Haftanın Kitapları: 10.05.2011

Açık Dergi
-
Aa
+
a
a
a

ed. Ayşen Ciravoğlu

Kentte-Yaşamda-Mimaride

Ekolojik Perspektifler

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, 2010, büyük boy, 305 s.

2009 yılı boyunca Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesinde “Yaşamın Mimarisinde, Mimarın Yaşamında Ekolojik Perspektifler” başlıklı bir dizi toplantı düzenlenmişti. Editörlüğünü Ayşen Ciravoğlu’nun üstlendiği Ekolojik Perspektifler kitabı da, işte bu toplantılarda yapılan konuşmaların kayıtlarından yola çıkılarak hazırlanmış.

Her ne kadar Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesine bağlı bir çalışma kurulu tarafından başlatıldıysa da, ekolojik perspektiflere yalnızca mimarlık penceresinden bakılmamış. Çevre tartışmaları üzerinde ayrıntılara inildikçe, kaçınılmaz olarak, konuya yalnızca mesleki perspektiften bakmanın yeterli olmayacağını gören kurul üyeleri, bu toplantılarda farklı alanlardaki uzmanlarla bir araya gelerek ekoloji düşüncesinin pek çok yönünü ele almışlar. Bu doğrultuda altı ana bölüme ayrılan kitapta; kavramlardan başlayarak (Ruşen Keleş, Ali Akay, Stefo Benlisoy) küresel iklim değişikliğine (Ömer Madra, Mikdat Kadıoğlu, Tanay Sıdkı Uyar, Ümit Şahin, Uygar Özesmi), tarım politikaları ve beslenmeye (Kenan Demirkol, Filiz Telek, Dilek Ayman), planlama, ekolojik mimarlık, yapı örnekleri ve yerel mimariye (Azime Tezer, Hürriyet Öğdül, Seda Tönük, Derya Oktay, Zeynep Durmuş Arsan, Selda K. Karaosman, Duygu Erten), konuyla ilgili uluslararası anlaşmalara (Ayşen Ciravoğlu, Ahmet Tercan) ve eko-köyler gibi farklı arayışlara (Ahmet Kizen, Mehmet Bengü Uluengin, Mücella Yapıcı, Tan Morgül, Ahmet Yaraş, İsmail Üstün) yer verilmiş.

Örneğin kitabın ilk bölümünde, temelde Félix Guattari’nin “ekozofi” kavramı üzerinde duran Ali Akay, “beslenme eşitsizliği”ne de değiniyor. 1998 sonrasında ortaya çıkan yeni toprak ürünlerinin, yani bizlerin bugünlerde “hormonlu” olarak adlandırdığımız ürünlerin, aslında en başta açlığa çare olarak geliştirildiğini hatırlatan Ali Akay, bütünleşmiş dünya kapitalizmi şirketlerinin ise bu gelişmeyi ekolojik değil, ekonomik sistem olarak pazarladığının altını çizerek tarihteki en büyük eşitsizliğin yaşandığına dikkat çekiyor: “Tarihteki en büyük eşitsizlik bana göre içinde yaşamakta olduğumuz bu dönemdedir. Çünkü 21. yüzyılda, organik beslenme diye adlandırılan ve yavaş yavaş dünyada pazarlanması yapılan, daha doğrusu organize malların kapitalize olmasının gitgide çoğalmaya başladığı bir dönemde, bir taraf sadece hormonlu ve daha ucuz besinlerle beslenirken, öbür taraf, yani parayı verebilen kısım (...) organik besinlerle beslenme imkânlarına sahip. Maaşlı çalışan kesim ya ideolojik nedenlerden dolayı büyük feragat ile bu doğal besinlere doğru gitmeyi deneyecek ya da bu modifiye olmuş olan, genleri değiştirilmiş, hormonlu, içindeki her türlü sağlık problemlerini de beraberinde getiren bu besinlerle beslenmeyi, çocuklarını beslemeyi, ailesini beslemeyi sürdürmeye devam edecek.” Bir başka deyişle, belki önceki dönemlerde de belli bir kesim elmanın daha büyük, daha sulu, daha parlak kırmızı olanını yiyordu, ama en azından her elma aynı topraktan yükselen ağaçlardan toplanıyordu; bugünlerde ise insanlar “farklı” toprakların ürünleriyle besleniyorlar.  

Yine beslenme odaklı devam edersek; “sürdürülebilir yaşam” başlığı altında Filiz Telek de permakültür, terra madre (toprak ana), slow food (yavaş yemek) ve Pembe Domates Ağı (PDA) hareketlerinden söz ediyor. İnsanlığın artık ne yediğini, bu yediklerinin nereden geldiğini, nasıl üretildiğini bilmemesinin sistemin ne kadar çarpık olduğunun en önemli göstergesi olarak yorumlayan Filiz Telek, gıdanın insanları birleştirici ve toplumda birliktelik yaratıcı dinamiğinin ayrıntılarına giriyor.

Bill Mollison

Permakültüre Giriş

çev. Egemen Özkan

Sinek Sekiz Yayınevi, 2011, büyük boy, 280 s.

Sinek Sekiz Yayınevi, yayın hayatına geçen sene, Ernest Callenbach’ın Ekoloji: Cep Rehberi kitabını yayımlayarak başlamıştı. Ekolojiyle ilgili belli başlı kavramların alfabetik sıra gözetilerek açıklandığı bu rehber, zaman zaman yeniden ele alınıp göz atılabilecek bir başvuru kitabı niteliğinde... Kendilerini, “Sürdürülebilir yaşamla ilgili ilham verici bilgileri paylaşmak için kurulmuş küçük ve bağımsız bir yayınevi” olarak tanıtan Sinek Sekiz’in geçtiğimiz günlerde yayımladığı ikinci kitap ise, Bill Mollison’ın Permakültüre Giriş’i oldu.

“Kendi ihtiyaçlarını karşılayan, çevresini sömürmeyen veya kirletmeyen, dolayısıyla uzun vadede sürdürülebilir, ekolojik olarak sağlıklı ve ekonomik olarak uygulanabilir sistemler” yaratmak amacını güden permakültürün, “mümkün olan en küçük alanı kullanarak şehir ve köyler için yaşamı destekleyen bir sistem oluşturmak amacıyla, arazinin ve yapıların karakteristiğini bitki ve hayvanların doğal özellikleriyle bir araya getir[diği]” vurgulanmış. Bu doğrultuda “Permakültür İlkeleri”yle başlayan kitapta, çok sayıda çizim eşliğinde, bu sistemin nasıl uygulanabileceği gözler önüne seriliyor. Bunlar arasında geniş ölçekli saha tasarımları ve yapıların yanı sıra ev bahçesine yönelik olanlara da rastlamak mümkün, hatta kentlerde binalar arasına sıkışmış kimi alanlarda da gıda yetiştiricilğinin uygulanabilir olduğunu söylüyor Bill Mollison: “Bütün kentlerde boş arsalar, parklar, sanayi bölgeleri, yol kenarları, köşeler, çimenlik alanlar, evlerin ön ve arka avluları, variller, verandalar, beton çatılar, balkonlar, güneş gören cam duvarlar ve pencereler gibi kullanılmayan birçok açık alan vardır.” Bu alanların kamu rızası ve sorumlu bir karar alma mekanizmasıyla nasıl çokyönlü bir permakültüre yönlendirilebileceğinin örneklerini de veriyor yazar.

Ekoloji ya da çevre, en geniş çerçeveyi hangi isimle çizersek çizelim, gün geçtikçe bu konuya olan ilginin arttığı aşikâr, ama gittikçe artan ilgi beraberinde bilgi kirliliğinin de yoğunlaşmasına sebep oluyor. Bu yüzden, konuyla ilgili kavramları kısa kısa da olsa derli toplu bir şekilde sunan Ernest Callenbach’ın Ekoloji: Cep Rehberi’ni ve ardından da permakültür kavramını ortaya atıp geliştiren Bill Mollison’ın temel kitabı Permakültüre Giriş’i yayımlayan Sinek Sekiz Yayınevi, bu alanda önemli bir işlevi yerine getiriyor. Daha ayrıntılı bilgilere yayınevinin internet sitesinden ulaşılabilir (www.sineksekiz.com) ya da yayınevinin genel yayın yönetmeni İrem Çağıl’ın, geçtiğimiz haftalarda Buğday Ekibi’nin konuğu olarak katıldığı “Tohumdan Hasada Ekolojik Yaşam” programında yaptığı açıklamalar buradan dinlenebilir. 

Christopher Potter

Buradasınız:

Evrenin Kısa Tarihi

çev. Elif Ersavcı Çopuroğlu

Ayrıntı Yayınları, 2011, 240 s.

Aslında Christopher Potter’ın kitabını bir “giriş kitabı” olarak değerlendirmek mümkün, ama oldukça da yoğun, ayrıntılı bir kitap aynı zamanda. Evreni ve dolayısıyla insanın bu enginlik içerisindeki yerini tespit etmeye çalışan yazar, görecelik kuramını, kuvantumu, belirsizlik ilkesini, evrimi, sicim kuramını, CERN’de neler olup bittiğini, paralel evrenleri, DNA’yı, kuyrukluyıldızları... kısaca bilim dünyasının ilgilendiği önemli konuları bir bir ele alıyor. Kitabın yaklaşık 250 sayfa oluşu, bu kadar çok ve çoğu zaman kolaylıkla anlaşılması güç konulara ne kadar derinlemesine inilebileceği noktasında tereddüt oluşturabilir, ancak yazar bu “zaafiyeti” üslubuyla, kurduğu yapıyla aşıyor. Çünkü Christopher Potter, elbette Einstein, Kopernik ve Darwin gibi isimlerden bahsediyor, ama bu isimlerin yanına Proust, Brecht, Joyce gibi edebiyatçılarla birlikte Nietzsche, Kant gibi filozofları da eklemiş. Yazarın anlatı yelpazesini bu isimlerle genişletmesi, ele aldığı konulara farklı renkler ve boyutlar kazandırmasını sağlamış.

Tzvetan Todorov

Edebiyat Kavramı

çev. Necmettin Sevil

Sel Yayıncılık, 2011, 1723 s.

Todorov –“edebiyat nedir”, “metin türleri nasıl ortaya çıkmıştır” gibi– edebiyat kavramına ilişkin zor sorularla öncelikle genel bir çerçeve çiziyor; ardından, o kendine özgü bilimsel bakış açısıyla ayrıntılara inerek, örneğin polisiye romanların yapısal özelliklerini ya da Edgar Allen Poe öykülerinin temel çekirdeğinin özelliklerini ortaya seriyor, Rimbaud ile Baudelaire şiirinin karşılaştırmasını yapıyor ve Henry James’in dilini tartışıyor. Elbette tüm bunları eserler üzerinden gerçekleştiriyor Todorov, ki söz konusu edilen eserlerin de birbirlerinden oldukça farklı edebiyat metinleri olduğunun altı özellikle çizilmeli. Todorov söz konusu olduğunda Türkçede şanslı olduğumuz söylenebilir; kimi temel eserlerine ulaşmak mümkün, ama şimdiye kadar yirminin üzerinde kitap yayımladığını da hatırlatmakta fayda var.

Onur Bilge Kula

Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı:

I, II ve III

İstanbul Bilgi Üniversetisi Yayınları, 2010 ve 2011, büyük boy, 346 + 314 + 322 s.

Geçtiğimiz günlerde üçüncü cildin de yayımlanmasıyla birlikte Onur Bilge Kula’nın Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı adlı çalışması tamamlanmış oldu. Onur Bilge Kula bu hacimli incelemesinde, Hegel’in yirmi ciltlik toplu eserleri üzerine estetik-kuramsal bir irdeleme yapıyor. Yazar burada bir “seçim” yaparak, Hegel felsefesini ağırlıklı olarak edebiyatı temel alarak okumuş, ama genel anlamda bakıldığında ise aslında estetik kavramını göz önünde bulundurduğu fark ediliyor. Birinci ciltte yazar, Hegel’le ilişkili belli kavramları açıklama yoluna gitmişti; aydınlanma ve romantizmin yazın kuramıyla başlayarak Hegel’de yargı ve tin kavramlarını irdelemişti. İkinci ciltte de “sanat güzeli veya ideal” kavramında odaklanmıştı Onur Bilge Kula ve bu kısmı da edebiyatın temel özelliklerini tartışarak sonlandırmıştı. Son ciltte ise tikellik kavramı ön plana çıkarılmış. “Düzyazı ve şiir arasındaki fark nedir”, “yazınsallığın özü nedir”, “Batı ve Doğu edebiyatları Hegel’e göre nasıl farklılaşır” gibi sorular cevaplandırılıyor. 

Todorov –“edebiyat nedir”, “metin türleri nasıl ortaya çıkmıştır” gibi– edebiyat kavramına ilişkin zor sorularla öncelikle genel bir çerçeve çiziyor; ardından, o kendine özgü bilimsel bakış açısıyla ayrıntılara inerek, örneğin polisiye romanların yapısal özelliklerini ya da Edgar Allen Poe öykülerinin temel çekirdeğinin özelliklerini ortaya seriyor, Rimbaud ile Baudelaire şiirinin karşılaştırmasını yapıyor ve Henry James’in dilini tartışıyor. Elbette tüm bunları eserler üzerinden gerçekleştiriyor Todorov, ki söz konusu edilen eserlerin de birbirlerinden oldukça farklı edebiyat metinleri olduğunun altı özellikle çizilmeli. Todorov söz konusu olduğunda Türkçede şanslı olduğumuz söylenebilir; kimi temel eserlerine ulaşmak mümkün, ama şimdiye kadar yirminin üzerinde kitap yayımladığını da hatırlatmakta fayda var.

Karen Horney

Nevrozlar ve İnsan Gelişimi

çev. Emre Erbatur

Sel Yayıncılık, 2011, 432 s.

Nevrotik süreci, insan gelişiminin özel bir biçimi olarak tanımlayan yazar, özellikle insanın kendini gerçekleştirme konusunda ihtiyaç duyduğu enerjiye ket vurulması üzerinde durmuş; nevroz durumlarını, bir anlamda insanın enerjisini boşa harcama olarak tanımlamış. Çünkü içsel bir strese maruz kalan bireyin gerçek benliğine yabancılaşabileceğini ve böyle olunca da enerjisinin büyük bir kısmını kendini tam bir mükemmellik örneği olarak biçimlendirmeye harcayacağının altını çizmiş. Buradan yola çıkarak “Çünkü,” diyor yazar, “Tanrısal bir mükemmellik imgesinin gerisinde kalan hiçbir şey söz konusu durumdaki kişinin kendisine ilişkin kurduğu ideal imgesini karşılayamaz. Bu imgenin gerisindeki hiçbir şey, sahip olduğuna inandığı, sahip olabileceği ya da sahip olması gerektiğini düşündüğü üstün özellikler kadar gururunu tatmin edemez.” Horney’in, konunun uzmanlarını yanı sıra ruhsal sıkıntıların kökenlerine merak duyan okurlara da yönelik olan bu çalışması, aynı zamanda yayınevinin “DüşünSel” dizisinin de dördüncü kitabı.

ed. Ayten Zara

Yaşadıkça:

Psikolojik Sorunlar ve Başa Çıkma Yolları

İmge Kitabevi Yayınları, 2011, 359 s.

Psikolojik sorunlarla ilgili konunun uzmanı isimlerin, özellikle çalışmalarını yoğunlaştırdıkları konular hakkındaki yazıları bir araya getirilmiş kitapta. Başlıkları sıralayarak söyleyecek olursak; “ilişki sorunları ve boşanma”, “iletişim sorunları”, “kendine güven sorunları”, “kayıplar, yas tepkileri ve yas süreci”, “krizler ve travmalar”, “hamilelikte kaygı ve depresyon”, “doğum sonrası depresyonu”, “çocuklar ve ergenlerde kaygı”, “çocuklar ve ergenlerde depresyon”, “yetişkinlerde kaygı”, “yetişkinlerde depresyon”, “yeme sorunları”, “alkol kullanımı sorunları”, “madde kullanımı sorunları”, “psikoz” ve “kişilik bozuklukları” hakkında bilgilendirici ve bu sorunlarla başa çıkma yollarını anlatan yazılar yer alıyor kitapta.