Aşılar nasıl keşfedildi, nasıl hazırlanır, ne şekilde çalışır? 

-
Aa
+
a
a
a

Üç bölümden oluşacak yeni serimizin ilk bölümünde Yalansavar sitesi kurucusu ve yazarı Dr. Işıl Arıcan ile konuştuk.

Bu hafta, birbirine bağlı üç bölümden oluşan yeni bir seriye başlıyoruz: 

1. Aşıların tarihçesi, aşı karşıtlığının nedenleri.

2. Komplo kuramlarına inanma eğilimi, bilişsel ve psikolojik sebepleri.

3. "Sahte haber" paradigmasının doğuşu, yükselişi ve günümüz medyasındaki rolü.

İlk bölümde, Dr. Işıl Arıcan’la önce aşıların tarihçesini, sonra aşı karşıtlığını, ardından da Prof. Selim Badur’la Türkiye’de ve dünyada aşı karşıtlığına karşı yapılan çalışmaları konu edeceğiz.

— / —

İnsanın evrimsel tarihinde çok önemli bir unsur, kimileri zararlı, hatta öldürücü etkiye sahip mikroorganizmalarla olan temasımız, ilişkimiz.

Aşılar bu ilişkide bilimin geliştirdiği en kritik savunma teknolojisi.

Bu açıdan, halihazırdaki tartışmaya iki hafta önce Dr. Ömer Gökçümen'le giriş yapmıştık:

İnsan evriminde patojenlerle ilişkimiz: Virüsler ve bakteriler insanı nasıl insan yaptılar?

— / —

Ülkemizde ve dünyada aşı karşıtlığının yükselişte olduğu bu dönemde, aşıların nasıl keşfedildiğini, nasıl çalıştığını ve aşı olmanın içerdiği gerçek riskleri anlamak önemli.

Elbette, aşılanmayı reddetmenin risklerini ve bu tercihin yarattığı toplumsal sorumlulukları da unutmadan.

Birden çok yöntemle hazırlanabilen aşıların kullanımının, bin yıldan öteye giden bir tarihçesi var.

Bazı kaynaklar, 10. yüzyıl civarında Çin'de çiçek hastalığına karşı bir tür önleyici aşı kullanıldığını, buna dair bulgular olduğunu öne sürüyorlar.

— / —

Aşı, hastalıkları tedavi eden bir teknoloji değil. Yalnızca insanlarda zaten var olan bağışıklık sistemini harekete geçirerek, zararlı mikroorganizmalara karşı bir tür erken uyarı sağlıyor.

Aşı desteğiyle harekete geçen insan vücudu pek çok hastalıkla kendi başına mücadele edebiliyor.

Aşılar, gerek çocuk felci veya kızamık gibi virüslerin, gerekse difteri veya tetanos gibi bakterilerin yol açtığı hastalıklara karşı kullanılabiliyor. 

Bugünlerde hepimizi tehdit eden Covid-19 salgınına karşı en önemli savunma adımlarından birisi, geliştirilmesini beklediğimiz etkili bir koronavirüs aşısı olacak.

— / —

Belki kısmen unuttuğumuz, ama aklımızda tutmamızda büyük fayda olacak hususlardan birisi, aşı öncesi dönemlerde bazı hastalıkların insanları nasıl kırıp geçirdiği.

Aşıların keşfi, halk sağlığı açısından, tarih boyunca hep kritik dönüm noktaları oluşturmuş.

Örneğin, binlerce yıldır insanlığın başına bela olduğu düşünülen çocuk felci.

Dr. Işıl Arıcan'ın aşılar ve aşı karşıtlığı üzerine, Yalansavar ve Açık Bilim siteleri başta olmak üzere, pek çok yerde yayımlanmış, okunması gereken yazıları arasında benim kullanacağım kaynak: "Çocuk felcinin korkutucu dönüşü". 

Konuğumuzun bu yazıda değindiği gibi, çocuk felci aşısının 1950lerde bulunmasının öncesi ve sonrasını karşılaştırdığımızda, halk sağlığı açısından korkunç bir farkla karşılaşıyoruz.

[1955 yılında çekilmiş bu fotoğrafta, bir hemşirenin kendisine aşının çocuk felcini yendiğini söyleyen gazete manşetini gösterdiği kişi, aşı öncesi dönemde geçirdiği hastalık nedeniyle ömür boyu “demir ciğer”e mahkûm bir hasta.]

— / —

Elbette bir hastalığın aşısının bulunması kendi başına yeterli değil. Aşı üretimi ve kullanımının da yaygınlaşması gerekiyor.

1988 yılında dünyada hala 350bin çocuk felci vakası varken, bu sayı Dünya Sağlık Örgütü'nün kampanyası sonucunda 2012'de birkaç yüze düşebilmişti.

Öte yandan, bugün yalnızca Afganistan, Pakistan ve Nijerya'da tehdit oluşturduğu düşünülen çocuk felcinin, aşı karşıtlığının yaygınlaşmasıyla birlikte, yeniden yükselişe geçeceğinden ve küresel bir sağlık sorununa dönüşeceğinden korkuluyor.

— / —

Peki, aşıların riskleri yok mu? Aşı karşıtları niçin tarih boyunca büyük faydalar sağlamış olan aşı teknolojisine karşılar?

Her tıbbi müdahalede olduğu gibi aşı kullanımında da riskler var. Ama bu risklerin gerçekte ne olduğunu, neden kaynaklandığını ve boyutunu anlamak önemli.

Aşılar, çocuk felci örneğinde olduğu gibi, aynı hastalığa karşı olarak bile, farklı yöntemlerle hazırlanabiliyor.

Kimi aşılarda, bağışıklık sistemi zayıflatılmış mikroorganizmaların vücuda verilmesiyle uyarılırken, kimi aşılarda ölü virüsler veya virüs parçacıkları kullanılıyor.

— / —

Aşıların yakın tarihinde en önemli isimlerden birisi, çocuk felci aşısını bularak 1950lerden itibaren binlerce ölüm ve sakatlığı engelleyen virüsbilimci Dr. Jonas Salk.

Kendisini hümanist bir "biyo-felsefeci" olarak tanımlayan Salk, aşıların kâr amacıyla patentlenmesine de karşı çıkmıştı.

Daha eskilere gidersek, 18. yüzyılda sütçü kızların niye çiçek hastalığına yakalanmadıklarını veya hastalığı hafif atlattıklarını merak etmesiyle başlayan araştırmalarının sonucunda, çiçek aşısını bulan İngiliz doktor Edward Jenner'la karşılaşıyoruz.

Jenner, ineklerde rastlanan ve insanlar içın çok tehlikeli olmayan çiçek hastalığının bir türünün ("cowpox"), sütçü kızları bildiğimiz çiçek hastalığına ("smallpox") karşı bağışıklık kazandırdığını keşfetmiş ve deneysel yöntemlerle bu tezini kanıtlamıştı.

— / —

Öte yandan, aşı karşıtlığının da, aşılar kadar eskilere gittiğini görüyoruz.

Örneğin Jenner'ın çiçek aşısının, insanları hastalıktan korumak yerine "inekleştireceği" korkusu o dönemde epey yaygınlaşmış, popüler medyada hayli yer tutmuş bir konu.

Bugün artık aşıların insanları inekleştireceğini düşünenler yok. 

Ama ortalıkta dolanan başka korkular var.

Grip aşısı gribe neden oluyor olmasın?

Bazı aşılar çocuklarda otizme yol açıyor olabilir mi? 

Bu bağlamda, şunu da sorabiliriz: Aşı karşıtları aşılara karşı niçin bu kadar tutkulu bir kampanya yürütüyorlar?

Bu tartışmayı gelecek hafta yine Dr. Işıl Arıcan ile sürdüreceğiz.

 

--------

Açık Bilinç: Bilim ve Felsefe Sohbetleri 

Salı sabahları, Açık Gazete içinde, 9:30-10:00

Twitter duyuruları: @acikbilinc 

Arşiv: http://acikradyo.com.tr/program/acik-bilinc

Spotify: https://open.spotify.com/show/300ZAm6Fr78JDl9TNRjkOl?si=aqjucZKQTgujHSFtZxFjhw