Türkiye'ye kapıyı açın

-
Aa
+
a
a
a

15 Aralık 2004Radikal Gazetesi

Avrupalı liderler bu hafta bir araya gelerek, 80 milyonluk bir İslam ülkesine, yani Türkiye'ye, Avrupa Birliği'ne tam üyelik sürecini tamamlama imkânı tanınıp tanınmamasına karar verecek. Her halükârda Avrupa Birliği'nin karakterini dönüştürecek, son derece önemli ve ve tarihi bir karar olacak bu. Türkiye'ye verilecek yanıt 'Hayır' olursa, Avrupa'nın mevcut sınırları dahilinde bir Hıristiyan kulübü olduğu teyit edilecek; buna karşılık yanıt 'Evet' olursa, Avrupa Birliği'nin en yoksul ve en kalabalık ülkesi, çoğunluğu Müslüman olan bir ülke haline gelecek ve bunun da Avrupa Birliği'nin maliyesi ve siyaseti üzerinde derin etkileri olacak. Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği ile 1960'ların başından beri ortaklık anlaşması içinde bulunan Türkiye ile uzun ve meşakkatli bir tam üyelik sürecine (10, belki de 20 yıl alabilecek bir süreç bu) başlanmasını tavsiye etti. Fakat sürecin bir nihayete ermesi garanti değil. Fransa Türkiye ile nihai bir anlaşmayı referanduma sunacağını ilan etti; kendi Müslüman vatandaşlarını entegre etmenin zorluğunu bilen önde gelen Alman ve Hollandalı Hıristiyan Demokratlar, yoksul Türklerin AB'nin dört bir köşesine kitleler halinde akın etmesinden korkuyor. Türkiye'nin üyeliği, İslamiyet ile köprüler inşa etmekten ziyade, İslam fobisini artırabilir. Bu kaygıları gütmekte haklılar ve Türkiye'nin üyeliğinin Britanyalı savunucuları bu tehlikelerin üzerinden atlamakla hata yapıyor. Britanya'nın da Müslüman göçmenleri entegre etmek konusunda sorunları var. Türkiye'nin Boğaz'ın batısındaki (İstanbul da dahil) kesimi tamamen laik ve Atatürk'ün din ile devleti ayıran reformlarına sadık olsa da, ülkenin doğu kesimi İslami köktendinciliğin gerici güçlerinin tabanını teşkil ediyor. Ve Avrupa'nın yönetici seçkinleri, on milyonlarca köylünün yaşam standartlarını yükseltmek için milyarlarca avro aktarmak veya Avrupa Birliği üyeliğinin ardından ortaya çıkabilecek ucuz göçmen emeği dalgasıyla başa çıkmak konusunda büyük zorluk yaşayabilir. Türkiye'nin üyeliğinin çetin bir mesele olacağı açıkça ortada. Fakat, Ukrayna'daki isyanın da gösterdiği gibi, Avrupa bu riske girmek zorunda. Ukrayna muhalefetinin lideri Viktor Yuşenko, ülkesinin AB'ye tam üye olmasını istediğini söyledi; demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne destek veren kitle gösterileri, halkın da bunu istediğini gösteriyor. Aynısı Türkiye için de geçerli. Avrupa Birliği'nin, başarısız devletler veya terörizm sığınakları yerine, istikrarlı, demokratik, liberal kapitalist komşulara sahip olmasının en büyük (belki de yegâne) garantisi, Avrupa Birliği kulübüne dahil olmanın cazibesi. Bu, aynı zamanda Britanya'nın yabancı düşmanı avroseptiklerine verilecek en iyi yanıt. Avrupa kısmen bir ulus-devletler ağı, kısmen de herkesin yararına çalışan uluslarüstü bir otorite. Türkiye ve Ukrayna bu otoriteye tabi olmak istiyor. AB onları buyur etmeli. (Başyazı, 12 Aralık 2004)