Aklıma Gelenler - 16

-
Aa
+
a
a
a

Fazıl Say’ın geçen Pazar günü (8.12.2002) Milliyet – Pazar ekindeki söyleşisindeki sarf ettiği sözler pek çok çevrede (müzik konusunda uzman olan/olmayan herkes tarafından) tartışıldı ve tartışılmakta.

Fazıl gibi entelektüel, duyarlı, yaratıcı bir insanın, bu sözleri hangi psikolojik durum ve hangi dünya görüşü çerçevesinde söylediğine, bu sözleri sarf etmesindeki bakış açısına dikkat edilmesi gerektiği düşüncesindeyim.

Fazıl, dünyayı dolaşan bir piyanist. Avrupa, Asya gibi kıtalarda pek çok konser vermiş ve vermekte olan bir insan. Aynı zamanda, okuyan, düşünen ve üretme güdüsü doğrultusunda müzikler yazan bir besteci. Bestecilerin psikolojik yapılarında, dış çevreye, dış gerçeklere (bu gerçekler kendisine acı vermekte iken bile) karşı

Fazıl Say, "Orhan Gencebay dinleyen entelektüel kesimi" eğitimsizlikle itham etmişti.

hem bir durum tespiti, hem de bu durumun yapısal örgüsüne bir İSYAN durumu vardır. Bu isyanın kökeninde, kişinin içinde bulunduğu konuma gelmek için verdiği emeğin yoğunluğuna karşılık, başka kişilerin başka konumlara gelmek için çok da fazla emek vermemesi gerçeğinin adaletsizliği yatmaktadır.

Popüler Müzik – Klasik Müzik kıyaslaması yapmak, bu iki müzik türünü her açıdan birbirleriyle karşılaştırmak ve hangisinin daha üstün özellikleri olduğunu bulmaya, iddia etmeye, kanıtlamaya çalışmak boşunadır. Bu iki müzik türünün, gerek ulusal gerekse uluslararası tarihsel gelişimi birbirinden farklıdır. İkisinin de alıcısı farklıdır. Her iki türü de dinleyen bir kitle de vardır. Popüler Müzik içinde de iyi şarkılar –kötü şarkılar, iyi şarkıcılar– kötü şarkıcılar, iyi şarkı–kötü yorumcu, iyi yorumcu–kötü şarkı gibi durumlar mevcuttur. Benzer şekilde, Klasik Batı Müziği’nin ulusal ve uluslararası boyutlarında da iyi yorumcular – orta düzeyde yorumcular, iyi besteciler – orta düzeyde besteciler vardır.

Düzeyli örneklerine talep var

Klasik Batı Müziği, tarihsel gelişimi içinde çoksesliliğin doruğa ulaştığı büyük bir zenginliktir. Bu müziğin dinleyicisi olmak için de çok çalışmak ve emek vermek gerekir. Çok çok okumanız, bilgilenmeniz gerekir. Salt dinlemek yetmez. Aynı eseri defalarca dinlemelisiniz. Her dinleyişinizde farklı tatlar, farklı dokuları keşfedersiniz. Bir pop müzik şarkısını ise, ilk dinleyişte keşfedersiniz ve bitirirsiniz. İkinci kez aynı şarkıyı dinlediğinizde, keşfedilecek fazla bir şey kalmamıştır. Ancak, bazı pop müzik şarkılarının bazı düzenlemelerinde, bir Yaylı Çalgılar Dörtlüsü’nü duyabilirsiniz (Örnek: Beatles grubunun “Elenor Rugby” parçasında olduğu gibi). Ya da Queen grubunun bazı şarkıları ve düzenlemeleri Senfonik Müzik tatlarını bünyesinde barındırır. Bunun tersi örneklerini görmek mümkündür. Londra Senfoni Orkestra’sının Beatles şarkılarını senfonik düzenlemeyle çaldığını unutmayalım.

Ülkemizde ise pop müzikte bazı klasik müzik tatlarını aramak fikri, son zamanlarda bazı çalışmalarda uygulanmaya başlamıştır. (Örnek: Yavuz Bingöl’ün son çalışmasında olduğu gibi.)

Pop müzikte de düzeyli çalışmalar yapmak arzusunda olan ve bunu başaran kişiler elbette ki vardır. Hem düzeyli (sanatsal – sanat eseri tadında) ve hem de yarı-ticari çalışmalar özellikle lise ve üniversite gençliği tarafından ciddi anlamda talep edilmektedir. Müzik yapımcılarının tümünün ülkenin sosyal ve kültürel algısını ve talebini iyi ve doğru bir biçimde hissetmeleri sonucunda, popüler müzik seviyesi daha olgun bir düzeye gelecektir.