Gezegenin Geleceği: 26. Gün

-
Aa
+
a
a
a

 

11 Kasım 2009

 

Kopenhag İklim Zirvesi’ne 26 gün kaldı.

 

Obama, eğer ülkeler bir anlaşma yapmaya istekli olduklarını gösterirlerse Kopenhag’a katılacağını açıkladı. Ayrıca Kopenhag’a gitmesinin güçlü bir anlaşma yapılmasına yardımcı olacağını düşündüğünü belirtti. Haftalardır Kopenhag konusunda elimizde olmadan umutsuzluğa kapılmaya başladıktan sonra, bu haber iyi geliyor. Obama, ayrıca dünyanın en büyük iki sera gazı salım sorumlusu olan ABD ve Çin’in bir çerçeve çizmesi gerektiğinden de bahsetti. Bu çerçeve, sera gazı salımından sorumlu olan Avrupa ülkeleri ile Hindistan gibi diğer büyük ülkelerin de kabul edebileceği bir çerçeve olmalı. Barcelona görüşmelerinde, gelişmiş ülkelerin hukuken değil politik anlamda bağlayıcı bir anlaşma hedeflediğini görmüştük. ABD ise sera gazı salımlarını 2005 yılındaki seviyenin %17 oranında altına çekecek bir yasa geçirdi, ancak Senato %20 hedefliyor. Tabii her iki sayı da iklim kaosunu düzeltebilmek için yeterli değil. Obama’nın Kopenhag’a gitmesi, hem ülkesi, hem de diğer ülkeler adına iyi bir adım olacak.

 

Nükleer kabusun sona ermesi için bir başarı daha yaşıyoruz. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Nükleer Santral İhalesi Yönetmeliğinin 5. ve 10. maddeleri için yürütmeyi durdurma kararı verdi. Mersin Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer santral ihalesinde tek katılımcı vardı: JSC Atomstroyexport-JSC Inter Rao-Park Teknik Rus-Türk şirketler grubu. Kurul, bu kararla da kalmadı,  yönetmeliğin 7. maddesi için daha önce verilen yürütmenin durdurulması kararını da yerinde buldu. 

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği başta olmak üzere, bir çok Sivil Toplum Kuruluşu, Nükleer Yönetmeliği’nin iptali için davalar açmıştı. Mahkeme, durdurma kararını, yer tahsisi ve aktif elektrik enerjisi birim satış fiyatını oluşturma hakkında verdi, ayrıca onayladığı bir diğer durdurma kararı da yarışmaya katılacaklarda aranacak şartlar hakkındaydı. Bu şekilde, nükleer santral ihalesinin geçersiz hale geldiğini söylemek mümkün. Aslında tek katılımcıyla ihale devam ettirilemeyecekken sırf inat uğruna ihalenin devam etmesi, yüksek teklifler, hukuki karmaşalar, hepimizin aklını karıştırmak için yapılan girişimler, bu şekilde sonuçsuz kalıyor. Yıllardır topluma dayatılmaya çalışılan nükleer masal ortaya çıkmaya devam ediyor. Kirli, pahalı ve tehlikeli nükleer enerjiye karşı 1 milyon imza, 1 milyonluk aşılmaz bir güç oluşturmak için herkesi http://nukleer.greenpeace.org internet adresinde kayıt olmaya çağırıyoruz. Bir daha nükleer masal hortlamasın.

 

Bir Akdeniz haberiyle devam edelim. Greenpeace, Akdeniz’in korunmasına dair hazırladığı vizyon önerisinin sunumunu, Marakeş’te düzenlenen Barcelona Konvansiyonu BARCON 16. Toplantısı ile eş zamanlı yaptı. Akdeniz, aşırı ve tahrip edici balık avcılığı, kirlilik, kıyı alanlarının bozulması ve gittikçe artan iklim değişikliği etkilerinden yıllardır olumsuz etkileniyor. Greenpeace’e göre zaman geçtikçe telafi edilemez bir hasara yol açan bu durum, hükümetlerin bir an önce deniz rezervlerine etkisi olacak bir politika izlemelerini gerektiriyor. Bu açıdan, Barcelona Konvansiyonu Akdeniz için yönetim sisteminin çağdaşlaştırılması çabalarında temel taşı olmalı. Çünkü Atlantik Orkinoslarını Koruma Antlaşması ICCAT ve diğer balıkçılık yönetimi örgütleri, denizel kaynaklara karşı sorumluluklarını yerine getirmekte son derece başarısız oldular. Bu da açık denizlerde geniş ölçekli etkin bir deniz rezervleri ağı kurulmasını sağlayacak bir yönetim sistemine acilen geçilmesi gerektiğini gösteriyor. Greenpeace, bu sürece katkı sağlayacak bir girişimle Akdeniz’de acilen korunması gereken iki önemli açık deniz alanını belirledi; Balear mavi yüzgeçli orkinos yumurtlama alanı ve Sicilya Kanalı. Bu alanlar ile ilgili bilimsel verileri de Biyolojik Çeşitlilik Konvansiyonu’na ve Barselona Konvansiyonu’na sundu.

 

Sonuç olarak önümüzdeki altı hafta, denizlerin geleceği açısından çok önemli.  Çünkü bu süre boyunca, geleceği belirleyecek BARCON ve ICCAT toplantıları yapılacak. Bu konuda Türkiye’nin de harekete geçmesi gerekiyor.

 

Greenpeace, tüm okyanusların yüzde 40’ında tamamen korunan küresel bir deniz rezervleri alanı oluşturmak için kampanya yürütüyor. Aşırı avlanma ve yaşam alanlarının tahribatından uzak, temiz ve sağlıklı bir deniz yaşamı için bunlar temel kriterler. Sağlıklı denizler aynı zamanda iklim değişikliğinin yok edici etkilerine karşı ekosistemler üzerinde bir direnç yaratabilmeleri için de şart.

 

Sürdürülemez ekonomik etkinliklerimiz yüzünden Küresel iklim değişikliği ile gezegen her gün daha da yaşanmaz bir hale gelirken, Kopenhag İklim Zirvesi’ne son 26 gün, gezegenin geleceği için geri sayım devam ediyor. Sağlıcakla kalın!

 

Dr. Uygar Özesmi - Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü