Haftanın Kitapları: 10.01.2013

-
Aa
+
a
a
a

Dustin Thomason

21.12

çev. Seda Hauser

Altın Kitaplar Yayınevi, 2012, 383 s.

Yeni yılda da, 2012’nin kitaplarından kaçınılmaz olarak burada bahsetmeye devam edeceğiz gibi görünüyor; en azından ilk aylarında... Üstelik 2012 yılında yayımlanan kitapların hep “en yeni” kalma ihtimali de vardı, eğer 21 Aralık 2012’ye dair söylenenler doğru çıksaydı! Ama en azından şimdilik bu inanış, bir bestseller roman hikâyesi olarak kaldı diyebiliriz; böylelikle de Dustin Thomason’ın, hikâyesi 11 Aralık 2012 tarihinde başlayan (Türkçede tam da bu tarihlerde yayımlandı) ve kökenleri Mayalar’a dek inen 21.12 isimli kitabını artık gönül rahatlığıyla okuyabiliriz. Ne de olsa, hiç ihtimal vermeyenlerin dahi aklının bir köşesinde ufacık bir şüphe kırıntısı vardı o günlerde...

Romanın başlangıcında iki paralel hikâye yer alıyor. Bir tarafta Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi uzmanlarından Doktor Gabriel Stanton, çok garip bir vakayla karşı karşıya gelmiş; diğer tarafta da Getty Müzesi’nde çalışan Guatemala kökenli Amerikalı araştırmacı Chel Manu’ya ünlü bir tarihi eser kaçakçısı tarafından bir elyazması bırakılmıştır. Los Angeles’ın iki farklı noktasında yaşanan bu olayları birbirine bağlayan da hiç kuşkusuz Maya uygarlığıdır. 21 Aralık 2012’ye birkaç gün kala Stanton ile Chel, bilgi ve güçlerini birleştirmek zorundadırlar. Çünkü Maya Krallığı’nı bir gecede tarih sahnesinden silen o korkunç tehlike yeni silahlar kuşanarak medeniyeti ortadan kaldırmak için çoktan harekete geçmiştir bile...

Roald Dahl

Charlie’nin Çikolata Fabrikası

(Üç Boyutlu)

res. Quentin Blake

çev. Celâl Üster

Can Çocuk Yayınları, 2012, büyük boy, 20 s.

Dustin Thomason romanında medeniyete ilişkin nasıl bir son tercih etmiş burada açık etmeyelim ama “gerçekte” 21 Aralık’ı kazasız belasız atlatan insanoğlu (Şirince ve Bugarach’takiler de dahil) soluğu yılbaşı alışverişinde aldı; en azından, insanoğlunun belli bir şanslı kesimi. Charlie’nin Çikolata Fabrikası’nın üçboyutlu versiyonu büyük küçük herkes için güzel bir yılbaşı hediyesiydi. (Ayrıca, medeniyetin gidişatından söz etmişken, klasikleşmiş çocuk kitaplarını tavsiye eden öğretmenlere soruşturmaların açıldığı bir zamanda çocuk kitaplarını tanıtarak başlayalım yeni yıla.) Roald Dahl’ın, Willy Wonka’nın muhteşem çikolata fabrikasının kapılarını altın bilet kazanan (üçboyutlu kitabın içinde de bir tane var!) beş talihli çocuğa açmasının hikâyesi anlattığı Charlie’nin Çikolata Fabrikası, bilindiği gibi beyazperdeye de uyarlanmıştı. İşte elimizdeki özel olarak hazırlanmış üçboyutlu versiyon; tam da klasik romanın ve filmin arasında duruyor.

Alan Macdonald

Nefis Çikolata

res. Clive Goddard

çev. Ayşe Tunur Koçal

Timaş Yayınları, 2012, 155 s.

Alan Macdonald’ın Nefis Çikolata isimli kitabı, MÖ 600’de Mayalı yerlilerin Amerika’da bilinen ilk kakao ekimini gerçekleştirmesiyle başlayan çikolata yolculuğunun eğlenceli durakları hakkında... Çizimlerle, bilgi kutucuklarıyla, farklı font kullanımlarıyla belli ki dinamik bir anlatım hedeflenen kitapta çikolatanın tarihi kronolojik olarak aktarılmış. Hiç kuşkusuz çocukların ilgisini çekme noktasında sıkıntı yaşamayacak bir kitap olarak bakabiliriz Nefis Çikolata’ya; üstelik gerçekten de eğlenceli bilgiler sunuyor. Bu bilgilere kitabın bir yerinde çevirmen de katkıda bulunmuş; kakao likörüyle ilgili bölümün altına şöyle bir not düşülmüş: “Kakao likörü , kakao çekirdeklerinin öğütülmüş hâlidir. İçinde likör ya da alkol bulunan kakao demek değildir.” 

Shaun Tan

Kızıl Ağaç

çev. Seda Ersavcı

İthaki Yayınları, 2012, büyük boy, 30 s.

Shaun Tan’ın yazıp resimlediği Kızıl Ağaç, çocuk kitapları söz konusu olduğunda sıklıkla karşımıza çıkan “resimli kitap” tanımının içini hakkıyla dolduran bir kitap.

Karanlık bir dünyada yolculuğa çıkan kızıl saçlı bir kızın umut dolu öyküsü... Yalnızlık, yabancılaşma gibi çağımızın bilindik ama ifade edilmesi kolay olmayan kavramlarını, duygularını etkileyici resimler eşliğinde ele alan bir çalışma Kızıl Ağaç. Kitabın resimlerine belki burada yer veremiyoruz ama şu tanıtım videosu eminim bir fikir verecektir: http://www.youtube.com/watch?v=PrmMFFpKxgw

1974 doğumlu Avustralyalı yazar ve çizer Shaun Tan’ın Türkçedeki ilk kitabı Kızıl Ağaç. 2011 yılında İsveç’in ünlü çocuk kitapları yazarı Astrid Lindgren anısına her yıl verilen ve çocuk edebiyatı alanında en büyük ödül olarak kabul edilen "Alma-priset"ı kazanmış. Ayrıca 2010 ve 2011’de, daha önce pek çok kez aday gösterildiği Hugo Ödülünü de almış. Shaun Tan’ın kendi animasyon kitabından The Lost Thing adıyla sinemaya uyarlanan filmi, 2011 yılında en iyi kısa animasyon Oscar’ını kazandığını da bir dipnot olarak verelim; çünkü bu kitap da yakında Kayıp Şey adıyla İthaki Yayınları tarafından Türkçede yayımlanacak.

Bianca Pitzorno

Ağaçtaki Ev

res. Quentin Blake

çev. Nilüfer Uğur Dalay

Günışığı Kitaplığı, 2012, 119 s.

Bianca Pitzorno’nun Türkçedeki ilk kitabı olan Ağaçtaki Ev, belki bir resimli kitap değil ama ilk bakışta özellikle resimleriyle dikkat çeken bir roman. Roald Dahl’ın hemen hemen bütün kitaplarını resimleyen; onun kitaplarını daha da “güzelleştiren” Quentin Blake, bir anlamda bu hikâyeye de el atmış ve biri çocuk diğeri yetişkin iki insanın şehirden uzak ama sevdiklerine yakın yaşamını anlatan Ağaçtaki Ev’i neşeli desenleriyle canlandırmış. 

Türkçedeki ilk kitabı olduğu için sanırım yazardan da biraz bahsetmek doğru olacaktır. 1942’de İtalya’nın Sardinya Adası’nda, Sassari’de doğanPitzorno, arkeoloji ve klasik edebiyat öğrenimi görmüş. RAI televizyon kanalı için kültürel programlar hazırlamış; oyunlar, eleştiriler, şarkı sözleri ve senaryolar yazmış. UNICEF İyi Niyet Elçisi seçilmiş ve önemli ödüller almış.

Virginia Woolf

Yaşlı Kadın ve Papağan

res. Mustafa Delioğlu

çev. Tunç Tayanç

YKY, 2012, 35 s.

Yaşlı Bayan Gage, köpeğiyle birlikte yoksul bir hayat sürüyordu. Günlerden bir gün kapısını çalan postacı bir mektup getirdi. Bayan Gage’in kardeşi ölmüş, her şeyini ona miras bırakmıştı. Heyecanla yola çıkan yaşlı hanım, mirası almak için kardeşinin yaşadığı kasabaya varınca onun kendisine beklenmedik bir şey daha bıraktığını öğrendi: Kül rengi bir papağan! Fakat bilmediği bir şey vardı. Bu sıradan bir papağan değil, Bayan Gage’in hayatını değiştirecek bazı sırları bilen çok özel bir kuştu!

Virginia Woolf ismini görmek bir kitabı dikkate almak için her zaman yeterlidir sanırım. Bir yandan da Yaşlı Kadın ve Papağan kitabının en önemli özelliği bu gibi görünüyor. Görüldüğü gibi klasik bir çocuk hikâyesine sahip olan Yaşlı Kadın ve Papağan’ı Virginia Woolf yeğenleri için kaleme almış; onların çıkardığı okul gazetesi için. (Son bir not olarak; aynı hikâyenin Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlanmış farklı bir Türkçe çevirisini de bulmak mümkün.)

Ana Campoy

Alfred ve Agatha’nın Maceraları:

Elster’in On Kuşu

çev. Nergis Turan

Kolektif Kitap, 2012, 166 s.

Agatha Christie ile Alfred Hitchcock’un çocukluklarında arkadaş olup birlikte maceralara atıldıklarını düşünün… Nasıl bir hikâyenin ortaya çıkacağını bu iki ismin sıkı takipçileri az çok tahmin edeceklerdir.  Yaşlı Bayan Gage, köpeğiyle birlikte yoksul bir hayat sürüyordu. Karşı konulması pek mümkün görünmeyen bir serinin başlangıcı elimizdeki bu kitap. Serinin bu ilk kitabında Alfred tüm masumiyetine rağmen babası tarafından karakola teslim edilerek geceyi orada geçirir. Olaylar Londra’nın lüks semtlerinden birinde yaşayan ve köpeği Morritos’la dedektiflik yapan Agatha ile yollarının kesişmesine neden olur. Ancak önlerinde çözülmesi gereken bir gizem vardır, Agatha’nın komşusu Bayan Elster’in mücevherlerle süslü on altın kuşu çalınmıştır. Hırsızlık suçu ile yakalanan adamın hayatını emanet ettiği kişi Agatha, ona bu haberi getirmekle görevlendirdiği kişi ise Alfred olur. Gerçek suçluyu ararken kuşların saldırısına uğrayan (Hitchcock’un Kuşlar filminin çıkış noktası olarak mı kaul etmeliyiz!), evlere gizlice giren ve aklına bile gelmeyecek maceralara atılan Alfred için aslında tüm bunlar Agatha ile güzel bir dostluğun başlangıcıdır.

Kitabın son cümleleri de, çikolatayla ilgili bundan sonra nasıl bir adım atılacağının belirsizliği üstüne: “Çikolata uzmanları bundan sonra ne icat edecek dersin? Kesin olan şu ki Aztekler yok olup gitmeyecek bir şeyi başlattılar. Geleceğin ‘parlak’ olduğunu düşünen herkes yanılıyor. Gelecek ‘kahverengi’ ve çikolata gibi lezzetli.”