Vapurlar ve Çaylar

-
Aa
+
a
a
a

Kısa bir süre önce Şirket-i Hayriye vapurları, İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi’ne geçti. Bu değiş tokuşun hemen ardından, vapurların kaldırılacağına dair şayialar çıktı. İDO’nun genel müdürü  Ahmet Paksoy ise bu söylentilerin asılsız olduğunu açıklıyor.   

 

Diyelim ki söylentiler asılsız, diyelim ki vapurların akıbeti belli değil. Ama büfelerin akıbeti belli. Artık vapur büfeleri yok. Çaylar da ince belli cam bardaklarda değil, daha hijyen (!) olduğu söylenen naylon bardaklarda satılıyor.

 

Şimdi diyeceksiniz ki; bir bardak bu kadar önemli mi? Önemli. Çünkü bazen üslup içerikten,  zarf da mazruftan önce gelir.

 

Geçtiğimiz günlerde çay ile ilgili iki kitap yayınlandı. Bir tanesi Oğlak Yayınları tarafından basılan ve Deniz Gürsoy’un yazdığı Demlikten Süzülen Kültür: Çay. Diğeri ise Kitabevi Yayınları tarafından basılan ve Mustafa Duman’ın kaleme aldığı Çay Kitabı.

 

Her iki kitap da, iyi demlenmiş bir çay kadar lezzetli. Sayelerinde, çayın üretimi, tarihi, felsefesi, demleme metotları, edebiyat ve sanattaki yeri konusunda bilmediğim birçok şey öğrendim.

 

Mesela semaver kelimesinin dilimize Rusça’dan girdiğini  öğrendim. “Samo” kendi, “varit” ise kaynatmak anlamını taşıyormuş. İkisi birleşince “kendi kendine kaynatan” anlamında  “samovar” kelimesi çıkmış. 

 

İnce belli cam bardaklar, ilk ne zaman kullanılmış, bir bilgi bulamadım. Buna karşın her  iki kitapta da yer alan  Hoca Ali Rıza’nın Semaver tablosunda ince belli bardak mevcut.  Hoca Ali Rıza 1930 yılında öldüğüne göre, demek ki  o bardak en az 75 senedir Türkiye’de kullanılıyor. Bu da Türkiye’de çay üretimiyle eşit bir geçmiş demek.

 

Deniz  Gürsoy, ince belliler konusunda bakın  ne diyor: “Cam çay bardağı en başta çok ince camdan olmalıdır. Zaten bu özelliklerinden dolayı cam çay bardakları elektrik ampulu yapan fabrikaların yan ürünü haline gelmiştir. Bir mimar dostum geçenlerde konu çay bardaklarından açılınca, bizim ince belli çay bardaklarının mimarideki ‘altın oran’a çok uyduğu için göze çok hoş geldiğini anlattı. Hatta onunla da kalmadı. İnce belin de kadın bedeninin güzelliğini simgelediğini söyledi.”

 

Mustafa Duman ise Washington Times  yazarı Gerald Robbins’tenbir alıntı yapıyor: Robbins: “Başkent Ankara’da Türk tipi bardaklarda sunulan çay ikramından önce hiçbir şey başlayamaz,” diye yazmış.

 

Pikniklerde çizgili pijama ve atlet ikilisinin değişmez yoldaşı rakı dolu ince bellidir. Söz konusu kostümün en ünlü mankeni ise Leman dergisinde yıllardır yayınlanan Kıllanan Adam’dır. Bir gündelik yaşam eleştirmeni olan Kıllanan Adam, başucundan ince bellisini eksik etmez.  Nasıl Zagor’un baltası, Asterix’in kudret şurubu var, onun da ince bellisi var. Zaten zihninin açıklığı da  oradan gelir.

 

Naylon, camdan daha hijyenmiş!

Tövbe tövbe.

 

Muhafazakârlara muhafaza etmeyi de biz mi öğreteceğiz?

 

[email protected]