Dokuz üyenin beyin tomografisi

-
Aa
+
a
a
a

13 Haziran 2008Agos Gazetesi

'Dur De'cilerin açıkoturumunda genç kız sordu: "Güveneceğim şey kalmadı. Buradan nasıl çıkacağız?" Bu umutsuzluk boşuna değil. Çünkü, Anayasa'yı korumak için kurulmuş Anayasa Mahkemesi, Anayasa'yı ihlal etti. 148. maddeyi: "Yasaları … şekil ve esas bakımından, Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler… [Bu da] teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususlarıyla sınırlıdır." 367 olayını yaratmış bir mahkemenin şimdi de bunu yapması son derece doğaldı; biz çok şey beklemişiz. Beklemişiz deyince; acaba bu 9 üye doğru yaptı da biz yine saflığımızdan mı anlamıyoruz? Öğrenmek için, Ankara Üniversitesi'nin internet ağı üzerinden İbni Sina Tomografi Merkezi'nin bilgisayarlarına, orası üzerinden de karara oy veren 9 üyenin beyinlerine girdim. Dokuzunun da beyninde aynı metin vardı: "Üniversiteye türbanla girilirse ardından ilkokuldakiler de takar, üniversite profesörleri ve yargıçlar da takar. LAİKLİK ELDEN GİDİYOR. TBMM'den sonra bu adamları durduracak hat kalmamıştır. Durdurmak bize düşüyor." Hemen söyleyeyim: "İlkokuldakiler de takar…"ın vebali AKP'nin boynuna. Çünkü şunu net söylemesi lazımdı: "Biz sadece üniversite öğrencilerinden bahsediyoruz. Reşit olmaları şartıyla devlet hizmeti alanların giydiğine karışılmaz. Reşit olmayanlar ve devlet hizmeti verenler ise laik devletin kurallarıyla bağlıdır." Söylemediği için de, genel oya zaten güvenmeyen insanlara "din elden gidiyor"u başka biçimde tekrarlama imkânı verdi. 9 üyenin beyninde ikinci bir bölüme rastladım: "İsterse oybirliğiyle çıkmış olsun. Demokrasi var diye cahil yığınların oyu memleket kaderine hâkim olamaz. Anayasa iptale engel falan değil; 148'i yorum yoluyla aşarız. Esasa girmiyoruz; değişmesi yasak ilk üç maddeyi değiştirmek olduğu için şekilden iptal ediyoruz. Hem, CUMHURİYET'İ KORUYUP KOLLAMAK BENİM ANAYASAL GÖREVİM. ÜLKE SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA HUKUK MUKUK DİNLENMEZ. DEVLET OLMAZSA HUKUK DA OLMAZ, BİZ DE OLMAYIZ." Bu yazdıklarım orada da büyük harflerle yazılmıştı. Bölüm daha uzundu ama ben endişeye kapıldım, cihazı kapatıp çekildim. Artık, İbni Sina'daki teknisyen şüphelenir diye mi korktum, yoksa gördüklerimden mi korktum, şu anda tahlilini tam yapacak durumda değilim. Yukarıdan devrim, karşı devrim Agos'ta, Ağustos 2007'de de yazmıştım. Bugün 'Kadınlara Oy Hakkı!' mitingleri yapmamak için, işin başında iç dinamikleri Batıcı yasalarla tetiklemek zorunludur. Ama, bu zorlama ilelebet sürdürülemez. Toplumsal dinamikler harekete geçtikten sonra artık sabırlı ve tahammüllü olmak ve evrimi izlemek gerekir. Aksi halde bakın neler olur: 1) İç dinamik bir türlü olgunlaşmaz. DTP ve AKP devamlı hata yapıyor; biz bu insanlara bugüne kadar katılım olanağı tanımadık ki katılımcı olmayı becersinler. (Tabii, "Öğrensinler derken vatan elden gidiyor" paranoyak ezberini dinlemeye hiç mi hiç vaktim olmadığını hemen belirteyim). 2) Yukarıdan devrim yozlaşır ve düpedüz karşı devrime dönüşür (12 Eylül darbesi ve onun Türk-İslam Sentezi). 3) Halk her seferinde darbeye karşı oy verir, çünkü verdiği oy eşşek yerine konmuştur. 4) Barışçı değişim yolu tıkanır. Sistem kilitlenir. Genç kızlar bile "Güveneceğim bir şey kalmadı. Buradan nasıl çıkacağız?" demeye başlar. Sistemin kilitlenmesini önlemek için Anayasa'yı korumakla görevlendirilmiş olan Anayasa Mahkemesi'ne Türkiye'nin büyük ihtiyacı vardır. Zaten 367 skandalından fena yara alan mahkeme, bir de Anayasa'yı ihlal edince yurttaşın itimadını yitirme yoluna girmiştir. Genç kızın çığlığı bunun işaretidir. İtimat, maalesef bekâret gibidir; 1 kerede kaybedilir, 1000 kerede kazanılması şüphelidir. 1930 zihniyetiyle ülke yönetmeye kalkmanın 1839 öncesi zihniyeti güçlendirdiği artık idrak edilmelidir. Pijamayla üniversiteye girilir mi? Ben bunları yazarken telefon çalıyor. Efendiden bir zat: "Şimdi Kanal A'daki konuşmanızı dinledim. Çok hayal kırıklığına uğradım. Oysa ben size oy vermiştim. Nasıl savunursunuz türbanla üniversiteye girmeyi? Benim kızım pijamayla üniversiteye girebilir mi? Yarın ilkokullarda da başlar. Size oy verdiğime bin pişman oldum" diyor. Anlatmayı deniyorum. Mesela, "Ya Türkiye bir İslam devleti olsaydı da kızınızı türbansız sokmasalardı?" diyorum. Cevabı hazır: "İşte ben de onu diyorum ya; bunların amacı kızımı yarın türbansız sokmamak" diyor. Bir daha deniyorum. Hukukta "niyet"e ceza verilmez, diyorum. Bunları yaşayıp aşmak zorundayız, diyorum. Olmuyor. En sonunda, yapmamalıydım ama, yapıyorum. "Beyefendi, bana oy vermemeliydiniz. Çünkü ben dinciyim. İslamcıyım. Laik düzene temelden karşıyım ve onu yıkmak istiyorum. Sizi aldattım. Oy almam için aldatmam gerekiyordu. Kusura bakmayın lütfen" diyorum. Eve döndüğünde Feyhan'a anlattım. "Yapmadın değil mi, öyle demedin değil mi? Söyle demediğini" dedi. Dedim, dedim.