Gizlilik perdesi, kayıplar arttıkça sıkılaşıyor

-
Aa
+
a
a
a

The Independent22 Eylül 2003

Gittikçe daha fazla ABD askeri ve ailesi George Bush'tan cevap vermesini isterken, yetkililerden hiçbir yorum gelmiyor.

Gizlilik kültürü Irak'taki işgal yönetimine sökün etmektedir. Irak'ta her gün hayatını kaybeden sivillerin sayısını vermeyecekler. Iraklı çevirmenlerinin dün bir Amerikan askeri tarafından öldürülmesi hakkında hiçbir açıklama yapmayacaklar. Çevirmen, yeni Irak Kültür Bakanlığının resmi danışmanı olan İtalyan diplomatın önünde vurularak öldürüldü. Ve eski Irak Savunma Bakanı ve potansiyel bir savaş suçlusu olan General Sultan Haşim Ahmed'in, Irak'taki üst düzey ABD subaylarından biri tarafından nasıl "onurlu ve dürüst" olarak ifade edildiğini açıklayamayacaklar.

Perşembe günü, Bağdat'ın 100 mil batısındaki Kaldiya dışında kurulan bir pusuda en az üç ABD askerinin öldüğü ve üçünün de yaralandığı bildirildi (bölgedeki Iraklılar bu sayının sekiz olduğunu iddia ediyor). Ancak birkaç saat içinde, işgal yönetimi Tikrit'te Amerikan askerlerine düzenlenen pusuda aynı sayıda kişinin öldüğünü ve yaralandığını söylüyordu. Bu olay kısmen video filme alınmış. İşgal yönetimi önceki saldırıda yalnızca iki askerin yaralandığını söyledi.

Ve iki gün üst üste dün, MCI mobil telefon sistemi çöktü, aslında "Koalisyon Geçici Yönetimi" bakanları ve ABD güçlerinden tecrit ediliyordu. Bağdat'ta artan sayıdaki gazeteciler, güçlü bir biçimde korunan eski başkanlık sarayına yerleşen ABD valisi Paul Bremer ve yüzlerce yardımcısının olan bitenden habersiz olduğundan kuşkulanıyor. Iraklı çevirmen için bir soruşturma açılması sözü verilmesine rağmen, olayın detayları ABD askerinin şu anda Irak sivil araçlarının içinde oturanların düşman olabileceklerine dair en ufak kuşkusunda ateş açmaya tam yetkili olduğunu akla getiriyor.

İtalyan diplomat Pietro Cordone ve karısı Mirella'nın arabası Amerikan konvoyuna yaklaştığında, onlar Musul'u geziyorlardı. Bay Cordone'ye göre, cephane aracının içindeki makineli tüfekli bir asker Bay Cordone'nin şoförüne sollama girişiminde bulunmaması için işaret verdi. Şoför buna uymadı ve asker arabaya bir el ateş etti ve ön koltukta oturan çevirmeni vurdu.

Olay sırf Bay Cordone aracın içinde olduğu için bildirildi. Her gün Iraklı siviller ABD askerleri tarafından vurularak öldürülüyorlar ya da yaralanıyorlar. Yalnızca beş gün önce, Bağdat'ta bir kadın ve çocuğu, havaya ateş açıldığı için bir düğüne ateş açan ABD güçleri tarafından öldürüldü. 14 yaşında bir çocuğun da iki gün önce benzer bir olayda öldüğü bildirildi. Sonra Perşembe günü, Kaldiya'da kurulan pusunun sonrasında ABD askerleri tarafından birçok Iraklı sivil yaralandı.

Saddam'ın doğduğu kasabanın etrafında yapılan bir baskın esnasında, gerillalar yalnızca baskını yapan Amerikan askerlerine değil, Dicle nehri boyunca bulunan ABD üslerine de saldırdı. Bir Amerikalı sözcü bunun 4. Piyade Bölüğü askerlerine "eşgüdümlü" bir saldırı olduğunu söyledi. Bu olaydan sonra 40 kadar "askerlik çağında" kişi tutuklandı.

Günün en sıradışı olaylarından bir tanesi, General Sultan Ahmet'in, Kuzey Irak sorumlusu Tümgeneral David Petraeus'un kendisine, onu "onurlu ve dürüst" olarak tanımlayan bir mektup göndermesinin ardından bu Amerikan komutanına teslim olmasıydı. Teslim olması karşılığında - ya da teslim olmasını organize eden Kürt arabulucular böyle söylüyor - Amerikalılar ismini 55 en çok aranan Iraklılar arasından çıkarma sözü vermişler.

Ben, iri yapılı General Ahmed'i en son Nisan'da, Enformasyon Bakanlığında altın kaplı Kalaşnikof'unu sallarken ve Amerikalı istilacılara karşı ezeli bir savaş için yemin ederken gördüm. 1991'de Saffan'daki ABD - Irak ateşkesi sonrasında, Norman Schwarzkopf'u yenilen Irak güçlerinin askeri helikopterleri "resmi işlerde" kullanmalarına izin vermesi için ikna eden General Ahmed'di. Bu helikopterler daha sonra Saddam karşıtı Şiilere ve Kürtlere karşı yapılan acımasız baskınlarda kullanıldı. Sonradan, General Ahmed'in bir savaş suçlusu olarak suçlanması için çok fazla konuşmalar oldu, ancak General Petaeus'un bu fikri çöpe atmış gibi görüldü. General Ahmed'e gönderdiği oldukça sıra dışı olan mektupta "Birbirimizi bu savaşın farklı yanlarında bulsak ta, her ikimiz de aynı özellikleri taşıyoruz. Askerler olarak bizler üstlerimizin emirlerini takip ediyoruz. Bizler muhakkak politikacılarla ve bürokrasiyle aynı fikirde olmayabiliriz, ancak biz komuta birliğini ve liderlerimizi [aynen böyle] bir ortaklık içinde ve haklı sebeple desteklemeyi biliriz.” Şimdiye kadar Amerikalılar, ABD askerlerini öldüren Irak gerillaları üzerinde etkili olabilecek adamlara taviz verdi.

Galiba bir uzlaşma jesti olarak görüleceği zannedilen şey daha çok askeri zayıflık olarak anlaşılır - ki açıkça da budur. Tarihçiler de aynı zamanda, "liderlerimizi bir ortaklık içerisinde ve haklı sebeple destekleme" ifadesinin anlamı altında yatan şey üzerine uzun uzun düşünmek zorunda kalacaklardır. Düşünülen bu "liderler" Saddam ve Bush olmasın sakın?

Çeviren: Bahadır Çetinay