"1 derecenin her bir parçası önemli"

-
Aa
+
a
a
a

Atlas Sarrafoğlu, İklim Kuşağı Konuşuyor'da her ay sonunda ortaya çıkan rekor sıcaklıklara bir kez daha değiniyor.

""
"1 derecenin her bir parçası önemli"
 

"1 derecenin her bir parçası önemli"

podcast servisi: iTunes / RSS

Merhaba İklim Kuşağı Konuşuyor dinleyicileri, programıma hoş geldiniz. Her ay sonunda çıkan analizlerin artık rekor kırmasına alıştık ama alışmamalıyız. Bu normal bir şey değil. Bunları başarı değil, başarısızlık rekorları aslında. Geçtiğimiz Eylül ayında yine kocaman bir başarısızlığa uğradı insanlık. İklim Haber'den aldığım haber şu şekilde;

Avrupa kıtasındaki ülkeler geçen ay, tarihteki en sıcak Eylül ayını yaşadı. Mevsim normallerinin üzerinde sıcak havanın Ekim ayında da devam etmesi bekleniyor. Avusturya, Belçika, Fransa, Almanya, Polonya, İsviçre ve Birleşik Krallık’ta geçen ay mevsim normallerinin 3,6 °C üzerinde rekor düzeyde yüksek sıcaklıklar görüldü.

  • Fransız hava durumu servisi Meteo-France, ölçümlerin başladığı 1900’dan bu yana en sıcak Eylül ayı olarak ortalama 21,5 °C kaydetti. Bu, 1991-2020 normalinin 3,6 °C üzerinde ve bu yılın Temmuz ve Ağustos ortalaması olan 21,1 °C’nin üzerinde.
    Avusturya’da Eylül sıcak hava dalgası uyarıları ülkede ilk kez yayınlandı. Viyana‘nın merkez batı bölgesi, ayın başlarında 38,8 °C kaydedildi. Bu da ülkenin şimdiye kadar ki en yüksek Eylül sıcaklığıydı.
     
  • Almanya, Eylül ayında ortalama 17,2 °C’yi gördü. 1961-1990 ortalamasının neredeyse 4 °C üzerinde. Alman Hava Durumu Servisi’nin (DWD) İklim ve Çevre Bölümü başkanı Tobias Fuchs, “Almanya’da bu yılın rekor Eylül ayındaki olağanüstü sıcaklıklar, iklim değişikliğinin ortasında olduğumuzun bir başka kanıtı,” dedi.
     
  • Polonya’da sıcaklıklar ortalamanın 3,6 °C üzerindeydi ve kayıtların tutulmaya başlandığı yüzyıldan bu yana Eylül ayındaki en yüksek sıcaklık yaşandı.
     
  • Birleşik Krallık’ta ortalama en yüksek sıcaklıklar 22 °C olarak ölçüldü. Bu, 1895’de kırılan 20,9 °C’lik önceki rekora göre önemli bir artış olarak kaydedildi.

Avrupa Birliği’nin (AB) Copernicus İklim Değişikliği Servisi (C3s), 2023’ün insanlığın şimdiye kadar yaşadığı en sıcak yıl olmasını bekliyor.



Yüksek sıcaklıkların bu ay Avrupa’nın bazı bölgelerinde devam etmesi bekleniyor. Birleşik Krallık’ta ise Ekim ayında sıcak hava dalgası öngörülüyor. Met Office, X’te şunları duyurdu; “Sıcaklıklar bu hafta ortalamaya yakın veya ortalamanın üzerinde olacak ve önümüzdeki hafta sonuna girerken çok daha sıcak bir havanın olacağına dair sinyaller artıyor.”

Hafta içinde ise Batı Avrupa’da bir ısı kubbesinin oluşması ve sıcaklıkların Portekiz ve İspanya‘da 37 °C’ye, güneybatı Fransa’da ise 35 °C’ye kadar yükselmesi bekleniyor. İspanyol hava durumu ajansı AEMET, yılın bu döneminde sıcaklıkların normalin 10°C üzerine çıkacağını söyledi.

Isıyı hapseden sera gazları ve El Niño hava olayı, bu yıl sıcaklıkların rekor seviyelere çıkmasına neden oldu. Dünya Meteoroloji Örgütü’ne (WMO) göre, bu eğilimin önümüzdeki beş yıl boyunca devam etmesi bekleniyor.

Gelecek ay Dubai’de yapılacak COP28 zirvesinde dünya liderleri iklim değişikliğini nasıl önleyeceklerini ve Paris Anlaşması hedeflerine nasıl bağlı kalacaklarını tartışacak. Gezegeni ısıtan sera gazı emisyonlarını azaltmak için fosil yakıtların kademeli olarak azaltılması önemli bir konu olacak.



Sıradaki haberim ise Sınırda Karbon Vergisi ile ilgili. AB, çevreyi daha fazla kirleten yabancı ürünlerin yeşil dönüşüme zarar vermesini engellemeye çalışırken, ithal çelik, çimento ve diğer mallara CO2 emisyon tarifeleri uygulayan dünyanın ilk sisteminin ilk aşamasını 1 Ekim’de başlattı.

Blok, 2026’ya kadar herhangi bir karbon emisyon ücreti toplamayacak. Ancak 1 Ekim itibarıyla, AB ithalatçılarının ithal edilen demir ve çelik, alüminyum, çimento, elektrik ve gübre gibi malların üretimi sırasında ortaya çıkan sera gazı emisyonlarını raporlamak zorunda kalacağı Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın (CBAM) ilk aşaması başladı. Planlanan tarife, ticaret ortakları arasında huzursuzluğa neden oldu ve geçen ay düzenlenen bir forumda Çin’in en üst düzey iklim elçisi Xie Zhenhua, ülkeleri AB vergileri gibi tek taraflı önlemlere başvurmamaya çağırdı.

Avrupa Ekonomi Komiseri Paolo Gentiloni ise, amacın dünya çapında daha yeşil üretime geçişi teşvik etmek ve Avrupalı üreticilerin daha düşük çevre standartlarına sahip ülkelere taşınmasını önlemek olduğunu söyledi. Bu aynı zamanda bloğun net emisyonlarını 2030’a kadar 1990 seviyelerine göre %55 oranında azaltmaya yönelik hedefinin karşılanmasına katkıda bulunmak amacıyla yatırım yaparken yabancı rakiplere karşı elini güçlendirmeyi de hedefliyor. AB, İngiltere ve Ukrayna’daki şirketlerin deneme aşamasında başlangıçta çok az etki beklediklerini söylediler.

Avrupa Komisyonu, sınır vergisinin Dünya Ticaret Örgütü kurallarıyla uyumlu olduğunu, yabancı ve yerli firmalara aynı şekilde davranıldığını ve halihazırda yurt dışında ödenmiş olan karbon fiyatları için sınır ücretlerinden kesinti yapılmasına izin verdiğini söylüyor. Gentiloni, “CBAM ticaretin korunmasıyla ilgili değil. Bu, AB’nin iklim hedefini korumak ve dünya çapında iklim hedefini yükseltmeye çalışmakla ilgili,” dedi.

Avrupa çelik endüstrisi derneği Eurofer, ilk aşamanın CBAM’ın endüstriyel üretimin yurt dışında daha az iddialı iklim politikalarına sahip ülkelere kaymasını önleme konusunda ne kadar sıkı olduğunu test edeceğini söyledi.



Günümüzde insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük kriz olan iklim krizi en kırılgan toplulukların sağlığını da tehlikeli bir şekilde tehdit ediyor. Bangladeş’te yaşanan şiddetli dang humması salgınında yaklaşık bin kişi hayatını kaybetti.

2023 içinde Bangladeş'te yaklaşık bin kişi, dang hummasından hayatını kaybetti. Yetkililer bunun ülkede şimdiye dek yaşanan en şiddetli salgın olduğunu söylüyor. Dang humması, dünya çapında insanları etkileyen, sivrisineklerin yol açtığı açık ara en önemli viral hastalıktır. Her yıl on milyonlarca vaka meydana geliyor ve çoğunlukla çocuklarda yaklaşık 20 bin ila 25 bin arası ölümle sonuçlanıyor.

Olağanüstü yağışlı muson yağmurları, dang virüsü taşıyan sivrisineklerin kirli ve durgun sularda üremesini kolaylaştırdı. Yetkililer hastalığın yayılmasını kontrol altına almak için çabaladığı halde hastaneler ciddi anlamda dolup taşıyor. Şiddetli vakalarda dang humması ölümle sonuçlanabilen iç kanamaya neden oluyor. Belirtileri ise baş ağrısı, mide bulantısı, eklem ve kas ağrısını içeriyor. Dang humması tropikal ülkelerde yöreye ait bir hastalıktır ve salgınlar genellikle virüsü taşıyan sivrisineklerin çoğalmasına izin veren, sağlık koşullarının zayıf olduğu kentsel alanlarda meydana geliyor.

Bangladeş'te ilk başlarda mevsimsel bir hastalık olmasına rağmen iklim değişikliğinin yol açtığı daha sıcak ve yağışlı musonlar nedeniyle 2000’de kaydedilen ilk salgından bu yana daha sık görülüyor. Halk sağlığı yetkilileri, mevcut enfeksiyon dalgasının ülkeyi hazırlıksız yakaladığını, zira bunun daha güçlü bir virüs türünden kaynaklandığını söylüyor.

Doktorlar, mevcut dang humması hastalarının durumunun son birkaç yıla kıyasla çok daha hızlı kötüleştiğini kaydetti. Yetkililer, son iki ayda her gün 20’ye yakın kişinin dang hummasından öldüğünü ve bu yılki ölüm sayısının son 22 yılın toplamını aştığını söylüyor.

Bangladeş sivrisinek üreme alanlarının oluşmasını önlemek amacıyla halkı bilinçlendirme kampanyaları başlattı. Ancak halk sağlığı uzmanı Dr Mushtaq Hussain'e göre, daha fazlasının yapılması gerekiyor. Hussain’in BBC Bengal servisine verdiği demeçte, “İlgili kişiler bunun geçici bir hastalık olabileceğini ve birkaç gün sonra geçeceğini düşünüyor. Dolayısıyla hiçbir etkili veya uzun vadeli önlem alınmıyor,” dedi.

Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre Bangladeş'in 64 bölgesinin tamamında dang humması vakaları bildirildi. Yüzlerce dang humması hastası tedavi görmek için başkent Dakka'da hastanelere akın etti ancak tesislerin çoğunun kapasitesi dolu. Dang humması hastaları sıklıkla dehidrasyondan muzdarip olduğundan hastanelerde tedavi için hayati önem taşıyan intravenöz sıvı sıkıntısı da yaşanıyor.

BBC’den Smitha Mundasad’ın 22 Temmuz’da yaptığı haberde, üst düzey uzmanların dang humması ve chikungunya gibi virüsleri taşıyan sivrisineklerin Avrupa'nın yeni bölgelerine taşınarak hastalık riskini artırdığı konusunda uyardığını, Avrupalı bilim insanlarının ise daha sık sıcak hava dalgaları ve su baskınları ile daha uzun ve daha sıcak yazların böcekler için daha uygun koşullar yarattığı konusunda uyarıda bulunduklarını yazmıştı.

Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’nin 2022’de hazırladığı raporunda, on yıl önce sekiz Avrupa ülkesiyle karşılaştırıldığında, 2022’de dang humması ve chikungunya taşıdığı bilinen Aedes albopictus sivrisineğinin, Avrupa'daki 13 ülkeye ‘yerleştiğini’ yani üreyen, kendi kendini idame ettirebilen bir nüfus geliştirdiğini öne sürüyordu. 2021’de sarı humma, Zika ve Batı Nil virüsü gibi hastalıkları yayabilen Aedes aegypti'nin Kıbrıs'ta tespit edildiği ve bilim insanlarının hastalığın diğer ülkelere yayılmaya devam edebileceği konusunda uyardığını belirtildi.

Raporun 2023’ün Ağustos ayında yapılan güncellemesinde ise 23 Ağustos itibariyle dünya çapında 70 ülkeden/bölgeden 3,7 milyondan fazla vaka ve ik, binden fazla dang hummasına bağlı ölüm bildirildi. Temmuz - Ağustos 2023'te Avrupa'da altı yerel/seyahat dışı dang humması vakası rapor edildi. Fransız Antilleri'nde Martinik ve Guadeloupe, Santé Publique France'ın 23 Ağustos'ta yayınlanan bir basın açıklamasında belirttiği gibi salgın aşamasına girdi. Dang humması vakaları, 2023'te Réunion ve Fransız Guyanası'nda da bildirildi.

Gazi Üniversitesi’nin 2016’da ülkemizde hayatını kaybeden 65 yaşındaki Tayland vatandaşı turist ile ilgili sunduğu olgudan başka bugüne kadar Türkiye’de hiç bir vaka yaşanmamış.

Lancet Planetary Health'de yayınlanan ayrı bir çalışma, artan küresel sıcaklıkların önümüzdeki 50 yıl içinde bulaşma mevsimlerini dört ay daha uzatabileceğini ortaya çıkardı. Gelecekteki sıcaklık değişiklikleri bazı bölgelerde dang hummasının salgın yoğunluğunu artırabilir.



Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) yeni başkanı Prof. Jim Skea ise iklim eyleminin ertelenmesi ve 2050’ye kadar net sıfır emisyona yönelik daha yavaş bir rota izlenmesinin, bu tarihte hedefe ulaşılsa bile iklim krizini daha da kötüleştireceği konusunda uyardı.

IPCC, dünyanın en iyi binlerce iklim bilimi uzmanının, kurucu 195 ülkeye tavsiyelerde bulunduğu, iklim değişikliği konusunda Jim Skea şunları söyledi, “IPCC’nin 2022 raporunun sonucu, ısınmayı 2 derece (sanayi öncesi seviyelere göre) ile sınırlamak için petrolün %30’unun, gaz rezervlerinin %50’sinin ve mevcut kömür rezervlerinin %80’inin yer altında kalması gerekiyor.” 2021 raporuna göre ise sıcaklığı 1,5 derecenin altında tutmak ve en kötü iklim etkilerinden kaçınmak için petrol ve gazın %60’ının ve kömür rezervlerinin %90’ının yerin altında kalması gerekiyor.

Jim Skea, iklim eylemini ertelemenin küresel sıcaklık artışında daha büyük artışlara yol açacağını söyledi, “Küresel ısınmayı belirleyen şey, net sıfırın zamanlaması değil, oraya ulaşma şeklinizdir. Ana faktör, zaman içindeki kümülatif karbondioksit emisyonlarıdır. Harekete geçmeyi ne kadar ertelerseniz, atmosfere giden kümülatif CO2 emisyonları o kadar büyük olacak ve dolayısıyla ısınma seviyesi de o kadar yüksek olacak,” dedi. Skea, iklim eylemi açısından hem ‘aciliyet’ hem de ‘eylemlilik’ vurgusunu yaparak, “1 derecenin her bir parçası önemli,” diye devam etti.

IPCC, şehirler ve iklim kriziyle ilgili özel bir raporu da içerecek olan altı yıllık yeni rapor döngüsüne başlıyor. Jim Skea ayrıca 1,5 derecenin üzerine çıkmanın neden olacağı etkilerin daha iyi anlaşılması için çalışacaklarını söyledi. Bunun doğal dünya üzerindeki sonuçlarının yanı sıra popülasyonların uğradığı kayıp ve zararları nasıl etkileyeceği de incelenecek.