Atlas Sarrafoğlu İklim Kuşağı Konuşuyor'da, gençlerin iklim aktivizmine ilişkin çağdaş akademik literatürdeki bir makaleyi incelediğimiz üçüncü ve son bölümde; literatürdeki büyüme ve genişleme fırsatlarına odaklanıyor.
Atlas Sarrafoğlu İklim Kuşağı Konuşuyor'da, gençlerin iklim aktivizmine ilişkin çağdaş akademik literatürdeki bir makaleyi incelemeye devam ediyor. Aynı makalenin ele alındığı önceki bölümlerde iklim aktivistlerinin motivasyon kaynaklarından ve demografik özelliklerinden söz etmiştik Son yıllarda gençlerin iklim aktivizmi konusunda önemli çalışmalar yapılsa da yeni bir çalışma grubu olduğundan alanda önemli boşluklar ve sınırlamalar bulunuyor. Bugün bu büyüme ve genişleme fırsatlarına odaklanıyoruz.
Beyaz aktivizminin ötesine geçmek
Küresel Güney olarak adlandırılan bölgelerde ve dünya çapındaki ötekileştirilmiş topluluklarda iklim aktivizmi konusunda mevcut çalışmaların önemli ölçekte eksik olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla mevcut çalışmaların kapsam ve nitelik olarak genişlemesi adına ilk fırsat bu alanlardaki iklim aktivizmine de odaklanılması. Bu literatürde küçük bir boşluk olmaktan çok daha önemli bir noktayı; Küresel Kuzey'e ve zengin beyaz topluluklara odaklanan literatürün üstünlüğünü işaret ediyor. Daha derinlemesine bakıldığında, genç aktivizmi üzerine genel anlamda literatürün zengin, beyaz aktivizm üzerine odaklanma eğiliminde olduğunu ve farklı kökenden gelen gençlerle yapılan araştırmaların ayrı bir literatür oluşturma eğiliminde olduğunu görüyoruz.
Zengin beyaz aktivizmine odaklanılması tabii ki bir sürpriz değil. Hatta bir çalışma; ana akım çevreciliğin “farazi bir beyaz alan” olduğunu savunuyor ve çevrecilikte “hesap verebilirlik” çağrısında bulunuyor. Nitekim, mevcut verilerin çoğu yalnıza Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya ve Yeni Zelanda'daki gençlere odaklanıyor. İklim aktivizmine katılan gençlerin kompozisyonunu incelerken bu durum özellikle dikkat çekiyor. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa genelinde yapılan çalışmalar, hareketlere katılanların demografik yapısının belirlenmesi açısından önemli veriler sağlasa da literatür dünyanın büyük bir kısmını ihmal ediyor. Bu, gençlerin iklim aktivizminin, aslında küresel bir olgu olmasına rağmen çoğunlukla beyaz ve zengin ülkelerde görüldüğü yanılgısına yol açıyor. Oysa araştırmacılar sadece çevreye verilen zararın adaletsiz etkilerinden değil aynı zamanda araştırmaların ve bilginin adaletsiz dağılımından da sorumlu olmalılar. Bu nedenle daha fazla araştırma yapılması gereken önemli alanlardan biri, Küresel Güney'de gençlerin öncülük ettiği iklim aktivizminin incelenmesi.
Bilim insanları ve haber medyası Pasifik Adaları, Hindistan ve Afrika ülkeleri gibi yerlerde gençlerin iklim aktivizmini belgelediği halde aktivizmin merkezi olarak Küresel Kuzey'i düşünen araştırmacılar, kimin çevreyi önemsediği ve kimin çevre üzerinde hareket ettiği konusunda yanlış bir tablo çiziyorlar. Üstelik literatürdeki bu boşluk, aktivizm motivasyonları ve gençlerin iklim değişikliğini nasıl anladığı ve iklim değişikliği konusunda nasıl harekete geçtiği gibi daha incelikli konulara gelindiğinde de sürüyor. Küresel Kuzey ve Güney'de iklim değişikliğinin nasıl yaşandığı konusunda önemli farklılıklar olduğundan bu durum oldukça sorunlu. Küresel Kuzey, karbon emisyonlarının büyük çoğunluğundan sorumluyken, Küresel Güney, iklim değişikliğinin en kötü etkilerini yaşıyor ve yaşayacak. Ayrıca, Küresel Güney'deki ülkeler fosil yakıt kaynakları açısından orantısız bir şekilde sömürüyor. Küresel Güney'deki aktivizm marjinalize ediliyor ve Küresel Güney'deki gençler tarihsel olarak "kaynakların bozulmasından ve çevresel nedenlerden en kötü etkilenen kurbanlar" olarak gösteriliyor. Dolayısıyla mevcut literatürün Küresel Güney'deki gençlerin aktivizmini de kapsayacak biçimde genişlemesi, iklim aktivizmi açısından büyük bir fırsat.
Öte yandan, Küresel Kuzey'de yapılan çalışmalar da genişletilebilir. Küresel Kuzey'de iklim değişikliğiyle farklı biçimlerde ilişkilenen popülasyonlar var. Küresel Kuzey'de hali hazırda marjinalize edilen gruplar (beyaz olmayan, yerli, düşük gelirli veya engelli nüfuslar, göçmen topluluklar ve LGBT toplulukları) çoğunlukla daha az sera gazı üretimine katkıda bulunmalarına rağmen, iklim değişikliğinden ve fosil yakıt çıkarımından da orantısız bir şekilde etkileniyor. Bu nedenle Küresel Kuzey'deki araştırmacılar, iklim aktivizminin ırk, sınıf, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, Yerlilik, göçmenlik durumu ve yetenek açısından nasıl farklı şekilde anlaşıldığını ve uygulandığını incelemelidir.
Kitlesel eylemlerin aşırı vurgulanması
Mevcut literatürün bir diğer önemli sınırlılığı ise kitlesel eylemlerin aşırı vurgulanması. Araştırmaların çoğu yalnızca Fridays For Future grevlerine katılan gençleri inceliyor.
Gerçekten de bu protestolar, gençlerin iklim aktivizminin önemli bir yönünü oluşturuyor çünkü bunlar, bu hareketin belki de en görünür unsurları ve eylemi harekete geçirmede kilit rol oynuyor. Ancak bu tek günlük etkinlikler, bugün gençlerin sahiplendiği iklim aktivizminin yalnızca bir yönü. Literatürde bunlara bu kadar yoğun bir şekilde odaklanılması, gençlerin muhalefet etmek ve değişim için harekete geçmek için katıldıkları çeşitli diğer faaliyetleri göz ardı ediyor. Dolayısıyla gençlerin iklim aktivizmine ilişkin oldukça düz ve sınırlı bir imaj sunuluyor.
Araştırmacılar, günlük çalışmaları, okullarda fosil yakıt yatırımlarının geri çekilmesine yönelik kampüs hareketlerini, okul kulüplerini bir dereceye kadar belgelemişler. Fakat bu tür çalışmaların genişletilmesi gerekiyor. Fosil yakıt çıkarımına karşı kampanyalar gibi yerel mücadelelerin vurgulanması özellikle önemli, çünkü bu çalışma genellikle düşük gelirli beyaz olmayan topluluklarda yapılıyor. Bu nedenle, kitlesel seferberliklere aşırı vurgu yapan araştırmalar, beyaz ve orta sınıf gençlerin çalışmalarına aşırı vurgu yapıyor. Oysa yapılması gereken, gençlerin iklim aktivizmine ilişkin daha incelikli bir imaj sunabilecek, uzun vadeli etnografik çalışmalar.
Greta Thunberg'e aşırı odaklanma
Son olarak, bu incelemedeki analiz İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg'e aşırı odaklanma gibi ortak bir eğilimi ortaya çıkarmış. Elbette Greta Thunberg'e ve onun Fridays For Future hareketini ateşleyen faaliyetlerine atıfta bulunmak, gençlerin iklim aktivizmi ile ilgili makaleleri anlatmanın bir yolu gibi görünebilir. Ancak bu çerçeve, gençlerin iklim aktivizminin gerçek kapsamını ve ölçeğini kısıtlayarak literatürü ciddi şekilde sınırlıyor. Greta'nın eyleminden önce ve onun kontrolü dışında gerçekleşen faaliyetleri göz ardı ediyor. Greta'nın bu etkinliklerin çoğu için ilham kaynağı olduğunu yanlış bir şekilde varsayıyor, oysa aslında birçok genç zaten iklim değişikliği konusunda ciddi endişe duyuyor ve harekete geçiyor.
Belki de “Greta çerçevelemesinden” daha sorunlu olan “Greta metodolojisi”dir, Greta Thunberg'in konuşmalarını veya eylemlerini gençlerin iklim aktivizmi hakkında genellemeler yapmak için kullanmaktır. Küresel bir olguyu genelleştirmek için tek bir bireyin bakış açılarından ve eylemlerinden yararlanmak, bu hareketin anlaşılmasını engelliyor. Elbette bu eleştiri Thunberg'in kendisini hedef almıyor; aslında onun cesur eylemlerini, bir hareketi harekete geçirme yeteneğini ve iktidardakileri sorumlu tutmak için yaptığı önemli çalışmaları destekliyoruz ama araştırmacıların bir bireye aşırı odaklanarak bu literatürü kısıtlama yollarını eleştiriyoruz.
Gençleri araştırmanın kendi sınırlılıkları
Bu literatürdeki boşluklara ek olarak, bilim insanlarının gençleri incelerken karşılaştıkları benzersiz zorluklara da dikkat çekiliyor. Bu zorluklar yalnızca genç iklim aktivistleri üzerinde çalışan kişiler için değil, aynı zamanda çeşitli bağlamlarda gençleri inceleyen bilim insanları için de geçerli. Eğer iklim saldırıları üzerine çalışan akademisyenler refleksif araştırma etiğiyle ilgilenmek istiyorlarsa, "gençlik" kategorisinin tartışmalı anlamı, gençleri araştırmanın önündeki pratik engeller ve araştırma sürecindeki yetkinlik de dikkate alınmalı.
Gençlerin aktivizmini araştırmanın temel zorluklarından biri “gençlik” kavramını ve “genç insanı” tanımlama şeklimiz. Gençleri tanımlamak için kullanılan terimler disiplinler arasında büyük farklılıklar gösteriyor. Gençlik kavramı toplumsal olarak inşa edilmiştir ve dolayısıyla farklı bağlamlarda farklı anlamlara sahiptir. Bu gençliğin evrensel bir kategori olmadığı ve tüm sosyal bağlamlarda aynı anlama gelmediği demek oluyor.
Gençleri ifade edecek net veya mutlak bir tanım yok ve bu kimin genç sayıldığına dair söylemin, siyasetle ilişkileri üzerine yapılan çalışmalarda neden bu kadar sıklıkla göz ardı edildiğini açıklıyor. Genelleme yapmamak ve tüm gençleri sanki nesnel bir şekilde homojen bir demografik topluluk oluşturuyorlarmış gibi aynı kefeye koymamak önemli. Gençlerin farklı geçmişleri, bakış açıları ve ilgi alanları var; farklı siyasi yönelimlere sahipler ve siyasete katılım türleri ve düzeyleri de farklı.
Gençliği tanımlamanın zorluklarına ek olarak, gençleri araştırmanın pratik zorlukları da var. Önemli nedenlerden dolayı, araştırma bağlamında gençlere genellikle korumalı statü veriliyor. 18 yaşın altındaki herkes reşit sayılmıyor ve araştırmacıların genellikle bu gençlerle konuşmadan önce ebeveynlerinin iznini almaları gerekiyor. Ayrıca bu kurallar bölgesel olarak değişiyor.
Rıza almanın zorluğu, gençler üzerinde araştırma yaparken derinlemesine düşünmemiz gereken bir sorun haline geliyor. Bu karmaşıklıkları paylaşıyoruz çünkü dünyanın dört bir yanındaki gençleri incelemek isteyen araştırmacılar şu sorularla ilgileniyor: Bu popülasyonun araştırılmasıyla ilgili önemli ama zorlayıcı düzenlemelerin sınırları içine nasıl rıza alırız ve gençlerin seslerini ve bakış açılarını nasıl dahil ederiz?
Diğer araştırmacılar yetişkinliğin gençlerin önderlik ettiği iklim aktivizminde nasıl bir rol oynadığını belgelemiş olsa da bu makalenin yazarları yetişkinciliğin araştırma sürecinde nasıl işleyebileceğinin de farkında olunması gerektiğini savunuyor. Yetişkincilik, yetişkinleri gençlerden üstün gören ve yetişkinlerin gençler üzerinde güç sahibi olmasını sağlayan bir önyargıdır. Her türlü sistemik eşitsizlik gibi, yetişkinlik de öğrenciler ve öğretmenler arasında olduğu gibi tek bir alana indirgenemez. Yetişkincilik araştırma sürecinde çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Araştırmacıların “gençlik” kategorisini tanımlamaları, metodolojileri planlamaları veya bulguları yazıp paylaşmaları sırasında bu durum güçlendirilebilir.
Buna meydan okumak için araştırmacıların bilimin kasıtlı veya kasıtsız olarak yetişkinliği nasıl güçlendirebileceğini incelemeleri gerekiyor. Bu genellikle analitik çerçeveler aracılığıyla gerçekleşir. Örneğin gençlerin aktivizmine genel olarak bakıldığında bilim insanlarının gençlerin siyasetle ilgilenmediği yönündeki yetişkin varsayımını öne sürdüğü, sıklıkla kullanılan "genç açığı modeli"ne dikkat çekiyor.
Makale yazarları akademisyenlerin gençleri "farklı ilgileri olan ve genç olmayı da içeren kesişimsel kimliklere sahip olan aktif öğrenenler ve karar vericiler" olarak görmesi gerektiğini savunuyorlar. Benzer şekilde genç iklim grevlerini gözlemleyenlerden, aktivizmi "okuldan kaçma" olarak etiketlemek yerine, bunları siyasi bir eylem ve bir tür sivil itaatsizlik olarak ciddiye alan araştırmalar da mevcut. Yetişkinciliğin farkında olmak, onu kökünden sökmek için önemli bir ilk adım.
Araştırmada yetişkinciliğe meydan okumaya başlamanın önemli bir yolu aslında bu makalenin başında yapılan çağrıda yatıyor: gençlerle birlikte bilginin katılımcı ortak üretimi. Daha önce de tartışıldığı gibi gençlerle işbirliğine dayalı araştırma modelleri var. Yetişkiniliğin ön plana çıktığı göz önüne alındığında, yetişkinlerin gençlerin rızasını almalarının karmaşıklığı gibi etik zorluklar da beraberinde geliyor. Ayrıca katılımcı araştırmalar hem gençler hem de akademisyenler için zaman alıyor. Bir yandan bu, zaten okul, iş ve aktivizm gibi zamanlarını herhangi bir ücret almadan ya da onlara doğrudan bir fayda sağlamadan birden fazla taleple geçiren genç aktivistlere daha çok şey yüklüyor. Bu aynı zamanda “hızlı yayın” taleplerinde bulunan neoliberal kurumlar bünyesinde faaliyet gösteren araştırmacılar için de bir zorluk oluşturuyor ve katılımcıların araştırmaya zaman ayırmasını zorlaştırıyor.
Aslına bakılırsa bilim insanları, yetişkinlerin yetişkinciliğin farkında olsalar ve etkin bir şekilde kökünü kazımaya çalışsalar bile bunun olası tüm zorlukları ortadan kaldırmadığını bulmuşlar. Örneğin, Peru'da çalışan çocukların hareketi üzerine yaptığı araştırmadan yola çıkan Taft, gençlerin otoritesini tanıyan iyi niyetli yetişkinler için bile, yetişkinlerle gençler arasındaki yapısal güç dengesizliğinden kaçınmanın zor olduğunu iddia ediyor. Bu bize, yetişkinlerin insanların aktif olarak gençlik merkezli yöntemler geliştirmeye çalıştığını hatırlatıyor. Katılımcı araştırma yapanlar bile bu olasılığa dikkat çekiyor. Bu inceleme, gençlerin öncülüğündeki ve "çocukçu" yaklaşımların yalnızca mevcut literatürün sağladığı fırsatlara yanıt vermede yararlı olmakla kalmayacağını söylüyor. Aynı zamanda gençleri daha iyi anlamaya çalıştıkça eyleme devam eden gençlerin öncülüğündeki iklim eylemi hareketlerinin gelecekte olası bir dönüşümü temsil edeceğini de savunuyor.
Genç iklim aktivizmine dair akademik literatür her geçen gün büyüyor
Bu incelemede, 2018'den bu yana gençlerin iklim aktivizmine ilişkin büyüyen akademik literatürdeki gelişimini de araştırmışlar. Her ne kadar 2018'in aktivizmin kendisinde bir dönüm noktasına işaret etmese de ve gençlerin çevreci aktivizminin köklerinin çok daha derine dayandığını bir gerçek olsa da literatürde 2018'in önemini tespit etmişler. 2018 yılı, iklim aktivizmi araştırmalarında ve akademik araştırmacılar da dahil olmak üzere yetişkinlerin genç aktivizmi değerlendirme biçimleri açısından bir dönüm noktası olarak tanımlanabilir. Daha spesifik olarak, aktivistler arasındaki gençlik odaklı, gençlik merkezli yaklaşımlardan ilham alan akademik çalışmalarda bir artış olduğunu tespit ediliyor.
Sonuç olarak
Gençlerin iklim aktivizmi konusundaki metodolojik eğilimler, gelecekteki araştırmalar için birçok fırsat sunuyor. Bunlar arasında, gençler arasındaki kitle hareketlerine, özellikle de küresel Kuzey'deki gençlerin hareketlerine ve gençlerin nispeten zengin ve orantısız bir şekilde “Beyaz” olduğu hareketlere odaklanma eğiliminin ötesine geçmek için araştırma ihtiyacını belirlemiş oluyorlar. Aynı zamanda etkili ve artık ikonik olan genç aktivist Greta Thunberg'in aktivizmine odaklanma eğilimini de takip ediyorlar.
Değişime liderlik etme sorumluluğu yalnızca zaman, finansman ve akademik normlar gibi kısıtlamalar dahilinde faaliyet gösteren araştırmacılara ait değildir. Bunun yerine, bilgi üreten sistemlerin yeniden tasarlanmasına katkıda bulunulması da önemli. Genç iklim aktivisti Brianna Fruean bize: “Gerçek eğitim bazen sınıfın dışında gerçekleşir. İklim grevlerinin bunu gerçekten kanıtladığını düşünüyorum,”.diyor.