Kalp kırıklığına ağrı kesiciler niçin iyi gelsin?

-
Aa
+
a
a
a

"Sosyal acı" nedir, nasıl oluşur ve fiziksel acıyla ilişkisi var mı? Kalp kırıklığına ağrı kesiciler niçin iyi gelsin? Son on yılın beyin görüntüleme çalışmaları ne gösteriyor? Acı/ağrı serisinin son programında konuştuk.

aralarında kırık kalp olan ve sırtları birbirine dönük kadın ve erkek
Kalp kırıklığı
 

Kalp kırıklığı

podcast servisi: iTunes / RSS

Bu haftaki tartışmanın başlığını aşağıdaki makaleden ödünç aldım: "Kırık Kalpler ve Kırık Kemikler: Sosyal ve Fiziksel Acı Arasındaki Benzerlikler Üzerine Nöral bir Bakış Açısı".

makale

Gerçekten de beyin görüntüleme yöntemlerinin, özellikle fMRI teknolojisinin yaygınlaşmasıyla, özellikle son 10-15 yılda, "fiziksel acı" ile 'sosyal acı'nın beyin faaliyetleri açısından şaşırtıcı ortaklıklar gösterdiği belgelenmiş durumda.

'Fiziksel acı'dan kastedilen, kolunuzu kırarsanız, ayağınıza çivi batarsa, üstünüze kaynar su dökülürse hissettiğiniz türden bir acı. "Sosyal acı" ise daha ziyade kalp kırıklığı gibi bir benzetmeyle anlatılan, sosyal ilişkilerden kaynaklanan bir his.

Fakat "sosyal acı" yalnız kalp kırıklığı hissiyle sınırlı değil. Dışlanmışlık hissinin, yakınlarınıza duyduğunuz güveni kaybetmenin, hatta son dönemde ortaya çıkan bir özellik olarak Twitter'da insanların sizi takipten çıkmasının da bir tür "acı" hissini tetiklediği ileri sürülüyor.

'Sosyal acı'nın bu şekilde tanımlanması ve bu konuda araştırmaların artması nispeten yeni bir durum. sosyal psikolojide de, afektif nörobilimde, hatta tıbbi tedavi alanında da bu konuda pek çok yeni yayın var. Bir örnek olarak, yine yaklaşık son 10 yılın ürünü olan şu derleme kitaba işaret edeyim:

bahsi geçen kitap

Bu bağlamda, Prof. Meliha Korkmaz'a teşekkür ederek, yeni öğrendiğim 'Kırık Kalp Sendromu'na da değineyim.

"Takotsubo kardiyomiyopatisi" diye de biliniyor. Çoğunlukla kadınlarda üzüntü ve aşırı stres ile ilintili olduğu düşünülen nadir bir durummuş

bahsi geçen araştırma

Fiziksel acı ile sosyal acının bağlantısına dönüyorum.

Yakın zamana kadar, 'sosyal acı'nın, en az iki boyutu olan fiziksel acının yalnızca 'afektif' (duygusal) yanına tekabül ettiği düşünülüyordu. Fakat yine fMRI ile yapılan beyin görüntüleme araştırmaları, aradaki ortaklığın daha geniş olduğunu gösterdi.

bahsi geçen araştırma

Bu görsel, son derece prestijli bir dergi olan PNAS (Ulusal Bilimler Akademisi Bildirileri) dergisinden alınma. 'Sosyal acı'nın sebeplerinden biri olan dışlanma/reddedilmenin, fiziksel acıyla ortak beyin mekanizmalarının varsayıldığından daha yaygın olduğunu öne sürüyor.

bahsi geçen araştırma

-- / --

Peki, biraz da kıssadan hisseler üzerine düşünelim. Gerçekten kalbimiz kırıldığında ya da dışlandığımızda deneyimlediğimiz his ile, örneğin kolumuz kırıldığında deneyimlediğimiz fiziksel acı/ağrı'nın beynimizde ortak bir altyapısı varsa, bundan ne gibi sonuçlar çıkar?

Örneğin şöyle akıl yürütebiliriz: Fiziksel acıyla sosyal acı, beyinde benzer süreçler sonucu ortaya çıkıyorsa, kolumuz kırıldığında duyduğumuz acıyı hafifletmek için kullandığımız ağrı kesici, kalbimiz kırıldığında da aynı işlevi görmeli. Şaşırtıcı bir sonuç, değil mi?

Şaşırtıcı, evet, ama bu akıl yürütmenin doğru olduğu da yine deneysel yöntemlerle gösterilmiş. Aşağıdaki makale, genellikle baş ağrısı için kullanılan 'acetaminophen' maddesinin, kalp kırıklığına (ve genel olarak 'sosyal acı'ya) da iyi geldiğini öne sürüyor.

kırık kalp illüstrasyonu

Yani iddia şu: Başınız ağrıdığında kullandığınız alelade bir ağrı kesici; terk edildiğiniz, dışlandığınız, kalbiniz kırıldığı zaman da acı hissinizi azaltabiliyor.

-- / --

Önceki programlarda fiziksel acının evrimsel olarak bir tür ikaz mekanizması görevi olmasının ve bu faydası yüzünden doğada çok yaygın olarak bulunmasının yüksek olasılık olduğuna değinmiştik.

Fiziksel acının ikaz işlevine benzer bir iddia, sosyal acı için de öne sürülebilir. Grup yaşantısına ihtiyaç duyan bir tür "sosyal hayvan" olan insan için, reddedilmenin ve dışlanmanın, kişinin ruhunda dikkatini oraya yönelten bir tür ikaz edici niteliği olması, benzer biçimde makul bir tez.

Elbette konu burada aktarabildiğimden daha karmaşık. Fiziksel acı ile sosyal acı arasında gerek deneyimimiz, gerek tetikleyici sebepler, gerekse bu tür deneyimlerin sonuçları açısından farklar da var.

Örneğin söylediğimiz bir söz ile pek farkında olmadan bir başkasının kalbini kırabiliriz. Oysa birisinin kolunu kırmak, genellikle farkında olmadan yapılabilecek bir şey değil. Peki buradan çıkartmamız gereken sonuçlar neler?

Sebepleri farklı olsa da, deneyimleyen kişi açısından kalbinin kırılması, kolunun kırılmasına benzer bir etki yaratıyorsa, karşımızdaki insanlara nasıl davrandığımız ve onların ruhunda nasıl sonuçlara yol açacağımız konusunda son derece dikkatli olmamız gerekmez mi?

Kemik kırılması genellikle fiziksel bir şiddet içeriyor. Ama belki farkında bile olmadan kırdığımız kalplere yol açan davranışlarımız da bir tür kişisel/sosyal şiddet içeriyor olabilir.

-- / --

Fiziksel ile sosyal acının ortak beyin mekanizmalarının olması, evrimci bir bakış açısıyla açıklanabilecek biçimde, beyinde tutumlu/fırsatçı bir yöntemle nasıl sınırlı bir duyusal/bilişsel kaynağın kullanımının maksimize edildiği yönünde ip uçları da içeriyor. Bir daha altını çizeyim; bu tür bulgulara ulaşmayı beyin görüntüleme teknolojileri mümkün kıldı. 1990'lar öncesinde beyin faaliyetleri açısından böyle bir kıyaslama yapma imkanı yoktu.

-- / --

Böylece epeydir izini sürdüğümüz acı/ağrı serisini tamamlıyoruz. Gelecek hafta bu seri hakkında genel bir toparlama yapacağım. Ardından, kimileri ilintili de olsa, farklı konulara geçeceğiz.