Ekvador’da Yerli Ulusları Konfederasyonu ile Hükümet arasında anlaşma: Petrol ve maden aramalarına son

Açık Gazete
-
Aa
+
a
a
a

Bu hafta Ufuk Turu'nda Ahmet İnsel'in gündeminde Ekvador’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri, Rusya ve petrol krizi, 23-24 Haziran’da gerçekleşen Avrupa Birliği zirvesi vardı.

Petrol kuyusu
Ufuk Turu: 5 Temmuz 2022
 

Ufuk Turu: 5 Temmuz 2022

podcast servisi: iTunes / RSS

Bu hafta Ufuk Turu Ahmet İnsel’in Ekvador’da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sağ bir adayın seçilmesinin ardından yaşanan süreçlerin aktarılması ile başladı. İktisadi ve kimlik tanınma talepleri nedenleriyle, yerli halkların protesto hareketlerinin başladığını belirten İnsel; ek olarak, hayat pahalılığı ve Amazon bölgesindeki petrol-maden arama ruhsatlarının alanlarının genişletilmesine karşı bir hareket olduğu bilgisini verdi. “Protestolar, başkent Kito’nun büyük ölçüde yollarının kesilmesi ve grevlerle devam etmiştir” diye belirtti. 13 Haziran’dan beri devam eden protesto gösterilerinin, 30 Haziran’ da hükümet ve yerli örgütlenmeler arasında bir anlaşmanın imzalanması ile sona erdiğin ifade eden İnsel, bu gösterilerde yerlilerin en fazla talep ettikleri konunun benzin ve mazot fiyatlarında indirim yapılması olduğunu söyledi.  İnsel, Hükümet ile Ekvador Yerli Ulusları Konfederasyonu arasında imzalanan bu anlaşma için; “yerliler grevlere, yol kesmelere devam etmeyeceklerini belirttiler, bunun karşılığında hükümet acil durum ilanını yürürlükten kaldırdığını ve en önemlisi de Amazon bölgesinde petrol arama-çıkarma sahasını genişleten hükümet kararnamesiyle, bu bölgede maden arama sahalarını genişleten kararnamenin iptal edilmesi sağlandı”dedi. Ekvador ile ilgili son olarak İnsel,  13-30 Haziran arası süreçte gerçekleştirilen gösterilerde 6 kişinin öldüğünü ve 600 yaralı olduğunun bilgisini verdi. Yerli halkın, hükümete 90 gün süre tanıyacağını ve bu zaman içerisinde verilen sözlerin yerine getirilip getirilmemesine göre protestolara devam edip etmeme kararı alacaklarını bildirdiler, dedi.

Rusya ve Petrol Krizi

İnsel, Rusya’nın, Ukrayna’ya karşı başlattığı ve özel askeri operasyon diye tanımladığı saldırı, işgal ve ilhak amaçlı savaş 132. gününde olduğu bilgisini verdi. Akabinde, Rusya’nın; Luhansk ve Donetsk’in idari sınırlarının neredeyse tamamını kontrol altına almış olmasına rağmen yine de Putin’in, askeri operasyonlara tüm güçleriyle devam edeceğini bildirdiği bilgisini ekledi.  Zelenski’nin cevaben, “Biz de son gücümüze kadar Ukrayna’nın serbest kalması için mücadele yürüteceğiz”açıklaması üzerine İnsel,  “Şu anda Rusya, Luhansk ve Donetsk bölgelerinde Ukrayna’nın %20’si işgal edilmiş durumda” dedi.  İnsel, Ukrayna’nın gerek halkının direnme gücü gerekse Batı’dan aldığı askeri araç-gereç desteği ile direnmeyi sürdürürken, Rusya’ya yönelik iktisadi yaptırımların Rusya’nın gücünü kırıp kırmayacağı tartışmalarını gündeme getirdiğini söyledi.

İnsel, ilginç bir paradoks olarak, Batı ülkeleri bir yandan Rusya’ya yönelik iktisadi yaptırımlar uygularken diğer yandan bir çok Batı ülkesinin Rusya’dan gaz ve petrol almaya devam ettiğini söyledi.  Rusya’nın petrol - gaz ihracatının yaklaşık %60’nın Avrupa ülkelerine (Amerika ve Birleşik Krallık hariç, onlarla yaklaşık  %70) olduğunun altını çizen İnsel, üç ay içerisinde bu oranların %70’lerden sıfıra düşmesinin zorluğunun bir çaresizlik olarakta düşünülebileceğini belirtti. Bunun üzerine Ömer Madra, yenilenebilir enerjinin fiyatlarının %90’dan daha fazla düştüğünü vurgulayarak, güneş panellerine ağırlık verilebilseydi oldukça hızlı bir dönüşüm olabileceğini söyledi.  İnsel’in “öngörüsüzlük” olarak ortaya koyduğu bu durum için, savaşın çıkacağını ya da böyle bir gerginliğin olacağını kimsenin aklına getirmemesi, yeşil enerjiye nasılsa geçeriz diye ertelemelerinin bir sonucu olarak bugün çok yüksek fiyatlarla petrol almak zorunda kaldıklarını ifade etti. İnsel,  Rusya’daki iktisatçılara göre bu savaş ve yaptırımlar, Rusya’yı bir petrol ihracatçısı ülke konumuna getirdi, öte yandan da bu zenginleşmenin savaşı sürdürebilecek olanakları artıran bir unsur olduğunu belirtti.

İnsel, Rusya’nın 24 Şubat öncesinde enerji satışından gelen geliri, bütçesinin %40’ından azken, şimdi %65’i fosil yakıt satışından elde edildiğini belirtti. “Rusya’daki ekonomistler yine bu durumun uzun vadede sorun yaratabileceğini söylüyorlar” diyerek Cezayir’in yaşadığı büyük paradoks gibi tüm yatırımlarını petrol üzerinden gerçekleştirip, sanayi ya da tarım gibi diğer alanların ihmal edilmesi, hızla azalması ve bunun sonucunda en temel ürünlerin bile ithal edilir hale gelmesi riskleri üzerinde durdu.  İnsel, “1941’lerde Almanya; İngiltere, Fransa ve Rusya bir yandan savaşını devam ettirirken diğer taraftan bütün bu ülkelerin çevresindeki ülkelerin Almanya’dan bir o kadar mal alındığını, Almanya’nın onlara mal sattığı düşüncesi hayal edemeyeceğimiz bir şey ama şimdi bambaşka bir dünyadayız” dedi.

Son olarak İnsel, ilk defa Rusya topraklarında sınıra yakın bir kente füze düştüğü bilgisini vererek, Rusya bunun Ukrayna tarafından yollanmış bir füze olduğunu iddia ediyor, Ukrayna ise Rus tarafının kendi füzelerinin hedef şaşırmasının buna neden olduğunu belirtiyor şeklindeki açıklamasına yer verdi.

AB Zirvesi ve Batı Balkanlar

İnsel, 23-24 Haziran’da Avrupa Birliğinin zirvesi toplandı, dedi ve gündem maddelerinin başında AB’nin Batı Balkanlar (Arnavutluk, Sırbistan, Bosna, Kuzey Makedonya gibi ülkeler) olarak tanımladığı ülkelerin genişleme konusu tartışıldığı bilgisini verdi. Moldova ve Ukrayna’nın Avrupa Birliği adaylığının statüsü tanındığını ve üye olabilmeleri için önlerinde uzun bir süreç olduğunu belirtti. İnsel,  bu zirve sonrasında Ukrayna ve Moldova için tanınan hızlandırılmış adaylık durumunun Batı Balkanlar denilen bu bölge ülkelerinde huzursuzluğa neden olduğunu, kendilerine aynı kolaylıkların, hızlandırmaların sağlanmaması nedeniyle memnuniyetsizlik taşıdıklarını ifade etti. Sırbistan, Arnavutluk, Kuzey Makedonya başkanları ortak bir bildiri yayınlayarak AB’nin kendilerini bu şekilde kenarda tutmasının, sonraki süreçlerde AB karşıtı tutumların gelişmesinde bir etmen olabileceği uyarısında bulundukları bilgisini ekledi. “Kuzey Makedonya 2005'ten, Karadağ 2010'dan ve Sırbistan da 2012'den beri aday statüsünde bulunan ülkeler arasında yer almaktadır” diyerek programı sonlandırdı.

(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Burcu Baydar’a teşekkür ederiz.)