Ali Bilge: "Demokrasiyi, barışı, gezegeni kurtarmak istiyorsak Açık Radyo’yu destekleyeceğiz!"

-
Aa
+
a
a
a

Programcımız Ali Bilge, Açık Radyo 19. Dinleyici Destek Yayınının ikinci gününde Ömer Madra ve Eraslan Sağlam'ın konuğu oldu, Açık Radyo'yu neden desteklememiz gerektiği hakkında konuştu.

2017'deki Radyo Günleri'nde Ali Bilge, Açık Radyo stüdyolarında.
2017'deki Radyo Günleri'nde Ali Bilge, Açık Radyo stüdyolarında.

(11 Nisan 2022 tarihinde Açık Radyo’da 19. Dinleyici Destek Projesi sırasında yayınlanmıştır.)

(Bu metin hızlıca hazırlanmış bir ses kaydı deşifresidir, nihai biçiminde olmayabilir.)

Ömer Madra: Merhaba Eraslan. 

Eraslan Sağlam: Merhaba, günaydın herkese. Dinleyici Destek Projesi Özel Yayını üçüncü günün, özel yayın kısmının ilk dakikalarından herkese günaydın. Dün gece huzurlarınızdan ayrılırken, dün akşam, söylediğimiz gibi dinlendik, toparlandık, geldik ama yine tahmin ettiğimiz gibi dün bizden sonra olan “nehir söyleşileri”, “nehir yayında” daha doğrusu, programcıların bir araya geldiği 20.00 sonrası yayından kulağıma adeta radyodan koparamadım. Yayının bitimine kadar bekledim.

ÖM: İşin ilginç tarafı ben de aynı şeyi yaptım yani. Bu arada Ali Bilge de aramızda

Ali Bilge: Merhaba!

ES: Merhaba, günaydın Ali Bey. 

AB: Günaydın herkese. 

ÖM: Açık Gazete değil ama Açık Radyo’nun dinleyici destek projesi için kısa bir süreliğine buradayız. Evet, dün akşamki yayının, dört saatin sonunda en ilginç cümlesi bence, saat on ikiyi bir geçiyor şu anda, dediler galiba konuşan ve günün ilk destekçisi olun dedi. 

ES: Aaa.

ÖM: Yani bir bir dakika geçtikten sonra “Siz devam edin, biz bitiriyoruz programı ama siz günün ilk destekçisi olabilirsiniz hala” dedi. Güzel bir yorumdu yani.

AB: Şimdi, düzenli yayında on dokuzuncu yılım bitiyor benim Açık Radyo’da. Yirminci yıla giriyoruz. Bir de daha öncesinde de işte konuk olarak katıldığımız ya da Açık Radyo adına izlediğimiz toplantılar vardı. Burada bir şey dikkatimi çekiyor; bir tanesi, yirmi yıl önce, ilk programlarda da Irak Savaşı, Irak'ın işgali gündemde, yani 2003, “Savaşa hayır!” diyoruz, barış temaları işliyoruz, barışın iyiliklerinden, savaşın lanetlerinden söz ediyoruz ve Irak işgalinin sebeplerinin ne kadar yalan olduğuna işaret ediyoruz. Birleşik Devletler işte o dönem için tek kutuplu dünyanın bayağı ciddi bir keyfini sürüyor, Birleşmiş Milletler istiskal ediliyor ve işgal gerekçeleri daha sonra ortadan bizzat işgali yapanlar tarafından bir yalanlandı. Bu geçen süre içerisinde işte Rusya serpildi, güçlenmeye başladı, yani fosil yakıtlar ve silah sanayi başta olmak üzere. Ve ondan sonra da bir kelime duymaya başladık, daha çok tohumlarda duyduğumuz hibrid savaşlardan söz edilmeye başlandı. İşte bu hibrid savaşlar, melez her türlü başka dinamikleri kullanarak giren savaştılar. Ve yirminci yılına girerken bu sefer kuzeyde, savaşın ağırlık merkezi Ukrayna, işgal edildi Rusya tarafından ve savaş kuzeyee ve Avrupa topraklarına geçti. Yine Açık Radyo'da barışın mücadelesini, yukarıdaki savaşın, kuzeyimizdeki savaşın gerekçelerinin ne kadar anlamsız olduğunu ve işgali konuşuyoruz, savaşı konuşuyoruz, mahvolan ülkeleri, insanları konuşuyoruz. Yani iki savaş arasında bir yayıncılık yaptığımı görüyorum. 

ÖM: Evet, hep öyle. Yani çok ilginç… Pardon sözünüzü kestim. 

AB: Estağfurullah

"Açık Radyo, demokrasiye geçiş süreciyle otokrasi arasında yayın yapan bir radyo"

ÖM: Chris Hedges’ın çok çarpıcı bir yazısı yeni yayınlandı. O, savaş konusunda dünyada en uzman sayılabilecek kişilerden. Savaş uzmanı diye bir şey olmaz ama buna en çok kafayı yormuş, bizzat yirmi yıl boyunca savaş muhabirliği yapmış, üzerine en az üç kitap yazmış birisi. Yeni bir yazı yazdı; yani “Savaşın muhabbet tellalları” diye bir başlığı var. Biraz daha kaba bir dil kullanmış ama ben öyle demeyeceğim ve şeyi söylüyor; bu ideologlar, Amerika Birleşik Devletleri'nde sayısız ideolog var, bunların en büyük tanımları cahil olmak, “milliyetçilerin cahil olmalarıdır” diyor, Yugoslav yazar Danilo Kiš'in söylediği gibi. Yani en az direnişin yapıldığı yer milliyetçilerin şeyidir, hiç derdi değildir milliyetçinin -o faşist dememiş ama milliyetçinin- bilir ki değerlerinin ne olduğu açıktır; etik ve politik şeylerle ilgili değildir, başkalarıyla da ilgili değildir. Onun tek kaygısı soruşturma bile olmaması ve sadece savaş tüccarlarına hizmet etmektir, cesetleri görmezler. Bütün Guatemala'da, El Salvador'da Nikaragua’da, Gazze'de, Irak'ta, Sudan'da, Yemen'de ya da Kosova'da sayısız insanın ölümünü gördüm, tanık oldum ve onlarda en ufak bir utanma yoktu, şimdi de Rusya'ya karşı, Rusya'nın da daha da tahrik olması için gene savaş çığırışları içindedirler diye uyarıcı bir yazı yazmış, bu da daha yeni düştü.

AB: Yani durumumuz böyle. Şöyle bir şey, yani savaş ve demokrasi ve radyo üçlemesi üzerinden baktığımızda mesela bu radyonun önemi ikinci savaşta özellikle belirgin. Hem faşistler kullanıyor hem de antifaşistler ve demokrasi mücadelesi için kullanılıyor, değerlendiriliyor. İşte bu o dönemki radyolarda hem halkın enformasyon süreci, yönetimi hem de moral değerler, askeri ve kitlelerin moral değerleri için radyonun çok önemi var. Yani demokrasilerin aslında kazanılmasında… Yani biz İkinci Dünya Savaşı öncesinde dünyada, saymadım ama parmakla sayılı demokrasi var. Daha sonra demokrasilerin fazlalaştığına, demokratik yönetimlerin, parlamenter sisteme geçişin daha arttığına tanık oluyoruz. Yani demokrasilerle radyo ilişkisi de önemli. Savaşlar ve radyo ilişkisi de önemli ve günümüzde de, yani iki savaş arasında yayıncılıkta, radyo yayıncılığında iki savaş arasında bir de bir şeye tanık oldum; Türkiye, biz başladığımızda daha geniş bir demokrasiye doğru kucak açmış bir Türkiye idi. Avrupa Birliği'nin uyum yasalarının, paketlerinin, yani yapısal reformlar denilen ya da “yeni tanzimat” diyebileceğimiz, yirmi birinci yüzyıl tanzimatları düzenlemeleri ve demokrasiye doğru giden bir süreçte başladık ama geçen süre, demokrasiden otokrasiye geçtiğimiz bir süreç oldu. Dolayısıyla iki savaş arası ve az demokrasiden şikayet ettiğimiz, az bulduğumuz demokrasiden, geniş demokrasiye geçiş süreciyle otokrasi arasında yayın yapan bir radyo, Açık Radyo. Bunu ben hemen hemen son program, son dinleyici destek programlarında kullandığım bir şey var, eğer bir baskı yönetiminden -ona da “faşosfer” diyoruz- atmosfere geçip temiz bir oksijen almak istiyorsak, elimizde bulunan barışı, savaş karşıtlığını ve demokrasi isteyen yayın organlarının hep yanında olmak durumundayız. Yani soluk almak istiyorsak, bu dünya pratiklerinde de bunun şahidiyiz, görüyoruz, radyomuza sahip çıkmak zorundayız. Ve bu şeyde bir şey geliştirdiğimi söylemiştim daha önceki yıllarda, her dinleyici destek programında onu alıyorum elime; bir “diktametrem” var benim, bu oksijen miktarını ölçüyoruz bu diktametreyle, hem dünyada hem ülkemizde hem bölgemizde, böyle baktığımda moral bulmak istiyoruz. Yani bu moral bulmanın yolu da açıkçası elimde bağımsız medyanın, iletişimin, kitlelere ulaşan bu iletişiminin, doğru haberciliğin, doğru değerlendirmelerin yer aldığı ve doğru bilgilendirme setlerinin kitlelerle kucaklaştığı ve aynı zamanda moral değerlerin, sanatın, edebiyatın, müziğin buluştuğu platformları çok iyi korumak, değerlendirmek durumundayız. Ben burada şöyle bir şey yaşıyorum, hani bizim çok güzel şeylerimiz olurdu, telefonlar falan dinlerdik, şimdi olmuyor galiba değil mi? Gelen telefonların seslerini duyamıyoruz. 

ÖM: Evet, duyamıyoruz maalesef. Birkaç arkadaşımız var ama onlar da ancak bilgi verebiliyorlar telefonda yani. 

AB: Şu anda internet yoluyla dinleyicilerimiz desteklerini sergileyebiliyorlar. O zaman bizi dinliyorlarsa internetleri açıktır ve radyonun desteğine başlamalarını istiyoruz. 

ÖM: İsterseniz Ali bey, şimdi bir de Eraslan’a bırakalım sözü. Dün akşamın bir değerlendirmesini yapsın birazcık izin verirseniz onunla da ilgili meseleyi, iletişimimizi göstersin. 

ES: Estağfurullah. Ali Bey hemen şu bilgiyi aktarmakta fayda var; evet, içinde bulunduğumuz koşullar itibariyle kendi stüdyolarımızı kurduğumuz için bu enteraktiviteyi çok fazla telefon yoluyla sürdüremiyoruz fakat arkadaşlarımız görevlerinin başındalar, gönüllü arkadaşlarımız. Dolayısıyla gelen her türlü desteği web üstünden desteği, neredeyse böyle beş-altı dakika içerisinde bize ulaştırıyorlar. Yani durumun nasıl gittiğine dair aslında bir fikrimiz oluyor yayında. 

AB: Biraz gecikmeli bir trafik.

ES: Bir gıdım gecikmeli bir trafik oluyor. Ama yani kendi adıma şunu söyleyebilirim ki buna da şükür. Bütün bu koşullar içerisinde bu özel yayını yapabiliyor, dinleyicilere ulaştırıyor oluşumuz tamamıyla Açık Radyo’nun ve çalışanlarının ve gönüllü programcılarının dirayetiyle ilgili bir şey olduğunu düşünüyorum. Düne biraz baktığımızda, dün biraz enteresan gitti. Normalde dünün hedefi 88’di. Hedefleri şöyle belirliyoruz; bir önceki yılın aynı günü neler olmuş diye bakıyoruz. Mesela bir önceki yılda, yani 2021’in destek özel yayınında, 18. Radyo Günleri’nde pazar günü bütün desteğin toplamı 88 kişiymiş, 88 kişi desteklemiş. Sabahtan iyi gittik, ucu ucuna bir mücadele devam etti ve tam saat 18.00 civarında bir dinleyicimizin desteğiyle 88’i geçmiş olmakla birlikte 100 sayısına ulaştık, yüz desteğe ulaştık. Ve biz çıktıktan sonra, yani bize ayrılan sürenin sonunda, Ömer bey'le bana ayrılan süre sonunda gece, işte dört saatlik bu olağanüstü program esnasında da 18 destek daha gelmiş ve dünü 118 destekle kapatmışız ki 88 sayısını bir hayli geçmiş olduk. Bu da insana iyi geliyor. Ve şuna çok alışığız; hem sabahları biz başladığımızda hem de yıllardır sizinle yaptığımız sabah programlarında özel yayında Ali bey, bir anda sizin sesiniz duyulduğu anda ve anlattıklarınız şeylere mukabil olarak bir destek dalgasıyla karşılaşıyoruz. Şu anda da öyle olduğunu umut ediyorum. Bunu gerçekten iltifat etmek için söylemiyorum, her yıl böyle oluyor ve diyorum ki “Zaten bu sabah Ali bey varsa, Ali Bilge'yle giriyorsak evet, tamamdır, yani destekler gelecektir. Çünkü hep böyle oldu. Şimdi sadece şu var, dinleyicilerimiz şöyle bir çalışma yapıyorlar, kendileri destek olduktan sonra etrafını harekete geçirmeye başlıyorlar. Bu etrafı harekete geçirmede çeşitli şeyler sağlanıyor; bunlardan biri radyonun ilk kez dinlenmesi, ilk kez tanışmak. Bir diğeri, dinliyor ve destekçi olmamışsa hala, şu anda dinleyicilerin destekçi olmasına elçi oluyor diğer dinleyicilerimiz ve destekçilerimiz. İşte bu bilgi tam da onlar içindir; Açık Radyo’nun bir saatlik bir programına
350 liraya ve katlarına destek olabilirler. Bu yarım saatlik bir destek de olabilir, kredi kartıyla yapabilirler, havale yöntemini tercih edebilirler, pek çok yolu, yöntemi var. acikradyo.com.tr üzerinden “Destek olun” düğmesini tıklayarak da bunu yapabilirler. Burada bir sıkıntı yaşarlarsa, arkadaşlarımız o bizim meşhur telefonumuzun başında dinleyicilerimizin bütün sorularını cevaplamak ve onların hayatlarını kolaylaştırmak için bekliyorlar. Yine de dolayısıyla 0212 341 41 41 numaralı telefonu arayabilirler. Ama şu anda en kolay ve neredeyse en garantili yöntem acikradyo.com.tr üzerinden “Destek olun” düğmesine tıklayarak desteklerini aktarmaları. Bu desteğin karşılığında biz ne yapıyoruz? Dinleyicimizin seçmiş olduğu programın başında ve sonunda teşekkürlerimizle o programın onların desteğiyle gerçekleştirdiğimizi söylüyoruz. Biraz uzun konuştum, kusura bakmayın ama heyecan devam ediyor diyebilirim. 

"2023'e doğru son virajda bağımsız medya ve Açık Radyo'nun önemi büyük"

AB: Estağfurullah, benim de bu şeye ekleyeceğim bir iki şey olacak; şimdi biraz bahsettik, iki savaş arası yayın, otokrasiyle demokrasi arasında yayın ve demokrasi özlemi, barış özlemi ve radyo ilişkisi… Şimdi şöyle baktığımızda, önümüzdeki yıl, yani 2023 yılı Türkiye için önemli bir yıl. Yani demokrasiye geçiş bağlamında çok önemli bir yıl. Uzun süredir otokratik bir yönetim altındayız ve ciddi sorunlarla karşı karşıya Türkiye halkı halkları -ve gazetecilik aynı zamanda- ve dediğimiz gibi oksijen solumak ve atmosfere geçmek istiyoruz. Bu bağlamda da ciddi bir son viraj alınacak. Bu anlamda da bağımsız medyanın, Açık Radyo’nun önemi büyük. Desteklenmesinin önemi, demokrasiye geçiş anlamında, barışı yakalamak anlamında, gezegenin kurtarılması anlamında bağımsız medyalarla olan ilişkilerimiz, bu ilişki, Açık Radyo’nun dinleyicisiyle olan bu ilişkisi çok önemli. Bu anlamda da zaten kooperatif bir radyo olması nedeniyle dayandığı tek güç dinleyicilerinin gücü, maddi ve manevi gücü. Dolayısıyla Açık Radyo’nun 2023’te, yani son dönemeçte, Türkiye'nin otokrasiden demokrasiye geçiş adımı anlamında. Umalım savaşın, yukarıdaki tüm savaşların ve kuzeyimizdeki, Ukrayna'daki savaşın barış mücadelesi anlamında desteklenmesi her zamankinden daha da önem teşkil ediyor. Biz artık… Yani elimdeki diktametreyle her ölçtüğümde hala gazeteci arkadaşlarımız içeride, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş… yüzlerce, binlerce insan içeride hapislerde. Ve biz bu özgürlükleri kazanmak istiyorsak bağımsız medyamızı ve bilgilenme, doğru bilgilenme mecrasını, kaynağını desteklemek durumundayız ve bu üç şey için yapılıyor: Gezegenin kurtarılması için yapılıyor, savaşlara son verilmesi için yapılıyor, demokrasinin kazanılması için yapılıyor. Böyle baktığımızda, nasıl ayakta kalınabileceğinin mucizelerini çok iyi bilirim. Ben de yayıncılık kökünden gelmiş bir insanım; hem bütün kahrını biliriz yani bu işlerin, dolayısıyla bu mecramızın, Açık Radyo mecrasının hem gezegen için hem Türkiye için devamını istiyorsak desteğimizi esirgemeyeceğiz. Demokrasiyi istiyorsak, barışı istiyorsak, gezegeni kurtarmak istiyorsak, çocukları kurtarmak istiyorsak Açık Radyo’yu destekleyeceğiz. Vaktimiz devam ediyor ama herhalde sonlarına doğru yaklaşıyoruz. 

ÖM: Evet, Eraslan’la da belki bir liste okuruz dün akşamkileri. 

AB: Evet, olur, çok mutlu olurum. 

ÖM: Geleneksel olarak. 

AB: Evet. 

ES: Dün, biz yayınından çıktıktan sonra gece on ikiye kadar destek olanların listesi:

ÖM: Ferdi Yelbaşı ve Ülkü Ferah Yelbaşı. 

ES: Ayşe Sezerman ve Özge Sezerman. 

ÖM: Nihal Yüksel

ES: Arzu Ünel. 

ÖM: Deniz Pala.

ES: Altuğ Güzeldere.

ÖM: Ceren Sözeri.

ES: Işıl Arıça. 

ÖM: Elvan Altan

ES: Ayşegül Kapısız ve Eric Derya Kapısız. 

ÖM: Rıdvan Arıca.

ES: Neslihan Keser Özcan ve Recep Özcan.

ÖM: Zeynep Arıca

ES: Aylin Ünel. 

ÖM: Ece Ökten Müller. 

ES: İlke Adıa Öztürk ve Ahmet Sertaç Öztürk. 

ÖM: Ve Osman Tunalı. Çok çok teşekkür ederiz. 

ES: Teşekkür ediyoruz. 

ÖM: Bu gecenin geç saatlerine kadar, yirmi dörde kadar giden listenin okunmasıydı. Devam ettiğini görmek… Biraz önce Eraslan'ın da sözünü ettiği gibi, kulak kesilip dinledik, hem gördük hem duyduk. Gerek programcılardan gerekse de onları dinleyen dinleyicilerden gelen destek göz yaşartıcıydı. İnşallah hafta boyunca, dokuz gün boyunca da bu şekilde devam edeceğini ummaktayız.

AB: Bu saydığınız isimler 11 Nisan isimleri mi?

ES: Evet, dünün isimleri. Dün akşam sekizde, biz yayından çıktıktan sonra bir nehir program oldu Ali bey…

AB: On iki geçtikten sonrakiler değildi yani? 11 Nisan ya bugün.

ES: Hayır!

AB: Tamam o zaman. Bugün de bunun devamını da istiyoruz. Bütün dokuz gün boyunca da desteklerimizi Açık Radyo’dan esirgemeyeceğiz ve dediğimiz nedenlerden ötürü esirgeyemeyeceğiz. Aslında bir tarih yazılıyor hem radyoculuk açısından -Açık Radyo deneyimi-hem de radyo tarihi açısından önemli hem de demokrasi, barış ve gezegen mücadelesi açısından önemli. Bu bağlamda bütün emeği geçen, bugüne kadar emeği geçen ve bugün ayakta tutan kadroya -arkadaşların isimlerini tek tek saymayacağım- herkese teşekkür ediyorum. Yani kendi adıma ve gezegen adına teşekkür ediyorum. Umarım önemli bir sonuç alırız ve Açık Radyo’nun faaliyetlerini sürdürebilmesi açısından 2023’e, son dönemece geçiş açısından daha kuvvetli programlar yapmaya, ayakta kalmaya devam etmesi açısından önemli bir destek, şenlik programımız gerçekleşmiş olur. Bu süre içerisinde yine gerektiğinde destek vermeye hazırız diyelim ve isterseniz, galiba bitiyor değil mi? 

ÖM: Teşekkür ederiz. Yani burada bir kelime ekleyeyim izninizle. 

AB: Lütfen. 

ÖM: “Resilience” diye bir kavram geliştirildi son zamanlarda dirençlilik anlamına geliyor, yani bünyenin dirençli olması anlamında. Şimdi bu aktivistler açısından, mücadele verenler açısından ve topluluklar açısından önem taşıyor. Açık Radyo’nun bu direniş mücadelesinde, işte sizin de sözünü ettiğiniz şeylerde, gezegen adına da barış ve demokrasi adına da verilen mücadelede dirençlilik kazanması da ancak destekçilerimizin bizi desteklemesinin ve sürekli desteklemesinin, artarak desteklemesinden geçtiğini de söyleyerek bitirebiliriz. 

AB: Evet. İyi yayınlar Eraslan, Ömer bey, Feryal!

ES: Teşekkür ederiz. 

ÖM: Teşekkür ederiz. 

AB: Kolay gelsin! 

ÖM: Görüşmek üzere. 

AB: Görüşmek üzere, hoşça kalın.