Hamas ziyareti: Gölgede kalan yönler

-
Aa
+
a
a
a

21 Şubat 2006Murat Yetkin

Hamas lideri Halid Meşal'in Türkiye'ye gelişi, hem ülkede, hem de dünyada tepkilere neden oldu. Türkiye'deki tepkiler ile dünyadaki tepkilerin birbirinden farklı oluşu, büyük ölçüde, Hamas olayındaki gerçeklerin ortaya çıkanlardan daha fazla olmasından kaynaklanıyordu. Önce Meşal'in gelişine en sert tepki veren kesimleri sıralayalım. Bunların başında, İsrail lobisi hükümetinden de çok ABD'deki Musevi lobisine yakın isimlerin olduğu görüldü. İsrail hükümet sözcüsünün, kendi fikri olarak değil, bir Türk gazetecisinin üzerine gitmesi sonucunda verdiği yanıtlarda kurduğu Hamas-PKK bağlantısı, daha sonra İsrail'in Ankara Büyükelçisi Pinhas Avivi'ye atfen bazı medya organlarında yer alınca, tartışma başka tarafa sıçradı. İsrail'in ve Musevi lobisinin tepkisi anlaşılabilirdi. Hamas, çok can alan ve ABD'nin de, AB'nin de terör listesinde yer alan bir örgüttü. Bir yanda intihar saldırıları ek çok masum İsrail vatandaşının canına kıymıştı. Hamas'ın, işgal altındaki Filistin topraklarındaki baskılardan ve masum Filistinlilerin can kaybından güç alan bir yönü de vardı. Bazı Türk gazete ve televizyonları, neredeyse dünyanın sonunu ilan eden bir yaklaşımla, Musevi lobisi ve İsrail'den gelen tepkileri öne çıkarırken, örneğin İsrail ve ABD medyasında, Meşal'in Türkiye'ye gelişinin daha serinkanlı verildiğine tanık olduk. Özellikle ABD hükümetinin tavrı çok ilginç oldu. Ankara Büyükelçisi Ross Wilson'ın "Önemli olan ne mesajın verildiğidir" yaklaşımı, iki gün sonra Washington'da yinelendi. Bu akla başka bir soruyu getirdi: Acaba ABD temastan ana hatlarıyla bilgili mi idi ve kırmızı ışık yakmamış mıydı? Keza, Avrupa Birliği'nden de Hamas'la kurulan teması sert ifadelerle kınayan tepkiler gelmedi. Avrupalılar da "İstenilen mesaj verildiği müddetçe, bir zararı yok" havasına girdiler. Filistin'in Ankara Büyükelçisi Nabil Mazuf da aynı mesajı, dünkü Bakanlar Kurulu ardından Adalet Bakanı Cemil Çiçek de tekrarladı. Tarafların ortak pozisyonu budur. Peki o zaman sorun nereden çıktı? Sorunun bir ölçüde Başbakan Tayyip Erdoğan'ın kararıyla yapılan ve Dışişleri'nden istihbarata, Bakanlar Kurulu'na dek (Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, 13 Şubat'taki toplantıda konunun görüşüldüğünü açıkladı) devlet kademelerinin bilgisi altında yürüyen bu çalışmanın, iyi ve etraflı hazırlanmamış olduğu anlaşılıyor. İkincisi, ABD ve İsrail dahil taraflara verilen genel bilgiler içinde temas kurulacak heyetin içinde, İsrail tarafından daha önce öldürülmek istenen ve aranan bir terörist kabul edilen Meşal'in olduğunun bilinmemesidir. Bu bilgiye 15 Şubat öğle saatlerine dek Dışişleri üst yönetiminin de sahip olmadığı, Meşal'in geleceğinin Şam büyükelçiliğine vize başvurusu yaptığında görüldüğü ortaya çıkıyor. Üçüncüsü, Hamas'ın bu kadar erken gelmek isteyeceğinin tahmin edilmediği izlemini hâkim olmaya başlıyor. Yani, futbol argosuyla bir ters köşede kalma durumu söz konusu. Hamas'ın Türkiye temasları ardından 18 Şubat'taki meclis açılışında Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın 'Şiddeti bırakın, İsrail'i tanıyın' telkinini reddetmesi, Meşal'in dün Tahran'da "Siyonizme karşı mücadelemiz sürecek" demesi, İsrail kaynaklarınca 'İşte gördünüz' tepkisine yol açıyor. İsrail'in Ankara Büyükelçisi Pinhas Avivi, dün Dışişleri ile görüşmesini 'Hamas üzerinde görüşecek bir şey yok' diye reddetti. Ancak İsrail de Hamas'ın akşamdan sabaha değişmeyeceğini anlayacak siyasi deneyime sahip bir ülke; demeçler üzerinde 28 Mart'taki İsrail seçimlerinin etkisi de var. ABD ve AB'nin Hamas olayında neden bu kadar dikkatle yaklaştığını anlamak için Türkiye'nin etrafına biraz daha dikkatle bakmak gerekiyor. Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Türkiye'ye gelmeden önce Der Spiegel dergisinde "İran nükleer silah sahibi olursa, Türkiye de olmak ister mi?" sorusu ortaya atılmıştı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Ankara'da Steinmeier'e, "Hayır, Türkiye'nin nükleer silahlanma siyaseti yok. Korumayı NATO bünyesinde görüyor" dedi. İran gündemde. Hamas Türkiye'deyken bir ABD nükleer heyeti Ankara'da İran'ı görüşüyordu. Irak'taki kaynama henüz durulmaktan uzak. Siz bu yazıyı okuduğunuz sırada ise biz bir grup meslektaşımızla muhtemelen Marmaris açıklarındaki USS Roosevelt uçak gemisinde olacağız. Dolayısıyla, Hamas olayı bölgeyi sarstı ama, bambaşka bir dengeye sarstı, bunu görmek gerek.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=179337