Aşırılıklar Gezegeni

-
Aa
+
a
a
a

Aşırı gelişen, aşırı kalabalıklaşan, hedefi şaşan gezegenden sözler, fotoğraflar...

 
Hafta içi hergün Açık Gazete'nin sonunda
 
Kayıt Arşivi  ve Podcast  iTunes / RSS
 
43. Yayın Dönemi: 25 Nisan 2016 - 23 Ekim 2016
Açık radyo
 

Aşırılıklar Gezegeni

Şu ana kadar yer aldıkları bütün yayın dönemleri;

Biyoçeşitliliğin kaybı, iklim değişikliği gibi acil ve  devasa küresel sorunlarla karşı karşıyayız. Biz insanlar birbirimize ve üzerinde yaşadığımız biricik ve kıymetli gezegenimize, Dünya'ya karşı sorumluluğumuzu  farkına varmalıyız.

Global Population Speak Out tarafından yayımlanan Overdevelopment, Overpopulation, Overshoot / Aşırı Gelişme, Aşırı Kalabalık, (Ş)aşırı Hedef*  başlıklı kitap içindeki olağanüstü fotoğraflar ve sözlerle bu konuda farkındalığımızı arttırmak için benzersiz bir kaynak.

Bu kitaptan hergün bir cümle, bir fotoğraf...

Global Population Speak Out'un kampanyasına ulaşmak için tıklayın: https://populationspeakout.org/


* Population Media Center / Population Institute, Editör: Tom Butler

30 Eylül 2016

“Dünyanın kömür rezervi enerji meselesini daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor, çünkü bize sahte bir güven duygusu veriyor; ‘eğer doğal gaz ve petrol biterse hemen kömüre geçeriz; temiz kömürün yolunu bulursak, ucuz ve bol bir enerji kaynağımız olur,’ diye bakıyoruz. Gerçekte ise, karşı karşıya olduğumuz çifte bela; tükenmekte olan petrol ve gittikçe yaklaşan küresel iklim değişikliği bizi modern yaşamımızı yeniden şekillendirmeye zorlayacak. Daimi kömür bağımlılığımızın en korkunç yanı akciğerlerimize, dağlarımıza ve hatta iklimimize yaptıkları değil, zihnimize yaptığı şey; düşünce şeklimizi değiştirmemize ihtiyaç olmadığı yanılsamasını sürdürmemize neden oluyor.”  Jeff Godell

29 Eylül 2016

Modern tekno-endüstri toplumu, -esas olarak fosil yakıtlardan sağlanan, ucuz ve kesintisiz, her an kullanıma hazır muazzam bir güçle- yani enerjiyle çalışır. 1800’lerde, Endüstri Devrimi’nin henüz başlarındayken dünyada insan nüfusu kabaca 1 milyar kadardı. Bu sayıya ulaşabilmek, bir tür olarak başlangıçtan itibaren tüm ömrümüzü almıştı. Sadece sonraki iki yüzyıl içindeyse, sayımız 7 mislinden fazla, kişi başına enerji tüketimimiz de 30 katı arttı. Belli ki bir tür olarak, nüfusumuzun artışını ve ekonomik büyümeyi sağlayacak enerji kaynaklarını kullanmak konusunda müthiş bir zekâya sahibiz. Ama bunun maliyeti nedir? Enerji sektörü, dünyada tarım dışında, herhangi bir faaliyetten çok daha büyük bir alanı kullanıyor ve etkiliyor. Öyle görünüyor ki, bu uğurda yapamayacağımız hiçbir şey yok, hiçbir toprak parçası enerji üretimi için sömürülemeyecek kadar kıymetli değil. Bir yandan bütün dünyada toprak parçaları daha fazla enerji ve yakıt için çılgınca bir telaşla harap edilirken, gezegende milyarlarca insan hâlâ daha sağlıklı bir yaşam ve daha iyi bir gelecek için kullanabileceği bu enerji kaynaklarına erişemiyor.

28 Eylül 2016

“Dünyayı paylaştığımız 250 bin tür bitkinin dörtte üçü üremek için yaban polen taşıyıcılara ihtiyaç duyuyor. Nerede yaşıyorsanız yaşayın, etrafınıza baktığınızda gördüğünüz hayat, bu polen taşıyıcıların mühendisliğinde gelişen bir hayattır. Sonra etrafınıza şöyle bir daha bakın ve ıstırapı çekmekte olan dünyayı görün. Bal arıları bu yaban polen taşıyıcıların tarımımıza katkı sağlama görevini üstlenmiş olabilirler ama geri kalan 249 bin 900 tür bitkinin çiçek açmasını sağlamak için ellerinden gelen pek bir şey yok onların da. Bu yerli böceklerin görevi. Henüz ilk baktığınızda göremediğiniz bir tehlike mevcut, o da bu böcek türlerinin neslinin de üç büyük tehlikenin kıskacında olduğu; habitat kaybı, tarım ilaçlarından kaynaklanan zehirlenme ve egzotik, dışarıdan gelen türler.” Rowan Jacobsen 

27 Eylül 2016

“Belki küresel ısınmaya uyum sağlayabiliriz, hatta belki karadaki canlıların kitlesel olarak yok olmasına rağmen hayatta kalmayı da becerebiliriz. Ama benim ekolojik bir gerçek olarak bildiğim bir şey var; o da okyanusları öldürürsek bizim de öleceğimiz.” Kaptan Paul Watson 

26 Eylül 2016

Elbette ki insanların kaderi ile hayvanların kaderi aynıdır. İkisini de aynı son bekliyor:  Biri nasıl ölüyorsa, öteki de öyle ölüyor. Hepsi aynı soluğu taşıyor. Kitab-ı Mukaddes,  Vaiz 13:9 

23 Eylül 2016

“Hayvanlara dair anlayışımızda başka türlü, daha bilgece ve belki daha mistik kavramlara ihtiyacımız var… Hayvanlar kardeşlerimiz ya da bizim emrimize amade canlılar değiller; onlar başka bir ulustur, zaman ve hayat anının içinde bizimle beraber var olan canlılardır sadece. Dünyanın saltanatının ve ezasının mahpuslarıdır onlar da, yani bizim hapishane yoldaşlarımızdır.” Henry Beston 

22 Eylül 2016

“İnsanın hayvanlarla, çiçeklerle, yaratılmış diğer canlılarla ilişkilerinde şimdilik çok da algılanmayan ama eninde sonunda aydınlığa kavuşacak olan müthiş bir etik ahlak vardır; bu ahlak insan ahlakını belirleyecek ve  tamamlayıcısı olacaktır.” Victor Hugo

21 Eylül 2016

"Doğada artık 3500’den daha az kaplan (Panthera tigris) yaşıyor, tarih boyunca var olan nüfuslarından yüzde yedi azlar artık… Kaplanlarla beraber bu gezegenin en sevilen hayvanlardan birinin yavaş yavaş yok oluşuna tanık oluyoruz, bir seferde tüm bir nüfus yok oluyor." Elizabeth L. Bennett  

20 Eylül 2016

"Dağ gorillerinin nesli tükenmek üzere, bunun en temel nedeni de yerli halkın yaşam alanlarına tecavüz etmesi ve uygar insanın,  bu gorillerin yaşamlarını devam ettirebilmeleri için ayrılmış sınırlı alanları korumak için hiçbir şey yapmıyor olan insanların ihmali." Dian Fossey 

19 Eylül 2016

“Bir ülke ormanlarını kesebilir, topraklarını erozyona uğratabilir, yeraltı su tabakasını kirletebilir ve yaban hayvanlarını ve balık yataklarını sömürerek avlanabilir ama ülkenin geliri bu değerler yok oldukça etkilenmez. Fakirleşme gelişim sanılıyor.” Robert Repetto 

15 Eylül 2016

“Dev göktaşı çarpmaları ya da benzer felaketler dışında, Dünya daha önce hiç günümüzde var olan insan kaynaklı bu yıkıcı güç gibi bir güçle karşı karşıya kalmamıştı. Aşırı nüfus artışının ve bu yüzyıl içinde Dünya’daki türlerin yarısının yok olmasına sebep olabilecek savurgan tüketim anlayışımızın yarattığı bir darboğazdayız.” E. O. Wilson 

14 Eylül 2016

“Sanki okyanus yeteri kadar önemli değilmiş gibi, sanki bu kadar büyük değilmiş gibi ya da o kadar büyük ki kendi başının çaresine bakabilir ve bizler hiçbir şekilde ona zarar veremezmişiz gibi, dünyayı kurtarmak için neler yapmamız gerektiğine dair hep merkeze karayı alan bir anlayış hâkim. Öyle olmadığını öğreniyoruz ...” Sylvia Earle 

13 Eylül 2016

“20. yüzyıl boyunca insan nüfusunun katlanarak artmasının biyoçeşitlilik üzerindeki etkisi tüm diğer faktörlerin etkisinden daha fazla.” Sir David King  

12 Eylül 2016

Hızla artan insan sayısı ve insanın bencil davranışlarının diğer türleri yok oluşa sürüklemesi, yürüdüğümüz yolun sürdürülemez ve aynı zamanda da etik dışı bir yol olduğunun en belirgin göstergesi. Bilimsel olarak tanımlanmış türlerin yüzde 95’i koruma statüleri için henüz analiz edilmemişken, yerküredeki tehlike altındaki türlerin durumunu takip eden IUCN (Uluslararası Doğa Koruma Birliği) 20 bin farklı türün neslinin tükenmesi riskiyle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor. Pek çok farklı organizma hakkında elimizde görece olarak sınırlı bilgi bulunduğunu düşünürsek ve birçok bilimsel çalışmanın da biyoçeşitlilik kaybının hızlanarak arttığını gösterdiğini göz önünde bulundurursak,  nesli tükenmek üzere olan tür sayısının çok daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. İnsanlığın doğal hayatı böylesine istismar etmesi yeni bir şey değil lakin yedi milyardan fazla gelişmiş teknoloji kuşanmış insanın saldırısı – balık dolu deniz tabanını tarayan trollerden, yabani türlerin iç salgılarını bozup üremelerini olumsuz yönde etkileyen kimyasallara, fildişi için filleri öldüren vahşi avcılara kadar -   insanlık tarihinde şimdiye kadar gerçekleşmiş her tür saldırıdan daha ölümcül. 

09 Eylül 2016

“Eğer besin zincirinin tepesinde aşırı şekilde balık avlıyorsanız ve zincirin son halkasında, okyanuslardaki asit derecesini arttırıyorsanız, muhtemelen tüm sistemin çökmesine sebep olacak bir sıkışma yaratıyorsunuz demektir.” Carl Safina 

08 Eylül 2016

“Bize varoluşsal bir keyif veren ve doğal olaylarla yaratıcı şekilde etkileşime girmemizi sağlayan ilkel içgüdülerimiz baskılanıyor. Bir şekilde otistik olduk. Sesleri duymuyoruz. Evrenle, doğal dünya ile bağımız koptu, bunlarla mest olamıyoruz artık. Artık bizi mest eden şey doğal dünya üzerindeki hâkimiyetimiz, şiddet içeren bir dönüşüm.” Thomas Berry 

07 Eylül 2016

“Evreni ele geçirip onu geliştirebileceğinize inanıyor musunuz? Ben bunun mümkün olduğuna inanmıyorum. Evren kutsaldır. Onu geliştiremezsiniz. Eğer değiştirmeye kalkarsanız, evreni harap edersiniz.” Lao Tsu 

06 Eylül 2016

“İnsan üretimi bir şeyi yok ettiğimizde adına barbarlık deyip, doğanın yarattığı bir şeyi yok ettiğimiz zaman bunun adına neden gelişme dediğimizi bir türlü anlamıyorum.” Ed Begley Jr. 

05 Eylül 2016

“Her şeyin birbirine bağlı olduğu bir dünyada bir çocuk dünyaya getirmek artık kişisel bir karar ya da sadece kişinin içinde yaşadığı zamanla ilgili bir karar değil. Çok istenilmiş, çok iyi bakılmış bir çocuk bile, kendinden önceki kuşakların nüfus artışını görmezden geldiğini, konforlu ve geleneksel bir varoluş uğruna ötücü göçmen kuşları, büyük memelileri, doğal yaşlı ormanları ve kutuplardaki buzul sahanlıklarını feda ettiğini, zor kararları ele almaktan bu nedenle kaçtığını görünce, (gelecekte hâlâ böyle şeylerin düşünülebilir olacağını varsayarsak) kendisini aldatılmış hissetmeyecek mi?” Stephanie Mills 

02 Eylül 2016

“İnsanın doğa üzerinde hâkimiyet kurduğu fikri bir yanılsamadan ibaret, naif bir türün nesiller boyunca birbirine aktardığı bir yanılsama. Lakin bu bize çok pahalıya mal olan bir yanılsama, bizi kendi tasarımlarımızın tuzağına düşüren, ne cesur ve ne dahi olduğumuzu düşünmemize sebep olan bir yanılsama. Ama bir yanılsama işte.”  Donald Worster