Yeşiller Partisi TBMM’de: Büyük bir hukuksuzlukla karşı karşıyayız

-
Aa
+
a
a
a

Barış Doğru ve Bulut Bagatır’ın hazırlayıp sunduğu “İklim Habercileri”nin on beşinci programında Yeşiller Partisi’nin eş sözcüsü Özlem Teke ile karşılaştıkları hukuksuzluk süreci ele alındı.

Parti üyeleri TBMM basın kürsüsünde konuşmada
Yeşiller Partisi TBMM’de: Büyük bir hukuksuzlukla karşı karşıyayız
 

Yeşiller Partisi TBMM’de: Büyük bir hukuksuzlukla karşı karşıyayız

podcast servisi: iTunes / RSS

MÜSİAD’dan fosil yakıtsız İklim “Manifestosu” 

TBMM’de bir açıklama yapan Yeşiller Partisi’nin eş sözcüleri, büyük bir hukuksuzluk ile karşı karşıya olduklarını dile getirirken, gezegenin en acil sorunlarını, çözüm önerileri ve diyalog temelinde ortaya koyacak bir Yeşiller Partisi’nin kurulamadığı her gün ülke adına çok şey kaybedildiğini vurguladılar. Yeşiller Partisi’nin kurulamamasından bahseden Özlem Teke, “Biz kurucu üyeler olarak üzerimize düşen tüm yasal yükümlülükleri yerine getirdik ama anayasal hakkımızı kullanamıyoruz” dedi. “Bugünü ve geleceği çalınan bir ülkenin Yeşiller Partisi’yiz” diyen Koray Doğan Urbarlı ise, “İçinden geçmekte olduğumuz ekonomik buhrandan çıkış yolunun ekonomik sistemi değiştirmek ve topyekün bir yeşil dönüşümü gündemimizin tam ortasına almak olduğunu tahmin etmiyoruz, biliyoruz. Çünkü başka bir çıkış yok” ifadelerini kullandı.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Haliç Kongre Merkezi’nde “Vizyoner’21” adlı bir zirve gerçekleştirdi. Etkinlikte, “İklimi Fark Et” başlığı ile iş dünyasını iklim kriziyle mücadeleye çağırdı ve 10 maddelik İklim “Manifestosu”nu açıkladı. “İklimi Fark Et” diyerek iş dünyasını iklim kriziyle topyekûn mücadeleye davet eden MÜSİAD,  “Sürdürülebilir Yenilenebilir Enerji”, “Yeşil Yakıt Projeksiyonu”, “Karbon Salımı Düşük ya da Sıfır Enerji Üretimi”, “Döngüsel Ekonomi”, Enerjinin Dijitalleşmesi” ve “Paris İklim Anlaşması için Sanayi Dönüşümüne Uygun Politikalar” başlıklarına dikkat çekti. Manifestoda iklim krizinin baş sorumlusu olan kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtlardan hiç söz edilmedi. 

“Türkiye’nin AB Yeşil Mutabakatı’na uyumu reel bir ekonomik gereklilik”

İnsani Gelişme Vakfı (İNGEV) ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) ortak girişimi olan ActHuman Sosyal Kapsama İnisiyatifi kapsamında hazırlanan ActHuman IV raporu kamuoyu ile paylaşıldı. Rapor, “istihdamdan üretime iklim politikalarına entegrasyon”u tanımlamak ve sosyal politika önerileri sunmak amacıyla hazırlandı.

Rapordan öne çıkan başlıklar şu şekilde: 

  • Yeşil iş yaratma sürecinde döngüsel ekonomi, tedarik zinciri kanalı ve ikiz dönüşümün rolü büyük. 
  • Yeşil iş olanaklarında kadın istihdamının olumsuz etkilenmemesi için politikalarda sektörel farklılıklar göz önüne alınmalı. 
  • Yeşil istihdam oluştururken Türkiye’de tarım nüfusunun gittikçe yaşlanması dolayısıyla Türkiye’de gençleri tarım sektörüne yönlendirecek politikalar oluşturulması kritik öneme sahip. 
  • Gençler için en yüksek potansiyele sahip yeşil iş sektörleri ise tarım, enerji, inşaat, turizm ve çevre hizmetleri. 
  • Yeşil istihdamı oluşturmak için mesleki ve teknik eğitim müfredatları güncellenmeli, yeşil işin uygulanabileceği sektörler için yol haritaları oluşturulmalı.

“Türkiye önümüzdeki beş yılda yenilenebilir enerji alanında 35 GW’lık kapasite oluşturabilir”

Enerji sektörü dernek başkanlarının katıldığı “Karbonsuz Ekonomik Düzende Yenilenebilir Enerjinin Rolü” başlıklı toplantı yapıldı. Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol da toplantıya katıldı. Birol, salgının etkisinin azalmasıyla toparlanmaya başlayan ekonomilerde enerji talebinin hızla arttığını belirtti. Yüksek talep karşısında doğalgaz ve petrol arzında ciddi sorunlarla karşılaşılıyor. Birol, “Avrupa’da ortalama gaz fiyatları salgın öncesi döneme göre %600 arttı. Yüksek enflasyon riski dünya ekonomisinin kapısını çalıyor” dedi. Bu yıl yenilenebilir enerjide 290 GW’lık rekor bir büyüme öngördüklerini söyleyen Birol, bu kapasitenin büyük bir kısmının güneş enerjisinden sağlanacağını ve rüzgar, hidroelektrik ve jeotermal kaynakların da bu kapasiteye katkı sağlayacağını bildirdi. Önümüzdeki 5 yılda dünya elektrik piyasalarında kurulacak santralların %95’ini yenilenebilir enerjilerin oluşturacağını dikkati çeken Birol, Çin, Hindistan, ABD ve Avrupa’nın bu alanda en önemli oyuncular olacağını söyledi. Birol, Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyelinin de çok yüksek olduğunu belirttiği konuşmasında, güçlü teşvik politikalarıyla gelecek 5 yılda bu alanda 35 GW yeni kapasite oluşturulabileceğinin altını çizdi.

İklim Adaleti Koalisyonu’ndan çağrı: “İklim adaleti için harekete geç!”

COP26 Türkiye Koalisyonu yoluna “İklim Adaleti Koalisyonu” olarak devam ediyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Oya Ersoy’un yanı sıra koalisyon bileşeni 71 çevre ve ekoloji örgütü temsilcileri basın açıklamasına katıldı. Koalisyon, içerisinde bulunduğumuz krizlerin nedeninin temelinde halihazırdaki ekonomi-politik rejimin yer aldığını söylerken çözümün halkların birlikte mücadelesi olduğunu belirtti. Açıklamayı okuyan Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) Demet Parlar, iklim adaletini devletlerden ya da şirketlerden bekleyemeyeceklerini söyledi. Parlar, “Çözüm biziz, biz yaşam savunucuları iklim değişikliğinin sonuçlarından en fazla etkilenenler, ekolojik yıkıma ve iklim değişikliğine etkisi ihmal edilebilir olanlardır” dedi. 

Zehirsiz Sofralar Platformu, yaşam alanlarımızda insan ve çevre sağlığını tehdit eden zehirli kimyasalların belediyeler öncülüğünde kullanımının sonlandırılması ve ekolojik, doğa dostu alternatiflerin uygulanması talebiyle Zehirsiz Kentler Kampanyası’nı başlattı. Kampanyada; belediyelerden en geç 2025 yılına kadar herbisitlerin (ot zehiri) tamamen sonlandırılmasına, 2030 yılına kadar diğer tüm pestisit ve biyosidal ürün kullanımının %50 azaltılmasına, 2040 yılına kadar ise tamamen sonlandırılmasına dair taahhütte bulunmaları ve bu kapsamda katılımcı bir stratejik eylem planı oluşturmaları talep ediliyor. Pestisitler ve biyosidal ürünlerin zararları hakkında toplumda farkındalık yaratmak, zehirsiz kentlerin mümkün olduğu ve bununla ilgili ekolojik ve doğa dostu alternatiflerin varlığı ve uygulanabilirliği konusunda belediyelerin teşvik edilmesi de kampanyanın amaçları arasında yer alıyor.

Kömürden aşamalı çıkış hızı “Kesinlikle yeterli değil”

Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan yeni bir rapora göre, kömürden çıkış yolundayken, kömüre bağlı en büyük ekonomilerden bazıları oldukça yavaş hareket ediyor. COP26‘da verilen yeni taahhütlere rağmen kömürden çıkış hızı, iklim hedeflerini karşılayacak ve küresel ısınmayı önleyecek kapasitede değil. Raporun başyazarı Lauri Myllyvirta, “Mevcut taahhütler ve hedefler, kömür gücünün, küresel ısınmanın en kötüsünden kaçınmak için yeterince hızlı bir şekilde sonladırılmasını sağlama hedefi doğrultusunda kesinlikle yeterli değil” dedi. Uluslararası Enerji Ajansı, en kirli fosil yakıt olan kömür hızla emekli olmazsa, küresel ısınmanın 1.5 derece sınırlandırılması umudunun olmadığını açıkça belirtti.

Yeni rapor: 2021’deki aşırı hava olayları milyarlarca dolara mâl oldu

Christian Aid tarafından yayımlanan “2021’in Maliyeti: İklim Değişikliğinden Kaynaklanan Çöküş Yılı” (Counting the cost 2021: a year of climate) isimli yeni analiz, bu yıl gerçekleşen en yıkıcı 15 iklim felaketini tanımlıyor. Bu yıl gerçekleşen aşırı hava olayların 10 tanesinin her biri 1,5 milyar doları aşkın maliyet yarattı. Belirlenen bu maliyet, sigorta kapsamındaki finansal kayıplardan yapılan varsayımlara dayanıyor. Başka bir deyişle, gerçekleşen finansal maliyetin bu rakamdan yüksek olması olası görünüyor. Bu felaketler arasında, Ağustos ayında ABD’de 95 kişinin hayatını kaybettiği 65 milyar dolarlık maliyet yaratan Ida Kasırgası yer alıyor. Temmuz ayında Avrupa’da 240 kişinin hayatını kaybettiği sel felaketinde ise 43 milyar dolarlık hasar oluştu. Çin’deki Henan eyaletindeki sel felaketi ise 320 kişinin yaşamını yitirmesine, bir milyonu aşkın kişinin göç etmesine ve 17,5 milyar dolarlık yıkıma yol açtı.

“The Cool Down” adlı çevrimiçi bir dilekçede, bir grup Avustralyalı yıldız sporcu, ülkenin muhafazakar liderlerinden eylemlerini hızlandırmalarını ve daha iddialı karbon hedefleri benimsemelerini istedi. Yaklaşık üç yüz sporcudan oluşan grup, “Pek çok Avustralyalı gibi, iklim değişikliğinin etkilerini ilk elden deneyimledik” dedi. Açıklamada, “Eğer ki Olimpiyatlarda iklim eylemi kategorisi olsaydı, şu durumda Avustralya olarak altın kazanmıyoruz, hatta finallere de kalamıyoruz. Esasen kalifiye bile değiliz” denildi. Spor delisi olan ülke yoğun kuraklıklar, orman yangınları, sel ve Büyük Mercan Resifi ağarması ile son yıllarda iklim değişikliğinin keskin sonuçlarını ağır bir şekilde yaşıyor. Ancak ülkenin muhafazakar iktidar koalisyonu, sorunu çözme çabalarını yavaşlattı, bunun yerine yeni kömür madenleri inşa etme sözü verdi ve net sıfır karbon emisyonu için bir “son tarih” belirleme taleplerini reddetti.