Bana Göre...

-
Aa
+
a
a
a

Ekonomi, hukuk ve diğer hiçbir konuda uzman değilim. Bu konularda üstat olan kişiler ve sayın okurlar lütfen söyleyeceklerimi ahkâm kesme olarak algılamayın. Sadece “bana göre” özelleştirme kavramının anlamını sizlerle paylaşmak istedim.

 

Bana göre özelleştirmenin temel mantığı devletin bir malı elinden çıkarıp para kazanması değildir. Özelleştirme, devletin ticari faaliyetlerden çekilerek, kural koyan ve denetleyen, sadece gerçek anlamda  toplumsal yönetim fonksiyonlarını üstlenen bir organizasyon olmasını sağlamak, ticaretin siyasallaşmasının ve bunun sonuçlarının en baştan önlenmesi demektir.

 

Özelleştirmeye bu açıdan bakarsanız eğer;

 

Kâr eden kuruluşun özelleştirilememesi gibi bir mantık olamaz. Kâr eden, devlete hiçbir yük getirmeyen bir kuruluş, örneğin şu sıralar çok gündemde olan Tüpraş rahatlıkla özelleştirilebilir.

 

Özelleştirme yapılırken, bırakın bir sürü milyar Doları, hiç para alınmayıp alıcıya hibe bile edilebilir özelleştirilecek şey her ne ise.

 

Emtiastatüsünde olan her şey satılabilir. İster fabrika, ister isim hakkı. Bir ülkenin doğal varlığı dışında (göller, denizler, ormanlar) sanırım her şey satılabilir.

 

Özelleştirmenin mantığı ne pahasına, kime olursa olsun ver gitsin değilse eğer, o zaman amaç sadece mülkiyet değişimidir. Yani fabrikayı al, yık, üstüne apartman dik değildir. Fabrikanın mülkiyetinin devletten serbest girişimciye geçip faaliyetinin gelişerek devam etmesidir amaç.

 

Özelleştirme ver gitsin diye yapılmıyorsa eğer, o zaman özelleştirmeden önce hukuki alt yapının hazırlanması gereklidir. Hukuki alt yapı sadece “ver kurtul” mantığında bir yapı değil, gerçekten objektif, adil, ticaret kurallarına uygun olmalıdır. Şekil ve içerik olarak tüm özelleştirme sürecini kapsamalıdır ki daha sonra özelleştirilen emtia en basit şekil şartı nedeni ile geri dönmesin.

 

Özelleştirmede bu temel kavramları doğru kabul edersek  o zaman;

 

Bir emtianın değerinin ölçülememesi olası değildir. Ülkemizde bir devlet işletmesi ne kadar kötü yönetilirse yönetilsin en azından bir muhasebe kaydı tutulmuştur. Bu durumda belirli bir tarih itibariyle o işletmenin fiili bilanço değerini somut bir şekilde saptamak olasıdır.

 

Daha soyut olduğu iddia edilebilirse dahi bir işletmenin marka değerini de saptamak olasıdır.

 

Bir işletmenin satış değeri teorik olarak ilk aşamada en az bilanço değeri ile marka değerinin toplamı olmalıdır.

 

Ancak teorik olarak olması gereken değer pratikte geçerli değildir. Bir başka deyişle bu işletmenin devlet elinde kalmasının maliyeti hesaplanmalıdır. Faaliyeti devam ettirebilmek için yapılacak yatırımın bedeli ve bu yatırımın geri dönüş süresi nedir? Bu bedel ve süre harcanmaya ve beklenmeye değer midir? Yatırım yapıldıktan sonraki işletme maliyeti ve beklenen kâr beklenilmeye ve harcanılmaya değer midir ? Bu maliyetler  sonucu olumlu ya da olumsuz yönde etkileyecektir.

 

Özelleştirmeye girecek kuruluşların mevcut iştigal sahaları ve fiilen yaptıkları işlerdeki başarıları nedir? Örneğin devlet bankalarını başarısızlıkla suçlarken özel bankaların devletleştirildiği bir ülkede mülkiyet devri sadece ödenecek bedele göre yapılabilir mi? Seçime girecek firmaların firma değerleri (maddi varlık, yönetim becerisi vb.) kriterler arasında mutlaka olmalıdır.

 

Özelleştirilecek firmanın hiç özelleştirilmeseydi ve hiçbir yenilik yapılmasaydı bile, sadece olduğu gibi var olmasının getirdiği katkı ve değer hesaplanmalıdır. Bu bedel maliyeti etkilemelidir. Örneğin piyasada tekel olan bir kuruluş zaten öyle ya da böyle ürününü satıp kâr ediyorsa değeri yüksektir.

 

Özelleştirilecek firmanın gelecek beklentisi iyi, ama ancak şu anda sadece işletme sorunu yaşıyor ise satış değeri yüksektir.

 

Peki sayın okurlar siz de eğer “bana göre” olan bu fikirlere katılıyorsanız, bu ülke özelleştirmeyi bırakın, özelleştirmeyi tartışmanın neresindedir sizce?

 

Siz, benim gibi sıradan bir insanın anlayacağı şekilde, firmanın emtia ve marka değerinin ne olduğunu ve kısaca bahsettiğim öngörülebilir, hesaplanabilir artı ve eksi maliyetlerin bu bedel üzerine eklenerek (eksi veya artı yönde)  özelleştirmenin yok etmeye değil geliştirerek yaşatma amacına yönelik değerinin herhangi bir yerde açıklandığını gördünüz mü? Sizi bilmiyorum ama ben pek görmedim.

 

Biz ya sanki “vatan toprağı elden gidiyor, satılmaz” diyoruz, ya da tersine “her ne pahasına olursa olsun gitsin” diyoruz. Oysa bunların her birinin hesaplanması mümkün. Önemli olan niyetimizin ne olduğu? Bedava vermenin bile bir mantığı vardır ? Ama biz o hesabı gerçekçi olarak yapıp anlatabiliyor muyuz bilmiyorum.

 

Amacımız gerçekten mülkiyeti devredip, işletme hayatiyetini verimli olarak sağlamak ise, bunda ne kadar başarılıyız diye iyi düşünmeliyiz.

 

Bir de unutmamamız gereken bir nokta var; özelleştirme yapılan alanlarda özel sektör ne kadar başarılı? Başarıyı lütfen sadece kâr eden kuruluşları gösterip bak onlar kârlı demeyin. Kâr başarının içinde sadece bir noktadır. Yurt dışına fason dikiş dikip para kazanan firma da kârlıdır. Başarı anlayışımızın da değişmesi gerekiyor.