Dostlara mektup 

Açık Radyo'dan
-
Aa
+
a
a
a

22 Mayıs Cumartesi sabahından başlayarak 9 Gün boyunca Dinleyici Destek Günleri düzenleyeceğiz. Böyle bir dayanışma ve birliktelik “gösterisi”nin hepimize ek bir güç ve güven duygusu vereceği kanısındayız. Sizlerin de her zamanki gibi eksilmeyen bir coşku ve özveri ile bizi desteklemeye devam edeceğinizden şüphemiz yok.

Sevgili Dostumuz,  

Geçen yıl nisan ayında sizlere yazdığımız “aşk mektubu”na sizlerden gelen olağanüstü güzellikte cevabî “aşk mektupları”ndan birinde yürek yakan ama – her birimizi eyleme çağırdığı için – geleceğimize ilişkin ciddi bir umudu da içinde barındıran şu keskin analiz de yer alıyordu: 

“Değerli Açık Aile,

Artık insanlar kökten çözümün ilkel tedbirlerle değil, ancak tüm düzenin kökten değişerek günlük alışkanlıkların derinlemesine sorgulanmasıyla gelebileceğini anlayacaklar…” (Y.O.)

Geçen seneden epeyce daha zorlu geçmekte olduğunu söyleyebileceğimiz bu dönemde mesele tam da burada düğümleniyor işte. Bu “derinlemesine sorgu”nun başlatılabilmesi mücadelesini ancak beraberce götürebiliriz. Önümüzdeki en önemli engel, farkındalık meselesi. Geçen seneki “açık” mektubumuzda, önde gelen düşünür ve aktivist Chomsky’den işte tam da bu konuda bir alıntıya yer vermek istemiştik:

“… varoluşsal meselelerin âciliyeti konusunda genel bir farkındalık ve kavrayış yoksa, bunlar etkin bir şekilde ele alınamaz.”

3 Mayıs 2021 günü başlayan yeni (53.) yayın dönemimizin yayın akış broşürünün kapağında da Dalay Lama öncülüğünde bir dizi iklim bilimci ile dünya çapında düzenlenen çevrimiçi konferansa katılan genç iklim aktivisti “Grevci” Greta’dan (Thunberg) bir alıntı yer alıyor:

“En çok ihtiyacımız olan şey, elbette iklim eylemi. Bunu başarmak için farkındalığa ihtiyacımız var… Ortalıktaki sınırsız miktarda bilgiyi başkalarına da yayalım. Bir sosyal hareket yaratmalıyız.” 

Aralarında üç çeyrek yüzyıl yaş farkı bulunan ve fakat tıpatıp aynı şekilde düşünen, duyan ve davranan bu dünyaca ünlü iki aktivistin canalıcı önemdeki çağrılarına ilaveten, artık büyük hızla harekete geçmemizi zorunlu kılan o müthiş âciliyeti mükemmel bir şekilde tasvir eden bir de “görsel”imiz var size sunacağımız – usta karikatürist Ohan’ın kalem ve fırçasından çıkma:

Açık Radyo’nun bu âciliyet ve “farkındalık” konusuna ne büyük bir titizlikle eğildiğini sizler elbette biliyorsunuz – belki bizden bile iyi. Ama, daha önce kimbilir kaç kez dile getirmeye çalıştığımız “künye”mizi burada bir daha özetlememize izin verin lûtfen.

“Bağımsız duruşu ile alternatif bir mecra sayılabilecek Açık Radyo, gerek kuruluş, yapı ve işleyişi, gerek sözel ve müzik programları ve gerekse internet üzerindeki yayınlarıyla, dünyanın gidişatı konusunda bir bilgi ve duygu paylaşımında bulunma; tartışma, etkileşme ve geleceğe ilişkin örgütlenmeye yönelik bir “forum” olma; kısacası, başka bir dünyanın mümkün ve zorunlu olduğunu gösterme çabasındadır.”

İşte bu amaçladır ki, başta sessizleştirilmişlerin sesleri olmak üzere her şeyin tarihine, her şeyin hikâyesine, sıradan insanların istisnasız hepsi de sıradışı olan hayat-ı hakikiye hikâyelerine her gün yer veren, verilmedik haber, yapılmadık yorum, çalınmadık müzik, söylenmedik şarkı, seslendirilmemiş şiir, okunmadık klasik, oynanmadık oyun, icra edilmemiş performans, söylenmedik söz, konuşulmadık dil bırakmayan, suda-karada-havadaki tüm canlıların hayat hikâyelerini olanca canlılıklarıyla anlatmaya çalışan, farkına varılmadık varlıkları bilinçlerimizde yeniden var etmeye gayret eden bir mecra, sıra dışı bir “medium” olmaya çalışıyoruz yirmi beş küsur yıldır... Dünyanın en “iddialı” iddiasız medium’u, yani mecrası, yani işte vasatı-vasıtası-çaresi-aracı-âleti...

Yeni Yayın dönemimizde İstanbul Bienali, “Radyo Bienal” adı altında Açık Radyo’da haftalık bir yayına başladı. Bu programın da eklenmesiyle, yukarıda sizlerle paylaşmaya çalıştığımız bu tuhaf mecra macerasına bir boyut daha eklemiş, radyoyu yeni bir tür “sanat formu” haline getirme sürecini de ilerletmiş olduğumuzu umuyoruz. 

Gerçi, bir son dakika açıklaması ile “Pandemi ve hayatı altüst eden sonuçları, 17. İstanbul Bienali’ni, bienalin küratörlerini ve katılımcılarını etkilemeye devam ettiği” için, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), küratörler Ute Meta Bauer, Amar Kanwar, David Teh ile tüm paydaş ve katılımcılarla birlikte, yaşadığımız sağlık krizinin dünyanın dört bir yanında sürdüğünü ve önümüzdeki ayların belirsizliğini koruduğunu göz önünde bulundurarak, sergileri erteleme kararı aldı.

Ne mutlu ki, 17. İstanbul Bienali kapsamında 2021 boyunca da küratoryal yaklaşım çerçevesinde yürütülmeye devam edecek bir dizi proje arasında Radyo Bienal programı da yer alıyor. Programda sanatçı, araştırmacı, akademisyen, şair ve edebiyatçıların katılımıyla Açık Radyo için özel üretilecek işlere, arşiv seslerine, ses müdahalelerine, söyleşiler, şiir, oyun okumalarına yer verilerek bir “radyo içinde radyo” da oluşturuluyor.

Bu yeni “radyo sanatı” boyutuna bir örnek olarak şu bilgi notunu aktarabiliriz: 

Akustik Okyanus / Acoustic Ocean

Radyo Bienal’in bu ilk programında 17. İstanbul Bienali’nin küratörleri Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh, Çiğdem Öztürk ile bir mecra ve medyum olarak radyo üzerine söyleşiyor. Ardından, Sevinç Çalhanoğlu’nun "Günbatımı iyi bir başlangıç" başlıklı şiirini, şairin kendi sesinden dinliyor; Ursula Biemann’ın 2018 tarihli "Akustik Okyanus" isimli video ve ses işinin eşliğinde, deniz hayatının sonik ekolojisini keşfe çıkıyoruz. "Oda Projesi," dinleyicileri ev içi emeğin ve radyo dalgalarının görünmezliği arasında bir bağlantı kurmaya davet ediyor. Sevgi Soysal’ın "Venüslü Kadınların Serüvenleri" adlı eseri de, radyo okuması olarak dinleyiciyle buluşuyor ve program 40 yıl önce kayda alınmış çok özel “balina şarkıları” ses belgeselinden kısa bir bölümle sona eriyor.”

(https://acikradyo.com.tr/podcast/228750)

Sevgili dostumuz,

“Mâcera-i Açık Radyo”nun son zamanlardaki ahvaline dair birkaç notu sizlerle böylece paylaşmaya çalıştık. 16 yıl boyunca kesintisiz sürdürdüğümüz “Dinleyici Destek Günleri” ya da “Radyo Şenliği’ni, 2020’den sonra bu yıl da gerçekleştiremeyeceğimiz anlaşıldı. Pandemi, olanca ürkütücü boyutları, sınıfsal adaletsizlikleri, irreel ve sürreel yönleri ve büyük trajedisi ile sürüp gidiyor.

Gene de, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da stüdyolarımızı kullanmadan evlerimizden, destek ve dayanışma üzerine coşkulu bir yayın süreci yürütme konusunda kararlıyız. Geçen yıl, programcılarımızın tümü, görülmemiş bir sorumluluk hamlesi içinde, her biri kendi programı çerçevesinde müthiş bir destek sağlama gayreti içine girdi ve destek sağlama konusunda önceki seneleri aratmadı.

Bu sene de böyle olacağı anlaşılıyor. 22 Mayıs Cumartesi sabahından başlayarak 9 Gün boyunca Dinleyici Destek Günleri düzenleyeceğiz. Böyle bir dayanışma ve birliktelik “gösterisi”nin hepimize ek bir güç ve güven duygusu vereceği kanısındayız. Sizlerin de her zamanki gibi eksilmeyen bir coşku ve özveri ile bizi desteklemeye devam edeceğinizden şüphemiz yok.

Greta’nın dediği gibi:

“Bir sosyal hareket yaratmalıyız. Sosyal normu değiştirmeliyiz. Çünkü eğer değişimi talep eden ve bunları savunan yeterince insan bir araya gelirse, o zaman kritik bir kitleye ulaşırız ve artık görmezden gelinmemiz mümkün olmaz.”

(https://acikradyo.com.tr/ceviri/dalay-lama-greta-thunberg-ve-bir-grup-bilim-insaniyla-iklim-krizini-masaya-yatirdi)

Açık Radyo’dan sevgiler, selamlar, saygılar 

Ömer Madra