Gezegenin Geleceği: 49. Gün

Açık Dergi
-
Aa
+
a
a
a

 

19 Ekim 2009

 

Kopenhag İklim Zirvesi’ne 49 gün kaldı.

 

Geçen hafta, bu hafta sonu binlerce eylemcinin İngiltere’nin en büyük termik santralini kapatmaya hazırlandığından bahsetmiştik. Evet tam 24 saat boyunca eylemciler Ratcliffe-on-Soar Termik Santrali’ni kapattı. E.ON tarafından işletilen bu 2000 megavatlık iklim düşmanını durdurmaya kararlı insanların karşısına polis çıktı. Çocuğu olan her polisin de katılması gereken bu sivil itaatsizlik eyleminde, 80 eylemci tutuklandı. Geçen sene ise aynı bölgedeki eylem hazırlıkları 114 kişinin tutuklanması ile son bulmuştu. Yaralanan bir polis memuruna yardımcı olan eylemcilere ilişkin görüntüler ise içimizi ısıtırken, öte yandan polisin Orwell’in 1984 romanını anımsatan bir yoğunlukta fotoğraf ve video kullanması sivil hak örgütlerinin yoğun tepkisini çekti.

 

İngiltere’den devam edelim. İngiltere Sellafield nükleer santralinde, keskin nişancılar tarafından, bu güne kadar kaç kuş öldürüldüğünü santralde çalışanlar kolayca söyleyebilir. Yapmaları gereken tek şey bodrum katına inip devasa soğutucularda kaç kuş olduğunu saymak. Bu kuşların keskin nişancılar tarafından vurulmasının sebebi Sellafield’ın sularında yüzerek radyoaktif hale gelmeleri. Kuşlar atılamıyor çünkü nükleer atık olarak sınıflandırılıyorlar. Üstelik Sellafield’da üretilen tehlikeli çamurun temizlenebilmesi için robotlar kullanılıyor, çünkü bu temizlik için insan göndermenin imkanı yok. Bu robotların kullanıldığı tek yer ise Sellafield değil. İngiltere’de birçok nükleer santralde çamurlar böyle temizleniyor. Sonrasında robotlara neler oluyor acaba? Onlar da radyoaktif mi oluyor, onları temizlemek için de başka robotlar mı gerekecek? Bu sonu gelmez bir hikaye…

 

İşte bu nedenle Greenpeace, hükümetin nükleer santral planlarını tarihin tozlu raflarına göndermek için harekete geçiyor. Hedef, nükleer masala inanmadığını ve geleceğini nükleer riskler ile karartmayı reddettiğini haykıracak 1 milyon insanı bir araya getirmek!

 

Kirli, tehlikeli ve pahalı olduğu kanıtlanmış nükleer enerjinin Türkiye’de kullanılmasını istemeyen, hükümetin nükleer enerji planlarından bir an önce vazgeçmesini talep eden 1 milyon kişiwww.ilovvenuclear.org’da bir araya geliyor. Kampanyanın amblemi mutasyona uğramış bir kalp, sloganı ise “Nükleer ile yaşamaya hazır mısınız?”.

 

Bugüne dek yaşanan birçok örnekte de gördüğümüz gibi, nükleer enerji tehlikeli, pahalı ve kirli bir enerji türü. Nükleer enerji, nükleer lobinin yalanları ve ileri görüşlü olmayan politikacılar yüzünden her defasında bize asrın buluşu olarak sunuluyor. Genç ve büyük bir potansiyele sahip olan Türkiye’nin, kendisi gibi yenilikçi ve çağdaş liderlere ihtiyacı var. Gerçek ve çağdaş enerji çözümleri ise temiz yenilenebilir enerjiler ve enerji verimliliği çözümleridir.

 

Bugün herhangi bir reaktörde küçücük bir kaza bile yaşansa, büyük miktarda radyasyonun doğaya salınabilir. Normal işletim halinde dahi radyoaktif maddeler havaya ve suya salınmakta. Daha Çernobil’in hatırası hafızlarda iken hala pazarlanmak istenen bu “güvenilir reaktörler” masalına artık inanmak mümkün değil!

 

Öte yandan nükleer, ulusal enerji bağımsızlığını sağlamadığı gibi, ithal doğalgaz ve petrol gibi fosil yakıtlara olan bağımlılığı arttırıyor. Bu nedenle de  iklim değişikliği felaketi çözümünün de önündeki en büyük engellerden birisini oluşturuyor.

 

2008 yılında, krize rağmen büyümeye devam eden tek enerji endüstrisi yenilenebilir enerjilerdi. ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinde, doğalgaz, petrol ve nükleerden daha fazla kurulu güç gerçekleştirdi. Dünyanın toplam enerji kapasitesinin %6.2’sini, üretimin ise %18’ini oluşturuyor. 2008 yılında yeni yenilenebilir enerji kurulumu toplam kurulumun dörtte birini oluşturdu. Nükleer endüstrisi ise bir türlü tamamlayamadığı projeleriyle iki yıldır tek bir reaktörü bile hayata geçiremedi.

 

Nükleer enerji endüstrisi, artan iklim değişikliğine ve fosil yakıt fiyatlarına yönelik kaygıları kullanarak, nükleer enerjiyi iklim ve enerji güvenliği çözümü olarak sunmaya çalışıyor: Ancak eldeki rakamlar bu durumun aksini kanıtlıyor; planlanan nükleer santraller inşa edilirse Türkiye 2020 yılında, harcanan onca paraya rağmen daha fazla fosil yakıt alacak ve daha fazla karbon salımı yapacak.

 

Enerji Devrimi senaryosuna göre biliyoruz ki nükleersiz bir dünya mümkün. O dünyayı yaratmak ve yaşatmak için “www.ilovvenuclear.org”u ziyaret ederek, imzanızla kampanyaya destek verebilirsiniz.

 

Kopenhag İklim Zirvesi’ne son 49 gün, gezegenin geleceği için geri sayım devam ediyor – sağlıcakla kalın!

 

Dr. Uygar Özesmi - Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü

 

19 Ekim 2009 tarihinde Açık Radyo'da Açık Dergi programında yayınlanmıştır.