Doğru bildik! 'Uzak' ödülü aldı...

-
Aa
+
a
a
a

Bu yıl, heyecan açısından hayli sönük geçen Cannes Film Festivali, Türk Sineması açısından verimli geçti...

 

56’ncı festival başlarken görüşlerine baş vurduğumuz sinema eleştirmenleri ve bu konudaki uzman gazeteciler, Nuri Bilge Ceylan’ın UZAK filmi için, “Altın Palmiye’yi alamazsa bile ödül alır, çünkü yönetmen ayaklarını sağlam basıyor, filmin fotoğraf kalitesi çok yüksek ve oyuncular iyi yönetilmiş” demişlerdi.. Biz de bu görüşleri “Uzak ödüle yakın” diye okurlarımıza duyurmuştuk...

 

Nuri Bilge Ceylan 56’ncı Cannes Film Festivali Jüri Büyük Ödülü’nü ünlü pop yıldızı Sting’in elinden alırken yüzündeki onurlu sevinç ifadesini gizlemiyordu...

 

Ceylan, Yılmaz Güney’in ardından Cannes Film Festivali’nden ödülle dönen ikinci Türk sinema adamı oldu, Yılmaz Güney YOL filimi ile Altın Palmiye’ye ortak olmuştu...

 

Amerikalı yönetmen Gus Van Sant’ın Elefant (Fil) filmi ödülleri alınca, elbette sürpriz yaptı, çünkü eleştirmenler ödülün Dogville’e gitmesini bekliyorlardı.

 

En iyi erkek oyuncu ödüllerini de Uzak’taki rolleri ile Muzaffer Özdemir and Mehmet Emin Toprak paylaşınca salonda ağır bir sessizlik oldu, çünkü ödülle onurlandırılan Mehmet Emin Toprak, geçtiğimiz Aralık ayında bir trafik kazasında ölmüştü... Muzaffer Özdemir ise festivale gelmemişti. Nedeni mi? Özdemir kameralardan çok çekiniyor da ondan!...

 

Sertap Erener’in Eurovision’daki uluslararası başarısının hemen ardından, bir başka sanat dalında daha sanatçılarımızın ödüllendirilmesi elbette Türkiye’nin tanınması açısından çok önemli bir gelişme.

 

Cannes Film Festivali dünyanın her köşesinden gelmiş 4500’ün üzerinde gazeteci tarafından izlendi ve ödül töreni de dünyanın pek çok televizyon kanalı tarafından naklen yayımlandı. Tüm haber ajansları da Nuri Bilge Ceylan’ın, Türk Sinema adamının başarısını anında tüm dünyaya duyurdular...

 

İranlı yönetmen Samira Makhmalbaf festivalde jüri ödülünü aldı, ancak bu onun beklentisi değildi. Makhmalbaf Altın Palmiye’yi beklediğini davranışları ile hiç gizlememişti, ödülünü dünya kadınları adına aldığını söyleyerek filmi ile başlattığını misyonunu sürdürdü...

 

Bu yıl ünlü sanatçı Jeanne Moreau Cannes Festivali onur ödülünü aldı.. Fransız sinemasının ünlü sanatçılarının ödül bulamadığı festivalden, The Time of the Wolf filmi ile ödül arayan Isabelle Huppert ve Dogville ile şansını zorlayan Nicole Kidman da ödülsüz ayrıldı. Jüri Japon sinemasına da ilgi göstermedi...

 

Cannes Film Festivallerini izleyen gazetecilerin nefes aldıkları “basın odası” da bu yıl, paralı bir kahvehaneye dönüştürülmüştü.

 

Son yıllarda “sineğin yağını süzüp paraya çevirmeye çalışan” festival yönetimi, gazeteciler için “Le Bistrot Jean Cocteau” adıyla bir Café açmışlardı. Önceki yıllarda kalitesiz bir kahvenin ve uyduruk, konsantre bir meyva suyunun ikram edildiği, ama gazetecilerin buluştuğu “basın odası” yerine açılan bu mekanda, festivali izleyebilmek için canını dişine takan pek çok basın mensubundan bir kahve için, sokaklardaki kahvehanelerden daha çok, yani 1,50 € isteniyordu. Küçük bir şişe suyun 2,50 € ya satıldığı Jean Cocteau’nun adı verilen café doğal olarak çok ilgi çekmedi...

 

Jean Cocteau 1953-54 yılları arasında festivalin başkanlığını yapmış, Fransa’nın 20’nci yüzyıl sanat yaşamında önemli yeri olan bir film yönetmeni, şair, romancı, ressam, oyun yazarı ve heykeltraş...

 

Cannes Film Festivali, kırmızı halısını toplarken, festivalle paralel olarak açılan film pazarı da toparlanıyor. Bu yıl “Pazar” da hayli sönük geçti, satışlardan çok memnun olmayan filmciler umutlarını, SARS hastalığının olmadığı ve anlamsız savaşların ülkeleri yok etmediği bir dünyaya sakladılar...