Gezegenin Geleceği: +1 Gün

-
Aa
+
a
a
a

7 Aralık 2009

 

Bugün, Kopenhag İklim Zirvesi'nin ve İklim Orucu'nun ilk günü.

Dinlemek için: 

İndirmek için:mp3, 5.5 Mb.

 

Size Kopenhag’dan sesleniyorum. Zirvenin yapıldığı Bella Center’dan sadece birkaç yüz metre uzaktayım. Kopenhag zirvesinde Dünya liderlerini büyük bir sorumluluk bekliyor. Gerekli kararları almayan, insanlık için birincil önceliği olan iklim değişikliğine gereken önemi vermeyen dünya liderleri, insanlıktan özür diliyorlar. İklim değişikliğini durdurmak için şansları olmasına rağmen bu konuda bir adım atmayan iklim liderlerini 2020 yılında yaşlanmış olarak gösteren Greenpeace afişleri Kopenhag havaalanında billboardlarda. Dev afişlerde, Obama, Merkel, Sarkozy, Zapatero ve Brown, “Özür dilerim. Iklim değişikliği felaketini durdurabilirdik, ama yapmadık.” derken görülüyorlar. Greenpeace, Türkiye'de de, iklim için van minüt demeyen Recep Tayyip Erdoğan'ın 2020'deki halini gösteren bir afiş hazırladı. Saçları beyazlamış Erdoğan'ın pişman olduğu ve “Özür dilerim. Kopenhag'da iklim değişiklikliğini önleme şansımız vardı ama maalesef hiçbir şey yapmadık” dediği görülüyor.

 

Şimdiye kadar 100’ün üzerinde devlet başkanı zirveye katılacaklarını açıkladı. ABD yine müzakerelerden olumlu bir sonuç çıkmasının önündeki en büyük engel. Oysa ki oturup bekleme lüksüne hiçbirimiz sahip değiliz. Çünkü dünya iklimiyle, doğa ile müzakere yapılmaz. Erdoğan, hala Kopenhag’ın seyrine yönelik hiçbir açıklama yapma gereği duymayan birkaç liderden biri. Şimdi akıllardaki birinci soru şu: İklim değişikliği gibi ciddi bir meselede Erdoğan, sessizce oturmaya devam edip on yıl sonra bizlerden özür mü dileyecek, yoksa Türkiye ’nin ekonomik, çevresel ve toplumsal kaderini elinde tuttuğunu hatırlayıp Kopenhag’da güçlü bir ‘Van minüt’ sesi mi çıkaracak?

 

Zirveye doğru bakalım neler oldu. Maldivlerde su altında gerçekleşen bakanlar kurulundan sonra geçtiğimiz hafta, Nepal Bakanlar Kurulu, küresel ısınmanın Himalayalar'daki etkilerini göstermek için Everest'te bir araya geldi. Bakanlar Kurulu toplantısı, 5262 metrede gerçekleştirildi. Himalayalar'daki buzullar, alarm veriyor. Buzullar, o kadar hızlı eriyorlar ki, dağ eteklerindeki  kasabaları tehlikeye sokarak buzul gölleri oluşturuyorlar. Bilim adamları, gelecek 10 yıl içinde buzulların yok olabileceğini söylüyorlar. 1.3 milyar insanın su ihtiyacı ise, bu buzullardan kaynaklanan ırmaklardan karşılanıyor.

 

İklim Zirvesi'nden iki gün önce, Fransa Nuclear Phase Out Network, Kopenhag'da eylem yaptı. Açılan dev pankartta, binlerce insan “İklimi nükleerle bozmayın” diyordu. Amaç, bazı hükümetlerin nükleer enerjiyi iklim değişikliğinin çözümü gibi göstermesine karşı çıkmak. Çünkü, bir dizi ülke, yapılacak iklim değişikliği anlaşmasına nükleer enerjiyi bir sera gazı salım azaltımı mekanizması olarak koymak istiyorlar. Üstelik, bu ülkeler arasında Japonya, Kanada, Rusya, Hindistan, Afrika Grubu ve Fransa da bulunuyor. Nükleer enerjiyi destekleme sebeplerinin ise doğrudan veya dolaylı endüstriyel çıkarlar ya da prestij ve milli bağımsızlık gibi doğru olmayan ve konuyla alakasız fikirler olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu ülkelerde, halk, nükleer enerjiyi istemiyor. Hükümetler, kendi halklarının taleplerinin aksine hareket ediyorlar. Nükleere yatırılacak her bir euro yenilenebilir enerjilere yatırılsa, sera gazı salımı azaltımında 11 kat daha fazla başarı elde edilebilir. İklime sahip çıkmak ve iklim değişikliği için harekete geçmek üzere siz de http://www.ilovvenuclear.org adresinde bir radyoaktivist olun.

 

 
Bu da özür dileyen Başbakan Erdoğan

 

Dün geceyarısı 14 günlük iklim orucuna başladım. Bir yandan toplantıyı izlerken diğer yandan yaşamını sadece su ve tuzlarla sürdüreceğim. Dünya yok olmanın eşiğine gelmişken bugün birşey yapmam gerektiğini hissetim. Bütün sevdiğim insanların yakın zamanda acı çekmesine, hayatlarının tehlikeye girmesine, karşısında büyülendiğim doğal güzelliklerin yok olmasına seyirci kalmak zorunda kalabilirim. Bu durumda oğlum bana bundan 20 yıl sonra, baba sen iklim felaketine karşı toplumsal mücadele de ne yaptın diye sorduğunda ne söyleyebilirim? Bireysel olarak elimden sadece bu geliyor. İklim değişikliğinden en çok etkilenenlerin çektiği açlığı göze alarak belki onların dünyasını anlamaya çalışır ve bu adaletsiz dünyaya küçük bir pencere açabilirim. Her geçen gün daha çok insan iklim değişikliğine bağlı nedenlerle açlık çekiyor. Bu insanların hergün yapabildikleri tek şey hayatta kalmaya çalışmak. Kopenhag’da içi boş, yeşile boyalı söylevler çeken politikacılara değil, harekete geçen liderlere ihtiyacımız var. Durumun ciddiyetine dair biraz olsa da insanlarda duygusal bir tepki yaratabileceksem 14 gün aç kalmak sorun değil. Ama asıl sorunum petrol endüstrilerinin veya büyük şirketlerin çıkarları için süresiz olarak açlığa mahkum bırakılan insanlar.

 

Kopenhag İklim Zirvesi’nin ve İklim Orucu'nun ilk günü. Gezegen için mücadele sürüyor. Sağlıcakla kalın!

 

Dr. Uygar Özesmi, Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü

Gezegenin Geleceği dizisinin eski sayılarına ulaşmak için: