Başka Türlü Dünya Mümkün!

-
Aa
+
a
a
a

3 Şubat 2006NTVMSNBC

2 bin 500 örgütten 19 bin delegenin hazır bulunduğu forumun iyi işleyebilmesi için, 3 bine yakın gönüllü, forum bölgelerinde katılımcılara yardımcı olmaya çalıştılar.

Foruma paralel olarak düzenlenen Dünya Parlamenterler Forumu, Dünya Yerel Yönetimler Forumu gibi geniş katılımlı etkinliklerin düzenlediği 6. Çok Merkezli Dünya Sosyal Forumu'nu 4 bin 900 gazeteci izledi. Foruma en yüksek katılım ise başta ev sahibi ülke Venezuela'dan olurken, bunu Kolombiya ve Brezilya takip etti.Yaklaşık 100 örgütten oluşan hazırlık komitesinin aldığı kararla, seneye Kenya'nın başkenti Nairobi'de düzenlenmesine karar verilen Dünya Sosyal Forumu, bu yıl yaşanan her türlü olumsuzluklara ve organizasyonel problemlere rağmen, her sene olduğu gibi bu sene de küresel sivil toplumun yoğun deneyim ve fikir paylaşımlarına ve somut önerilere de karar verdikleri açık alanlara imkân sağladı.Forumda artık iyiden iyiye hissedilen, hatta Venezuela Başkanı Hugo Chavez'in de bir şekilde dahil olduğu ideolojik ve yöntemsel tartışmanın merkezine yerleşen konu ise Forum'un politik bir örgüte ve perspektife er geç kavuşması gerekliliği ile sürecin daha yavaş olması ve forum alanın deneyim paylaşma, fikir alış verişine açık, katılımcı ve kapsayıcılığı öncelemesi gerekliliği arasına yerleşen iki farklı görüş idi. Ki bu tartışmanın daha çok süreceği aşikâr.Öte yandan, tüm bu tartışmaların yanında DSF zemini, gittikçe artan "ağ" oluşumlarına, genel kampanyalara, eylem organizasyonlarına da karar vermeye başladı. Forumdan önce de var olan ama forumla genişleyen, forumda önerilip kabul edilen kararlar sonunda 2006 senesinin, Mart ayından başlayarak oldukça hareketli geçeceği gözüküyor. Misal; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Code Pink (Kod adı Pembe) adlı örgüt, "Kadınlar savaşa hayır diyor" başlığı altında toplaya geldikleri imzalarını dünyanın bir çok köşesindeki ABD elçilik ve konsolosluklarına "takdim edecekler". Misal; Toplumsal Hareketler Asamblesi'nde alınan karar ışığında; 18 Mart, tüm dünyada Irak'taki ABD işgalinin ve savaş politikalarının protesto edileceği gün olacak. Bu tarihten, yaklaşık bir hafta sonra da Kahire, Mısır'da 24-27 Mart tarihlerinde, ABD işgaline ve savaşa karşı 5 gün sürecek bir konferans düzenlenecek.İki kampanyadan daha bahsedip, mevzuya devam edelim: 17 Kasım'da düzenlenecek olan Dünya Öğrenciler Günü'nde, parasız, halkçı ve seküler eğitimin savunulması ve ABD'li aktivist Ariana Flores'in önerisi ile: "Katil Coke" kampanyası ve protestosu. Yani, kısaca Kolombiya'da 8 sendikacının öldürülmesinde parmağı olduğu ve işçi haklarını ihlal ettiği konusunda ciddi iddialara muhatap olan Coca-Cola şirketinin protesto edilmesi.Temsili ettiği kesimler ve aldığı kararların yürütülmesi noktasında son derece etkili olan Toplumsal Hareketler Asamblesi'nde ise bazı kabuller ve kabuller doğrusunda politikalar da tekrarlanmış oldu. Sonuç bildirgesinde Asamble, küresel sivil toplumu; "Su, toprak, enerji gibi kaynakların kamu malı olduğu, dolayısıyla halklara ait olduğunun bilinciyle iletişimin, sağlık hizmetlerinin ve eğitimin özelleştirilmesine şiddetle karşı çıkmaya, daha somut ve güçlü politik perspektif geliştirmeye ve ulusötesi örgütlere karşı direkt somut eylemler organize etmeye, bu nedenle başta G8'lerin St. Petersburg, Rusya'da düzenleyecekleri toplantı olmak üzere, IMF ve Dünya Bankası'nın düzenleyecekleri yıllık toplantıları protesto etmeye" çağırdı. Aynı bildirgede "Latin Amerika'da toplumsal hareketlerin serbest ticarete, militarizme, özelleştirmeye ve ulusal kaynaklarla gıda bağımsızlığının savunmasına dair tepki ve mücadelede patlama yaşandığının ortaya çıktığı ve bu hareketlerin, Bolivya'da olduğu gibi halk mücadelesinin bağrından çıkardığı politik alternatiflerle iktidara yürüdüklerini" belirtilirken, "iktidarın alınmasıyla sonuçlanan bu sürecin halk mücadeleleri, toplumsal hareketlerin ürettikleri politik alternatiflerle ortaya çıktığının 'zinhar' unutulmaması, bundan hareketle iktidarların bu hareketlere politik ve programatik otonomi sağlamaları" gerekliliğinin de altı çizildi.Forum, Venezuela'da düzenlenince, herkesin aklındaki en mühim soru, DSF'nin sert prensiplerine rağmen bir devlet başkanının forumla nasıl ilişkiye gireceği idi. Belli ki uyarılar yapılmış, Chavez'de prensipleri oldukça ciddiye almış. Forum başladıktan 4 gün sonra, sanki Chavez, DSF'nin bağımsızlığına ne kadar önem verdiğinin altını çizmek istercesine, konuşmasını şehir merkezinden oldukça uzak olan Poliedro'da yaptı. Bendeniz, diğer iki (kendimce önemli atfettiğim, önceden kararlaştırılan) söyleşi nedeniyle Chavez'in konuşmasını izleyemedim. Bu yüzden konuşmanın öne çıkan kısımlarını aktarıyorum: Forum'un, devrimci turizme dönme potansiyeline karşı olarak emperyalizme, neoliberalizme ve serbest ticaret antlaşmalarına karşı güçlü ve enternasyonel politikalar üreten bir merkez haline dönmesinin gerekliliğinden bahseden Chavez, "Katılımcıları, DSF'yi mücadelenin aracıyı olmaya dönüştürmeliler" diyerek sözlerine devam etti. Beklendiği gibi konuşmasının büyük kısmını "Bush'a ve ABD'nin saldıran politikalarına" ayıran Venezuela'nın "sosyalist" başkanı, bir Venezuelalı roman kahramanına atfen "Bay Tehlike" olarak adlandırdığı Bush'u dünyanın en büyük teröristi ilan etti. Bush yönetiminin de tarihteki en ahlaksız, kanlı, katliamcı bir imparatorluk olduğunu söyleyen Chavez, kendisini coşkuyla dinleyen 15 bin kişinin "Bush'a hayır", "Bush defol" sloganları eşliğinde Guantanamo'da ve Avrupa'daki CIA işkence hanelerinde olanlar ortadayken ABD başkanının hangi yüzle insan haklarından bahsettiğinin de altını çizdi. Konuşmasının sonunda DSF katılımcılarına ABD yönetimini kınamalarını salık verirken, ABD halkını bu işin dışında bırakmalarını, çünkü gezegeni kurtarmak için onların katılımının son derece önemli olduğunu söyledi ve ekledi: "ABD emperyalizmini bu yüzyılda kesinlikle tarihe gömeceğiz."Öte yandan, dışardan gelen forumcular Venezuela'daki mevcut siyasi gerginlikle, Brezilya'nın en büyük sendikalarından Força Sindical'ın düzenlendiği toplantı vesilesiyle fiziken de tanışmış oldu. Amerikalı ve Avrupalı sol ve sosyal-demokrat sendikalardan sonra Venezuela'nın en eski sendikalarından olan Venezuelalı İşçiler Konfedarasyonu (CTV) başkanı Manuel Cova sahneye geldiğinde yer yerinden oynadı. Cova ve örgütü Chavez karşıtı muhalif cephe Demokratik Koordinatör'ün (CD) katılımcısı olmanın dışında 2002'deki Chavez karşıtı bir günlük darbeye katılmak ve öncesinde grevler örgütlemekle tanınıyor. Hal böyle olunca, Cova daha konuşmasına başlamadan "Faşist, defol" sloganları ile karşılanıyor ve salonu korumalar eşliğinde terk etmek zorunda kalıyor.Velhasıl, bu forumu da bütün dil ve mekân zorluklarına rağmen bitirmiş olduk. Başta, Chavez karşıtı cepheyle temas ve söyleşiler vesilesiyle edindiğim muhalif tutumun, Caracas'ın oldukça büyük bir bölümünü kaplayan ve son derece kötü koşullarda hayatın sürdüğü gecekondu mahallelerine yaptığım ziyaretler, birkaç Chavist akademisyen ve Caracas'ta yaşayan yabancılarla yaptığım muhabbetler nedeniyle forumun sonunda Chavez'e ve yaptıklarına olan sempatiye dönüştüğünü itiraf etmem gerekecek. Her türlü iç ve dış engellemelere rağmen, özellikle, gecekondu mahallelerine, gençliğe, sosyal hayata, eğitime, sanata, sağlığa ve en önemlisi Latin Amerika'nın ezik onuruna değen "mucize el" son derece iyi hissediliyor. Sefalet devam ediyor, güvenlik ciddi sorun, işsizlik azalmamış, sokak satıcıları artmış ama Venezuela'nın ezilenleri hayatlarının Chavez sayesinde değiştiğine ve daha da değişeceğine inanıyor.Dünya Sosyal Forumu ise, geçen yıllardaki etkisinde gözükmemesine rağmen, önündeki yıllara umutla bakıyor. Çünkü "ütopyalarından ve umutlarından başka donanacak silahlarının" olmadığını biliyorlar. Bazen sınırlarını zorlasalar da "Gerçekçi olup imkânsızı istiyorlar". Çünkü neoliberalizmin son dönem politikaları nedeniyle artık gezegenin de isyan bayrağını açtığını biliyorlar. Ve biz de bu "tekne"den başka binecek teknenin olmadığında hemfikiriz."Başka türlü dünya mümkün!". En azından buna inanarak "başlamak" mümkün.