Gezegenin Geleceği: 62. Gün

Açık Dergi
-
Aa
+
a
a
a

6 Ekim 2009

 

Kopenhag İklim Zirvesine 62 gün kaldı.

 

Japonya, dünyanın bir numaralı kutup ayısı ürünleri ithalatçısı. Ancak kutup ayıları iklim değişikliği nedeniyle tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olması, ABD hükümetini harekete geçirdi. Dünyada bir yılda toplam satılan kutup ayısı kürkü sayısı 400 ile 700 arasında. Kanada en büyük ihracatçı, Japonya ise en büyük ithalatçı. ABD, kutup ayılarını tehlike altındaki türler listesine sokarak 2008’de bu ürünlerin satışını yasakladı. Şu anda ise Washington Sözleşmesi olarak da bilinen Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme’ye kutup ayısı ürünlerini de sokmak için çevre gruplarıyla beraber çalışmalar yürütüyor.

Öneri, gelecek Mart ayında Komisyon’a sunulacak. Yalnızca Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Grönland, Rusya ve Norveç’te yaşayan kutup ayıları, iklim değişikliği tehditlerinin bir sembolü haline geldi. Bilim adamları, kutup ayılarının soyunun tükenmesinin eriyen deniz buzullarının sonucunda yaşayacakları açlıktan kaynaklanacağını söylüyor.

 

Kutuplardan masa veya diz üstümüze geçecek olursak. Hatırlarsanız, Apple, Greenpeace’in “Daha Yeşil Elektronik Aletler Rehberi”nde en alt sıralarda olmaya daha fazla dayanamayarak, geçen hafta kendi web sitesinde tüm üretim süreci boyunca ne kadar karbon salımına sebep olduğunu anlatan bir rapor yayınlamıştı. Bu adımın üstüne Greenpeace Apple’ı tebrik etti. Greenpeace, Apple’ın toksik maddelerden uzaklaşmasını da büyük bir atılım olarak değerlendirdi. Apple, bir yıl önce üretim sürecindeki toksik kimyasal maddeleri çok azaltmıştı.

 

Daha Yeşil Elektronik Aletler Rehberi’nin son sayısında Apple, kırmızıdan yeşile doğru ilerleyerek 18 teknoloji şirketinin tam orta noktasına yerleşti. Nokia ise lider konumda. HP de toksik maddelerden ve PVC’den arındırılmış bir bilgisayar ürettiği için daha üst basamaklara çıkmayı hak etti. Bu arada bu raporun Apple’ın karbon salımına ilişkin açıklamalarından önce yayımlandığını da unutmamak gerek. Raporun esas amacı ise müşterileri bilgilendirerek, müşterilerin şirketlere daha yeşil teknolojiyle üretim yapmaları için baskı yapmasını sağlamak.

 

Amerika Birleşik Devletleri’nde tam 1000 Belediye Başkanı geçen Cuma yapılan ABD Belediye Başkanları Konferansı’nda bir araya gelerek sera gazı salımlarını Kyoto’da ön görülen seviyeye çekmek için bir anlaşma imzaladı. Bu belediye başkanları federal hükümete de baskı uygulayarak devletin sera gazı salımlarını 2012 yılında 1990 yılının %7 altına çekmesini sağlayacakları sözü verdi.

 

Konferansta Belediye Başkanlarının yaptığı lobi faaliyetleri sayesinde, federal hükümet, belediyelere 2010 yılında gerçekleştirecekleri enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji projeleri için tam 2.7 milyar dolar bütçe ayırdı. Konferansta, ülkedeki 100 büyük metropolün, ülkenin %75’ini barındırdığı, ekonominin ve enerjinin buralarda bulunduğu ve çözümün de buralardan geçtiği açıklandı. Bu metropollerin tümünün anlaşmayı imzaladığını da belirtmek gerek. Yerel yönetimin ulusal yönetimi etkilemedeki başarısını bir kez daha görüyoruz. Darısı Türkiye’nin başına.

 

Birleşmiş Milletler, nükleer programa ilişkin olarak Tahran’ın Batı’yla tartışmaktan vazgeçmeye başladığını açıkladı. İran, BM müfettişlerini 25 Ekim’de Fordu nükleer alanını gezmeye davet etti. Nükleer alanın varlığı, geçen haftalara kadar bilinmiyordu. İran, Fordu’da uranyumun %20 oranında zenginleştirileceği, bunun da nükleer alanın tamamen sivil amaçlarla kurulduğunun kanıtı olduğunda ısrarcı. Nükleer silah üretimi için uranyumun en az %90 oranında zenginleştirilmesi gerekiyor. İran’ın nükleer programını, hem insan sağlığı, hem de çevre üstündeki olası etkileri nedeniyle de yakından takip etmeye devam edeceğiz.

 

WWF, Berlusconi’ye çağrıda bulunarak, İtalya kıyılarını işgal eden toksik atıklara hükümetin derhal çözüm bulması gerektiğini bildirdi. WWF İtalya Ofisi, Berlusconi’ye hitaben bir mektup yazarak, atıkların geri dönüşümü ve güvenlikli biçimde saklanmaları için bir komisyon kurulması gerektiğini, bunun gerçekleşmesi için ihtiyaç duyulan kalifiye personel ile finansal kaynakların derhal sağlanması gerektiğini anlattı. Bu mektubun esas çıkış noktası ise, mafya tarafından batırılmasının ardından 12 Eylül’de Calabre kıyılarında bulunan ve çok sayıda radyoaktif varil taşıyan Cunsky gemisine dair hiçbir önlem alınmamış olması.

 

Greenpeace Kanada Alberta’daki Shell tesislerine karşı durmak bilmeden eylem üstüne eylem gerçekleştirmeye başladı...

 

Gezegenin geleceği için geri sayım devam ediyor, Kopenhag İklim Zirvesi’ne son 62 gün, siz de harekete geçin ve liderleri göreve çağırın.  Sağlıcakla kalın.

 

Dr. Uygar Özesmi - Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü