu olarak takdim ediyor, tıpkı Nikaragua’da Oscar Arias’ın yaptığı gibi. Amerikalıların istikrarsızlaştırma politikaları  o kadar  iyi işledi ki, bazı konularda onlara bile danışma gereğini duymuyorlar. Başarıyla oynadıkları bu roller için BM Genel Sekreterliği ve Nobel Barış Ödülü ile mükafatlandırılmayı bekliyorlar.

Kirli Çamaşırlar Sıralarını Bekliyorlar

Paramiliter katiller, bu yeni ve kazançlı ölüm tarlalarında savaşma şansına sahip oldukları için hallerinden memnunlar. Beyaz Saray, açıkça Kolombiya’da  on yıllardır süren terörü destekliyor. Beyaz Saray, yakın bir geçmişte de Haiti’de himaye altındaki bir takım kişileri serbest bırakmıştı. Mayıs ayında Caracas’ta yedek subayların ve  80 Kolombiyalı paramiliterin tutuklanmasının sebebi bu olsa gerek. Bu kişiler Venezüellalı muhalif önderlerin en marjinallerinden biri olan Roberto Alonso’nun çiftliğinde terör operasyonları için eğitim alıyordu.

Bugüne kadar öldürülen Chavez yanlısı sendika temsilcilerinin ve işçilerin sayısı tam olarak saptanamıyor. Pek çok istatistik,1999’dan beri 120den fazla kişinin öldürüldüğüne işaret ediyor.(4) Katliamların çoğu Kolombiya ordusunun ve paramiliterlerin yaygın olduğu sınır bölgelerinde gerçekleştiriliyor. Bu paramiliterler aynı zamanda çok kârlı bir iş olan benzin kaçakçılığına da dahil olmuş durumdalar. Tipik bir saldırı bu yıl 24 Mayıs’ta Kolombiya ordusu Venezüellalı sivillere saldırınca  gerçekleşti. 1. Tugay’a ait Kolombiyalı bir helikopter Onejas’taki bir yerleşim bölgesine saldırdı ve köylülerin ölmesine ve yaralanmasına sebep oldu.

 

“Babanı En Son Ne Zaman Gördün?” – AUC* Zinciri Stili

 

Bu arada, 1970’ler ve 80’ler boyunca ABD tarafından desteklenmiş baskı rejimleri içinde en meşhurlarından biri olan Kolombiya’nın güncelleştirilmiş Ulusal Güvenlik Devleti’nin Başkanı Uribe, devamlı olarak  bu modelin karakteristik ölçüsüzlüklerini tekrarlıyor. Kural, insan haklarını lanetlemek. Uribe ve subayları, insan hakları savunucularına  düzenledikleri saldırılarla ve  sendikalar ile  işçi aktivistlere yönelttikleri ölümcül baskı konusunda sergiledikleri ukalalıkla meşhur.

Şu anda, yıllardır hükümete  veya büyük çiftlik sahipleri ile  BP, Repsol, Drummond, Occidental Petroleum gibi  yabancı şirketlere karşı olarak bilinen grupları imha etmek için Kolombiya ordusuyla uzun yıllar birlikte çalışmış paramiliter liderlerle pazarlık ediyorlar. Yeraltı kaynakları bakımından zengin olan Arauca bölgesi Mayıs ayında pek çok paramiliter faaliyete sahne oldu. Nisan ayında, Bahia de Portete bölgesinde meydana gelen çarpışma, uzun yıllar boyunca Wayuu yerlilerine durmaksızın saldıran Kolombiya Ordusu 2.Tugayını  anımsatıyor.

18 Nisan’da ağır silahlarla donatılmış paramiliter bir grup kasabayı ele geçirdi. İki çocuk, ailelerinin nerede canlı canlı yakıldığını dahi açıklayamadı. Diğer köylüler de katledildi. Toprakları ve evleri için savaşmaya ant içmiş üç yüz  Wayuu, Venezülla’ya kaçarak sığınacak yer aradı.(6) Bu Kontr-Nikaragua kitabından alınmış bir operasyon idi.

İş bitirici  bir istikrarsızlık kampanyası için bütün koşullar, bu konuda pek yetenekli olan Bush ekibi tarafından mümkün olan her yoldan  sağlanmış durumda.Gizli terör, üstü kapalı tehdit, ekonomik ve diplomatik bilek bükme yolu ile her zamanki malzemeleri karıştıracak  ve bunu ülkelerinin mukayese edilemez askeri gücünden aldıkları kibirle pişirecekler. Nikaragua, 1980’ler boyunca ABD hükümetinin “düşük yoğunluklu” terörizmini yaşadı. Bush hükümeti, şimdi aynı şeyi Venezüella’ya yaşatmaya hazır.

_________

 (1) Humberto Márquez, 12 May 2004 (IPS) - InterPress Service

 (2) ) “Venezuela denuncia ante la OEA la injerencia estadounidense” ,28 Mayıs 2004, www.rebelión.org

 (3) “Libertad de prensa, pero no para Al Jazeera” 1-Haziran-2004 ‘te www.rebelión.org

 (4) ADITAL tarafından yazılmış 19/08/2003 te www.aporrea.org yayınlanmış makale

 (5) Jhony Valetta’nın 30.05.2004 tarihli  raporu www.aporrea.org

 (6)  “Paramilitares exterminaron a un pueblo wayúu”,  28- Mayıs-2004 ‘te www.rebelión.org ta yayınlanmış makale

  

4 Haziran 2004'te Double Standarts'ta yayınlanmıştır. http://www.doublestandards.org/solo21.html

 

Çeviren:Işıl Şimşek

 

Çevirenin Notu:

 

* AUC: Autodefenses  Unidas de Colombia : Kolombiya Birleşik Savunma Güçleri