Haftanın Kitapları: 08.06.2011

Açık Dergi
-
Aa
+
a
a
a

Ahmet Mithat Efendi

Fatma Aliye:

Bir Osmanlı Kadın Yazarın Doğuşu

çev. Bedia Ermat

Sel Yayıncılık, 2011, 117 s.

Ahmet Mithat Efendi ile Fatma Aliye Hanım birbirlerinin çağdaşı yazarlar, ancak bunun da ötesinde, farklı bir yakınlık da var iki yazar arasında. Fatma Aliye Hanım’ın babası, ondaki zekâ, çalışma ve öğrenme hırsını fark ederek ders vermeleri için dönemin en değerli öğretmenlerini tutmuştur zamanında; işte Ahmet Mithat Efendi de bu değerli öğretmenlerden biridir. Yaklaşık beş yıllık bir süreyi ifade eden bu birliktelikte, Ahmet Mithat Efendi ile Fatma Aliye Hanım arasında bir öğretmen-öğrenci ilişkisinden çok, bir baba-evlat yakınlığının oluştuğu biliniyor. Fatma Aliye Hanım’ı Ahmet Mithat Efendi’ye yaklaştıran bir diğer özellik de, diğer Tanzimat dönemi romancılarına göre her ikisinin de daha çok roman kaleme almış olmaları. Zaten Ahmet Mithat Efendi, ilk Türkçe roman yazarı olarak kabul ediliyor ve gerçekten de dönemin diğer yazarlarına göre oldukça üretken bir isim; hem farklı alanlarda eserleri var hem de yalnızca romanlarının sayısı bile otuz beş civarında.

Ahmet Mithat Efendi’nin Fatma Aliye biyografisi aslında Fatma Aliye Hanım’ın yaşamının yalnızca otuz iki yıllık dönemini kapsıyor; böyle olmasına karşın, birçok edebiyat tarihçisi tarafından ilk romancılar arasında bile sayılmayan Fatma Aliye Hanım’ı, diğer bir deyişle öncü bir kadın yazarı ele almasıyla önemli bir biyografik çalışma olarak önümüzde duruyor. Ahmet Mithat Efendi’nin de dediği gibi, “amacımız, Osmanlı dünyamız içinde, bir kadın yazarın nasıl ortaya çıktığını anlatmaya çalışmaktır. Böylece, hâlâ yurdumuzda bir kadın yazarın yetişebilmesini hayal bile edemeyenlere, bunun gerçekleşmiş olduğunu göstermiş oluyoruz. Bu da kesinlikle gerekli bir çalışmadır kanısındayız.” Ahmet Mithat Efendi’nin –o kendine özgü üslubunu da yansıtması bakımından– kitabın başındaki ithafını da aynen aktaralım: “Fatma Aliye Hanım Efendi Hazretlerine, Sevgili kızım! Altı yedi senedir seninle manevi peder ve duhteriz [baba-kız]. Sana henüz hiçbir hediye takdim etmemişimdir. Zihî [ne büyük] saygısızlık! Değil mi? Fakat sana layık ne hediye bulup takdim edebilir idim? Düşündüm taşındım sana hediye olarak yine senden başkasını bulamadım. İşte bu kitap sensin kızım! Seni sana takdim ediyorum. Kabul etmemezlik edemezsin yâ? ”

Beliyat-ı Mudhike ve Karı Koca Masalı

ve Ahmet Mithat Kaynakçası

haz. Nüket Esen

İletişim Yayınları, 2011, 230 s.

Ahmet Mithat Efendi’nin kırk yedi kısa metninin yer aldığı Beliyat-ı Mudhike (Gülünç Belalar) ile Karı Koca Masalı isimli eserlerinin bir arada sunulduğu bu çalışmanın bir diğer önemli tarafı da, son sayfaların “Ahmet Mithat kaynakçası”na ayrılması.

Kitabı yayına hazırlayan Nüket Esen, yıllar önce eline geçen Beliyat-ı Mudhike’deki hikâyelerin “oldukça hafifmeşrep, bazen de rahatsız edici” olduğunu görerek bir kenara koymuş; ancak sonrasında, bir yazarın zaman içinde tüm eserlerinin yayımlanması gerekir düşüncesiyle bu kara mizah denemelerini Latin alfabesine aktarmaya karar vermiş. Karı Koca Masalı ise, yine Nüket Esen’in çabalarıyla, zaten daha önce de yayımlanmıştı (Kaf Yayınları, 1999). Önceki basımda olduğu gibi, yer yer ağır bir dil kullanılan Karı Koca Masalı’nın sadeleştirilmiş metni de sunuluyor İletişim’in baskısında; farklı olansa, Nüket Esen’in zaman içinde birçok ayrıntıyı değiştirip düzelttiği kaynakçanın en güncel haliyle yer alması. Böylelikle Beliyat-ı Mudhike, Karı Koca Masalı ve “Ahmet Mithat Kaynakçası” başlıklı üç ana bölümden oluşan bir kitap ortaya çıkmış...

Aslı Solakoğlu

Hayata Yetişmek

Yitik Ülke Yayınları, 2011, 135 s.

Aslı Solakoğlu’nun daha önce, Adnan Özyalçıner ile birlikte, edebiyatta usta-çırak ilişkisini imleyen İç adlı bir ortak öykü kitabı yayımlanmıştı (Daktylos Yay., 2008). Hayata Yetişmek ise, çeşitli derlemelere de öyküleriyle katkıda bulunmuş olan Solakoğlu’nun ilk öykü kitabı.

Kitabın ismine de yansıdığı gibi, hayata yetişmeye çalışan insanların, daha çok da kadınların öykülerini okuyoruz; gündelik sıkıntıların, acıların, ölümlerin, bekleyişlerin, insanın iç dünyasındaki çalkantıların çizdiği sınırları aşmak artık ne kadar mümkünse... “Dünya dediğin bu işte! Döndükçe, başını da döndürüyor insanın. Sanki herkes aynı yöne dönmeliymiş gibi, aynı şeyleri yapmalıymış gibi...” Hayata Yetişmek’te bir araya getirdiği öykülerinden bazılarını da maden işçilerine, tersane işçilerine, tekel işçilerine, göçerlere ithaf etmiş Aslı Solakoğlu; yalnızca bu ithaflar sebebiyle değil, yazarın toplumsal konulara duyarlı tavrı öykülerinden de hemen fark ediliyor zaten.

Murat Uyurkulak

Bazuka

Metis Yayınları, 2011, 93 s.

Haklı olarak bir hayli ilgi gören Tol ve Har romanlarının ardından Murat Uyurkulak bu sefer bir öykü kitabı yayımladı. Bazuka, “aşk, yalnızlık ve şiddete dair hikâyeler” olarak nitelendirilmiş, ama kitabı yalnızca bu tanımlamalar çerçevesinde değerlendirmek haksızlık olur diye düşünüyorum. Özellikle ilk iki öyküdeki göndermeler, örneğine uzun süredir pek rastlanmayan bir inceliğe sahip. Reha Mağden’in Yazgıların Tableti adlı kitabına “naziredir” şeklinde tanımlanan “Tutkular Kitaplığı” ve Reha Mağden’e ithaf edilen “Kurtuluş On İki” adlı öyküler, bu kitabın hemen ardından yapılacak okumalara yön verir nitelikte, incelikli birer yol tarifi gibi. (Reha Mağden Yazgıların Tableti kitabında, gazeteci-yazar Ümit Deniz’in yarattığı gazeteci-detektif Murat Davman karakterine yeniden hayat vermişti; Murat Uyurkulak da, “Tutkular Kitaplığı” öyküsünde Reha Mağden’den yola çıkarak ele alıyor Murat Davman’ı. Zaten Mağden’in kitabı Agora Kitaplığı tarafından 2006’da yeniden basıldığında, önceki basımdan farklı olarak, son sayfalara Uyurkulak’ın bu öyküsü de eklenmişti.)

ed. Tim McLoughlin

Kara Brooklyn

çev. İmge Tan

Everest Yayınları, 2011, cep boy, 454 s.

Everest Yayınları “Kara” serisine Kara Brooklyn kitabıyla devam ediyor... Kara Manhattan kitabının hemen ardından, bir anlamda, civardan pek de uzaklaşmamış oluyoruz böylelikle. Editörlüğünü Tim McLoughlin’in üstlendiği bu derlemede de bu sefer Brooklyn’in belli bölgelerinde geçen polisiye, suç temelli yirmi öykü bir araya getirilmiş. Oldukça “karışık” bir yapıya sahip olan Brooklyn’in, böylesi bir kitap için biçilmiş kaftan olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Kitaba katkıda bulunanlar arasında Türkçede yayımlanan kitaplarıyla Ken Bruen (Londra Bulvarı, çev. Başak Bingöl, Sel Yayıncılık, 2010) ve Arthur Nersesian (Fuck-Up, çev. Sakıp Murat Yalçın, Pia Yayınları, 2006) gibi tanıdık isimler de var; ama birçok isimle de ilk defa karşılaşıyoruz. Daha önce yayımlanan Kara İstanbul ve Kara Manhattan kitaplarının ardından söylediklerimizi bir kez daha tekrarlarsak; orijinalleri New York menşeili Akashic Books tarafından yayımlanan “Kara” serisinden daha çok kitap var, umarız Everest Yayınları diğer kitapları da yakın zaman içerisinde Türkçede yayımlar. 

Stefan Zweig

Hayatın Mucizeleri

çev. Esen Tezel

Can Yayınları, 2011, 264 s.

Hayatın Mucizeleri, Stefan Zweig’ın I. Dünya Savaşı öncesinden II. Dünya Savaşı sonrasına kadar yayımlanmış öykülerinden bir seçki. İlk bakışta ismiyle, Zweig’ın İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar kitabını hatırlatıyor (çev. Kasım Eğit, Can Yayınları). İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar kitabında Zweig’ın, tarihin önemli anlarına ilişkin denemelerini okumuştuk; bir başka deyişle “on iki tarihsel minyatür.” Özellikle İstanbul’un fethiyle ilgili kısım oldukça dikkat çekiciydi. Osmanlı kuşatmasının başarısında sur kapılarından birinin yanlışlıkla açık bırakıldığından söz ediyordu Zweig; bir anlamda bir yazgıyı dillendiriyordu. İşte Hayatın Mucizeleri kitabındaki psikolojik çözümlemelerle derinleşen hikâyelerinde de yazar, tuhaf yazgıların savurduğu insanların izini sürüyor... Kitabın tanıtımında da belirtildiği gibi, “Savaş karşıtlarının ve kurbanlarının, hayatın baskısı altında ezilenlerin, her daim azınlıkta kalanların, beklenmedik tutkuların tutsağı olanların, kapana kısılan ruhların öyküleri bunlar.”

David Sloan Wilson

Herkes İçin Evrim

çev. Gürol Koca

Metis Yayınları, 2011, 385 s.

“Bu kitap evrimle ilgili büyük iddialar içeriyor: evrimin bir gün herkes tarafından kabul edilecek hale geleceği; temel ilkelerinin kolayca öğrenilebileceği; içerimlerini anladıktan sonra herkesin bu temel ilkeleri öğrenmek isteyeceği; evrimle dinin, halihazırda insanın iki zıt düşünce kutbunu oluşturan bu iki ezeli düşmanın ahenkle bir araya getirilebileceği iddialarını.” Kitabının hemen başında iddialı cümleleri kurmuş David Sloan Wilson, ama bir taraftan da oldukça basit bir çıkış noktası belirliyor bu iddialarını kanıtlamak için. Evrimi diğer disiplinlerle harmanlayıp günlük hayata uyarlamaya çalışmış yazar, ne de olsa evrimin halihazırda devam ettiği, dolayısıyla insanın günlük yaşantısında bunun etkilerini hissettiği düşüncesinden yola çıkarak. Bir başka deyişle, evrimin yalnızca dinozorlar, fosiller ya da insanların maymunlardan evrimleşmesiyle ilgili olmadığını, şu anda çevremizdeki dünyayı anlama yolunda bir anahtar işlevi görebileceğini de aktarmaya çalışıyor. Aynı zamanda insanlar arasında uzun zamandır özlem duyulan dayanışma ve işbirliğinin geliştirilmesine katkı sağlayacak bir kitap olarak da nitelendirilebilir Herkes İçin Evrim; çünkü Wilson’a göre evrim süreci, uyum gücü en fazla olan bireyden ziyade en iyi işbirliği yapan, en  sağlam dayanışmayı kuran grubun lehinde işliyor.

Chad Orzel

Köpeğinize Kuantum Fiziğini Nasıl Öğretirsiniz?

çev. Ebru Kılıç

Aylak Kitap, 2011, 248 s.

Aylak Kitap tarafından yayımlanan Chad Orzel’in kitabı, ilk bakışta, bir dönem oldukça ilgi görmüş olan Jostein Gaarder’in Sofie’nin Dünyası’nı hatırlatıyor (çev. Sabir Yücesoy, Pan Yayıncılık, 1995). 15. yaş gününü kutlamaya hazırlanan Sofie’nin posta kutusunda, ''Kimsin sen?'' yazılı bir kâğıt bulmasıyla başlayan ve eğlenceli bir şekilde felsefe tarihini aktaran bu kitaba benzer şekilde Chad Orzel’in kitabında da, bir hayli karmaşık olarak nitelendirilebilecek kuantum fiziği Emmy adlı sevimli bir köpekle yapılan sohbetler, daha doğrusu tartışmalar şeklinde aktarılmaya çalışılmış. Karşı karşıya kalınan kimi durumlardan yola çıkarak başlayan sohbetler yazarın ayrıntılara girmesiyle birlikte ilerliyor ve böylelikle kuantum fiziğinin belli başlı konularının üzerindeki örtüler birer birer kaldırılıyor. Konuları daha da anlaşılır kılmak üzere kitabın son sayfalarına önemli terimlerin kısa kısa açıklandığı bir sözlükçe de eklenmiş.