Şimdiki Çocuklar Harika! – Avustralya’da binlerce öğrenci iklim için 'okul kırma eylemi' yaptı...

Açık Gazete
-
Aa
+
a
a
a

Avustralya çapında 5 ila 18 yaş arasındaki öğrenciler hükümetlerin büyük sessizliği ve ataleti karşısında kendileri ses çıkarmaya karar verdiler ve duyduğunuz bu sesleri çıkardılar. Parlamento binasının önü de dahil olmak üzere sokaklara döküldüler. İklim değişikliğine hükümetin ve politikacıların sessiz kalmasını protesto için binlerce öğrenci okulu kırdı. 

Fotoğraf: Guardian

Ömer Madra: Duymakta olduğunuz bu sesler Avustralya’dan geliyor... Bundan 8-10 saat önce tarihi bir olay cereyan etti, etmeye de devam ediyor: bütün Avustralya çapında 5 ila 18 yaş arasındaki öğrenciler hükümetlerin büyük sessizliği ve ataleti karşısında kendileri ses çıkarmaya karar verdiler ve duyduğunuz bu sesleri çıkardılar. Parlamento binasının önü de dahil olmak üzere sokaklara döküldüler. İklim değişikliğine hükümetin ve politikacıların sessiz kalmasını protesto için binlerce öğrenci okulu kırdı. Olağanüstü yaratıcı sloganlar ve pankartlar görülüyor. Mesela bir tanesinde “Stop burning my ancestors” yani “Atalarımı yakmaktan vazgeçin” diyor.

Avustralya’nın ünlü “Midnight Oil” rock grubunun yerli haklarını petrol şirketlerine karşı savunan “The Beds Are Burning” şarkısına uygun düşecek bir şekilde gelişiyor sanki manzara.

Biraz da konuşmalara kulak verelim şimdi... Çocuklar duruma el koymuş durumdalar – “Çocuktan al haberi” diyoruz biz de zaten. Son derece değişik bir durum bu, tarihte de daha önce bakıldığında pek görülmeyen… Bu kadar küçük yaşta insanların isyanı yani.

“Bana demokrasinin nasıl bir şey olduğunu gösterin!” diyor konuşmacı çocuk, onu izleyen çocuklar da “İşte budur demokrasi!” diye bağırıyorlar. Başbakan o sırada herhalde evinden televizyondan izliyordur belki bilmiyorum ama önemli bir gelişme bu. Yani tarihte çok fazla örneği olduğunu düşünmediğimiz bir şey cereyan ediyor. Hani hep klişe ve boş laflar ediliyor ya “Her şey gelecek kuşağındır!” falan filan diye, işte şimdi klişe gerçek oluyor: O kuşak isyan bayrağını açmış durumda.

Çocuktan alıyoruz biz de haberi. Müthiş sloganlar da var, pankartlar da var: Mesela birinde “İnkâr bir politika değildir” diyor. İngilizce “Deny is not a policy” cümlesinde “not”un “o”su dünya şeklinde boyanmış. Ya da “Eğer parlamento okul bahçesine dönüşmüşse, o zaman okullar parlamento olmak zorundadır” diye. Bir de “Bilim derslerimi bunun için asıyorum işte” diye bir pankart var. Katılan binlerce öğrenci var – ellerinde pankartlar. Bir pankartta “Eğer siz erişkinler gibi hareket etmeyecekseniz, biz öyle yaparız!” demişler.

Bu heyecan verici gelişmelerin etkisinde kalmamak mümkün değil. Şimdi Avustralya’ya bağlanıyoruz ve Ebru hanımla konuşacağız. İlkem hanım da var. Sibel Çetingöz de bizimle beraber stüdyomuzda. Bütün bu bağlantıları bize sağlamakta da o yardımcı oldu, kendisine çok teşekkürler. Buyurun Ebru hanım.

Ebru: Merhaba ben Ebru, bugünkü eyleme dair biraz fotoğraf, kamera kayıtları, vs. biz gönderdik buradan. Eylemin haberini sizden duyduk, utanarak söylüyoruz bunu! Çok güzeldi, çocuklarımız ilkokulda olduğu için pek ilgilenmiyorduk, bunu üzülerek söylüyorum ama inanılmaz bir atmosfer vardı, çok güzeldi. İlk kez bu kadar genç yoğunluklu bir eyleme katıldım. Hava çok güzeldi, çocuklar ne istediklerini çok iyi biliyorlardı, çok net anlatılıyordu her şey, sloganlar çok netti, hiçbir şey öyle havada kalan, belirsiz istekler değildi. Hükümetten çok net bir tavır almasını istiyorlardı. Büyük bir şirket var burada, kömür şirketi Adani. O şirkete olumlu yatırımların, sübvansiyonların durmasını, artık kömür madenlerine verilen desteklerin durdurulup temiz enerjiye geçilmesini istiyorlardı. Herkes çok heyecanlıydı, çocuklar okullarını kırarak gelmişlerdi, katılım inanılmazdı, çok güzeldi...

ÖM: Binlerce çocuk görülüyor, gönderdiğiniz videolarda.

Ebru: Binlerce kişi vardı evet. Kenarda duran bir aktivist çocuğa gidip sordum “Kaç kişi vardı?” diye. “Tahminen 3 bin kişi falan” dedi. Ama tabii onlar da tahmin ediliyor, belki fazlası vardır, belki tam 3 bin civarıdır, çok emin değiliz biz de...

ÖM: Ben de sizin göndermiş olduğunuz özel videolardan ve fotoğraflardan gördüm. Ve biraz da Guardian gazetesi ve BBC Türkçe’nin TSİ ile sabaha karşı yayınladıkları haber ve fotoğraflara, videolara baktım. Benim kalabalık tahmini konusunda pek de fena olmayan bir şöhretim vardır – eski toprak olduğum için. Bence de orada en az 3 bin kişi olduğunu söylemek mümkün. Ve bu gerçekten – Avustralya’yı bilmiyorum ama – dünya için de bir ilk denebilir belki. Son derece çarpıcı görüntüler ve katılım var.

Ebru: Bu eylem Melbourne’da oldu ve Melbourne için çok büyük bir katılım çünkü burada çok nadir eylem olur, çok nadir bir şeye muhalefet olur... Ve buradaki muhalefet nefisti, çok düzgündü, çok kararlıydı. O yüzden 3-5 bin arası kalabalık, özellikle gençlerin oluşturduğu bu kalabalık çok güzeldi. Her şehirde oldu, Sydney’de de oldu, Melbourne’da, Adalaide, Brisbane’da da oldu.

ÖM: Birbiriyle bağlantılı olmaları ve özellikle de İsveç’teki 15 yaşındaki grevci kız Greta’yla da sürekli bağlantı halinde olmaları da ilginç. Greta tek başına başlattığı bir okul kırma eylemiyle bütün dünyaya esin kaynağı oldu, devam da ettiriyor ve bu çocukların İsveç’le bağlantı halinde olduğunu biliyoruz. Şimdi Greta artık sadece Cuma günleri yapıyor eylemini. Okul kırma eylemine haftada bir gün devam ediyor ve “Avustralyalılar da benim gibi yapmalılar” diye de bir yazısı çıkmıştı geçenlerde. Onu da yayınlamıştık biz. Avustralyalı protestocu çocukların da Greta ile bağlantılı oldukları anlaşılıyor, yani internet sitemizde bütün bu takibi görmek mümkün. Ebru hanım, şimdi bu eylemi izleyen ve eylemcilerle bizim adımıza mülakat da yapan çocuklarınızla da konuşabilir miyiz?

Ebru: Tabii, Dilan’ı veriyorum önce.

Dilan: Merhaba!

ÖM: Merhaba Dilan.

Ebru: Dilan’ın Türkçe’si fazla yok, onun için İngilizce konuşmak zorunda kalacak.

ÖM: How are you doing Dilan?

Dilan: Good.

ÖM: Are happy with the situation?

Dilan: Yes…

ÖM: Tercüme edeyim. Hava nasıldı orada dedim, çok iyiydi dedi, ve pek çok insan katıldı. Dilan’ın Türkçe’si biraz daha zayıf olduğu için onunla İngilizce konuşup tercüme yapıyoruz ama katılımdan fevkalade memnun kaldığı sesinin titreşimlerinden de anlaşılıyor. Çok insan geldi ve katıldı. İklim değişikliği konusundaki kanaatini sordum Dilan’a. Berbat diyor, “Çünkü bir sürü fırtınalar olacak”, “Kuraklık” da dedi galiba ve “Hayat tarzımızı değiştirmek zorunda kalacağız” dedi. “Bir değişiklik yapabilecek mi bu protesto hareketleri, bu eylemler?” diye sorduğumda da şöyle dedi: “Bence yapacaktır, çünkü büyük bir adaletsizlik var özellikle bizim kuşağa karşı. Çok sayıda insanın katılmasıyla geleceğimizi değiştirmemiz mümkün olacak” dedi. “Devam ettirmeyi düşünüyor musunuz bu eylemleri, okul kırma eylemlerini?” diye sordum. O da büyük bir kararlılıkla “Evet!” dedi. “Dilan, eklemek istediğin bir şey var mı?”

Deniz: Ben Deniz’im ve Türkçe konuşabiliyorum. O yüzden bana Türkçe sorabilirsiniz.

Can Tonbil: Günaydın Deniz!

ÖM: Günaydın! Önce Dilan’a teşekkür edelim şimdi de sana gelelim. Ne zamandır bu işin içine girdiniz Deniz?

Deniz: Çok da aynı kişilerle yapılmadı ama önceden başka eylemler yaptık. Bu yıl biz mültecilerle bir eylem yaptık.

ÖM: Öyle mi, mültecilerle başladınız yani? Harika!

Deniz: Sonra ondan önce kendimiz bir eylem yaptık, çok iyi bir eylem yapamadık ama kendimiz bir eylem yaptık at yarışları üzerine. Çünkü Melbourne’de at yarışları çok büyük problem.

Sibel Çetingöz: Daha önceki eylemleri anlatıyorsun galiba?

Deniz: Evet.

ÖM: Evet, at yarışlarıyla ilgili öyle mi?

Deniz: Evet.

ÖM: Nedir at yarışları problemi? Bilmiyoruz biz onu.

Deniz: Atlar her yıl ölüyor, çünkü bacakları kırılıyor falan bu at yarışında. Yarışları durdurursak o zaman hiç ölmezler – yani daha çok ölmezler. Neyse iklim değişikliğine dönelim.

ÖM: Dönelim ama çok önemli bu da, bunu da senden öğrendik, bu at meselesini hiç duymamıştık. Sporla ilgilenen arkadaşlarımızın duyduğundan da emin değilim. Peki iklim değişikliğine dönelim şimdi. Ne zamandır bu iklim değişikliğiyle ilgileniyorsunuz?

Deniz: Okulumuzda bayağı öğreniyoruz, sınıf arkadaşımız var o 'change.org’a bir dilekçe yazdı iklim değişikliğiyle: başbakanımız daha çok ilgilensin diye. Derslerde de bir sürü öğreniyoruz bu tür şeylerle ilgili, Adani şirketi ile ilgili bilgiler öğreniyoruz.

ÖM: Adani büyük bir kömür şirketi değil mi?

Deniz: Evet. Bankalar onlara para vermeyi durdurdu bu yıl, o yüzden yakında geri adım atabilirler ve durabilir faaliyetleri belki.

ÖM: Ama bütün raporlarda, dünyada Birleşmiş Milletler’in raporlarında da söylediği gibi zaman çok dar. Bir an önce tedbir alınmalı. O yüzden de iş başa düştü anlaşılan! Sizin gibi gençlerin bu işi bizzat ellerine almaları ve protesto hareketlerine girmelerinin çok büyük önem taşıdığı görülüyor zaten. Sen memnun musun katılımdan, ve oraya katılan insanların sayısından?

Deniz: Çok güzel sloganlar vardı, herkes sloganlar söylüyordu, çok sesliydi, çok eğlenceliydi, herkesin ilginç pankartları vardı, bence çok güzel bir eylemdi. Belki hayatımda gittiğim en iyi eylem bile olabilir. Devam etmesi bence etkili olur.

ÖM: Devam edecek diyorsun yani?

Deniz: Evet.

ÖM: Peki başbakan Scott Morrison “Çocuklar sınıflarına dönsün, eğitim şart!” demiş ve “Eylemciliği bize bırakın, siz eylem yapmayın!” demiş ne diyorsun?

Deniz: Scott Morrison çok kötü bir başbakan, bence şöyle diyor “Çocukların aktivist olmaları bu yaşta kötü, okullar öğrenmek için – bugün okula gitmedik çünkü – okulda olmaları gerekiyor” diyor. Ama kendi geleceğimiz için yapmasaydık belki çok kötü hallere düşebilirdik ve bu çok büyük bir problem.

ÖM: Kaç yaşındasın Deniz?

Deniz: Ben 10 yaşındayım, Dilan da 11 yaşında. Ben de yakında 11 olacağım.

SÇ: Harika!

ÖM: Ve bu senin 10 yaşında iken katıldığın bilmemkaçıncı eylem öyle mi?

Deniz: İkinci büyük eylem.

ÖM: Vallahi ne diyelim, maşallah! Biz burada öyle deriz. Çok teşekkür ederiz. Yaptığınız mülakatlar var, senin yaptığın söyleşiler var, onlara da birazcık kulak verelim istersen?

Deniz: Tamam.

ÖM: Çok teşekkür ederiz, konuşmaya devam ederiz belki programın sonunda.

Deniz: Evet.

ÖM: Bizim için, Açık Radyo için Avustralya’da yapılmış ve 10-11 yaşındaki muhabirlerimiz tarafından gerçekleştirilmiş mülakatlar vardı. Bir tanesinde de soruyorlar “Başbakan Scott Morrison hakkında ne düşünüyorsun 'Okulları kırmak olmaz, onlar eylem yapmasınlar, derslerine dönsünler' lafına?” diye. Eylemci çocuk soruya şöyle cevap veriyor: “Söylenebilecek en kötü laflardan biriydi ama burası özgür bir ülke, herkes istediğini söyleyebilir” diyor. Bu da ilginç doğrusu. Harika bir dersti. Sibel hanım ne diyorsunuz bu işlere? Sayenizde geçekleştirdik.

SÇ: Estafurullah! Harika diyorum, Avustralya’daki çocuklar harika, bütün çocuklar harika çünkü çocuklara şöyle birazcık dokununca onlardan süper şeyler çıkıyor, müthiş bir güç çıkıyor. Artık tartışılmaz biçimde “Güç onlarda!” diyorum.

ÖM: Apaçık görünüyor bu da zaten!... 10 yaşında hiç muhabirimiz olmamıştı şimdiye kadar hatırladığım kadarıyla. O yaşta programcımız oldu ama çocuklarla böyle olay yerinden, sokaktan yayın yaptığımızı hatırlamıyorum doğrusu.

SÇ: En küçük muhabirler Deniz ve Dilan, harikasınız çocuklar!

ÖM: Onları çok seviyoruz ve devamını da getireceğiz tabii bu durumda, öyle kolay kolay kurtulamazlar bizden!

SÇ: Takipçisi olacağız.

ÖM: Sizin buradan onlara mesajınız nedir Sibel Hanım?

SÇ: Biz İstanbul’dan, Türkiye’den Avustralya’daki çocukların bu eylemine destek veriyoruz İnformel Eğitim olarak; Çocuk İstanbul olarak biz 10 yıldır enerji eğitim programları yapıyoruz ve tek derdimiz çocuklarda enerji kaynaklarının gezegene etkisi meselesi konusunda bir farkındalık yaratmak. En önemlisi bu çünkü. Çocuklar için enerji konusu böyle kitaplarda kalan, bilgi düzeyinde kalan şeyler. Bizim yaptığımız, böyle 2 saat süreli enerji eğitim programlarından sonra çocuklarda gelişen farkındalığa dair bir çalışma. Şimdi birkaç somut mesaj okumak istiyorum. Aynı zamanda da Avustralya’daki yaşıtlarına bu konuda verdikleri destekle ilgili onların da geliştirdikleri birkaç slogan var, belki onları da paylaşmak daha kısa ve etkili olur.

ÖM: Lütfen.

SÇ: Mesela bir 6. sınıf öğrencisi (11 yaş diyebiliriz): “Herkes enerji ile ilgili biraz bilgi öğrense çok iyi olacak, onu anladım” diyor çok haklı olarak. “Fosil kaynakları bırakalım, dünyamızı bırakmayalım!” diyen yine aynı yaş grubundan bir başka çocuk var. Enteresan şeyler yani... “Ömrümüzün kömür gibi yanarak yok olmasını kimse istemez, o zaman bilinçlenin! Ömür kömür değildir”...

ÖM: Harika! Kafiyeli hem de!

SÇ: 12 yaş çocuğu ve başka enteresan şeyler var: “Enerjinin sadece ışık kirliliğine sebep olduğunu sanırken bu programa katıldıktan sonra aslında kıtlık, buzulların erimesi, iklim değişikliği gibi insanların kendi sonlarını getirmelerine de yol açtığını anladım...” Böyle müthiş bir farkındalık gösteren sloganlar da var. Birkaç slogandan daha bahsedeyim isterseniz: “Alternatifi fark et, fosili terk et!” demiş bir grup öğrenci... “Kurtuluşun yolu yenilenebilir enerji”, “Sera gazını azalt, atmosferi rahatlat!” ve “Güneşe merhaba, fosile elveda!” diyorlar... Daha ne desinler bu çocuklar?

ÖM: Evet müthiş!

SÇ: Biz onun için programımızın adına “Geleceğin karar vericileri” diyoruz; “enerjide söz çocukların” diyoruz. Gerçekten de öyle – bütün yatırımı onlara yapsak fena olmayacak.

ÖM: Evet zaten inisiyatifi ele almış görünüyorlar. Aslında belki tekrar Deniz’e, Dilan’a ve Ebru hanıma da dönelim ve şunu soralım: Türkiye’deki çocuklara ve genel olarak Türkiye’deki insanlara ne gibi bir mesajları var? Hattasınız değil mi efendim?

Ebru: Evet evet hattayım.

ÖM: Sizin Türkiye’deki çocuklara, yaşıtlarınıza vereceğiniz mesajları da öğrenerek kapatalım programımızı. Çok teşekkür ederiz katıldığınız için, harika oldu.

Deniz: Türkiye’de o kadar büyük bir problem olmayabilir iklim değişikliği ama hâlâ bunu azıcık gözlemek önemli. Çünkü her yerde problem var ama burada daha büyük problem var. Çünkü ozon delindi, güneş ışınları daha etkili çünkü hepsi birlikte etkili oluyor. Hepimiz buna azıcık birşey yaparsak o zaman belki iklim değişikliği durdurulabilir.

SÇ: Harika, hepimiz biraz biraz destek olalım diyorsun Deniz, değil mi?

ÖM: Deniz, peki çocuklar Türkiye’de ne yapsınlar? Sizin gibi yapsınlar mı dersin?

Deniz: İsterlerse tabii yapsınlar. Yani çok iyi olur. Bence bütün dünyada yapsınlar. Her yerde bir anda durdurabilirsek, o zaman bizim yaştaki çocuklar ve yeni doğacak olanlar bu iklim değişikliğinin etkisinde kalmıyor olabilirler.

SÇ: Harika!

ÖM: Çok çok teşekkür ederiz. Bugünkü Açık Gazete programında 10 yaşındaki Deniz ve 11 yaşındaki Dilan’la hem mülakat yaptık hem de onlar bizim adımıza, yani Açık Radyo adına Avustralya tarihinde görülmüş en büyük eylemlerden birini gerçekleştirirken bizim adımıza da mülakatlar, röportajlar yaptılar, hatta fotoğraflar ve videolar gönderdiler.

SÇ: Ebru, Ülkem, Deniz, Dilan, hepinize çok çok teşekkür ederiz, harika bir iş çıkardınız Avustralya’dan.

Ebru: Dilan da bir şey söylemek istiyor.

ÖM: Bunu ben çevirmeye çalışayım: Dilan da hep beraber ayağa kalkma zorunluluğunun altını çizen önemli bir mesaj iletti bize: “Bu ancak birlikte el koyarak yapabileceğimiz bir iş” dedi.

Bugün Açık Gazete programında şimdiye kadar yaptığımız en ilginç yayınlardan birini gerçekleştirdik. İnşallah başlangıç olur, bunun devamını da dünyanın dört bir tarafından getiririz.

Sibel hanım size de çok teşekkür ederiz, bunun devamını herhalde getireceğiz.

SÇ: Bunun devamını getirmemiz lazım, getirmeliyiz...