Kızılay’daki gelişmeler

Altın Saatler
-
Aa
+
a
a
a

25.09.2019 tarihinde gerçekleşen ve konuğumuz Murat Cano'nun eşliğiyle Kızılay'ı konuştuğumuz Altın Saatler programının deşifresini sizlerle paylaşıyoruz.

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
Altın Saatler: 25 Eylül 2019
 

Altın Saatler: 25 Eylül 2019

podcast servisi: iTunes / RSS

Gürhan Ertür: Açık Radyo 94.9’da Altın Saatler programını dinliyorsunuz. Bugünkü programı ben Gürhan Ertürk sunuyorum. Konuğumuz Murat Cano. Hoş geldiniz Murat Bey. Murat Bey hukukçu. Özellikle de azınlık hakları ve çevre koruma alanlarında çalışıyor. Evet biz bugün Murat Bey'le birlikte Kızılay'ı konuşmak istiyoruz ve ben ilk olarak Kızılay'ın nasıl bir kuruluş olduğunu sorarak başlamak istiyorum. Nasıl bir kuruluştur Kızılay? 

Murat Cano: Kızılay başlı başına tüzel kişiliği olan gönüllü bir yardım kuruluşudur. Üstelik Kızılay, eldeki resmi verilere göre söylüyorum 1868’de kurulmuştur. 

G.E: Yüz elli yıllık bir mazi yani. 

M.C: Yüz elli bir yıllık bir geçmişi var. 1868’de kurulmuştur ve o günden bugüne kadar da çok büyük hizmetlerde bulunmuştur. Yani çok önceleri anımsamayabiliriz ama özellikle Balkan Savaşları sırasında alt üst olan o coğrafyalardan göç edip gelen, Birinci Dünya Savaşı sırasındaki Türklere, işte savaş yaralılarına, daha sonra bizim memleketimize sığınan yabancılara yaptığı yardımlar asla unutulamaz. 

G.E: Yapısı dernek midir? 

M.C: Kızılay dernektir. Kızılay'ın ilk tüzüğünü getirdim yanımda. Yani dersimi çalıştım doğrusu. Osmanlı Kızılay Cemiyeti ana tüzüğü, 1868’de Hilal-i Ahmer olarak başlayan yapısı, 15 Ekim 1912’de güncellenmiş hali var burada. Ve adı Osmanlı Kızılay Cemiyeti ana tüzüğüdür. Dernek 11.06.1868 tarihinde Mecruhi ve Mardayı (?) Askeriyeye İmdat ve Muavenet Cemiyeti adıyla kurulmuştur. 14.4.1877’de Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti, 1923’te Cumhuriyetin ilanından sonra Türkiye Hilal-i Ahmer Cemiyeti, 35’te Türkiye Kızılay Cemiyeti, 47’de Türkiye Kızılay Derneği adını almıştır. Özeti bu. Yani yasalarımıza göre bir dernek, kamu yararlı bir dernektir. Tüzüğünde de öyle sayılmıştır. Devletimizin idari uygulamasında da öyle sayılmıştır. 

G.E: Bu nedenle de vergilerden muaf oluyor. KDV’de dahil mi?

M.C: Bütün vergilerden, harçlardan, damgadan, gelirden, kurumdan, kira stopajlarından bütün vergilerden muaftır. 

G.E: Evet. Kuruluş yapısı itibariyle devletle bağlantısını ifade eden önemli maddeler var mı? Çünkü devletin tabii ki aldığı hizmetler açısından son derece önemli. Ama onun dışında, oranın yönetimiyle ilgili, yönetimine müdahil olma konusunda da devlete verilmiş olan bazı yetkiler var mı? 

M.C: A'dan Z'ye devlete verilmiştir yetkiler. Çünkü Kızılay'ı esasen İmparatorluk kurmuştur. Devlet kurmuştur. Cumhuriyet yönetimi de, Cumhuriyetin devlet idaresi de biraz önce okuduğum isim değişiklikleriyle, tüzük değişiklikleriyle, Kızılay'ın hukuki varlığını, fiili varlığını ve hizmetlerini sürdürmüştür. Kızılay bir devlet kuruluştur. Dernek statüsünde olmasına rağmen bir devlet kuruluştur. 

G.E: Evet. Aynı zamanda uluslararası bağlantıları

M.C: Uluslararsı Kızıl Haç'ın üyesidir.O konuda yapılan birçok anlaşmanın tarafıdır. Cenevre Sözleşmesi'nde, yapılan savaş sırasındaki hizmetler konusunda imzalanan sözleşmelerde yüklendiği hizmetler vardır. Kızılay’ın hizmetleri artık ulusal sınırları çoktan aşmış. 

G.E: Aşmış evet. Ve tabii ki derneğin tüzüğünde de özel olarak bütün bunlar var. Ben son halini biliyorum. 

M.C: Bütün bunlar var. Bakınız benim elimde 19 Şubat 2009 tarihli 27-146 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Türkiye Kızılay Derneği Tüzüğü'nün son hali var. Burada derneğin hukuki dayanakları konusunda üçüncü maddeyi okumam herhalde size fikir verecektir.

G.E: Lütfen.

M.C: Bu tüzük ülkemizin kabul ettiği usulüne göre yürürlüğe girmiş bulunan milletlerarası anlaşmalar -demek ki birçok millettir asla anlaşma var- şu sayılı Türk Medeni Kanunu, şu sayılı dernekler kanunu hükümlerine göre hazırlanmıştır. Yani bu tüzüğün hukuki dayanağını uluslararası anlaşmalar da oluşturuyor. Sonra ulusal mevzuat devreye giriyor. Zaten yazım sıralamasında da önce uluslararası anlaşmalar yer almış. 

G.E: Tüzüğün, son tüzüğün tarihini bir daha tekrarlayabilir miyiz? 

M.C: 19 Şubat2009 tarihli 27-146 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan tüzük. 

G.E: Evet. Yani konuyla ilgilenen dinleyicilerimiz ulaşabileceği bir kaynaktır. Şimdi, tabii ki bizi esas şaşırtan son gelişmeler oldu Murat Bey. Çünkü Kızılay bir yatırım holding kurdu. Bunları da kısaca özetleyebilirim. Bir Kızılay İçecek Şirketi var. Kızılay Sağlık, Kızılay Gayrimenkul ve Girişim Sermayesi Portföy Şirketi, Kızılay Çadır ve Tekstil Şirketi, Kızılay Kültür ve Sanat Şirketi, Kızılay Sistem Yapı Şirketi. Tam altı tane şirket kuruluyor ve bu şirketlerin de hepsi Kızılay Yatırım Holding'e bağlanıyor. Bunun yasal dayanağı var mı, bu kuruluşun? 

M.C: Elbette var. Ama önce izninizle o bilgiyi azıcık düzelteyim. Şimdi Kızılay'ın birisi Yatırım Holding AŞ statüsünde olmak üzere, diğerleri AŞ statüsünde olmak üzere yedi şirketi var. Bu şirketlerin listesini biraz sonra size sunabilirim. Ama dinleyicilerin bilgilenmesi bakımından şunu söyleyeyim, çünkü geçmişinde yok Kızılay’ın bu tür bir yapılanma. Kızılay geçmişte de o üstlendiği kamusal hizmetleri adeta kamu kiti gibi oluşturduğu kuruluşlar eliyle
yapardı. Çadır üretimi, maden suyu işletmesi vesaire gibi. 

G.E: Hastaneler keza.

M.C: Hastaneler de öyle. Şimdi başka bir yapı gündeme geldi. Bu yapı ne zaman gündeme gelmiş? Şimdi önce 30.11.2018 tarihinde Türkiye Kızılay Derneği tarafından, yani tek kurucusu dernek olan, sermayesinin tamamı dernek tarafından ve taahhüt edilen Kızılay Yatırım Holding AŞ kuruluyor. Sonra 21 Ocak 2019 tarihinden itibaren 2 Ağustos tarihine kadar altı adet AŞ kuruluyor. Bunların biraz önce isimlerini söylediniz. Tekrar söyleyeyim. Bunların biri Kızılay İçecek Sanayi ve Ticaret AŞ. Diğeri Kızılay Gayrimenkul ve Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi AŞ, Kızılay Sağlık AŞ, Kızılay Kültür ve Sanat Ticaret AŞ Kızılay Çadır ve Tekstil AŞ, Kızılay Sistem Yapı AŞ. Şimdi bu nasıl oldu? Nasıl oluyor? Şimdi orada da teknik tespitlerimi, özetin özeti gibi arz edeyim. Şimdi statülerinde yani ki bundan kastım şu, kendilerine kişilik ve ehliyet kazandıran tüzük veya kuruluş senedi hüküm bulunmak şartıyla dernekler ve vakıflar şirket kurabilirler, şirket ortağı olabilirler. Kızılay'ın tüzüğünde Kızılay'ın şirket kurabilmesi imkân tanıyan hüküm vardır. Devamını söyleyeyim. Kızılay'ın hali hazırda var olan şirket sayısını, biri holding olmak üzere, altı arşın statüsünde, yedi şirket olduğunu, onların hangi tarih aralıklarında kurulduklarını arz ettim. Şimdi ama önemli bir tespit şu. Gürhan Bey bağışlayınız, ben söylediğim için bunlar doğru değil. Bunlar doğru oldukları için doğru. Ben de doğru olmayan şeyi söylemeye henüz alışamadım. Anlatabiliyor muyum? Şimdi çok önemli bir tespit. Dernek holdingin yönetimini, bakın Kızılay Derneği Holding'in yönetimini, Holding şirketlerin yönetimini belirliyor. Kızılay Derneği holdingi yönetimini belirliyor. Holding ise bütün şirketlerin yönetimini belirliyor. Çünkü holdingin hisselerinin tamamı derneğin. Şirketler hisselerinin tamamıysa holdinge aittir. Altı şirketin hisselerini tamamı Kızılay Yatırım Holding şirketine aittir. Kızılay Yatırım Holding Şirketini ise Kızılay Derneği kuruyor. Yapılanma böyle. Böyle olunca da holdingin şirketlerin tümüne, derneğin ise holdinge hükmetmesi söz konusudur.

G.E: Evet burada da bilahare soracağım iki soru var ama sizin aktarımınızı kesmeyeyim. 

M.C: Bu yapılanmanın özetinin özeti budur. Yani 2018 yılının Kasım ayı sonundan itibaren bir holding kuruluyor, Kızılay Derneği tarafından. Sonra 2019 yılının Ocak ayıyla Ağustos ayı arasında holding tarafından altı şirket kuruluyor. Dernek holdingi yönetiyor. Holding şirketleri yönetiyor. 

G.E: Evet, zaten şu andaki yapıda da holdingin yönetim kurulu başkanı şirketlerin yönetim kurulu başkanlarını atayabiliyor. 

M.C: Şirketlerin tamamının ve holdingin kuruluş statüsünü getirdim burada okuyabiliriz. Holding yönetim kurulunu dernek belirliyor, Kızılay Derneği belirliyor. Holding yönetim kurulu ise şirketlerin yönetimlerini belirliyor. O nedenle şu cümleyi kullandım; dernek holdingin yönetimini, holding şirketlerin yönetimini belirliyor. Yapılanma bu denli organik ve aslında merkezi. Başka soru? 

G.E: Derneğin, bu Kızılay'ın genel kurulu ve Kızılay yönetim kurulundan herhangi bir onay almaksızın şirket yönetimleri istedikleri alım ve satım işlemlerini yapabiliyorlar. Ama, sizin dediğiniz çerçeve içinde holding AŞ'nin yönetim kurulu veya yönetim kurulu başkanının izniyle olsa gerek. Öyle mi? Yoksa bir şirketlerin bağımsızlığı söz konusu mu?

M.C: Hem bağımsız hem bağımsız değil. Bağımsız, her bir şirketin kuruluş ana sözleşmesi var. O ana sözleşme çerçevesinde kendisinin yetkili organının alabileceği kararlar, yapabileceği işler vardır. Bağımsız değil, çünkü o yönetim yani X şirketinin şu altı şirketten herhangi birinin veya tümünün yöneticileri holding yönetimi tarafından, holding yönetimiyse Kızılay Derneği tarafından tayin ediliyor. O zaman da Kızılay'ın ana tüzüğündeki amaçları ve o amaçları gerçekleştirmek için yapılması gereken işlere göre kararlar alması, iş yapmaları gerekiyor. Ve fakat AŞ statüsündeki bir kuruluş Türk ticaret kanununa göre iş yapar. Ama derneğin böyle bir statüsü yok. Dernek kamu yararına bir dernek ve kamuya yararlı hizmetler üretmek zorunda. Bu iki şey birbiriyle çelişir mi, çelişmez mi? Bu bence hizmetin niteliğine göre belirlenir. 

G.E: Ve zaman içinde de ortaya çıkar? 

M.C: Tabii şirketlerin yapacakları işlerin, yapacakları hizmetlerin niteliği derneğin amacına uygunluk meselesini gösterecektir. Umarım derneğin amacına uygun nitelikli iş ve hizmetlerde bulunurlar. Öylelikle de bir sorun kalmaz. 

G.E: Şimdi tabii ki burada önemli noktalardan birisi de, burada sadece bir Kızılay Yatırım Holding Anonim Şirketi kurulması ve ona bağlı olarak altı tane şirket kurulmasıyla sınırlı olmayan bir durumla karşı karşıyayız. Bugüne kadar Kızılay'ın mülkiyetinde olan birçok fabrika, aynı zamanda hastaneler, aynı zamanda gayrimenkuller de faaliyet alanlarına, iştigal alanlarına göre bu şirketlere devredilmiş vaziyette. Bu nasıl gerçekleşiyor. 

M.C: Gene hukuken soruyu biraz açmak gerekiyor galiba haddim olmayarak olur mu? Acaba Kızılay adına tapuda kayıt ve tescilli bulunan taşınmazların mülkiyetleri mi bu şirketlere devredildi yoksa bu taşınmazların mülkiyetleri Kızılay üzerinde kalmak üzere taşınmazların bazıları şirketlerin faaliyet konularına göre onlara kiralandı mı? Onlara tahsis mi edildi? Bana öyle geliyor ki taşınmazların mülkiyetleri devredilmedi. Taşırmazlar halen tapuda Kızılay Derneği tüzel kişiliği adına kayıt ve tescillidir. Ama sorun şu. Bakınız şimdi kiralama ihtimaline göre yaptım tespiti söyleyeyim.

G.E: Yalnız ben hemen bir bilgiyi paylaşayım. Tabi, bu bilginin sizin şu anda üzerinde durduğunuz nokta açısından bir kez daha gözden geçirilmesi gerekecek sanıyorum. Fakat birden fazla yayın organında haber olarak yayınlanan altı bin küsur gayrimenkulün devredildiği hastanelerin devredildiği, çadır fabrikasının ve keza maden suyu fabrikalarının devredildiği şeklinde. 

M.C: Şimdi bakınız sondan başlayayım o zaman. Bu soruyu bilmeden. Önceden konuşmadık değil mi? Şöyle bir not almışım. Hatta izninizle bunu okuyabilir miyim? 

G.E: Tabi, lütfen.

M.C: Kızılay tüzel kişiliği adın, tescilli taşınmazların, şirketlere kiralanması yasaldır. Birinci tespit bu. Burada önemli olan kiralamanın amacıdır. Şimdi arkasından bir çözüm önerisi geliyor. İşleyişle taşınmazların kiralamak suretiyle şirketlere tahsis edilme amacıdır. Kiralamanın Kızılay Derneği'nin amacına aykırı olup olmadığının bilinmesi gerekiyor. İlaveten kira sözleşmelerinde -bu çok önemli akla gelmedi, basın yayın organlarında da görmedim. İlaveten kira sözleşmelerinde şirketlere kiralanan taşınmazları alt kiraya verip vermemek yetkisini tanınıp tanınmadığı önemlidir.Kızılay bu şirketlere kiralanıp veriliyorsa sözleşmede de şirketlerin bu taşınmazları başkasına kiralama yetkisi tanıyorsa bu adeta işçiler bakımından uzun süre tartışılan ve halen de çözülmemiş bulunan taşeron işçilik uygulamasına yol açabilir, benzeyebilir. Bu tehlike var. Devam ediyorum. Çünkü alt kiralama yetkisi verilmişse böylesi bir uygulama kiralanan taşımazlar bakımından sorunlar yaratabilir. Ayrıca kira bedeli de önemlidir. Yani rayiç bedelle mi kiralandığı, düşük mü kiralandığı, ne kadar süreyle kiralandığı, ne amaçla kiralandığı? Tüzüğüne göre Kızılay'ın kurumsal yönetim ilkelerinden bazıları şeffaflık, hesap verilebilirlik ve sorumluluktur. Şimdi bu ilkeleri uyarınca Kızılay yönetiminin şirketlere kiralanan taşınmazlara ilişkin kira sözleşmelerinin web sayfasına birebir yükleyerek kamuoyuna açıklamasını öneririm ki bu konuda akla gelebilecek sorular endişe edilebilecek durumlar cevabını bulsun. 

G.E: Evet. Sizde gördüğüm kadarıyla oldukça detaylı bir araştırma yaptınız. Sağ olun, çok teşekkürler. Hem medyada çıkan haberleri taradınız. Fakat, mesela medyadaki iddialara karşı, iddia diyelim Kızılay yönetiminin bugüne kadar yapmış olduğu herhangi bir açıklama da yok.

M.C: İşte bakın şimdi bakın kiralama konusunda bir öneride bulundum. Ben Kızılay yönetimi olsam Kızılay taşınmazlarından hangilerinin, hangi vasıf ve nitelikteki hangilerinin hangi şirketlere, hangi kiralama sözleşmeleriyle kiralandıklarını yalnızca liste halinde açıklamam, bu sözleşmeleri birebir web sayfasına yüklerim. Orada herkes görür, okur; şu şirkete şu taşınmaz şu nedenle, şu amaçla, şu kadar süreyle, şu bedelle kiralanmıştır ve alt kiralama yetkisi verilmemiştir. Öbür şirkete diğer taşınmaz, keza şöyle şöyle kiralanmıştır. Yani, ulu orta söylemlere son vermenin, kötü niyetlilerin istismarına son vermenin, iyi niyetli insanların vicdanını rahatlatmanın tek çaresi hakikati, hakikati kanıtlayan belgeleri kamuoyuna açıklamaktan geçiyor. Onu öneriyorum. 

G.E: Bu söylediğiniz Türk Kızılayı'nın kendi mülkiyetinde olan gayrimenkullerin kiralanması durumunda geçerli olan bir konu. Yani şunu mu demek istiyorsunuz? Türk Kızılay’ı kendi üzerindeki kendi mallarını devredemez mi diyorsunuz? 

M.C: Şimdi bakın çok istisnai şartlar gerekiyor. Yani Kızılay Derneği'nin herhangi bir taşınmaz malını satabilmesi çok istisnai ve çok zor şartlara bağlıdır. Kişisel kanımı ve iyi kötü tabii bu kadar soru çevreleriyle yaptığım haberleşmelerden aldığım bilgiyi söylüyorum. Kızılay adına bağış suretiyle edinilmiş herhangi bir taşınmaz malın mülkiyeti şirketlere temlik edilmemiştir. Halen bu mallar Kızılay tüzel kişiliği adına tapuda kayıtlıdır, tescillidir. Dün itibariyle söylüyorum. Ama benim kanaatimin ötesinde, kiralamalar bakımından da taşınmazlar bakımından da yeri gelmişken söyleyeyim, Türk Kızılay Derneği yönetimine ısrarla öneriyorum, 1868 yılından itibaren bugüne kadar, yani yüz elli bir yıl boyunca Kızılay'a bağışlanan ve halen tapuda Kızılay adına kayıtlı ve tescilli bulunan bütün taşınmaz malları, bu malların bulundukları yerleri, vasıf ve niteliklerini, yani arazi, arsa, bina, ev gibi, arazi ve arsa olanlarının yüz ölçümlerini, bina ve ev olanların faydalı alanlarını, yani kullanım alanlarını, bunları bağışlayanların kimler olduğunu birebir açıklamasıdır. Öylelikle de herkes taşınmaz mallar bakımından durumu öğrenir ve tırnak içinde gürültü patırtı biter. Veya haklı sebep varsa da Kızılay Derneği tüzel kişiliğinin yararına uygulamaya devlet denetleme kurumu, devletin diğer organları müdahale eder. Bu ülkede kamu yararı korunur. Hem kiralamalar bakımından hem taşınmazlar bakımından bunların yapılmasını ısrarla ve önemle öneririm. 

G.E: Evet. Çünkü, öyle böyle bir mülkiyetten, mal varlığından bahsetmiyoruz. Yani sadece gayrimenkuller olarak alındığında altı binden fazla.

Kızılay taşınmaz mal varlığını açıklamakla yetinmemeli

M.C: Ben size rakamlar vereyim bakın. Gayrimenkullerin ve bağışlamaların Kızılay'ın aktif bütçesi ve gelirinin içindeki payını görün. Yani bu ayrıntıda ben de bilmiyordum. Dersimi çalışınca saptadım. Bakın okuyorum. Kızılay tarafından resmi olarak açıklanan 2018 yılı mali bilgilerine göre Kızılay varlıklarının parasal değeri, eski parayla söylüyorum 4 katrilyon 581 trilyon 246 milyar 152 milyon 850 bin Türk Lirasıdır. 

G.E: Bu 2018 itibarıyla değer. Evet. 

M.C: Evet. Yani mal varlığı Kızılay'ın, evet. Şimdi devam ediyorum. Bu değerin 3 katrilyon 465 trilyon 957 milyar 529 milyon 330 bin Türk Lirası bağışlar ve yardım toplama gelirlerinden oluşmaktadır. 

G.E: Çok kaba bir hesapla dörtte üçü. 

M.C: Devam ediyorum. Daha çarpıcı bir şey geliyor. Öte yandan aynı yıl itibariyle değerleri toplamın 2 katrilyon 465 trilyon 295 milyar 23 milyon 840 bin Türk Lirası olan aktif varlıkların içinde yer alan arazi, arsa ve binaların değerleri toplamı 1 katrilyon 180 trilyon 601 milyar 992 milyon 97 bin Türk lirasıdır. Şimdi benim buradan çıkardığım naçizane sonuç şu, Kızılay'ın aktif ağırlıklarının yarısını taşınmazlar oluşturuyor ve besbelli ki Kızılay nakit veya mal olarak, taşınır-taşınmaz mal olarak yapılan bağışlarla ayakta duruyor. Bu durumda, sözünü ettiğim hem kiralama bakımından hem mülkiyet devri, yani temliki söz konusuysa onlar bakımından, o az önce açıkladığım kapsamda gerçeğin kamuoyuna açıklanması, yapılan açıklamayı doğrulayan bütün belgelerin; tapu kayıtlarının, kiralama sözleşmelerinin web sayfasına yüklenmesi ve yurttaşların bunlara ulaşımının sağlanması gerekiyor. Daha da ötesi şu olabilir. Yani umarım ve dilerim ki Kızılay ve Kızılay'ın kurduğu şirketler, holdingin çatısı altında yer alan bağlı şirketler Kızılay ana tüzüğüne uygun faaliyet gösteriyorlardır ve göstereceklerdir. Ama sadece kamuoyunun endişesini, insanların bu konudaki duyarlılığını gidermek için dahi olsa neden devlet denetleme kurulları harekete geçirilmiyor. Devlet Denetleme Kurulu kamuya yararlı dernek ve vakıfları denetleme yetkisine caizdir. 

G.E: Evet. Hemen devreye sokulabilir. 

M.C: Sokulabilir ve Kızılay'ın, bağlı şirketlerin bütün tasarruflarını, işlemlerini, gelirlerini, harcamalarını, mal varlığını, bunlar üzerindeki tasarruflarını inceler, rapora bağlar ve bunu da birebir kamuoyuna açıklar. Böylelikle şirket yönetimlerinin, Kızılay yönetiminin yapacağı sözünü ettiğim açıklamalar dışında devletin denetleme makamı olarak en üst makamının da raporu bu gerçeği teyit ederek endişeleri gidermiş olur. 

G.E: Evet. Aslında siz bu programda şu ana kadar iki tane somut talep ortaya koydunuz. Birincisi, Türk Kızılay’ı yönetiminin çok hızlı bir şekilde bütün mal varlığını internet sitesinde ayrıntısıyla açıklaması. İkincisi de hemen Devlet Denetleme Kurulunun seferber edilerek Kızılay'la ilgili bir inceleme yapmasının sağlanması.

M.C: Ve onun da açıklanması. Kızılay taşınmaz mal varlığını açıklamakla yetinmemeli. İlaveten iddia edilen, iddia olarak ileri sürülen, kiralama sözleşmelerini de açıklamalı. Çünkü orada kiralamanın, kiralanan taşınmazın vasıf ve niteliği, kiralama amacı, kiralama süresi, kiralama bedeli Kızılay Derneği tüzüğüne uygunluk bakımından denetlenmeye muhtaçtır. 

G.E: Bir de piyasa rayiçleri bakımından da herhalde gözden geçirilmesi lazım. 

M.C: Kızılay Derneği'nin amaçları ne? Amacı ne? Bu amacı gerçekleştirmek için ne tür işler yapıyor? Peki Kızılay tüzel kişiliğine ait taşınmaz mal varlıkları da bu amaca uygun olarak mı, bu amacın gerçekleştirilmesi için mi kiralanmıştır? Tahsis amacı bu mudur deriz biz, anlatabiliyor muyum? O bakımdan taşınmaz mal varlığının açıklanması yetmez, kiralanan taşınmazların da açıklanması, sözleşmelerin de açıklanması gerekiyor. Çünkü orada, bağışlayın çok önemli bir şey söyleyeceğim, Kızılay'a bağışlanan taşınmaz mallar belirli bir sebeple bağışlanmıştır. Belirli bir sebeple bağışlanmıştır.

G.E: Kamu yararı.

M.C: Evet, evet. Taşımızın bağışlanma sebebi Kızılay'ın amacına göredir. Amacı içindir. Mal amaca uygun olarak kullanılmak zorundadır. Bağışlanan mal amaca uygun olarak kullanılmak zorundadır. Aksi halde, bunların kullanım amacı, kiralanma amacı bağışlayanların iradesini sakatlayabilir, iradesine saygısızlık yaratabilir. O takdirde, yaşıyorlarsa bağışlayanların kendileri, yaşamıyorlarsa mirasçıları Kızılay'ın bağışlama yoluyla edindiği taşınmaz malların edinilmesinin temelindeki hukuki sebebin sakatlandığını ileri sürebilirler. Bağışlama akdinin, ondan ötürü oluşan tapu kaydının iptalini dahi dava konusu edebilirler. Bütün bunlara meydan vermemenin yolu, onun için bugüne kadar bağışlama yoluyla Kızılay'a intikal eden taşınmazların tümünün vasıf, nitelik ve diğer özellikleriyle birlikte kamuoyuna açıklanması, belgelerinin web’e yüklenmesi bunların kiralanmasına veya temlikine ilişkin işlemler varsa bunların açıklanması, yetmiyor, Kızılay Derneği'nin bütün tasarruflarının da Devlet Denetleme Kurulu’nca denetlenmesi ve kamuoyuna açıklanması gerekir. Bunda gerçekten hem kamunun yararı vardır hem 1868’den bugüne kadar Kızılay'a destek veren, Kızılay'dan medet bekleyen ve halen beklemekte olan insanların yararı vardır. 

G.E: Şimdi bu noktada duralım. Bir müzik parçası ile devam edelim. Ondan sonra programımızın ikinci bölümüyle devam edeceğiz. 

Evet. Açık Radyodayız. 94.9’da Altın Saatler programının ikinci bölümündeyiz. Okan Tüysüz hocamıza ulaşamıyoruz. Ama ben bilgiyi kısaca aktarmak istiyorum. Dün 24 Eylül'de Silivri açıklarında AFAD'ın açıklamasına göre 4.6 Kandilli'nin açıklamasına göre 4.7 USBS'in açıklamasına göre 4.9 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Bu depremin artçıları da oldu. Okan Hocamızın bu depremle ilgili verdiği bilgiyi kısaca aktarmak istiyorum. Depremin olduğu yer Orta Marmara Çukurluğu dediğimiz yer. Sığ olduğu için oldukça geniş bir alanda hissedilmesi olağan, burası hassas bir bölgedir. İstanbul için büyük deprem olmasını beklediğimiz fay hattında olan bir depremdir. Bir süre beklememiz lazım. Genellikle arkasından biraz daha küçük depremler olup sönümlenmesi gerekiyor ki bu oldu. Burası bizi korkutan bir bölgedir. Çok fazla büyük bir deprem işaretçisi olarak değerlendirmek mümkün değil. Sadece bu fayın aktif olduğunu gösteren bir olay. Bir süre daha bekledikten sonra bu depremlerin nereye doğru seyrettiğini tespit etmemiz lazım. Olağan koşullarda bunun ardından artçıların gelmesi gerektiğini belirttim. 4.7 deprem olağan koşullarda hasar yaratacak bir deprem değil. ’99 depreminde bu tür küçükten başlayıp giderek büyüyen bir deprem serisine rastlamadık diyor Okan Hoca. Evet, yani bunca yıl geçtikten sonra biz hâlâ depremin büyüklüğünü ve depremin yol açacaklarını konuşuyoruz ve tartışıyoruz Murat Bey. 

M.C: Çok iyi bildiğim bir alan değil, ama şunu biliyorum; yerin üstüyle ne kadar samimiyetle ve ciddiyetle ilgiliyseniz yerin altı size onu bağışlıyor. 

G.E: Doğrudur. 

M.C: Biz 1500’lerden, yani hocaların açıklamalarından öğrendiğimi söylüyorum, büyük depremler konuşuyoruz. 1600’lerden beri. Yapılaşmamız değişmiş mi? Hiç sanmıyorum maalesef. 99’da bir büyük facia yaşadık. Peki bu afet alanlarının dönüştürülmesi uygulamasına ne zaman başladık, 2012. 

G.E: Yani kanunun çıkma tarihi 2012. 

M.C: Uygulama ne kadar sürecek? Ve doğru dürüst sürüyor mu? Biz depreme yetişebilecek miyiz? Yoksa deprem mi bize yetişecek? Anlatabiliyor muyum yani? Böyle bir nasıl söyleyeyim; cehaletten mi? 

G.E: Aldırmazlıktan mı?

M.C: Kadercilikten mi,teslimiyetten mi, boş vermekten mi, gündelik çıkarların peşine düşmekten mi, velhasıl hepsinden mi? Sürüklenip gidiyoruz. 

G.E: Evet, maalesef. Şimdi efendim konumuza dönersek, ben hukuk dışı bir soru sormak istiyorum. Şimdi anlaşılıyor ki Türk Kızılay’ı yönetimi bir gereklilik duymuş ve ilk önce bu Holding AŞ'yi kuruyor. Arkasından da holding AŞ'ye bağlı altı tane şirket kuruyor. Acaba o güne kadarki yapılanması bu eldeki gerek gayrimenkuller olsun, gerek şirketler olsun, bunları yönetemiyor muydu da böyle bir ihtiyaç duydu? Bu konuda herhangi bir yorumunuz var mı? Bir düşünceniz var mı?

M.C: Vartabii. Şimdi, hepimiz hatırlarız. Yakın zamanlara kadar, özellikle Sayın Özal'ın, Turgut Özal'ın iktidar olduğu tarihe kadar cumhuriyetin kurduğu, iktisadi devlet teşekkülleri vardı. İşte Et-Balık Kurumu, Süt Kurumu, Devlet Üretme Çiftlikleri, Sümerbank, Etibank vs. Bunların hepsi sanayi üretimi yapardı, sanayi kuruluşlarıydı. Ve büyük kuruluşlardı. 

G.E: Çok sayıda da işçinin çalıştığı, değil mi? 

M.C: Evet büyük kuruluşlardı. Ama hiçbiri anonim şirket değildi. Ya da şu veya bu şirket değildi. Neden? Kuruluş kanunları, yönetilmeleri, amaçları belirlenmişti. Kızılay'ın biraz önce sözünü ettiğim ilk ve son tüzüğünde amacını gerçekleştirmek için neler yapabileceği yazılırken, bunların içinde işte 2018 Kasım'ında başlayıp 2019 Ağustos'unda biten şirket yapılanması, işte yönetici şirket, holding…

G.E: Belki daha da devam edecek tabii. 

Kızılay'ın yıpratılmasına imkân tanınmamalıdır

M.C: Bilemiyorum,alt şirketler yapılanması yoktur. Ama işletmeler biçiminde, kendi amaçlarına uygun üretimleri yapabilen işler yapıyordu. Ve o işletmeler doğrudan derneğin yönetimi altında olan işletmelerdi, Kızılay Derneği'nin ve vergi yükümlüsü de değillerdi. Kaynakları da yine bağışlar ve resmi yardımlardı, resmi gelirlerdi. 

G.E: Evet. Onların da yöneticileri vardı değil mi? 

M.C: Tabii tabii tabii. Tabii aynen öyle. Aynen öyle. 

G.E: Ben bu araya hemen bir başka konuyu da belirterek girmek istiyorum. Dernekler ve vakıflar iktisadi teşebbüs kurabiliyorlar. Yasal olarak bu mümkün. Hele ki kamu yararı gözeten bir…

M.C: İktisat teşebbüs kurmanıza da gerek yoktur. Şimdi size bir örnek vereyim. Yani şimdi bir hastaneniz var. Hastaneniz vakıfın kuruluş mal varlığı içindeki taşımazlar üzerinde kurulmuştur. Ve vakfın amaçlarından bir tanesi de hastane kurmaksa, ihtiyarhane kurmaksa bunun için iktisadi işletme kurmanıza da gerek yoktur. 

G.E: Gerek yok. 

M.C: Evet, gerek yoktur. İktisadi işletme, vakıf kuruluşlarda, dernek kuruluşlarda daha çok ticari amaçlı yapılanmalar söz konusu olduğunda olur. Bir başka şey, sadece vakıf veya sadece dernek olduğunuz zaman derneklerde İçişleri Bakanlığının, vakıflarda Vakıflar Genel Müdürlüğünün bastırdığı resmi makbuzlar dışında bir fatura alışverişiniz söz konusu değildir. Dolayısıyla ‘istismar kapısı kapalıdır.’ Şimdi yeni yapılanmada beni düşündüren ve galiba üzerinde düşünülmesi gereken Kızılay'ın amaçlarını gerçekleştirmek üzere tamamen özel hukuk tüzel kişiliği olan bir yapılanma oluşmuş. Düşünün; yani bir üst holding AŞ, onun çatısı altında toplanan altı AŞ ve neredeyse Kızılay'ın bütün taşınmazlarını kiralamış, yöneten, yönetme yetkisi verilen şirket yapılanması söz konusu.

G.E: Evet. Hemen bir soru sorabilir miyim? Şimdi Cumhurbaşkanının denetiminde olan, Cumhurbaşkanlığına bağlı olan Devlet Denetleme Kurulu Türk Kızılay’ını denetleyebiliyor. 

M.C: Yasasında yetki var. Yani kararnamede yetki var. Evet. 

G.E: Evet. Şirketleri denetleyebilecek mi?

M.C: Şimdi bakınız. Bence denetler. Şöyle denetler; şirketlerin statülerinde Türk Ticaret Kanununda, çok iyi bildiğim bir alan değil ama kural olarak sanıyorum iç denetim mekanizmaları vardır. Denetçileri vardır. İşte bağımsız denetçi tayin edip görevlendirip…

G.E: Ayrıca Maliye Bakanlığının da…

M.C: Bence Kızılay yönetimi denetleyebilir, şundan denetleyebilir, üst şirketi yani diğer altı şirketi yöneten şirketi Holding AŞ'yi Kızılay kurmadı mı? Kızılay Derneği kurdu. Peki bağlı şirketlerin tamamını Holding kurmadı mı? Holding kurdu. Onun için hatırlarsanız giriş cümlemde şöyle bir şey söylemiştim. Bu bence çok önemliydi. Dernek holdingin yönetimini holding şirketlerin yönetimini belirliyor. Hal böyle olunca, örneğin görev verilirse Kızılay'ı, Kızılay'ın iş ve işlemlerini, tasarruflarını, gelirlerini, giderlerini, mal varlığını denetleyecek bir devletlerin temel kurulu uzmanı ya da uzmanları, e senin kurduğun Holding'in faaliyetlerini, onun kurduğu şirketlerin faaliyetlerini, derneğin amacına uygunluk bakımından -dernek tüzüğünde derneğin amacı var- da denetliyorum diyebilir ve bence de denetlemelidir. Yeri gelmişken, derneğin amacını gerçekten birlikte hatırlamakta büyük yarar görüyorum. Bakınız tek bir cümle, Osmanlı'yı geçiyorum. 

G.E: Türk Kızılayı Derneği'nin amacı. 

M.C: Evet. Kızılay'ın amacı. Kızılay, ihtiyaç anında dayanışmanın, ızdırap anında şefkatin, farklar karşısında hoşgörünün, savaşın en kızgın anında insancıllığın, merhametin, tarafsızlığın ve barışın simgesidir. Kızılay'ın kuruluş amacı, her koşulda yerde ve zamanda hiçbir ayrım yapmaksızın, her ne sebeple ortaya çıkarsa çıksın insan ızdırabını dindirmek amacıyla korumasız insanlara yardım etmek insan hayatını ve sağlığını koruyarak onun kişilerine saygı gösterilmesini sağlamak ve insanlar arasındaki karşılıklı anlayışı, dostluğu, saygıyı, iş birliğini ve sürekli barışı geliştirmeye destek olarak insan onurunu korumaktır. Temel amaç bu. Buna bağlı görevler; Kızılay ulusal ve uluslararası yardım kurumu niteliğiyle savaşta ve barışta amacının gerektirdiği ödev ve görevleri yapar. E peki, şirketler bu amaca göre mi çalışıyor? Bu amaca göre mi işler yapıyor? Şirketlere kiralanan, eğer temlik edildiyse bu amaca uygun olarak mı yapıldı? Ya da nasıl, ne yaparak bu amaca göre iş yapacaklar, hizmet edecekler. Bunun denetlenmesi gerekiyor. Daha birçok iş var, onları okumak istemiyorum, sayfalarca çünkü. Kızılay'ın görevlileri bakın sayfalarca devam ediyor. 

Şimdi bakın ben yapılanı bir kısaca aktarmak istiyorum. Kızılay Yönetim Kurulu'nun kararı ile kuruluyor Kızılay Yatırım Holding. 

M.C: Evet, aynen öyle. 

G.E: Şimdi Kızılay'ın genel kurulları var. 

M.C: Yetki verilmiş ama, yani tüzükte yönetim kuruluna yetki verilmiş. 

G.E: Tabii ama yani bütün bunların yolunun açıldığı çok belli. 

M.C: Şu tüzükte yetkisi var.

G.E: Evet. Ben de baktım 2009 tüzüğüne, 2009 tüzüğünde bu yetki var, doğru. Ama, bu kadar önemli bir konuyu ve çok ciddi bir tartışmaya da endişeye de kuşkuya da yol açacak bir konuyu genel kurul konusu haline getirmez misiniz?

M.C: Orada bir pratik konumu söyleyeyim size. Bakınız şimdi bazı derneklerin yönetim kurulları eşittir genel kurul gibidir. 

G.E: Ama Kızılay için bunu söyleyemeyiz herhalde değil mi? 

M.C: Biraz öyle, biraz öyle, biraz öyle.

G.E: Veya bu hale geldi. 

M.C: Bu hale getirildi. Evet. 

G.E: Bu tespit benim için yeterli. Şimdi bakın, bu Kızılay Yatırım Holding'in beş yöneticisi, yani genel başkan, genel başkan yardımcıları, genel sekreteri ve genel müdür düzeyinde olmak üzere Kızılay içinden seçiliyor. İki yöneticiyse dışarıdan atanıyor. Tüm şirketlerin yönetim kurulu başkanlığını yapan Kızılay Genel Başkanı’na, bugün için Kerem Kınık, diğer yönetim kurulu üyelerini de belirleme yetkisi veriliyor. Yani evet, son derece merkezi bir yapı ortaya çıkıyor. 

M.C: Eskiden ekonomik bakımdan varlığın temerküzü tabiri kullanılırdı. Bu varlığın temerküzüdür. Şimdi buna yönetsel bakımdan kuvvetin temerküzü diyebiliriz. Varlık ve kuvvet aynı çatı altında temerküz etmiştir. O nedenle kamuda, kamuoyunda yurttaşlar da bağışlayanlar da, bağışlayanların mirasçılarında Kızılay için, Kızılay'ın mal varlığı bakımından oluşan endişelerin tapu kayıtları açıklanmak, kira sözleşmeleri açıklanmak suretiyle giderilmesinde bir büyük yarar vardır. Kızılay yıpranmamalıdır. Kızılay'ın yıpratılmasına imkân tanınmamalıdır.

G.E: Peki. Programımızı bitirmek üzereyiz ama son bir sorum var. 

M.C: Buyurunuz efendim. 

G.E: Diyelim ki Kızılay'ın bağışçılarından biriyim. Oldukça değerli bir gayrimenkulünü de bağışladım. Yarın itibariyle bütün bu gelişmelerden hareketle sizin kapınızı çaldım. Ve dedim ki ben bu konuyu bir hukuki sorun haline getirmek istiyorum ve bu konuda da haklarımı kullanmak istiyorum. Nedir hakkım?

M.C: Şimdi prensip olarak hakkınız, yani konuşmanın ilk bölümünde arz ettim, Kızılay'a yapılan bağışların şartlı yapıldığını zannetmiyorum. Çünkü Kızılay'ın amacı, bizatihi amacı kamusaldır. 

G.E: Doğru. Kimse böyle bir gelişmeyi de beklemez. 

M.C: Herkes, ben malımı Kızılay'a bağışlayacağım, çünkü Kızılay şunlara, şunlara, şu şu şu durumlarda hizmet edecektir diyor. Ama bağışlayanın iradesi Kızılay'ın amacına göre kullanılmasıdır. Şirketler ve şirketlere kiralanan, temlik edilen taşınmazlar Kızılay'ın amacına aykırı kullanılıyorlar ya da kullanılacaklarsa…

G.E: Veya böyle bir endişe varsa… 

M.C: kullanılabilmelerine dair kapı aralanmışsa, alt kiralama sözleşmesini o nedenle yaptım, bağışlayanın iradesine aykırı bir durum vardır. O zaman bana gelseniz ben a kolay filan demem. Bir, önce Kızılay Derneği tüzel kişiliğine husumet davası açmak içimden gelmez. Ama öte yandan hak varsa hakkı korumak gerekiyor. Ne yaparım? Önce tapu, yani bağışlama konusu taşımazın tapu kaydını tespit ederim. Tapu kaydı bunların şirketlere temrik edildiğini, kiralandığını gösteriyorsa ki kira sözleşmelerinin ben tapuya şerh edildiklerini sanıyorum uzun dönemli olmaları bakımından. Tabii uzun dönemde kiralanmışlardır. Aksi halde üretim yapamazsınız onlar üzerinde. Onları incelerim. Oralarda derneğin amacına, bağışlamanın amacına aykırılık görürsem hakkınızı söylerim. Hakkınız nedir? İşte bu bağışlama konusu, bağışlama akdinin ve bağışlama konusu taşınmazın edinilmesinin sebebiyet oluşturan, çünkü bir sebebe bağlı olarak mülkiyet ediniliyor. Tapu kaydının iptalini dava edebileceğinizi söylerim. Yani bu durumun, bir tek kişi için bile bu durumun oluşmasına Kızılay yönetimi meydan vermemelidir. 

G.E: Evet. Çünkü aynı zamanda kamu yararına bir kuruluşu denetlemenin de gereği bu.

M.C: Yani Kızılay halen ve umarım da öyle olur ve artan oranda da öyle olur, saygınlığını, kamusallığını, enternasyonal düzeyde koruyan sürdüren bir kuruluşumuzdur. Bu kuruluş kirletilmemelidir. 

G.E: Evet. Evet. Peki. Çok çok teşekkürler Murat Cano. Aslında sorularımızın ancak bir kısmını iletebildim ve sizden de yanıtları aldım. Sağ olun. Önümüzdeki programlardan birinde gene bu gelişmeleri takip ederek ve tartışmaları takip ederek belki ikinci bir Kızılay konulu program için size başvuracağız. 

M.C: Belki de başka konuda. Hayat izin verirse diyelim. 

G.E: Tabii, size teşekkür ediyorum. 

M.C: Ben de size teşekkür ediyorum. Titreşiminiz eksik olmasın ama V'den sonra gelmeye kurban olmadan. 

G.E: Evet. Doğru. Efendim Altın Saatler programında bu hafta hukukçu Murat Cano konuğumuz idi. Kendisiyle Türk Kızılay’ındaki gelişmeleri konuştuk, tartıştık. Gelecek hafta yeni bir Altın Saatler programında görüşmek dileğiyle hoşça kalınız.