Amerikalı Bir Büyükanne

-
Aa
+
a
a
a

Ülke çapında Granny D olarak bilinen Doris Haddock, 94 yaşında Amerikalı bir büyükanne. 1999 yılında, 90 yaşındayken, ülkede mali bir reform yapılması amacıyla başlatılan bir kampanyaya destek olmak için, tüm Amerika'yı batıdan doğuya yürüyerek geçti. 2004 seçimlerinde senato adayı olan Doris Haddock, 1960 yılında, eşi James Haddock'la birlikte, Alaska'da yapılacak hidrojen bombası denemelerini önleyerek bir Innuit balıkçı köyünü kurtaran aktivist bir gruba dahildi.

 

Son seçimlerde, çalışan kadınları seçmen olarak yazılmaya ikna etmek amacıyla, ülke çapında kilometrelerce seyahat etti.

 

Pek çok sivil toplum kuruluşunun, ödüllerine ve evlenmeden önce 3 yıl devam ettiği  Emerson College'in fahri diplomasına da sahip olan Doris Haddock, hayatı boyunca muhalif tavrını sürdürmüş olan, insan hakları ve barış yanlısı bir aktivist.

 

Doris Haddock, çeşitli vesilelerle pek çok konuşma yapmış. 27 Eylül 2002 tarihinde yaptığı bir konuşmada şöyle diyor: "Eğer Amerikan halkı, siyasi açıdan bir anlam ifade edecek iki kampa bölünecek olsaydı, bu muhafazakârlara karşı liberaller değildir. Bu iki saf, olan bitenin farkında olanlara, uyuşturulmuşlardır."

  

Doris Haddock, Bush'un ikinci başkanlık dönemine resmen başlaması nedeniyle yapılan, gösterişli yemin töreninin protesto gösterileri sırasında, Washington'da Malcolm X Parkı'nda bir konuşma yaptı. Konuşmanın tam metni şöyle:

 

20 Ocak 2005

 

Çok teşekkür ediyorum. Burada olduğum için çok mutluyum ve 95. yaş günümü kutluyorum. Ben sahneye alışık değilim ve bunu yaparken zorlanıyorum, ancak bu sabah sizlere çok önemli bir şey söylemek istiyorum. Bu hafta Dr. King'i andık. O'nu andığımızda geçmişteki tüm diğerlerini de anmış oluyoruz. Bize diğer tüm insanî güçlerin üstünde olan aşkın politik aygıtlarını verenleri de. Gandi bize, şiddet içermeyen uzlaşmazlığın doğru kullanıldığında her zaman kazanacağını gösterdi. Bize hatırlamamız için beş ilke verdi. İlki; gerçeklerle uğraştığından emin ol! Araştırmalarını yap, işin uzmanlarını getir! Söylediğin sözün doğru olduğunu konuşmaya kalkmadan bil! İkinci olarak, gücü elinde tutanlardan, sorunları çözmelerini iste ve onlara harekete geçebilecekleri zamanı tanı. Yapabileceklerinden fazlasını onlardan isteme. Üçüncü olarak halkın görüşünü anla. Meseleyi hızla paylaş. Dört! İktidardakiler çözüm bulamadıysa, ahlakî  değerlerini kişisel fedakârlıkla dışa vur. Dikil! Adaletsizliğin karşısına kendi bedenini siper et. Diğerlerine zarar vermemiş olman, toplumu iyiliğe ve eylemliliğe götüreceğini ve de senin ahlakî cesaretini kanıtlar. Eğer hâlâ kazanamamışsan, senin fedakârlığın yetersiz kalmış demektir. Beşinci ilke! Bir önceki ilke senin için konuya hakimiyet sağladığından, diğer tarafa da inancını söyleme hakkı vermelisin. Çünkü onları da sevmen gerekir ve onlarla yine karşılaşacağız.

 

Bizim kazanacak gücümüz var. Bizim komşularımızı ve gezegenimizi kurtararak adalete hizmet edecek gücümüz var. Ama zafer bizim cesaretimiz ve ödediğimiz bedeller sonucu kazanıır ancak. Eh! Bizim kendi dertlerimiz var. Isınan bir gezegen, adil olmayan bir savaş. Başka yerlerde insanlara ve çevreye büyük zararlar vermiş uzun bir politikalar listesi. Biz dersimize iyi çalıştık ve gerçeği biliyoruz! Yanlışların değişmesi için imza topladık ve bekledik. Dünyaya anlattık, böylece başka bir çokları da bize katıldı. Şimdi sırada bizim için ne olduğunu biliyoruz ve bu 4. ilke; bizim fedakârlığımız! Daha sonra büyük büyük torunlarımız dönüp geçmişte bize baktığında, "Evet! 21. yüzyılın ilk yıllarında normalin üstünde bir cesaretle en kötü zamanları atlattılar" diyecekler. Onlar, sonsuza kadar yaşayamayacaklarını biliyorlardı ve hayatlarının bir anlamı olmasını istediler. Onlar, Amerikan demokrasisi ve direnen gezegenin hayatı ve cesaretleri sayesinde bunu başardı diyecekler. Çevrelerindeki diğer insanlar büyük yalanlarla uyurken onlar uyanıktı diyecekler! Onlar olanları gördü ve harekete geçti. Karşılarındaki bütün o büyük güçlere rağmen kazandılar! Onlar ormanları ve dağları ve okyanusları ve rüzgârları ve havayı ve anayasayı ve özgür yaşamı kurtardılar. Onlar kadim dünyanın adil bir dünya oluş umudunu kurtardılar; barış içinde bir dünya umudunu. Her bir ulustan toplumun, insanının potansiyelinin en iyi şekilde anlaşılacağı bir dünya umudunu. Heyy! Biz nerede olduğumuzu ve kime karşı dövüştüğümüzü biliyoruz. Ben hapishanede bulundum ve bu o kadar da kötü değildi. Bir çoklarınızın o hücrelere girdiğinizi biliyorum. O kokuşmuş betonlarını, kurşunlarının ve gazlarının kokusunu biliyorsunuz ve o kadar da kötü değil. Özgürlüğümüzü ya da gezegenimizi kaybetmemizle karşılaştırdığımızda o kadar da kötü değil!

 

Büyük felaketin güçlerinin limuzinleri burada olacaklar! Ama onlar gerçek bir kuvvete sahip değiller. Güç her zaman insanların kalbinde ve elinde olmuştur. Bütün değiştirme kuvveti tarih ve inanç tarafından cesareti olana verilmiştir. Yani biz de karanlıkla aydınlık, korkuyla sevgi arasındaki büyük kavgada yaşama sevinci ve yardımlaşmanın birlikteliğiyle yerimizi aldık. Diğer tarafa oy vermiş ya da hiç oy vermemiş komşularınızla tanışın. Hangi kumaştan olduğunuzu görün! Sevgi, adalet ve hayat için ne yapabileceğinizi! Kazanmamız için sadece bir kaçının daha sevgi, adalet ve hayatları adına bizim tarafımıza geçmesi gerekiyor. Biz cesaret, güzellik ve nezaketle dolup taşmadıkça, en önemlisi de bizler sevgiyle dolup taşmadıkça harekete geçmeyeceklerdir. Onları böyle etkileyeceğiz. Bundan sonra cesaretimiz, son noktasına kadar bu savaşı ve çıkacak savaşları bitirmek, toprakları, insanlarını ve gezegenimizin hayatını kurtarmak için kullanmalı. Kalbimiz sevgiyle doluyken ve gözlerimiz daha iyi bir Amerika ufkuna çevrilmişken, hayatımızı anlamlı bir biçimde değiştirmek için tarihin bize emrettiğini şimdi yapacağız! Hepinize inanıyorum, teşekkürler!

 

 

http://www.grannyd.com/

Çeviren: Avi Haligua