Aylık özgür sinema gündemini değerlendirdiğimiz Fasikül’de bu ay Tiktok’un Emek Sineması sergisini ve sunduğu temsil olanaklarını konuşuyoruz. Serginin küratörü Ezgi Bakçay’la emekçilerin ifade alanlarını, TikTok’un imkânlarını ve emek-beden temsillerini değerlendiriyoruz.
TikTok, bir süredir hızla popülerleşen sosyal medya kanallarından birisine dönüşmüş durumda. Twitter, Facebook ve Instagram gibi diğer sosyal medya kanallarından sınıfsal ve ifadesel farklılıklar muhteva eden TikTok’ta işçilerin çalışma mekânlarında çektikleri videolar yakın zamanda bir serginin konusu oldu: ‘TikTok’un Emek Sineması’. 3 Aralık’ta Karşı Sanat’ın Beyoğlu’ndaki mekânında açılan ve sonrasında çevrimiçi ortama da taşınan sergi, çeşitli sektörlerde çalışan işçilerin çektiği TikTok videolarını bir araya getiriyor.
Deniz Zeybek ve Ozan Çağlar’ın araştırmacılığını, Ezgi Bakçay’ın da küratörlüğünü üstlendiği sergi, “Gösteri-gözetim toplumu kendine karşı kullanılabilecek olasılıkları da üretiyor mu?” sorusundan yola çıkıyor ve işçilerin ürettiği videolardaki temsil, ifade ve dayanışma bağlarını açık etmeye çalışıyor. Aynı zamanda bir video seçkisi olan ve sinemasal ifade alanı açısından ilgi çekici özellikler barındıran sergiyi, küratör Ezgi Bakçay’a sorduk.
Fırat Yücel ve Ekrem Buğra Büte’nin hazırlayıp sunduğu Fasikül’e konuk olan Bakçay’la serginin ortaya çıkış yolculuğunu, videoların sunduğu imkânları ve TikTok mecrasının özelliklerini değerlendirdik.
TikTok’un Emek Sineması sergisine çevrimiçi olarak ulaşmak için buraya, Berfin Atlı’nın ‘İşçilerin Fantazi Evreni’ başlıklı yazısını okumak için buraya bakabilirsiniz.
