Venedik Taciri

-
Aa
+
a
a
a

"Bassanio, Portia ile evlenebilmek için, Venedikli tüccar Antonio'dan üç bin duka borç ister. Antonio, dostundan hiçbir şey esirgeyecek adam değildir; ancak, bütün parasını sefere çıkan gemilerine yatırdığından, zengin Yahudi Shylock'tan ödünç almak zorunda kalır bu parayı. Shylock, kendisine vaktiyle hakaret etmiş olan Antonio'ya düşmandır, ama ondan öç almayı kurduğu için, istenilen parayı verir, verir ya, bir anlaşma yaparak:Borç zamanında ödenmezse, Shylock, Antonio'nun dilediği yerinden yarım kilo kadar et kesecektir."

Shakespeare'in Venedik Taciri adlı oyununun öyküsü kısaca böyle. Venedik Yahudisi adıyla da bilinen oyun ne zaman sahnelense Anti-semitizm tartışmaları da tekrar tekrar alevleniyor.  Oyun birçok defa sinemaya aktarıldı.  Hindistan'da 1941 yılında "Zalim Sudagar" adıyla çekildi. Hatta bir de Maori versiyonu var.  2002'de Yeni Zelanda'da çekilen Maori Venedik Taciri'nin adı Te Tangata Whai Rawa o Weniti. Bu aynı zamanda Maori dilinde çekilen ilk uzun metrajlı film olma özelliğini de taşıyor. Maori Taciri'nde

Shylock'un adı  Hairoka, Portia'nın ki ise Pohia.

 

Venedik Taciri şimdi bir Hollywood yapımıyla tekrar gündemde.  Michael Radford'ın yönettiği filmde başrollerde Al Pacino, Jeremy Irons, Joseph Fiennes ve Lynn Collins var.  2004 yapımı film şimdiye kadar Venedik, Toronto, Sao Paulo gibi uluslararası festivallerde gösterildi. Aralık başında İngiltere'de gösterime girdi, hemen arkasından d Amerika'da gösterime girdi.

The Guardian gazetesinde film İngiltere'de gösterime girdiği hafta, Jonathan Freedland'in "Venedik Taciri'nde anti-semitizm" konulu bir makalesi yayımlandı. Freedland, Shakespeare'i sorgularken şu soruyu soruyor: "Oyun sadece dönemin anti-semitist yaklaşımını mı yansıtıyor, yoksa basbayağı antisemitizm mi kokuyor?"

Freedland makalesinde yönetmenin anti-semitist bir mesaj verme çabasında olmadığını, hatta aksini ispatlamaya çalıştığını belirtiyor ve filmin açılış sahnesini örnek veriyor. Bu sahnede önce bir haç, ardından da yanmakta olan ibranice metinler görünüyor. Freedland bu görüntüleri şöyle okuyor: "Yahudi ırkçılığı 16. yüzyıl yaşamının bir gerçeğiydi." Fakat oyunun kendisinde aynı masumiyeti göremediğimizden dem vuruyor.

Filmdeki Yahudi tüccar Shylock, para keselerinin hayalini kurup duran, parasını kaybettiğinde kızını kaybetmiş gibi üzülen, cimri bir karakter olarak çizilmiş. Oysa cimri Yahudi klişesinin ortaya çıkmasına sebep olan şey, o dönemde Yahudilerin ticaret dışındaki diğer işlerle ilgilenmesini yasaklayan bir yasa olmuştu.

Freedland ayrıca oyunda Hıristiyan kanı peşinde koşan Yahudi imgesinin, Yahudilerin dini törenlerinde Hıristiyan kanı kullandıklarına ve İsa'yı Yahudilerin öldürdüğüne dair söylencelere dair haksız bir gönderme olduğunu öne sürüyor.

Shylock bunlar yetmezmiş gibi son derece acımasız ve kötü bir karakter. Freedland bu konuda da şunları yazmış: "Shylock'un kötülüğü, Yahudilere özgü bir kötülük olarak ortaya konmuştur. Oysa Macbeth'in katilliği İskoçlara özgü bir özellik değildir, ya da Hamlet'in kararsızlığı Danimarkalılara has değildir. Ama Shylock'un kötülüğü Yahudi'dir.

Jonathan Freedland makalesinde Shakespeare'in bu oyununda açıkça anti-semitist olduğunun daha fazla yadsınamayacağını, ne kadar konduramasak da, ister istemez bunu itiraf etmenin zamanının geldiğini ortaya koyuyor. Ve filmin ne gösterişli dönem kostümleriyle, ne Rembrandt resimlerini andıran ışıklandırmasıyla, ne de Venedik manzaralarıyla bu kötücüllüğü saklayamayacağını ekliyor.

"Bir yanımıza bir şey batırsanız kanamaz mı? Gıdıklasanız gülmez miyiz? Zehirlensek ölmez miyiz? Ve bize yanlış yaptığınız da, almaz mıyız öcümüzü? Eğer her konuda size benziyorsak, bunda da benzeriz."